“Yeşim Tekstil’i çalışanlarımızla geleceğe hazırlıyoruz”

Vizyonunu “kendi sektöründe dünya markalarıyla partnerlik yapan uluslararası bir üretici markası olmak” şeklinde belirleyen Yeşim Tekstil’de bu vizyona paralel olarak belirlenen hedeflerden biri de firmayı bu noktaya taşıyacak insan kaynağının verimli ve mutlu bir şekilde çalışmasını sağlamak... CEO Şenol Şankaya, “Bunun da profesyonel bir insan kaynağı yönetim sistemi ile olacağının farkındayız. Bu yüzden sürekli kendi içimizde bir değişim ve gelişim dönemi yaşıyoruz” diyor ve bir örnek veriyor: “Son dönemlerde insan kaynağımızı etkin ve verimli kullanabilmek adına yetenek havuzu programı başlattık. Çalışanların gelişimine yatırım yapmak için en etkili ve çağdaş yöntemler araştırılarak bir danışmanlık firması ile uzun vadeli bir projeye başladık. Teknik yetkinlikleri ve potansiyelleri yeterli olan arkadaşlarımızı özel bir eğitim ve gelişim programına tabi tutuyoruz. Burada amacımız gelecekteki insan profilimizi geliştirmek ve motive etmek…”

Yeşim’i 25’inci yılına daha dinamik bir firma olarak taşımak için yönetim süreçlerinde yeniden yapılanmaya karar verdiklerini de belirten Şankaya, organizasyon yapısı ile şemanın yeniden yapılandırıldığını belirterek yatay ilişkilerin ve takım çalışmasının yapılacağı bir ortam oluşturmayı hedeflediklerini dile getiriyor.

Portre sayfalarımıza konuk ettiğimiz Şankaya ile hem İnsan Kaynakları’na bakış açısını hem de yeni hedeflerini konuştuk.

Şenol Şankaya’yı sizden dinlemek istiyoruz. Kendinizden kısaca söz eder misiniz?

1962 yılında Bursa’da doğdum. Lise öğrenimimi Bursa’da tamamladıktan sonra 2 yıl İsviçre’de üniversite, 3 yıl da Los Angeles Pepperdine Üniversitesi’nde iş yönetimi bölümünde yüksek lisans okudum. Türkiye’ye dönmeden evvel Almanya’da Göte Enstitüsü’nde de 1 yıl eğitim görerek Almanca eğitimimi tamamladım.

Türkiye’ye döndükten sonra firmalarımızda çeşitli bölümlerde çalışarak babamın liderliğinde oryantasyon sürecimi tamamladım ve Yeşim Tekstil’de ihracat bölümünde çalışmaya başladım. Sonrasında sırasıyla ihracat müdürü ve Genel Müdür olarak iş hayatıma devam ettim. Halen Yeşim Tekstil CEO’su olarak yönetimde aktif olarak görev alıyorum.

Yönetime hazırlamak için eğitim ya da staj amacıyla yurtdışında bulundunuz mu?

O dönemlerde tekstil sektörünün geleceğinin yurtdışı bağlantıları ve ihracat ile olacağının farkında olan büyüklerim yurtdışında eğitim görmemi istedi. Eğitim sürecimde iş idaresi üzerine aldığım eğitimin ve yurtdışı deneyiminin yanısıra yaz aylarında firmada yaptığım stajın bana Yeşim’in ihracata başlamasında ve yerel bir firmadan uluslararası üretim ağına sahip global bir firma olma sürecinde büyük katkısı olduğunu düşünüyorum.

Biraz da, bir üst düzey yönetici olarak İnsan Kaynakları uygulamalarına bakış açınızı dinlemek isteriz. “İnsan”ı ve “İnsan Kaynakları” uygulamalarını nerede görüyorsunuz? Yeşim’in bugün geldiği noktada İnsan Kaynakları’nın katkıları nelerdir?

İnsan Kaynakları departmanımız yaklaşık 10 yıl önce kuruldu. Profesyonelleşme ve kurumsallaşma anlayışımız doğrultusunda yapılandırdığımız bir departmanımız İnsan Kaynakları...

Bugüne kadar da birçok profesyonel firmadan İnsan Kaynakları yönetim sistemleri ve eğitimler konusunda destek aldık. Bugün geldiğimiz noktada insan kaynağının ne kadar önemli olduğunu hepimiz biliyoruz. İnsan kaynağını en etkili ve verimli şekilde kullanabilen firmaların lider olduğu ticari bir ortam var. Makine için, üretim için, teknoloji için nasıl sürekli yatırım yapıyorsak mevcut insan kaynağımızı da geliştirebilmek ve potansiyellerini ortaya çıkarmak için de yatırım yapmamız gerekiyor.

Yeşim olarak biz de insana yatırıma büyük önem veriyoruz. Çünkü artık sektörümüzde geldiğimiz bu üst noktadan sonra bizi bir adım ileriye aktif, katılımcı, inovatif ve kuruma bağlı bireylerin götüreceğini düşünüyoruz.

