Can Erdem


Can Erdem’i tanıyabilir miyiz? Geçmişten bugüne kariyer gelişiminiz...

1955 Ankara doğumluyum. Orta Doğu Teknik Üniversitesi İdari İlimler Fakültesi İşletme Bölümü, 1978 yılı mezunuyum. Daha sonra devlet bursu kazanarak ABD’de Pazarlama ve İş İdaresi ağırlıklı MBA programını tamamladım. Türkiye’ye dönüp 4,5 yıl kadar mecburi devlet hizmetinde çalıştıktan sonra özel sektöre geçtim. İlaç sektöründe on yıldan fazla bir süre Satış Müdürü, Pazarlama Müdürü ve Genel Müdür Yardımcılığı görevlerinde bulundum. Yaklaşık iki yıl önce General Electric Tradanet Elektronik İletişim şirketi’nde Satış Müdürü olarak başladığım görevime halen Genel Müdür olarak devam ediyorum.

Sizce dolu bir yaşam sürmek ne anlama geliyor? Bu dolu yaşamın içinde işin ve özel yaşamın yeri nedir?

Bu soruyla 15 yıl önce karşılaşmış olsaydım, dolu bir yaşam sürmeyi kendimi özel ilgi alanla rım doğrultusunda geliştirmek olarak tanımlardım. Özel ilgi alanlarım içinde spor, resim yapmak ve yurtdışı seyahatleri vardı. Aslında işim gereği çok fazla seyahat etme şansına sahip oldum. Benim için o yıllarda dolu yaşamın anlamı; değişik kültürleri tanımak ve insanlarla dostluk kurmaktı. Zaman içinde kişinin hem iş hem de özel hayatındaki sorumluluklar artmaya başlayınca, dolu yaşam sürmek biraz daha yerleşik bir hayat anlamına geliyor. Şimdi ise dolu yaşam, çocuklarıma daha çok zaman ayırabilmek ve onlara daha iyi eğitim imkanları sağlayabilmek anlamına dönüştü.

İş hayatında ise dolu bir yaşam sürmenin, dünya üzerinde olup bitenleri yakından takip ederek, rekabette öne geçmek ve çalışanlar ekibi ile birlikte üstlenilen misyonu sürekli geliştirmek olduğunu düşünüyorum.

Bu dolu yaşam içinde işim ve özel hayatım tamamen iç içe girmiş durumda. Ancak eşimin hoşgörüsü sayesinde tek sorumlusu olduğum bu durumun etkilerini hafifletmeye çalışıyorum. Özel hayatlarına iş ortamını taşımayan kişilere her zaman imrenerek baktım. Az da olsa bunu gerçekten becerebilen kişiler tanıdım. Dünyaya tekrar gelebilirsem onlar gibi olacağım.

Tradanet’in yönetim anlayışını özetleyebilir misiniz?

Tradanet bir General Electric şirketidir. General Electric şu an ciro açısından dünyanın en büyük ikinci şirketi. Ancak pazar değeri ve toplumda yaratmış olduğu imaj ve prestij açısından çok deği şik kaynaklar tarafından dünyanın en büyük şirketi olarak seçiliyor. Bu noktaya gelmiş olan şirketin yönetim anlayışında da bazı standartlar ve prensipler oluşmuş. Bu prensipler şirketin tüm yönetim kademelerinde hissedilmek durumunda. Örneğin; tüm General Electric çalışanları işe başladıklarında anayasamız olarak kabul edilebilecek bazı standart dökümanları inceler, bu konuda görüşlerini belirtir, sorularını yönlendirir ve bu dökümanların içeriklerini anlayıp kabul ettiklerine dair bir imza verir. Bu General Electric çalışanlarının gerek özel gerekse iş hayatlarında yapmaları ve kaçınmaları gereken detayları belirleyen bir prosedürler zinciridir. Çok büyük bir grup içinde bulunduğunuz zaman sizden beklenen ve beklenmeyen olayları standardize etme mecburiyetiniz bulunuyor. Tradanet’in yönetim anlayışı da General Electric standartlarını aynı şekilde yansıtmak üzerine kuruludur. Buna bir örnek vermek gerekirse; şirketimizde kişilerin kendilerini ifade etmelerinde, sorularını ve eleştirilerini yönlendirmelerinde sınır tanımamak sözkonusudur. Burada amaç kaotik bir ortam yaratmak değil, her kademede çalışanların istek, merak ve ihtiyaçlarını ifade etmelerinde sadece kendi amirleriyle sınırlı olmamaları, bu konudaki tereddütlerini daha üst kademelere taşımakta her zaman özgür olmaları ve bu konuda desteklenmeleri anlamına geliyor. Bunun gibi kurumsal kültürümüzün yansıması olan diğer prensiplerimizin halen Türkiye’de Tradanet’de hayata geçmesi için çaba gösteriyoruz.

