300 Sayı, Bir Meslek, Bir Bellek

Bazı sayılar yalnızca rakamdan ibaret değildir.
Bir ömre, bir hafızaya, bir kültüre karşılık gelir.
HRdergi’nin 300. sayısı da tam olarak böyle bir eşik.
Bir dergi değil, bir meslek belleği…
Sadece sayfaları değil, zamanın ruhunu arşivleyen bir yayın.
1996 yılında başladığımızda, İnsan Kaynakları hala “personelcilik” kalıntılarından kurtulmaya çalışıyordu. Bugün, kültür skorlarından psikolojik güven barometresine, yapay zekâdan işveren markasına kadar bambaşka bir dilin, düşüncenin ve sorumluluğun içindeyiz. Ve bu yolculuğun neredeyse her adımına şahitlik eden bir dergi olarak, bu 300 sayı boyunca yalnızca içerik değil, bir duruş da ürettik.
Her sayfada bir konu değil, bir insan vardı.
Her makalede bir eğilim değil, bir arayış.
Her röportajda sadece kariyer değil, bir anlam sorgusu.
Zaman içinde sayfalar matbaadan dijitale taşındı, yazılar sosyal medyada yankılandı, zirveler ekranlara sığdı. Ama değişmeyen tek şey şuydu: İK dünyasında yalnız olmadığımızı hissettirmek…
HRdergi 300 sayı boyunca neyi amaçladıysa, şimdi daha fazlasını soruyor:
• İK hala sadece süreç midir, yoksa stratejinin kendisi mi?
• Liderlik unvanla mı başlar, içgörüyle mi?
• İnsan Kaynakları gerçekten hala insanın yanında mı?
Bu 300. sayı bir kapanış değil, bir yeni başlangıç. Çünkü bugüne dek yanımızda olan, yazan, okuyan, düşünen herkesle birlikte yeni bir sayfa daha açılıyor.
Ve o sayfanın üstünde yine aynı cümle yazıyor:
“Bu sadece bir dergi değil, bir mesleğin hafızası.”
HRdergi’nin 300 Sayılık Yolculuğu: İK’nın Değişen Yüzüne Tanıklık
1996–2005 | Personelden Stratejiye: Kimlik Arayışı Dönemi
İK; bordro, disiplin ve özlük işleriyle anılıyordu. HRdergi’nin ilk sayılarında sıkça “İK’nın yeri neresidir?” sorusu tartışılıyordu. Ama satır aralarında şunu fark ediyorduk: Artık bu bölüm sadece işe alma değil, tutma ve geliştirme gücüydü.
2006–2013 | Yetkinlikler Çağı: Süreçlerden Yeteneklere
İK artık süreç yöneten değil, yetenek stratejisi kuran birim olma yolundaydı. Yetkinlik setleri, performans yönetimi, ücret karşılaştırmaları, işe alım teknolojileri bu yıllarda ana konulardı. HRdergi’de bu dönemde ilk “Yetenek Zirvesi” dosyaları yayımlandı.
2014–2019 | Deneyim, Anlam ve Liderlik
İK, yalnızca süreçlerin değil duyguların da sahibi olmaya başladı. Çalışan deneyimi, işveren markası, kuşaklar arası iletişim, esneklik ve anlamlı liderlik en çok konuşulan temalardı. HRdergi bu yıllarda çalışan bağlılığına dair birçok çarpıcı vaka hikâyesi derledi.
2020–2021 | Kriz ve Yeniden Kurulum: Pandemi Dönemi
Pandemi, uzaktan çalışma, hibrit modeller, dijital refah, psikolojik güven, sessiz istifa gibi kavramlar gündemi sarstı. HRdergi bu dönemde “yeni normal”in tanımını defalarca sorguladı. Sayfalar, hem krizi yöneten hem yeniden tasarlayan İK hikâyeleriyle doldu.
