Yaptığınız işi mi seviyorsunuz? Sevdiğiniz işi mi yapıyorsunuz?
Sizce başlıktaki iki soru aynı anlama mı geliyor? Öyle düşünüyorsanız yanılıyorsunuz!
Yaptığınız işi sevmek demek aslında; seviyor gibi yapmaktır; yaşamın size sunduğu mecburiyeti katlanabilir hale getirmektir.
Halbuki sevdiğiniz işi yapmak; yaşama şevkinizin büyümesine destek olan bir eylemdir.
Öncelikle bir çalışan olarak; iş aradığınızı, elinizde üç firmadan gelen tekliflerin bulunduğunu hayal edin. Tekliflerin hepsi de son derece çekici: Aradığınız türden fırsatlar ve rekabetçi ücret paketleri sunuyorlar.
Her bir firmayla görüşmeye; özellikle ne tür bir giriş deneyimi sunduklarını, görevin ilk altı ayında neler beklemeniz gerektiğini öğrenmeye karar veriyorsunuz. Üç şirketin temsilcilerinin söyledikleri bu makalede… Hangi işi kabul ederdiniz?
İlk şirket: Öncelik; deneme süresi
“Aslında ilk üç ayınız deneme süresi olacak. Bu süre içinde ekip arkadaşlarınızı tanıyacak ve onlarla yakın çalışacaksınız. Grupla ne kadar iyi çalıştığınızı ve başarısına nasıl katkı sağladığınızı görecekler. Bu sürecin sonunda ekip arkadaşlarınız (unvan olarak sizinle eşit olanlar) organizasyonda kalıp kalmayacağınız konusunda oy verecek.”
İkinci şirket: Denize girmeden havuzda mücadele ve test
“Net rolünüzü ya da kiminle çalışacağınızı size söyleyemeyiz. İlk üç ay boyunca bizim ‘akvaryumumuz’ içinde kalacak, haftalık bazı mücadeleler konusunda performans gösterecek, kimi zaman yeni ürün ya da pazarlama kampanyaları tasarlayacaksınız. Bu süre içinde CEO’muz ve diğer tepe yöneticiler sizi yakından izleyecek. Bu sürenin sonunda, gözlemlediklerimize bağlı olarak sizin becerilerinize uygun doğru pozisyonu bulmanıza yardım edeceğiz.”
Üçüncü şirket: Çıraklık önerisi
“İlk üç ayınızda bizim iş yapış şeklimizi öğreneceksiniz. Operasyonlarımızda spesifik bir yolumuz var ve sizin de süreçlerimizi yakından izlemenizi bekliyoruz. Belirlediklerimizin en verimli ve başarılı yöntemler olduğundan eminiz. Kapsamlı bir eğitim programından sonra en güçlü performansı gösteren çalışanlarımızın birinin yanında çıraklık yapma şansı bulacaksınız.”
Eğer siz de pek çok insan gibiyseniz, yeni bir şirkette işe başlamanın bu üç yolu size eşit derecede cazip gelmeyecektir.
Aslında, kişiliğiniz ve tercihlerinize bağlı olarak (işi nasıl gördüğünüze ve yaşamınızda oynamak istediğiniz role bağlı olarak) seçenekler arasından biri size çok daha çekici gelecektir.
Eğer sizin için işteki sosyal ilişkiler önemliyse, eğer ekip çalışması keyif aldığınız ve gelişebileceğinize inandığınız bir şeyse büyük olasılıkla birinci seçenek kulağınıza daha hoş gelecektir. Giriş süreci, bu şirketin ekip davranışına birinci önceliği verdiğini ortaya koyar!
Eğer yeni bir şeyler yaratma mücadelesini seviyor ve işi kendinizi ifade etme platformu olarak görüyorsanız (ve eğer belirsizliğe karşı hoşgörünüz varsa) ikinci şirket size göre olabilir. Bir kez daha giriş süreci net bir fikir ortaya koyar: yoğun mücadele, yüksek görünürlük ve yapabildiklerinizi gösterebilme şansı…
Eğer netlik ve tanım sizin için önemliyse (eğer iş hayatında başarılı olmak için iyi tanımlanmış bir patika istiyorsanız) üçüncü şirket büyük olasılıkla sizin için gerçekleşmiş bir hayal gibi görünecektir. Onlar net bir biçimde işlerin nasıl iyi yapılabileceğini düşünmüştür ve size yardım etmek için yeterli zaman ve kaynak ayırmaya hazırlardır.
Doğru kararı vermek (kişiliğinize ve tercihlerinize uygun bir iş deneyimi bulmak) işten alacağınız keyfin anahtarıdır.
Sonuç olarak işin gerçekçi beklentilerinin, işin yaşamınızda oynamasına hazır olduğunuz rol ile eşit olması gerekir. İhtiyaçlarınıza ve önceliklerinize en iyi uyan şirketi seçerek, işinize bağlılığınızın yükseleceği kesindir.