İnsan Kaynakları Yönetimiyle ilgili dünyada ve Türkiye’deki gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz?

1978 yılında mezun olduktan kısa bir süre sonra İş Bankası Eğitim Müdürlüğü’nde, eğitimci olarak göreve başladım. O yıllarda Türkiye’deki bankala rın çoğunda eğitim müdürlüğü yoktu. Dolayısıyla bu konuda İş Bankası’nda çok önemli bir nosyon kazandığımı söyleyebilirim. O yıllarda İnsan Kaynakları konusu da pek bilinmeyen, Personel Müdürlükleri’nin üstlendiği bir kavramdı. şir ketlerin Eğitim Müdürlükleri, danışmanlık servisi, eğitim ve danışmanlık şirketleri henüz bu derece yaygın değildi. şimdi sevinerek görüyorum ki son 5 6 yıldır Türkiye’de bu konuda özel gazete ve dergiler çıkıyor. Bu çok sevindirici bir gelişme. Ancak zaman içinde piyasada çok sayıda eğitim ve danışmanlık şirketi yer aldı. Pazarımız bunu karşılayacak durumda mı, burada bir fazlalık yok mu sorularına doğru cevabı verecek istatistikler elimizde yok. Türki ye’de olmayan bu sektör hızla büyüdü. Talep, daha doğrusu farkına varılan talep bu sunumu karşılayacak düzeyde mi ya da firmalar bu talebin bilincinde mi, emin değilim. Emin olduğum birşey şu ki; bomboş bir sektörde şu an oldukça yatırım, hareket ve girişim var. Bu da sevindirici bir durum. Dünyada da İnsan Kaynak ları sektörünün gelişimi benzer bir paralellik göstermiş. Bu gelişmelerin olumlu olduğunu, şu an piyasada bir karmaşa bile olsa zaman içinde elenmelerin olup, gerçek hizmet sağlayıcıların piyasada kalacağını düşünüyorum. Bu elenmeler de kaçınılmaz olarak gözüküyor.

Sektörünüzün Türkiye’deki durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu pazarda kendinizi nerede görüyorsunuz?

Tradanet olarak bu sektörün Türkiye’deki ilk temsilcisi olduğumuzun bilincindeyiz. Türkiye’de Elektronik Ticaret sektörünün oluşma yolunda hızla ilerlediğini ve çerçevelerinin henüz çizilmediğini biliyorum. Çünkü Türkiye’de Elektronik Ticaretin tanımı henüz yapılmadı ya da diğer bir deyişle onlarca değişik tanımı bulunuyor. Bundan otuz yıl önce ABD’de başlatılmış ve çok anlamlı boyutlara gelmiş olan bu konu, Türkiye’de birdenbire ortaya çıktı. Yaklaşık iki sene önce Türkiye’de bu konunun öncülüğünü yaparak, elektronik ticaret ortamı sağlıyoruz dediğimiz zaman kişiler; ne kastediyorsunuz diye soruyorlardı. Aynı kişiler iki sene sonra bu konudaki gelişmeleri bize anlatır oldular. Bu sevindirici bir durumdur. Ancak ta nımdan ve alt yapıdaki farklılıklardan kaynaklanan kavram kargaşası tüm hızıyla sürüyor. Sektörümüzün Türkiye’de durumunun henüz doğuş aşamasında olduğuna, hızla büyüyeceğine ve zaman içinde bölünüp kendi alt sektörlerini oluş turacağına inanıyorum.