2022–2025 | Dönüşümden Tasarıma: Geleceği Kodlayan İK
Bugün İK yalnızca destek fonksiyonu değil, dönüşümün stratejik ortağı. Yapay zekâ, veri okuryazarlığı, kültür tasarımı, etik liderlik, çalışan deneyimi mimarisi gibi kavramlar, artık hem sahada hem sayfalarda. HRdergi, bu çağın haritasını çizen içeriklerle 300. sayıya ulaştı.
300 Sayıda En Çok Konuşulan 10 Başlık
1. Yetenek Yönetimi
“Doğru insanı bulmak ve elde tutmak” İK’nın değişmeyen sınavıydı. Yetenek savaşları, işe alım stratejileri, iç kaynakların geliştirilmesi… Her dönem farklı bir vurguyla ama hep aynı önemle ele alındı.
2. Liderlik Gelişimi
Krizlerde sınanan, değişimle dönüşen lider profilleri… Koçvari liderlikten çevik liderliğe kadar onlarca başlık, HRdergi sayfalarında yol gösterici oldu.
3. Performans Yönetimi
Hedef bazlı sistemlerden OKR’lara, yıllık değerlendirmelerden sürekli geri bildirime… Performans tartışmaları her zaman yeniden yazıldı.
4. İşveren Markası
“Çalışanlar ne anlatıyor?” sorusu, “Müşteri ne düşünüyor?” kadar kritik hale geldi. İç iletişim, EVP (Employee Value Proposition), sosyal medya dili sıkça tartışıldı.
5. İK Teknolojileri ve Dijitalleşme
İşe alım yazılımlarından yapay zekâya, İK analitiğinden dijital deneyim tasarımına… Her teknolojik sıçrama, yeni fırsatları ve riskleri beraberinde getirdi.
6. Çalışan Deneyimi
Maaş ve yan haklardan öte, “Nasıl hissettiriyoruz?” sorusuna verilen cevaplar… Ofis tasarımından onboarding süreçlerine kadar deneyimi şekillendiren her şey gündeme taşındı.
7. Kurum Kültürü ve Değerler
Değişmeyen bir gerçek: Strateji kültürü takip eder. Derginin onlarca sayısında kültürel uyum, toksik liderlik, kurum içi sessizlik gibi kavramlar işlendi.
8. Psikolojik Güvenlik ve İyi Oluş
Özellikle pandemi sonrası yıldızı parlayan bu kavram, çalışan bağlılığının temel taşı olarak yeniden tanımlandı. Tükenmişlik, sessiz istifa ve “iyi hissetme” hakkı da bu başlıkla birlikte geldi.
9. Kuşaklar Arası İletişim
X, Y, Z, Alfa… Her harfin temsil ettiği bir gerçeklik, farklı çalışma beklentileri ve iletişim biçimleri demekti. HRdergi’de kuşaklar konusu bolca tartışıldı, zaman zaman da romantize edildi.
10. İK’nın Dönüşen Rolü
Bordrodan stratejiye, yöneticilikten tasarımcılığa… İK’nın değişen kimliği, bu 300 sayının ana karakteriydi. Ve dönüşüm devam ediyor.
İlk Sayıdan Bugüne: Hala Değişmeyen 5 Soru
1. İşe alımda adalet nasıl sağlanır?
CV’deki güçlü üniversite ismi mi, sosyal sermaye mi, yoksa potansiyel mi belirleyici?
İK yıllardır “objektif işe alım” sistemleri kurmaya çalışıyor. Ancak algoritmalar bile insan önyargılarını taklit ederken, bu sorunun cevabı hala net değil. Belki de asıl mesele, “neye göre adalet?” sorusunda yatıyor.
2. Sadakat mi, yetenek mi?
Kıdemli ama durağan çalışan mı, dinamik ama geçici bir yıldız mı?
