Altı yılda şirketin cirosunu dokuz katına çıkardı: Stefanel Türkiye Genel Müdürü Füsun Çevikel
Fakat dilerseniz önce hikâyenin en başına dönelim. Çevikel, Dokuz Eylül Üniversitesi’nde aldığı İngilizce İşletme eğitiminin ardından üç yıl kadar Arthur Andersen’da denetimcilik yapmış. Bu dönemde bir yandan Marmara Üniversitesi’nde MBA yapan Çevikel, diğer yandan da Mali Müşavirlik konusunda uzmanlaşmış.
“Tekstil ve modaya her zaman ilgi duydum”
Çevikel bugün yaptığı işten oldukça farklı geçen o yıllar hakkında şunları söylüyor: “Arthur Andersen’da geçirdiğim üçüncü yıl aslında benim kariyerimde bir dönüm noktasıydı. Çünkü kariyerimin bundan sonraki bölümüne bir denetimci olarak devam etmeyeceğimi, hatta finans sektöründe yer almak istemediğimi fark ettim. Denetimci olarak çalıştığım yıllar içerisinde birçok farklı sektör ve şirket ile tanışma fırsatı elde ettim. Bu, aslında orada sahip olduğum en önemli olanaklardan biriydi.
Hatta bunun da öncesinde üniversite yıllarımda Demirbank, TNT Lojistik, Hilton Oteli, Samsung gibi farklı şirketlerde yaptığım stajlar da geleceğim adına daha o yıllardan fikir sahibi olmamı sağlamıştı. Kısacası üniversiteyi bitirdiğimde iş hayatını oldukça tanıyor hale gelmiştim.”
Çevikel, finans sektöründe geride kalan üçüncü yılının sonunda kendini “gerçekten” tatmin edecek bir işi aramaya koyulduğunu söylüyor: “Artık bir karar vermenin zamanı gelmişti. Çünkü dördüncü yılıma girerken ya kalıp kariyerime finansçı olarak devam edecektim ya da beni mutlu edecek işi arayacaktım.” İşte Çevikel’in yolları Stefanel ile bu sırada buluşmuş.
2001 yılının başında Türkiye pazarına girmeye hazırlanan markanın Mali ve İdari İşler Müdürlüğü görevi kendisine teklif edildiğinde, onu mutlu edecek işi bulduğunu söylüyor Çevikel. “Markanın Türkiye pazarına yeni giriyor olması bu görevin beni cezbeden ilk özelliği oldu. Çünkü tüm sistemleri sıfırdan kurmak gerekiyordu.
Kendi sınırlarımı zorlamama fırsat verecek bu görev beni oldukça heyecanlandırmıştı açıkçası. Ayrıca her zaman ilgi duyduğum bir sektörde yer alma fırsatı da bulacaktım. Dolayısı ile bu görev diğer seçenekler arasından kolayca sıyrıldı ve 2001 yılının Ocak ayında Stefanel’in Mali ve İdari Müdürü olarak göreve başladım. Aslına bakarsanız bu kararla bir yandan ne olduğunu tam olarak bilmediğim bir yola da girmiş oluyordum.”
Fakat bu gelişmelerin üzerinden daha bir ay geçmeden markanın Türkiye’deki yatırım planları Şubat krizi ile sarsıntıya uğramış. Çevikel her şeyin bir anda alt üst olduğu o dönemi şöyle anlatıyor: “Şubat ayında; yani göreve başlamamın üzerinden henüz bir ay geçmişken ekonomik kriz patladı ve Türkiye’deki büyüme planı bir anda durduruldu. Hatta markanın Türkiye pazarından çıkması düşüncesi ortaya çıktı. O sırada benimle birlikte Genel Müdür olarak göreve başlamış kişi de görevinden çekilmeyi uygun gördü.
“İki yıl boyunca mağazanın deposunda tek başıma çalıştım”
Ardı ardına gelen bu olumsuz gelişmelerin sonrasında İtalya’da yapılan bir toplantıda şirketin sahibi Bay Stefanel’i markanın Türkiye için ayırdığı bütçe ile Türkiye pazarında karlılık sağlayabileceğine ikna etmeye çalışıyordum. Kendisi bu kararlılığımdan ve inadımdan etkilenmiş olacak ki geri çekilme kararını erteledi ve şirketin bundan sonraki dönemde idare sorumluluğunu bana verdi.”