Tradanet Elektronik İletişim, bu pazarın Türkiye’ye getirilmesini sağlayan şirkettir. Dünya üzerinde Elektronik Ticaret pazarının %40’ını kontrol eden General Electric, Türkiye’de yaptığı yatırımla bu pazarın öncüsü oldu. Dünya üzerindeki rakiplerimizin Türkiye’ye girme çalışmaları var. Sektörün anlatılması, tanıtılması, kabul görmesi yönünden çok gerekli bir durum olan bu gelişmeleri sevinerek izliyorum.

“Küresel yönetici” kavramı size neyi çağrıştırıyor?

Küresel yönetici denildiğinde dünya üzerinde benzer görevler üstlenmiş, benzer misyonları olan ve ortak değerleri algılayıp, yorumlayabilen kişilerden bahsediyorsunuz. Örneğin; Türkiye’deki bir yöneticinin sorumluluğu, karşılaştığı sorular ve sorunlar dünya üzerinde değişik toplumların, değişik yönetim kademelerinde benzer şekillerde mevcut. Tabi ki kültürel farklılıklar, alt yapıdan gelen artılar ve eksiler bulunuyor. Ancak insan yönetiminin genel prensipleri nerede olursa olsun, dünya üzerinde benzer ve ortak bir yapıdadır. Küresel yönetici değişik ortamlarda karşılaştığı benzer sorunlara çözüm üretebilme yetisini kazanmış, bu konuda en azından fikir üretebilecek durumda olmalı ve işinin gereğini coğrafi ve kültürel sınırların dışına taşıyarak çözüm sağlayabilecek durumda olmalıdır.

Şirketinizde müşteri ve çalışan hangi durumda tatmin edilmiş sayılır?

Dünya üzerinde General Electric denildiği zaman akla gelen kavram; General Electric’in bir hizmet şirketi olmasıdır. Elektronik Ticaret’den bahsedildiğinde kişilerin aklına çok derin ve sofistike elektronik bilgiler geliyor. Ama adı elektronik ticaret veya ne olursa olsun bakış açımız General Electric’in misyonunun, şirketlere servis üretmek ve müşterilerine bu servisi en iyi şekilde sağlamak yönünde olduğudur. Dolayısıyla öncelikli görev müşteri tatminidir. Müşteri tatminin bir alt kademesi, çalışan tatmini oluyor. Çünkü çalışan tatmini gerçekleşmeden müşteriyi tatmin etmenin mümkün olduğunu düşünmüyorum. İkisi birbirinden ayrılamayan kavramlardır.

Tradanet’e göre müşterinin tatmini demek; ihtiyaçlarının sürekli olarak istenilen boyutta karşılanmasıdır. Tradanet’in hizmet verdiği kurumlar ile sürekli elektronik bağlantısı bulunuyor. Bu bağlantıda zaman zaman sıkıntılar yaşanabiliyor. Müşterilerin kendinden bile kaynaklansa, ikinci veya üçüncü dereceden bir detay sebebiyle işinin yıpranması Tradanet açısından kabul edilemez. Çünkü verilen servis bir bütündür. Önemli olan, tatmini istenilen düzeyde ve sürekli olarak sağlamaktır. Çünkü müşterinin bugün tatmin olup, yarın tatmin olmamasının anlamı, müşterinin tatmin olmamasıdır. Tradanet’in misyonu, bu tatminin sürekliliğini sağlamaktır. Çalışanlarımızın yetiştirilişi ve müşteri hizmetlerine bakış açısı da bu yöndedir.

Çalışanların şirketten beklentilerinin kesintiye uğratılmadan, sürekli bir adım ileriye giderek karşılanması tatmini sağlıyor. Burada finansal beklentiler değil, onun ötesinde kişilerin kendilerini geliştirme, sosyal içerikli ve güvenlik ihtiyaçlarının karşılanması önemli.

Verimlilik, kalite ve insan ilişkileri arasındaki bağı nasıl açıklıyorsunuz? Birbirlerini ne ölçüde tamamlıyorlar?