Organizasyonlar, bu önemli iş deneyimi bileşenleri konusunda büyük farklılık gösterir. Kimi şirketlerde risk tabanlı ücretlendirme varken (hisse senedi ve ikramiyeler), diğerlerinde yaşam maliyetine dayalı maaş yapıları söz konusudur. Bazı organizasyon son derece esnek, çalışanların kendi programlarını yapabileceği çalışma grupları oluştururken, diğerleri çok daha yoğun ve programlı bir yaklaşım izleyebilir. Kimileri pederane bir şekilde idare edilirken, kimilerinde tamamen sözleşmeye dayalı bir ilişki söz konusu olabilir.
İleride ne yapmak istediğinizi düşünürken, bu “deneyim” faktörlerine yönelik tercihleriniz üzerinde düşünmek yerinde olacaktır. Bunu dikkate almazsanız, yaptığınız işi entelektüel olarak ne kadar severseniz sevin tam bir bağlılık gösteremeyebilirsiniz.
1. İş deneyiminin hangi unsurlarını daha bağlayıcı buluyorsunuz? Şirketler bunu daha da güçlendirmek için ne yapabilir?
2. Bu iş tekliflerinden hangisini kabul ederdiniz? Hangi iş sizde bağlılık yaratıyor?
3. Hepimiz aynı iş ortamını çekici bulmayız. Keyif aldıklarımız, kendimizi rahat hissettirenler ve en iyiyi yaptığımız hissini uyandıran bir bakış açısı, kişiden kişiye değişir.
4. Siz bugün kendi iş tercihlerinize gerçekten uyan bir pozisyonda mısınız?
- İşiniz konusunda heyecanlı ve şevkli misiniz?
- Kimi zaman, gerçekten keyif aldığınız bir iş yüzünden kendinizi kaybettiğiniz (zamanı ve yeri unuttuğunuz) olur mu?
- Sıkıntınızı dağıtacak bir sonraki e-posta’yı beklemek yerine mutlu bir biçimde işinize konsantre olur musunuz?
- İşinizin gerektirdiğinden daha fazla zaman ve emeği gönüllü olarak harcar mısınız?
- Yaptığınız iş, mesaiden sonra da örneğin eve dönerken arabada düşünmenize neden olacak kadar ilgi çekici mi?
- İşleri iyileştirmek için rutin olarak yeni yollar arar ya da daha zor işler için gönüllü olur musunuz?
- Şevkiniz bulaşıcı mı? İş yapma tutkunuz diğerlerinin de size katılmasına neden oluyor mu?
- İşinizle birlikte tanımlanmaktan gurur duyuyor musunuz?
Sevdiğiniz işi mi yapıyorsunuz?
Eğer öyle değilse, kesinlikle daha iyisini hak ediyorsunuz. Tıpkı mükemmel bir yaşam eşini arama isteği gibi (ve cansız bir evliliğin yaratacağı üzüntü gibi) sizin için “şöyle böyle” giden bir iş ilişkisini sürdürmek zorunda değilsiniz.
Sevebileceğiniz bir işi bulmanın anahtarı, kişisel olarak en çok neye değer verdiğinizi ve yaşamda hangi rolü oynamak istediğinizi belirlemektir. Özellikle bu, kalbinizi ısıtacak bir iş deneyiminin unsurlarını en yakından tarif eden modeldir. Baskın modeliniz pek çok iş tercihini kullanışlı bir şekilde etkilemeli, ancak mevcut pozisyonunda mı kalacağınız, yoksa bir sonraki iş teklifini mi değerlendirebileceğiniz yönündeki kararı etkileyecek karar kadar güçlü değil…
“Size göre bir işyeri” ararken, bunların her birinin ne anlama geldiğine yönelik olarak, aşağıdakilere hızla göz atabilirsiniz:
Anlamlı miras: Eğer sizin baskın modeliniz buysa, sizin için çalışmak sonsuz değeri olan bir şey yaratmakla ilgilidir. Büyük olasılıkla girişimde bulunmanıza, çok çalışmanıza ve yaratıcı olmanıza olanak verecek işlerden hoşlanıyorsunuz.
Bir sonraki iş teklifini değerlendirirken aşağıdakileri ne kadar sunabildiklerini dikkate alın:
• Birileri ya da bir şey üzerinde uzun süreli etki bırakan bir görev: İşin kendisinin amacı sizin için çok önemlidir; bunu listenizin en tepesine koyun.
• Bireysel serbestlik: İşleri ne kadar kendi yöntemlerinizle yapabileceğiniz…
• Canlandırıcı ve yaratıcı olmanız için sizi teşvik edecek bir görev.
• Pozisyonun öğrenmenize ve gelişmenize ne kadar imkan vereceği.
Bu modeldeki bireyler için bağlayıcı olan iş ortamları arasında mimarlık (sonsuz değeri olan bir şey yaratmak), inşaat (bireysel özgürlük ve sonsuz değer), profesyonel hizmetler (uyarıcı iş), sanat (sonsuz değer), serbest meslek ve girişimsel yeni başlangıçlar yer alır.
