Bilgisayar Paket Programlarının Hukuki Korunması
Artık güncel yaşamın bir parçası olan bilgisayarlar, ister çok komplike ve önemli işlerde olsun, isterse kişisel işlerimizde kullandığımız kişisel bilgisayarlar olsun, bunlar için yazılmış programlar olmaksızın hiçbir işlev göremezler. Yazılım ya da İngilizce terimiyle software olarak adlandırılan programlar hardvare denilen donanımın önüne geçmiştir. Dünya Fikri Mülkiyet Teşkilatı bilgisayar programını; “makinenin okuyabileceği bir ortamda yüklendiğinde, bilgi işleme kapasitesine sahip böyle bir makinenin belirli bir işlev veya görevi yerine getirmesini ya da belirli bir sonucu göstermesini sağlayabilme yetisine sahip bir komutlar dizini” olarak tanımlamıştır. Aslında günlük konuşmalarımızda bilgisayar kelimesi ile donanım ya da yazılımı değil, bu ikisinin bileşkesinden oluşan bilgisayar ortamını kastederiz.
Uygulamada, Ismarlama Programlar olarak adlandırılan ve belirli bir amaç doğrultusunda ve sipariş üzerine hazırlanan programlar programcı ile ısmarlayan arasındaki hukuki bağ hem Borçlar Kanunu’nun Eser Sözleşmesi tanımlamasına, hem de İş Kanunu’nun Hizmet Sözleşmesi tanımına girmektedir. Bu yazı ile ısmarlama programlar değil, Hazır Paket Programların Hukuki Korunması incelenmiştir.
Piyasada kullanılan programların büyük bir kısmını hazır paket programlar oluşturmaktadır. Bu programlar fazlasıyla yaygınlaşmış durumdadırlar. Müşteriler artık ürünleri eskisi gibi doğrudan doğruya programcılardan değil, diğer mallarda olduğu gibi perakendeci satıcılardan almaya başlamışlardır. Telif hakları sahipleri alıcıyla eskisi gibi yüzyüze gelip sözleşme imzalayamamaktadırlar. Bu tür satışlar karşısısında ilk kez ABD’de ortaya çıkan bir uygulama uyarınca yazılım şirketleri tarafından satışa sunulan program paketleri içine Lisans Sözleşmesi denilen sözleşmeler yerleştirilmeye başlanmıştır. Bu sözleşmeler, kutu içinden disket paketleri ve program kitapları ile birlikte çıkmakta ve üzerlerinde, eğer okunduktan sonra disketlerin paketi yırtılacak olursa tüm maddelerinin alıcı tarafından kabul edilmiş sayılacağına dair özel bir hüküm içermektedir. Bizim iç hukukumuzda bu tür sözleşme ve kayıtlar hiçbir hüküm içermemektedir. Bunlar bağlayıcı bir sözleşmeden çok sadece bir ihtar olarak algılanabilir.
Bilgisayar programlarının satışının aslında kitap satışından hiçbir farkı yoktur. Kitap da yazılım da telif hakları hukuku kapsamında bir ürünün nüshalarından ibarettir. Bunlar satılırken tabii ki telif hakları devredilmemektedir. Ancak satışla telif haklarının ya da yetkilerinin devredilmediğinin lisans sözleşmesi düzenleyerek belirtilmesine gerek yoktur. Zaten Lisans Sözleşmesi bazı yetkilerin devrini içeren bir sözleşmedir. Bilgisayar programları ile FSEK kapsamında lisansla verilebilecek yetkiler, çoğaltma, yayma ve işleme haklarına ilişkin yetkilerdir. Bu yetkilerin aynı türden olanların aynı anda birden fazla kişiye verilmesi mümkün değildir. Dolayısıyla paket programların satışı çoğaltılmış nüshaların biri üzerindeki mülkiyet hakkının devri içeriğindedir.
Yazılım firmalarının program paketleri içine koydukları bazı sözleşmelerde bu programların mülkiyetinin firmanın uhdesinde kaldığı, devredilenin sadece kullanım hakkı olduğu yazılmaktadır. Bu tür sözleşmeler ABD’de ya da başka bir ülkede nasıl değerlendiriliyor olursa olsun, hukukumuzda mülkiyeti muhafaza diyebileceğimiz böyle bir satışın geçerli olabilmesi için Noterlik Kanunu’nun 89. maddesi uyarınca noter marifetiyle yapılması zorunludur. Dolayısıyla altına iki taraf imza koysa bile bu hükümleri içeren bir satış sözleşmesine, noterce düzenlenmedikçe geçerlilik tanınamaz.
Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu 17.maddesinin 2.fıkrası “eserin aslının malikinin eser sahibi ile yapmış olduğu sözleşme koşullarına göre” eser üzerinde tasarruf edebileceğini belirtmektedir. Böylece Bilgisayar Programı’nın cismi üzerindeki hakka sahip kimsenin o eser üzerindeki fikri haklarınında korunduğunu söyleyebiliriz. Paket programların kullanıcıya ulaşması bir alım satım işlemiyle gerçekleştiğinden, satıcının alıcıyla imzalayacağı bir sözleşme ile bazı koşullar ileri sürüleceği söylenebilir. Gerçektende satım aktinin tarafları bu aktin koşullarını, yasaların emredici hükümlerin getirdiği kısıtlamaların dışında serbestçe düzenleyebilirler. Ancak, burada sözkonusu düzenlemeyle kullanıcının hak ve yetkilerini kıstlayacak ve ortadan kaldıracak hükümler konulamaz.
Yasa yazılımcıya bir takım haklar vermiştir. Yazılımcıların yasa ile düzenlenmiş bu haklarının geçerliliğini kuvvetlendirmek veya uygulama yeteneği kazanılması için herhangi bir sözleşmeye gerek yoktur. Paket programlarının satım işlemi klasik anlamda alım satım sözleşmesidir. Taraflar arasındaki sözleşmenin Lisans Sözleşmesi değil, Satım Sözleşmesi olduğunu belirtmek gerekir. Borçlar Kanunu ve Tüketici Kanunu tarafları koruyan birtakım düzenlemeler getirmiştir.
Av.Egemen Gürsel ANKARALI
Tel: 0.212.225 47 83
(Bilgisayar Programlarının Hukuki Korunması adlı Sn.Serhat Kaypakoğlu’nun eserinden faydalanılmıştır)