Verimlilik, kalite ve insan ilişkilerindeki bağ, birbirlerini tamamlayan ve doğrudan etkileyen bir ilişkiler ağıdır. Çünkü verimlilik ve kalite kavramlarının altında yatan en önemli faktörün insan ilişkileri olduğuna kuşku yok. Özellikle yüksek teknoloji çağrıştıran elektronik ticaret gibi bir kavramın temsilcisi olarak bizler, elemanlarımızın değerini daha net görebiliyoruz. Çünkü yapılan tüm teknolojik yatırımlara rağmen verimlilik ve kalitenin, kişilerin performansına, dolayısıyla tatminine ve bunun da altında kişilerin birbirleriyle olan ilişkilerine bağlı olduğu gerçeğinin farkındayız.

Verimlilik ve kalite kavramları bunun üzerine inşa edilen değerleri oluşturuyor. Elektronik bile olsa iletişim işlevi üzerine kurulu bir iş yapıyoruz. Sağladığımız servisin kalitesi, verimlilik düzeyi veya verimsizlik düzeyi iletişimin ne kadar sağlıklı olduğuna bağlı. Bu da insan ilişkilerinin ne kadar düzenli ya da düzensiz olduğunu son derece bağımlı hale getiriyor. Özellikle Trada net gibi servis sağlamak durumunda olan şirketlerde bu tamamlamanın daha yüksek oranda olduğunu düşünüyorum.

Geleceğe dönük bireysel ve kurumsal hedefleriniz nelerdir? İnsan kaynağını bu hedeflerle nasıl ilişkilendiriyorsunuz?

Bireysel hedeflerim; belirlediğim konumlara, planladığım zaman dilimlerinde gelebilmek ve bu noktalarda yeni hedefler seçme şansını elde etmektir. Daha önceki yıllarda nispeten somut kavramlar olarak beliren hedeflerimin zaman içinde biraz daha soyut kavramlara dönüştüğünü görebiliyorum. İnsanın zaman içinde kazandıklarını başkalarıyla paylaşıp, örnekler üretebilme ihtiyacı var. Bu belki de benim iş hayatına bir eğitimci olarak başlamamdan kaynaklanıyor.

İleriye dönük hedeflerim arasında zaman içinde kazandığım birikimleri insanlarla paylaşmak ve onlara birşeyler anlatıyor olmak ihtiyacının ön plana çıktığını görüyorum.

Kurumsal hedeflerimizi, çizdiğimiz çerçeveler içinde Türkiye’ye sunduğumuz bir kavramın kabul görmesi ve Elektronik Ticaret’in batı ülkeleri düzeyinde kabul edilmiş, hayata geçirilmiş bir kavram olarak insanların hizmetine sunulması oluşturuyor.

Sektörümüzde servis kalitesi en önemli kavram halini alıyor. Servis kalitesinin de altında yatan en önemli unsur insan kaynağıdır. Genellikle servis sağlayıcılarının elektrikli ve elektronik aygıtlarla çalışıp, hizmetlerini bu cihazlarla sağlayan kişiler olduğu düşünülür. Oysa sektörümüzde insan iletişimi üzerine çalışıldığı için insan kay nağının rolü de çok fazla. Bu da adımız elektronik bile olsa insanların sağladığı servisin çok daha önde geldiği bir sektör olduğunun altını çiziyor. Dolayısıyla kurumsal anlamda hedeflere ulaşmada insan kaynağının en önemli yatırım unsuru olduğunu düşünüyorum. Bu yatırımı daha verimli hale getirmek için yapmamız gereken daha çok şey var. İnsan kaynakları yönetimi ile ilgili hergün yeni birşeyler öğreniyoruz. Bu öğrendiklerimizin çok küçük bir kısmını hayata geçirebildik. Ancak insan kaynaklarının yönetimi konusunda sürekli bir arayış içinde olup, kendimizi sürekli adapte etmek zorunda olduğumuzun farkındayız.

Hazırlayan: Hande PATIR

Bizde içerik bol, seni düzenli olarak bilgilendirmemizi ister misin? :)