Güvenli gelişim: Eğer sizin baskın modeliniz buysa, sizin için iş ileriye doğru devinim ve uzun vadeli finansal istikrarı ifade eder. Güvenli ortamlara ve net gelişimsel kariyer patikalarına yönelik güçlü bir tercihiniz olur. Sizin için sağlam ve tahmin edilebilir bir başarı patikası önemlidir.
• İstikrarlı, güvenli çalışma ortamları: Sektörün doğasını ve şirketin kayıtlarını yakından inceleyin: Sektör dikkat çekici bir yeniden yapılanmadan geçiyor mu? Şirketin istikrar vaadi sunmasını beklemek gerçekçi mi?
• Tahmin edilebilir bir ücret paketi (çoğunlukla nakit ya da ikramiyeler), sağlam bir emeklilik paketi.
• Yapılandırılmış ve rutin içeren bir görev.
• Net olarak tanımlanmış bir kariyer patikası, her bir adım için gereken ilerleme desteği ve uygun eğitimler.
Bu modeldeki bireyler için bağlayıcı olabilecek kariyerler arasında eğitim, sağlık ve imalat yer alır.
Bireysel uzmanlık ve ekip zaferi: Eğer sizdeki baskın model buysa, kazanan bir ekibin değer yaratan bir parçası olma deneyiminden hoşlanıyorsunuz demektir. İşbirliğine dayalı ortamlara değer verirsiniz ve yaptığınız işte yetkin olmak sizin için son derece önemlidir.
Eğer bu modeldeki değerleri paylaşıyorsanız, şunları sunan fırsatları arayın:
• Başkaları ile ekip olmayı gerektiren işler
• İyi yönetilen organizasyonlar ve yetkin iş arkadaşları
• Kişilerin arasında güçlü ilişkilerin bulunduğu ve eğlenceli görünen tempolu bir kültür
• Kişiliğinizde mevcut olan güçlü yönleri artıran işler.
Bu modeldeki bireyler için belli bir sektörden çok ekip tabanlı iş ortamları bulmak önemlidir. Bu kişiler genellikle yönetimsel roller arar.
Ödüllü risk: Eğer sizdeki baskın model buysa, çalışmak sizin için bir mücadele, değişim, öğrenme ve umut ederiz ki servet fırsatıdır. Bu modeldeki kişilerin yaşamları serüven doludur ve işi bu heyecanı deneyimlemenin bir yolu olarak görür.
Eğer bu modeldeki değerleri paylaşıyorsanız, şunları sunan fırsatları arayın:
• Kişisel finansal ilerleme için fırsatlar
• Kendi koşullarınıza bağlı olarak esnek çalışma ortamları ve programları
• Farklı seçeneklerden görevler seçme fırsatı ve görevleri sık sık değiştirmek
• Açık uçlu görev ve yaklaşımlar
• Diğer parlak kişilerle ve ünlü düşünce liderleri ile sık sık bir araya gelmek
Bu modeldeki bireyler için genellikle bağlayıcı olan iş ortamları arasında yeni girişimlerin yanı sıra teknoloji ve profesyonel hizmetler alanında faaliyet gösteren büyük firmalar da yer alır. Bu bireyler ayrıca kendi işlerini kurduklarında da çok mutlu olabilirler.
Esnek destek: Eğer sizdeki baskın model buysa, yaşamak için çalışırsınız ama iş sizin yaşamınızdaki birincil öncelik değildir. Bu modeldeki bireyler genellikle iş dışında ilgi alanlarına ve önceliklere sahiptir ve yaşamlarındaki dengeyi destekleyen ortamlarda mutlu olurlar.
Eğer bu modeldeki değerleri paylaşıyorsanız, şunları öneren fırsatları arayın:
• Çok esnek çalışma koşulları; mümkünse sanal çalışmak ya da kendi çalışma programınızı kendiniz ayarlamak
• Cömert tatil ve izin seçenekleri
• Kafeterya tarzı ek yarar programları; çocuk bakımı, yaşlı yardımı ve spesifik ihtiyaçlara göre belirlenen diğer seçenekler.
• İyi tanımlanmış rutinlere dayalı işler
• Sempatik ve empatik iş ortamları
Bu modeldeki bireyler için cazip gelen iş ortamları arasında genellikle hizmet ve finansal servisler yer alır; çünkü her ikisi de arzu edilen esnekliği çalışana sunabilir.
Sınırlı zorunluluklar: Eğer sizin modeliniz buysa, işin sizin için değeri ağırlıklı olarak ekonomiktir. Bu modeldeki bireyler işin kendilerinin en az zamanını almasını ister.
Eğer bu modeldeki değerleri paylaşıyorsanız, aşağıdakileri sunan fırsatları arayın:
• Aşılabilecek düşük engeller
• İyi tanımlanmış rutin işler
• Geleneksel ücretlendirme ve kazançlı yarar paketleri
• Düzenli ödüllendirilme fırsatları.
Bu modeldeki bireyler için genellikle uygun olan iş ortamları arasında perakende, toptancılık ve ulaştırma yer alır; çünkü bu pozisyonlara giriş engelleri çok düşüktür.