Bill Gates’in başarısının ardındaki ironi

Son on yılda yaşanan “bilgi devrimi”nin başlıca mimarlarından biri olarak görülen Bill Gates, geçtiğimiz yıllar içinde geliştirdiği ürünler ile bilgiye en kısa sürede ve en doğru şekilde ulaşmamızı sağlayarak hepimizin profesyonel ve kişisel yaşamına yön veren isim haline geldi.

Oysa Bill Gates’inki, belki de son yıllarda iş dünyasında yaşanan en ilginç başarı öykülerinden biri... Tüm televizyonlar, dergiler, köşe yazarları ondan ve başarısının sırrından bahsetmeye başladı. İşte durumun asıl ironik boyutu tam da bu noktada başlıyor. Çünkü hepimizin hayatında teknoloji kavramına yeni bir anlam kazandıran ve onun giderek hayatımızda daha büyük bir yer kaplamasına neden olan bu ismin başarısındaki kilit faktör, kendine mümkün olduğu kadar teknolojiden uzak zamanlar yaratmasıydı.

“Dur ve düşün” günleri

1980’li yıllardan bu yana Gates, yılda iki kez kendini inzivaya çekerek, yedi gün boyunca sadece kağıt okumalarını yapıyor, şirketinin karşılaştığı sorunlara çözüm üretmeye çalışıyor ve en önemlisi dış etkenlerin olmadığı bir ortamda düşünme fırsatı elde ediyor. Gates teknolojiden ve karmaşadan uzak kaldığı bu özel günlere ise “dur ve düşün” günleri adını veriyor.

Günümüzün taleplere anında karşılık vermeyi zorunlu kılan iş yapış kültürü, bizleri de her türlü duruma kolay uyum sağlayan, en kısa zamanda geri bildirim veren çalışanlar olmaya zorluyor. İnternet, e-posta, Blackberry cihazları her ne kadar iş yaşamında bizlere çok büyük kolaylıklar sağlasa da, ulaşılabilirlik ve bilgi yükü anlamında bizleri 24 saat iş başında olan varlıklar haline getiriyor. Bilgiye erişimin bu kadar kolay ve hızlı hale gelmesi ile bizler de aynı şekilde hızlı karar vermek ve buna bağlı olarak aksiyon almak zorunda kalıyoruz.

İşte herşeyin bu kadar anlık olduğu bir ortamda ne yazık ki “uzun vadeli düşünmek” çoğu zaman arka planda kalıyor. Artık birçok başarılı iş adamı belirli aralıklarla kendilerine molalar verip, temiz havayı içine çekebileceği sakin ortamlarda etrafında olup biten herşeye uzaktan, büyük pencereden bakmaya çalışıyor.

Kendinize kaçabileceğiniz bir “vaha” yaratın

Çünkü yaratıcı fikirler, gelişim ve kariyer sadece teknolojinin bizlere sunduğu nimetlerden en iyi şekilde faydalanmakla elde edilmiyor, kimi zaman ofisten ve günlük baskılardan uzaklaşmak da bize farklı pencereler açabiliyor. Bu dengeyi bulmanın zor yanı ise, özellikle kariyerlerinin kritik dönemlerinde üç ayda bir kısa zaman dilimleri için bile olsa kişinin kendisi için bu tarz bir zaman yaratmasının güçlüğünde yatıyor.

Bugün birçok işletme enstitüsü fark etti ki, yöneticilerin önemli stratejik fikirler ve kendi liderlik becerilerini geliştirebilmeleri için onlara bir “vaha” sağlamak herşeyden önemli. Bunun yanı sıra Novartis International gibi şirketler yıllardır farklı yönetim seviyelerindeki yöneticilerini “Yönetici Gelişim Programları”na göndermeyi en önemli önceliklerinden biri olarak görüyor.

Böylece Novartis yöneticileri günlük deneyimlerinden biraz olsun uzaklaşarak dışarıya bir adım atıyor ve belirli bir zaman dilimini diğer sektör, organizasyon ve kültürleri tanıyarak geçiriyor. Bu da onlara global iş hayatını şekillendiren yeni fikirleri, bakış açılarını ve konuları tanıma olanağı veriyor.

Novartis Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Dan Vasella, kendi deneyimlerinden yol çıkarak Harvard Business School’da yaşadığı benzer deneyimlerin sadece kendi iş ve sosyal hayatını geliştirmekle kalmadığını, aynı zamanda tüm şirketin stratejilerini de etkilediğini ifade ediyor.

Dur-bak-dinle yöntemi

Bununla birlikte araştırmalar, yöneticilerin sınıf içi eğitim deneyiminin ötesinde “Dur, Bak ve Dinle” bakış açısını düşünme süreçlerine en kısa zamanda dahil etmeleri gerektiğini gösteriyor.

• Dur
Önceden tasarladığınız bu zaman diliminde her zaman olduğundan daha az bilgi ile muhatap olun. Kendinizi bir hafta sonu için, hatta mümkünse bir hafta boyunca rutin karar alma süreçlerinizden uzaklaştırın, Blackberry’nizden gelen mesajlara cevap vermeden bugüne kadar öğrenmek ve anlamak istediğiniz fakat ilgilenmeye vakit bulamadığınız konulara odaklanın.

Bak
Kendiniz için yeni ortamlar araştırın. Biraz olsun ofisinizi çevreleyen duvarlarının ötesine geçip ilginizi çeken kurslara katılın, hafta sonu için ormanlık bir yerde bir kulübe kiralayın veya sahilde yürüyüşe çıkın. Olaylara ve durumlara bambaşka bir şekilde bakabildiğinizi göreceksiniz.

• Dinle
Son olarak yılda birkaç kez sürekli irtibat halinde olduğunuz grubunuzdan (yönetim ekibi, direktörler, danışmanlar vb.) biraz olsun uzaklaşın ve yeni seslere kulak verin. Örneğin, bir konuşma grubuna katılın ve sizin uzmanlık alanınız dışındaki kişilerin deneyimleri hakkında bilgi sahibi olun.

Belki yöneticilerin kendilerine ayıracakları böylesine bir zamanın günümüz iş ortamında çok büyük bir lüks olduğunu aklınızdan geçiriyorsunuz şu an. Unutmayın; yapmanız gereken tek şey çalışma arkadaşlarınıza bilgi vermek… Bırakın bir süreliğine de olsa en değerli varlığınız “teknoloji” değil de “zaman” olsun.

Bu makale ilk olarak www.workforce.com sitesinde yayınlanmıştır.

Bizde içerik bol, seni düzenli olarak bilgilendirmemizi ister misin? :)