Kurumlar bağlılığı ödüllendirmek istiyor ama piyasada “yüksek performanslı göçebe”ler değer görüyor. Bu ikilem sadece işe alımda değil, terfi, rotasyon ve maaş kararlarında da kendini gösteriyor. Bugün bile kesin bir formül yok.
3. Lider doğulur mu, geliştirilir mi?
Kişilik mi belirleyicidir, yoksa eğitimle lider olunur mu?
Yüzlerce liderlik modeli yazıldı, binlerce eğitim verildi. Ama iş başa düşünce, karizma ve sezgi hala ilk sırada aranıyor. Yani liderlik gelişebilir, evet ama herkes lider olabilir mi? Tartışma sürüyor.
4. İyi bir iş-yaşam dengesi mümkün mü?
Yoksa “denge” de bir yanılsama mı?
2000’lerin başında “work-life balance”, 2010’larda “work-life integration” oldu. Şimdi ise “çalışırken tükenmeden yaşamak” hedefi var. Ancak gerçek şu: Ofiste kalmasak bile aklımız hep işte. Denge hala kaçan bir ideal.
5. Performans nasıl adil ölçülür?
Yalnızca sonuçlara mı bakmalı, yoksa sürece mi?
360 derece değerlendirmeler, OKR’ler, KPI’lar derken sistemler çoğaldı. Ancak çalışanlar hala “görünürlük” kazandırmadan yüksek puan alamamaktan yakınıyor. Performans, sadece sayı mıdır? Yoksa emeğin görünmeyen kısmı da sayılmalı mı?
300 Sayı, Binlerce Soru, Tek Bir Arayış: İnsan
HRdergi’nin ilk sayısı yayımlandığında takvimler 1999 yılını gösteriyordu. İnsan Kaynakları o günlerde hala “personelcilik”le karıştırılıyor; stratejik ortaklık kavramı yalnızca vizyoner sunum slaytlarında kendine yer buluyordu. Bugün ise 300. sayımızla; insanın yalnızca üretim gücü değil, kültürel taşıyıcısı, duygusal nabzı ve organizasyonel belleği olduğunu kabul eden bir dünyaya tanıklık ediyoruz.
Ama bu yolculuk düz bir çizgi değildi. Krizler, pandemiler, dijital dönüşümler, kuşak çatışmaları, liderlik bunalımları ve sessiz kırgınlıklar arasında şekillendi her sayı. Yeri geldi “psikolojik güvenlik” dedik, yeri geldi “sadakat-gelişim matrisi” çizdik. Hibrit tembellikten mikro-iklim analizine, tersine mentorluktan beceri temelli yetenek yatırımına kadar, İnsan Kaynakları’nı yalnızca politika değil, duygu düzeyinde de anlamaya çalıştık. Ve gördük ki; her yeni kavram, aslında eski bir arayışın yeniden ifadesi.
Bu süreçte teknoloji değişti. Formatlar evrildi, infografikler konuştu, veriler daha da akıllandı. Ama bazı sorular var ki, 300 sayı boyunca hiç değişmedi.
Belki de bu sorulara cevap ararken aslında bir dergi değil, bir kültür inşa ediyorduk.
Sayfa sayfa bir meslek alanının tarihini yazıyor, yalnızca konuları değil, kurumların iç sesini de arşivliyorduk.
Bu 300 sayının her biri, yalnızca bir içerik değil, bir tanıklıktı.
İK’nın nasıl dönüşüp çoğaldığını, kırıldığını ve yeniden şekillendiğini gördük.
Ve şimdi…
Yeni sorulara, yeni yöntemlerle yanıt aramak için yeniden yola çıkıyoruz.
Çünkü biz biliyoruz:
İçerik bitse de insanı anlama çabası asla bitmez.
Teşekkürler.
Her sayımızda bizimle olduğunuz, birlikte düşündüğünüz, sorguladığınız ve dönüştüğünüz için. Birlikte yazdık, birlikte değiştik. Şimdi sıradaki sayı için hazırız.