Bir koçluk hikayesi: Disleksi bir kız, bir at ve bir koç

 Neila Soul ile birlikte çalışmaya başlamam, onun 12 yaşında olduğu yıllara dayanıyor. Küçük kız, bana bir gün Badminton At Yarışları´nda jokeylik yapmak istediğini söylemişti! Bu, 12 yaşında ve güzel bir taya sahip olan bir kız için anlaşılmayacak bir hırs değildi.

Tüm at yarışlarında takım kategorileri kadar bireysel kategoriler de vardır. Ancak elbette şu gerçektir: Ne olursa olsun, takımınız siz ve atınızdan oluşur. Buradaki büyük sorun ise kuşkusuz iki tür arasındaki iletişimin nasıl geliştiğidir… Bu sorun, Neila´nın durumunda daha da artıyordu. Zira küçük kızda aşırı derecede kelime körlüğü, konuşma zorluğu ve disleksi vardı.


Küçük kızın koçu olarak benim için en büyük sorun sözlü iletişimin sınırlı olması, bunun da pek çok yanlış anlamayı beraberinde getirmesiydi. (Hem Neila hem de atlar ile) Yaşadığım sorun at ve jokeyinin nerede ne yapmaya ihtiyaç duyacağını belirlemek; nasıl pratik yapmaları gerektiğini onlara anlatmak ve (bunu tekrar yapmalarını sağlayabilmek için) kutlamaktı!

Ülkenin dört bir yanında ata binmiş olması Neila için büyük ve doğal bir armağandı. Bu nedenle benim yapmam gereken en önemli şey; ağırlık merkezini hafifçe arkaya doğru vermesinin hayati önem taşıdığını sürekli anımsamasından emin olmak gibi son derece basit konulardı.

Neila için en zoru; atıyla birlikte çitlerin üzerinden gösteri atlayışı yapmaktı. Ağır adımlar atarken hem küçük kız hem de atı, çitlere doğru yaklaştıklarını düşünüyor ve doğru zaman ve hızla atlayış yapıp yapamayacaklarını merak ederken zaman yitiriyordu. Çitlere ulaşana kadar atılan uzun adımları saymak ikilinin güvenini artırdı ve bir süre sonra bu konudaki sorunlar yok oldu.

Küçük kızın sorun yaşadığı bölümlerden biri de, atların attığı uzun adımlar hesaplanarak belirlenen ritim ve adımlara göre oluşturulan geometrik performanslardı. Engeli nedeniyle şekilleri diğer insanlar kadar kolayca zihninde canlandıramayan Neila için bu geometrik şekilleri (kare, daire vs.) atıyla birlikte "çizebilmek" inanılmaz derecede zordu.

Ancak, "şekiller sorunu"nun da üstesinden, yere kovalar dizerek gelmeyi başardık. Neila, her bir köşeye konan kovaların çevresini dolaştığında bir kare, stratejik olarak yerleştirilen dört kovanın içinde gezindiğinde ise bir daire oluşturuyordu.

Aynı şekilde; jüri tarafından talep edilen ritmik adımların gerçekleştirilmesi için de atın çevresinde dolaşması için sahaya direkler yerleştirildi. Atın her doğru adımı attığında çalınan klik sesleri sayesinde (tıpkı bir metronom gibi) ritim hem atın hem de Neila´nın zihninde vokalize olmuş oldu.

Hissedin, egzersiz yapın, rahatlayın, bunun bir alışkanlık haline gelmesine izin verin ve keyif alın.

Öğrenmenin bundan daha kolay ve etkili bir yolunu daha bilmiyorum. Eğer Neila ve atı ile daha etkin iletişim kurabilseydim sonuçta ne değişirdi ki? Onlar bir ekipti ve biri diğeri olmadan işini yapamazdı.

Motivasyon sorunu, bu metotta değişiklik yaptığım tek konu oldu. İnanıyorum ki, atlar ne zaman kazandıkları biliyor. Onlar için önemli olan ortaklığın olması gerektiği gibi gerçekleştiğine inanıyor olmaları ve insanoğlunun hırsı için kullanılan bir araç olarak görülmediklerini anlamaları…

Yine de insanoğlunun bu sorunla başa çıkması gerekiyor. Atlar, eve dönüş yolunda kamyonda gerçekleşen kutlamaları ve neşeli sohbetleri kaçırıyor olabilir ama insanların neden en iyi olmaları gerektiği konusunda mantıklı nedenler bulması ve atlara buna göre yaklaşması gerekiyor. Bunu yapmanın en etkili yolu da, kişisel mükemmeliyeti amaç edinmek.

Artık öğrendim ki, rekabetçi başarıyı kendi hatırı için kovalarsanız, bacaklarının elverdiği kadar
hızlı biçimde sizden kaçıyor.

Ancak eğer mükemmeliyeti amaç edinir ve yarışı kazanmayı bunun kendi ödülü olarak görürseniz daha kolay kazanabilirsiniz. Ve yalnızca kendiniz ile yarışmalısınız. Eğer geçen seferkinden daha iyiyseniz; bu iyidir. Eğer değilse; çalışmaya geri dönün.

Motivasyonun etkili olabilmesi için onun yaptığınız işe duyduğunuz aşktan doğması ve dürüstlüğün en yüksek standartları dikkate alınarak gerçekleştirilmesi gerekir. Eğer hile yaparsanız ya da rakiplerinizin iyi performans göstermesini bir şekilde engelleyerek kazanırsanız, kazanmış sayılmazsınız. Bu durumda kendinize yalan söylediniz demektir; hayatınızın en aşındırıcı yalanını…

Ne yazık ki, akılsal ve fiziksel zorbalıklara her yerde rastlanıyor - iş yaşamında, restoranlarda, kiliselerde ve akademik dünyada… Ancak; korkutucu olmadan hırslı, tutucu olmadan iyi ve kendini beğenmiş olmadan başarılı olabilmek de mümkündür. Ve bence bu çok daha ödüllendirici ve eğlencelidir!

Bence bu hayat bizim en büyük ödülümüz ve bunun tadını çıkarabilmek için olabildiğince iyi vakit geçirmemiz gerekiyor. Herhangi bir yeteneğe sahip olan herkese önerim; yaptıklarını nicelik değil nitelik olarak değerlendirmesidir. Ve eğer kendinizi niteliksel değil niceliksel istatistiklere göre değerlendirmeye zorlanıyorsanız sistemi değiştirmeye çalışın. Eğer hepimiz bunu yaparsak bir şeyler değişebilir.

Neila´nın durumuna baktığımızda; onun atlara ve spora olan sevgisinin tüm olumsuzlukları silip attığını görüyoruz. Bu inatçı küçük kız, çoğunlukla zor yoldan öğrenmeyi tercih ederek bana kendisine öğrettiklerimden daha çok şey öğretti.
Şimdilerde; sıcak ve kuru havası olan binalarda, büyük organizasyonların çalışanlarına iletişim ve bilgisayar becerilerimi aktarıyorum. Tamamen yabancı olan kişilerin bir süre sonra birbirine destek veren takımlar oluşturduğunu görmek kesinlikle beni ödüllendiriyor ancak soğuk çitlerin üzerinde oturup genç atların çalışmalarını izleyerek geçirdiğim hafta sonları hala bugüne kadar yaşadığım en zevkli dakikaları oluşturuyor.

Bizde içerik bol, seni düzenli olarak bilgilendirmemizi ister misin? :)