İnsan Kaynakları departmanı ile nasıl bir çalışma içindesiniz? Onlara öneriler sunduğunuz oluyor mu? Yaptıkları çalışmaları ne ölçüde ve nasıl takip ediyorsunuz?

İnsan Kaynakları departmanı ile firmamızın belirlediği hedeflere paralel olarak belirlediğimiz İnsan Kaynakları stratejisi üzerinde çalışıyoruz. Onlara tabii ki yaptıkları çalışmalarla ilgili öneriler sunuyorum.

İnsan Kaynakları departmanımızı geçtiğimiz aylarda profesyonel bir yönetim danışmanlığı firmasından aldığımız hizmet sonucunda oluşturduğumuz yeni organizasyon şeması ile İnsan Kaynakları ve Endüstriyel İlişkiler Direktörlüğü’ne bağladık. Oluşturduğumuz bu yeni yapıda daha hızlı ve verimli şekilde yol alabileceğimizi düşünüyorum.

Yöneticilik anlayışınız hakkında da bilgi almak isteriz. Ast – üst ilişkilerine bakışınızı, liderlik tarzınızı aktarabilir misiniz?

Babam hep “İşçiliğini bilmediğin işin patronu olmayacaksın” derdi. Bu yüzden beni tekstil işini en ince ayrıntısına kadar öğrenmem için bir öğretmen gibi yetiştirdi. Küçük yaşlardan beri hep tezgahın başında ve üretimin içerisinde yer alarak üretimin o müthiş heyecanından kopmadan ama hep bir profesyonel gibi üstten bakmayı da öğrenerek kendimi yetiştirdim.

Liderin ekibine yön verebilmesi, takımını harekete geçirebilmesi için iletişimin çok önemli olduğunu düşünüyorum. Bu yüzden ekibimle sık sık bir araya gelmeye ve onlara gerektiği noktada destek olmaya çalışıyorum. Çalışanlarımızla da sık sık biraraya geleceğim fırsatlar yaratmaya çalışıyorum. Mesela her gün günlük rutin fabrika turum oluyor. Bu arada birçok kişiyle de tanışma ve konuşma fırsatım oluyor.

İş hayatımdaki ilişkileri işime duyduğum sevgi ve saygının yansıması olarak görüyor ve beraber çalıştığım iş arkadaşlarıma takımın bir üyesi olduklarını hissettirecek gibi davranmaya özen gösteriyorum.

Zaman yönetiminizi nasıl yaparsınız? Kendinize ait zaman yaratabiliyor musunuz? Bu zamanlarda kendinizi beslemek adına ne tür hobilere yöneliyorsunuz?

Çok yoğun bir iş tempom olduğu için zaman yönetimi benim için çok önemli. Sabah erken kalkmayı seviyorum. Sabah sporumu ve kahvaltımı yaptıktan sonra evden çıkmayı alışkanlık haline getirdim. Eğer Bursa’daysam en geç saat 09.00’da odamda oluyorum. Dışarıda toplantım yoksa da genelde 19.00’a kadar fabrikadayım.

Gün içerisindeki toplantılarım, görüşmelerim ve randevularım hep önceden planlıdır. İlk iş o gün görüşeceğim konu ve kişilerin listesine bakmak ve günü planlamak oluyor. Ardından kısa bir işletme turu yapıyorum ve sonrasında da odama gelerek görüşmelerime başlıyorum.

Bu yoğun iş temposu içerisinde kendimi yenilemek, bedenimi ve ruhumu dinlendirmek için tabii ki hobilerime, sevdiklerime ve en önemlisi de aileme zaman ayırmaya özen gösteriyorum. Ruhumu dinlendirmek için ilk tercihim spor oluyor. Kişisel gelişim için ise yöneticilik, liderlik, inovasyon, değişim ve yalın yönetim gibi konulardaki kitapları okumaya özen gösteriyorum. Sektördeki yenilikleri ve gelişimleri takip etmek için ekonomi ve sektörel yayınları takip ediyor, sektörümüzle ilgili fuarlara, seminerlere ve dernek toplantılarına da katılmaya özen gösteriyorum.

Son olarak, Yeşim’in yeni ve paylaşabileceğiniz hedeflerinizden kısaca söz eder misiniz?

Yeşim’in vizyonu kendi sektöründe dünya markalarıyla partnerlik yapan uluslararası bir üretici markası olmak... Bu vizyonumuza paralel olarak belirlediğimiz hedeflerimizden biri de firmamızı bu noktaya taşıyacak insan kaynağının verimli ve mutlu bir şekilde çalışmasını sağlamak. Bunun da profesyonel bir insan kaynağı yönetim sistemi ile olacağının farkındayız. Bu yüzden sürekli kendi içimizde bir değişim ve gelişim dönemi yaşıyoruz.