Hiç kuşkusuz işin Çevikel için zorlu, bizler için ise şaşırtıcı kısmı bundan sonra başlıyor: “Bu kadar genç yaşta, üstelik dönemin zorlu ekonomik koşullarında böylesine ağır bir sorumluluğun altından kalkmayı nasıl başardınız?” diyoruz Çevikel’e... Şöyle yanıtlıyor sorumuzu: “Doğrusunu söylemek gerekirse benim için oldukça zor geçen yıllardı.
Görevi üstlendiğim ilk bir yıl boyunca Mali ve İdari İşler Müdürlüğü olarak Genel Müdür yetkileri ile çalıştım. Nişantaşı mağazamızın alt katındaki depoda iki yıl boyunca tek başımaydım. İkinci yıl görevlerime Genel Müdür olarak devam ettim.
Ben bu tarz konularda oldukça hırslıyımdır. Şartlar ne olursa olsun altından kalkmayı bir kez kafama koymuştum. Şimdi baktığımızda pazarda onlarca markanın var olduğunu görüyoruz ama inanın altı yıl önceki şartlarda, Avrupalı bir patronu Türkiye pazarının uzun vadede gelecek vaat ettiğine inandırmak; yeni yatırımlar ile ilgili önerilerin onaylanmasını sağlamak ve güven telkin etmek oldukça zordu.”
“Kendimi olduğumdan on yaş olgun hissediyorum”
Tüm bu gelişmelerin çevresel boyutunu da unutmamak gerek. “İş hayatına sizinle birlikte başlayan arkadaşlarınız henüz acemilik dönemlerini atlatmaya çalışırken, siz koskoca bir markanın Genel Müdürü oluyorsunuz. Nasıl tepkiler geldi çevrenizden?” dediğimizde “İşte hikâyenin o kısmını anlatmak için koca bir gün gerek!” diyor Çevikel ve şöyle devam ediyor: “Yaşadığım gelişmelerin normal olmadığını ben de kabul ediyorum. Tabii ki herkes -benim gibi- her şeyin nasıl bu kadar hızlı olduğu konusunda şaşkınlık içerisindeydi.
O sırada hayata ve insanlara dair herkesten çok deneyim kazandığımı rahatlıkla söyleyebilirim. Çünkü en yakın çevrenizden bile sizin başarınız ile yaşamayı başaramayan insanlar çıkıyor.
Bir süre sonra onları hayatınızdan elemek durumunda kalıyorsunuz. Sadece bu duygu ile yaşamayı başaranlar kalıyor çevrenizde. Zaten o yıllarda kazandığım ‘seçicilik’ bir süre sonra yaşam tarzım haline dönüştü. İnanın şu anda kendimi olduğumdan on yaş olgun hissediyorum.”
“Her yıl en az üç mağaza ile büyüyeceğiz”
Stefanel geçtiğimiz altı yıl içinde otuz dördü mağaza ve yedisi corner olmak üzere kırk bir yeni mağaza açmış. Şirketin cirosu da 2001 yılından bu yana dokuz katına yükselmiş. Ayrıca Türkiye’nin güney ve doğusunda yer alan yedi komşu ülkenin yönetimi de Türkiye Ofisi tarafından gerçekleşiyor.
Çevikel, altı yıl önce yatırım yapmaktan vazgeçme noktasına gelen merkez için bugün Türkiye’nin en önemli pazarlardan biri olarak görüldüğünü belirtiyor. “Türkiye şu an Stefanel’in genişlemeyi planladığı ülkeler içerisinde yer alıyor. Önümüzdeki üç yıl içerisinde Türkiye’de her yıl üç ya da dört mağaza açarak büyümeyi planlıyoruz. Ayrıca Stefanel’in çocuk koleksiyonu dünyada ilk kez Türkiye’deki mağazalarda satışa sunulacak.”
Çevikel, Stefanel markasının müşteri algısı noktasında altı yıl içinde geldiği noktayı şöyle değerlendiriyor: “Stefanel, Türkiye’de 1992 ve 1998 yılları arasında bir distribütör aracılığı ile çok yüksek fiyatlardan satışa sunuluyordu. Belki de bu yüzden tüketicilerin gözünde hep pahalı bir marka olarak konumlanmıştı.
