Ayrımcılık Nereye Kadar?


Tercih etme hakkı sunulmuş olsa bile biz bunu bilerek gelmiyoruz değil mi? Herkes eşit şekilde dünyaya geliyor. Ana karnında büyüyor ve doğuyoruz. Cinsiyetimizi, rengimizi, menşemizi; bilincimizi kullanmayı öğrendiğimiz anda farkediyoruz. Sanırım farkedildiği anda da AYRIMCILIK gibi sorunlar karşımıza çıkmaya başlıyor.

Cinsiyet ve irk ayrımı direk ayrımcılık olarak görülmekte. Geçmişe bakıldığında ayrımcılığın en belirgin hali ırkçılık olarak karşımıza çıkmakta. Renginden dolayı insanlara eziyet edilmesi ya da ilk akla gelenlerden bir diğeri ise Hitler örneği. Gerek filmlerle, gerek kitaplarla o dönemde yapılanlar anlatılmış ve ayrımcılığın sonuçlarını acı şekilde göstermeye çalışmıştır.

Günümüzde de farklı şekilde ayrımcılık karşımıza çıkmakta. Özellikle de bu durum bizlerin okul, iş, ev yaşamında kendini gösteriyor. Direkt ayrımcılığa alt kimliklerimiz de girmekte. Örneğin; nereli olduğumuz bizim alt kimliğimiz olmasına rağmen insanlar bunu baz almayı tercih edebiliyorlar. İşe alınırken nereli olduğunuz vasiflarınızdan öne geçebiliyor. Karadenizli olan şirketin sahibi Karadenizli birini işe almayı tercih ediyor. Ya da bayan adayın özellikleri işe daha uygun olsa da daha az özelliklere sahip bir bay işe alınabiliyor. Bu durumda aday sırf bayan olduğu verimli olabileceği iş fırsatını elinden kaçırıyor. Ya da çalıştığı işte bir erkeğin aldığından daha az maaşla çalışıyor ya da daha az promosyon alıyor. Kimi zamanda tam tersi bir durum görülebiliyor. Birileri bu yüzden işini kaybedebiliyor ya da iş bulmakta güçlük çekebiliyor. Kanunlar ise ayrımcılık eğilimi gösterilmesiyle değil, sonucunda somut bir etki var mı onu dikkate alıyor.

Şirketiçi ayrımcılık yapıldığının kanıtlanması oldukça zor çünkü direkt olmayan imalı davranışlar bir kanıta dayanmıyor. Haliyle ayrımcılık yokmuş gibi davranılıp, aslında arka planda ayrımcılık yapılıyor. Bunun anlaşılması için 3 ana kritere bakılıyor.

1. Toplam çalışan sayısının profili; ırkçı bir grup var mı? Kaç erkek kaç kadın çalıştırılıyor? Bu sayılar yapılan işlerin özelliklerine göre normal mi değil mi?

2. Kayırma: İşin özelliklerine sahip olmadığı halde o işte çalışan var mı? Neden hala çalıştırılıyor? Kriterlere uygunluk aranıyor mu yoksa arkraba, eş, dost ilişkileri mi hakim?

3. Maaş skalaları: aynı işte çalışanların maaş ortalamaları benzer mi yoksa aralarında farkedilir bir ayrım var mı? Erkek daha yuksek kadın daha az ücret mi alıyor ya da tam tersi?

Fakat bunların dışında sanki ayrımcılık gibi görünen aslında olmayan durumlar da var. Örneğin; Çin Lokantasında hizmet edenlerin Çinli olmasının tercih edilmesi çünkü kendi kültürünün yemeklerini daha iyi bildiği için usule uygun davranmasının daha kolay olması gibi. Ya da bizlerin bile bir Çin lokantasına gittiğimizde o etnik havayı yaşayabilmek için Çinli bir garsonun servis yapması tercih etmemiz gibi.

Ayrımcılık nereye kadar? Kimi kimden ayırıyoruz ki? Ayrımcılık kime ne getirmiştir tartışılır. Bence ayrımcılığa maruz kalanları daha da güçlendirmiş ve hırslandırmıştır. Bugune bakarsanız, geçmişte ayrımcılık yüzünden acı çekenlerin bugun en fazla söz sahibi olanlar arasında olduğunu görürsünüz.
Özüne bakıldığında ise hepimiz insanız ve aynıyız zaten. Sorunun kaynağı alt kimliklerin üst kimliklerimiz gibi görülmesinden öte değil ki!

Geçen gün bayan bir taksi şoförüne rastladım. Önce çok yadırgadığımı itiraf etmeliyim. Ama sonrasında düşününce çok hoşuma gitti. Biraz sohbet ettik, duraktaki arkadaşlarının çok samimi ve içten olduklarını, kendisini desteklediklerini söyledi. Çok sevindim. Bence böyle yeniliklere ihtiyacımız var. Sırtımızda ayrımcılık yükünü taşımadan, birbirimizin cinsiyetini, rengini, inançlarını bir kenara bırakıp, olduğu gibi, sadece insan olarak bakmak, görmek, değerlendirmek ve sevmek...ne güzel olur değil mi?

Gülçin Birben 

Bizde içerik bol, seni düzenli olarak bilgilendirmemizi ister misin? :)