Mesela son dönemlerde insan kaynağımızı etkin ve verimli kullanabilmek adına yetenek havuzu programı başlattık. Çalışanların gelişimine yatırım yapmak için en etkili ve çağdaş yöntemler araştırılarak bir danışmanlık firması ile uzun vadeli bir projeye başladık. İngilizce kriteri başta olmak üzere teknik yetkinlikleri ve potansiyelleri yeterli olan arkadaşlarımızı özel bir eğitim ve gelişim programına tabi tutuyoruz. Burada amacımız gelecekteki insan profilimizi geliştirmek ve motive etmek…

Yeşim Tekstil olarak rakiplerimizle daha güçlü rekabet etmek, müşterilerimize daha hızlı hizmet vermek ve çalışanlarımızla daha mutlu ve verimli çalışabilmek için kendimizi yenilemeye, geliştirmeye de büyük bir önem veriyoruz. Değişimi sürekli kılarak, geleceğimizi şekillendirmek ve Yeşim’i 25’inci yılına daha dinamik bir firma olarak taşımak için yönetim süreçlerimizde yeniden yapılanmaya karar verdik.

Bu doğrultuda iş süreçlerimize paralel olarak hızımızı artırmak ve yönetimi sadeleştirmek için yönetim şemamızda bir takım değişiklikler yaptık. Yaklaşık 6 aydır profesyonel bir danışmanlık firması olan ile ortaklaşa yaptığımız çalışmalar sonucunda organizasyon yapımızı ve şemamızı yeniden yapılandırdık.

Yeni yönetim şeması ile daha fazla yatay ilişkilerin ve takım çalışmasının yapılacağı bir ortam oluşturmayı hedefliyoruz. Amacımız bu değişikliklerin paralelinde firmamızda yönetim kademeleri ve tüm Yeşim çalışanları arasında sinerji ve iletişim gücünün de artırılacağı bir ortamı yaratmak.

“İKİNCİ VE ÜÇÜNCÜ KUŞAK
KÜRESEL YAPIYI YÖNETECEK ŞEKİLDE DONANIMLI OLMALI”

Anadolu’daki ikinci üçüncü kuşaktan patron adayları yönetime nasıl hazırlanıyorlar?

Bu soruyu kendi adıma şöyle cevaplayabilirim. Babam hep “İşçiliğini bilmediğin işin patronu olmayacaksın” derdi. Bu yüzden beni tekstil işini en ince ayrıntısına kadar öğrenmem için bir öğretmen gibi yetiştirdi. Küçük yaşlardan beri hep tezgahın başında ve üretimin içerisinde yer alarak üretimin o müthiş heyecanından kopmadan ama hep bir profesyonel gibi üstten bakmayı da öğrenerek kendimizi yetiştirdik.

Üniversite eğitimi sonrası süreçte de kendimi dünyadaki gelişmeleri yakından takip ederek, hem üretim hem de yönetim anlamındaki yenilikleri gözlemleyerek ve bunları firmamıza adapte etmeye çalışarak geliştirdim. En baştan beri hayalim Yeşim’i dünya firması yapmaktı ve bu hedefime ulaşmak için sektörde hep bir adım önde olmaya ve yaptıklarımla çalışanlarımıza da örnek olmaya çalıştım. Bu süreçte de değerli büyüklerim babam ve Cavit ağabeyim beni hep desteklemiş, deneyim ve tecrübelerini paylaşarak bana yol göstermiştir. Bu konuda bana her zaman desteklerini ve takdirlerini gösterdikleri için kendimi şanslı görüyorum.

Bugün gelinen global dünyada tek sektörde kalmadan farklı sektörlere giren büyük kuruluşların profesyonel yöneticilerden destek alarak aynı başarıları yakaladıklarını görüyoruz. Bu yüzden ikinci kuşağın çok yönlü yetiştirilmesi gerektiğini düşünüyorum. İkinci ve üçüncü kuşağın küresel yapıyı yönetecek şekilde donanımlı olması gerekiyor.

Peki ya madalyonun diğer yüzü… İkinci-üçüncü kuşaktan biri olarak yönetimde ilk kuşakla çatışmalar yaşıyor musunuz?

Bugüne kadar çok büyük bir çatışma yaşamadık. Yaşanan çatışmaları da kendi içimizde konuşup tartışarak en mantıklı kararı almaya çalışarak çözümledik. Sonuçta hepimiz holdingin geleceği için aynı yöne baktığımız için yöntemlerimiz ve düşünce tarzımız farklı olsa da ortak bir kararda buluşabiliyoruz.

Bu konuda kendimi ikinci kuşak olarak çok şanslı görüyorum. Çünkü yaptığım çalışmalarda bana hep desteklerini gösterdiler ve beni hep yakından izlediler. En önemlisi de bana güvendiler ve yapılan hatalarda bile her zaman benim arkamda oldular. Bu da benim kendime olan özgüvenimi artırdı.



Bizde içerik bol, seni düzenli olarak bilgilendirmemizi ister misin? :)