Oysa bugün ürünleri İtalya ile aynı fiyat üzerinden satışa sunuyoruz. Bizim müşterilerimiz maddi olarak burada sattığımız ürünleri İtalya’dan alabilecek güçte. İsteğimiz; bu kaliteye oraya gitmeden sahi olabilmeleri... Bunun yanında ben de başından beri markayı personele eğitimlerini verirken, mağazaların lokasyonlarını seçerken ve müşteri ile iletişim kurarken hep bir üst seviyede; yani A ve A+ denilen seviyelerde konumlandırmaya özen gösterdim.”
“ÇALIŞANLARIMIZ BURADA KENDİLERİNİ GÜVENDE HİSSEDİYORLAR.”
Stefanel Türkiye bugün 41 mağazasında Genel Müdürlük de dâhil olmak üzere 110 kişilik çalışan kadrosu ile müşterilerine hizmet veriyor. Çevikel ile yaptığımız görüşmenin ardından şirketin belli başlı İK uygulamalarını İnsan Kaynakları ve Eğitim Sorumlusu Arife Ülger anlatıyor:
Çalışana yapılan yatırım ilk günden başlıyor
Stefanel’de personel seçme yerleştirme sürecinin amacı şirket kültürüne uyumlu, kendisini geliştirebilen, şirket geleceğini kendi geleceğiyle bütünleştirebilecek adaylar ile çalışmaktır. Başvuruları üye olduğumuz İK internet siteleri, web sayfamız ve satış danışmanları için mağazalarımızdan kabul ediyoruz.
Çalışanlarımıza yaptığımız yatırım, işteki ilk günlerinde verilen oryantasyon programı ile başlıyor. Görevine yeni başlayan personelin şirkete adaptasyonunun sağlanması ve işi için gerekli bilginin kendisine en doğru şekilde aktarılabilmesi için on beş günlük bir oryantasyon programı uyguluyoruz.
Bunun yanı sıra eğitimler de çalışanların işle ilgili bilgi ve becerilerinin artırılması ve yöneticilerimizin yönetim becerilerinin geliştirilmesinde oldukça önem verdiğimiz alanlar. Bu eğitimler şirketimiz İK eğitmeni ve uzun süredir işbirliği içinde olduğumuz danışmanlık firması tarafından yürütülüyor. Çalışanlarımız uzun süreli eğitim projelerinin yanında, “marka mağazacılık” ve “satış teknikleri” gibi konularda perakende okulundaki sertifika programlarına katılıyorlar.
“Prensip olarak dışarıdan yönetici almıyoruz”
Hedeflenen hızla ve istikrarla büyüyen şirketimizde çalışanların yetkinliği ve kariyer olanakları, önemle üzerinde durulan konular arasında yer alıyor. Tüm personelimizin kariyer beklentilerini işe alım itibariyle göz önünde bulundurarak bu doğrultuda yönlendirip çalışmaya devam ediyoruz.
Stefanel’in prensip olarak dışarıdan yönetici almadığını bilen personelimiz, kariyer hedefleri doğrultusunda, doğru yerde olduklarını düşünüyor ve ortam olarak kendilerini güven de hissediyorlar. Şu anda mevcut birçok mağaza yöneticimiz, yönetici yardımcılarımız hatta merkezdeki bazı yöneticiler; mağazalarımızda satış danışmanı olarak göreve başlamışlardı.
Performanslarımızı yılda bir kez sonuç odaklı değil; altı ayda bir yaparak sürecin daha etkin ve hatırlanır olmasını sağlıyoruz. Mağaza müdürleri ve personel aynı değerlendirmeyi öncelikle ayrı ayrı yapıyor ve daha sonra bir araya gelip görüşmelerini gerçekleştiriyorlar.
Böylelikle personelin kendini nerede gördüğü ve mağaza müdürünün kendisiyle ilgili görüşleri aynı anda kâğıt üzerinde yer alıyor. Görüşme bu doğrultuda tamamlandıktan sonra çalışan, bir sonraki performans dönemine kadar yapacağı ve geliştireceği taraflarını çok daha net anlamış oluyor.
Mağazalarımızda uygulanmakta olan kademeli prim sistemi mağaza aylık hedeflerin yakalanmasında önemli rol oynamasının yanında, tüm personeli, hem maddi hem manevi olarak ciddi motive eden bir uygulama.