Sonu ‘intihar’a varan işyeri sorunu; Duygusal Taciz

 

YÖNETİCİ ÖZET

Kanıtlanması zor ve karşılaşılması çok sık bir durumdur; duygusal taciz veya global ismiyle; mobbing… Duygusal taciz şirket içinde adeta bulaşıcı bir hastalık gibidir. İyileştirici önlemler alınmadığı takdirde şirketin bütün yaşamsal oganlarına yayılacağı bir gerçektir.

Çalışanda şirkete, yöneticisine ve çalışma arkadaşlarına olan güven ve saygı azalır, motivasyon düşer, çalışma ortamı ve çalışanlar ile örgüt arasında uyumsuzluk başlar, iş verimliliği düşüyor. Duygusal taciz durumunda pasif saldırganla başa çıkmak aktif saldırgana göre daha zor... Çünkü pasif saldırganlar kötü davranışlarını örtmek için uygun ortamlarda anlayışlı ve samimi davranışlar sergilerler. 
Saldırgan, kişiye yönelik cinsiyet, yaş, din, uyruk, özürlü olmak gibi herhangi bir nedene dayalı belirli bir ayırımcılıktan çok, kişiyi iş yaşamından dışlamak amacıyla taciz, rahatsız etme ve kötü davranış yoluyla kasıtlı hareketler sergiler.

Duygusal taciz, bir kişi ya da bir grup çalışan tarafından bireye doğrudan veya dolaylı olarak uygulanan duygusal bir tacizdir. Duygusal taciz mağduru olan kişiler bu durumdan büyük zarar görür. Bu nedenle duygusal taciz sendromunun sosyal ve ekonomik etkisi nicel terimlerle ölçülmelidir. Duygusal taciz, yaşamasına izin verildiği sürece ayakta kalır. Bu nedenle mobbing’in önlenmesinde organizasyonel liderlik çok önemli rol oynar. İşyerinde nezaket, medeniyet ve yüksek etik standartları korumak besleyici bir ortam yaratarak duygusal taciz olaylarının yaşanmasını engelleyecektir.

Bir araştırmaya göre duygusal taciz, kâr amacı gütmeyen kuruluşlarda, okullarda ve sağlık sektöründe daha yaygındır. Yüksek işsizlik oranları ve dolayısıyla çalışanın değersiz görülmesi duygusal tacizin artmasına neden olmaktadır. Sonuç olarak her işyerinde ve her türlü kuruluşta rastlanabilir. Organizasyon bozukluğunun daha fazla olduğu işyerlerinde, disiplin getirmek, verimliliği artırmak, refleksleri koşullandırma (askeri disiplin) öne sürülerek yapılmakta ve meşrulaştırılmaktadır. Uzmanlar duygusal tacize maruz kalan kişilere tüm seçeneklerini dikkatlice değerlendirmelerini, haklarını savunmalarını ve en önemlisi durumlarının kontrolünü ele geçirmelerini öneriyor.


Duygusal tacize maruz kalan kişi, her sabah güne iş stresi ile başlar ve işe gitmek istemez. İçinde bulunduğu çaresiz durum kişinin sağlığını ciddi anlamda tehdit eder. Mağdurları en fazla etkileyen duygusal tacizin sıklığı, tekrarı ve süresidir. Herkesin dayanma süresi farklı olduğu için vereceği zararın etkisi de kişiye göre değişmektedir.

Yapılan araştırmalar, duygusal tacize maruz kalan kişilerin çalışma hayatlarında zeka, dürüstlük, yaratıcılık, başarı gibi bir çok olumlu özellik gösteren duygusal zekası yüksek kişiler olduklarını ortaya koymuştur.

Özellikle yaratıcı insanların ürettikleri yeni fikirlerin diğerlerini rahatsız etmesi ve daha yüksek mevkilerde çalışan kişiler için tehdit oluşturdukları nedeni ile seçilmiş kişilerdir. Bu kişiler işini seven, yaptıkları işle bütünleşen, örgütün hedeflerine ve saygınlığına inanan çalışanlardır.

Vikipedi der ki; duygusal taciz sözcüğü önceleri çocukların birbiriyle olan zorbalık ilişkilerini tanımlamakta kullanılmıştır. İşyerlerinde de 1950-1960’lı yıllarda yapılan araştırmalar, mobbingin sadece çocuklar arasında yaşanmadığını ortaya koymuştur.

Duygusal taciz; duygusal bir saldırıdır. Yaş, ırk, cinsiyet ayrımı gözetmeden, taciz, rahatsız etme ve kötü davranış yoluyla herhangi bir kişiye yönelen saldırganlıktır. Kişiyi iş yaşamından dışlamak amacıyla kasıtlı olarak yapılır. Kişinin saygısız ve zararlı bir davranışın hedefi olmasıyla başlar. İşveren ima ve alayla, karşısındakinin toplumsal itibarını düşürmeye yönelik saldırgan bir ortam yaratarak kişiyi işten ayrılmaya zorlar.

Bir araştırmaya göre duygusal taciz, kâr amacı gütmeyen kuruluşlarda, okullarda ve sağlık sektöründe daha yaygındır. Yüksek işsizlik oranları ve dolayısıyla çalışanın değersiz görülmesi duygusal tacizin artmasına neden olmaktadır. Sonuç olarak her işyerinde ve her türlü kuruluşta rastlanabilir. Organizasyon bozukluğunun daha fazla olduğu işyerlerinde, disiplin getirmek, verimliliği artırmak, refleksleri koşullandırma (askeri disiplin) öne sürülerek yapılmakta ve meşrulaştırılmaktadır.

Psikolog Michael H. Harrison, Ph.D., yakın zamanda ABD’de 9.000 kamu çalışanı üzerinde yapılan araştırmada, kadın çalışanların % 42’sinin, erkek çalışanların ise % 15’inin son iki yılda zorbalığa uğradığını, bunun kayıp zaman ve verimlilik açısından 180 milyon dolara mal olduğunun hesaplandığını belirtiyor. Leymann İsveç’te intiharların % 15’inin duygusal taciz kaynaklı olduğunu söylüyor.


Duygusal taciz davranışlarından bazıları;


-Yaptığınız işin sürekli eleştirilir.
-Üstünüz, meslektaşlarınız ve birlikte çalıştığınız kişiler kendinizi gösterme olanaklarınızı kısıtlar.
-Özel yaşantınız sürekli eleştirilir.
-Çevrenizdeki insanlar sizinle konuşmazlar ve başkalarına ulaşmanız engellenir.
-Dini ve siyasi görüşünüzle alay edilir.
-Asılsız söylentiler ve hakkınızda kötü konuşmalar yapılır.
-Sizi gülünç düşürmek için her türlü hareketleriniz taklit edilir.
-Cinsel imalarda veya doğrudan cinsel tacizde bulunulur.
-Size verilen işler geri alınır kendinize yeni bir iş bile yaratamazsınız.
-İşiniz sürekli değiştirilir, itibarınızı düşürecek şekilde niteliklerinizin dışındaki işler verilir.
-Fiziksel olarak ağır işler yapmaya zorlanırsınız.
-Fiziksel şiddet tehditleri yapılır.

Şirket bu davranışları görmezden geldiği ya da göz yumduğu, kışkırttığı için mağdur kendini çaresiz hisseder ve mobbing gerçekleşir. Duygusal taciz şirketin seçtiği hiyerarşik yapı ve örgüt kültürüne göre yatay veya dikey olabilir. Hiyerarşi fazla ise, duygusal taciz dikey, daha az ise yatay olur.

Peki, bu tacizlerin derdi ne?

Duygusal tacize tam olarak neyin sebep olduğunun her durum için farklılık gösterebildiğini söyleyen uzmanlar, yine de duygusal taciz durumu sırasında genellikle birkaç temel durumun var olduğunu belirtiyor. Bu faktörlerin bir araya gelmesi duygusal taciz ortamına destek veriyor:

Duygusal taciz süreci genellikle bir kişi ya da kişi grubu tarafından başlatılıyor. Altındaki temel güdünün ise çoğu zaman kişisel bir kıskançlık ya da güç gösterisi olduğu belirtiliyor. Duygusal taciz sadece alt kademedeki çalışanlara yönelik gerçekleşmiyor. Astlar da birlik olarak, işyerinden gitmesini istedikleri bir yöneticiye karşı duygusal taciz uygulayabiliyor.

Organizasyondaki bir değişim, tacizci liderin süreci başlatmasını tetikleyebiliyor. Örneğin belli bir departmana yeni gelen bir yönetici ya da çalışan bir bireye duygusal taciz uygulayabiliyor.

Duygusal taciz ‘hayat karartır’

Duygusal taciz insanın mesleki bütünlük ve benlik duygusunu zedeler, kişinin kendine yönelik kuşkusunu artırır, paranoyaya ve kafa karışıklığına neden olur, kurban kendine güven duygusunu yitirir, kendisini yalıtabilir, huzursuzluk, korku, utanç, öfke ve endişe duyguları yaşar. Mobbing, ağlama, uyku bozuklukları, depresyon, yüksek tansiyon, panik atak, kalp krizine kadar giden sağlık sorunları ve travma sonrası stres bozukluğu yaratabilir.

Duygusal taciz genellikle tacize uğrayan kişinin kendisini bir anda işkence görür ve yalıtılmış halde bulmasına sebep olan bir dizi davranışla ortaya çıkıyor. Tacize uğrayan kişiye yardım edilmiyor. Hatta eğer bir meslektaş grubu tarafından gerçekleştiriliyorsa, bu kişi bilinçli olarak grup etkileşimlerinin dışında tutuluyor. Buna ek olarak, duygusal taciz mağdurunun işleri bir anda ciddiye alınmaz hale geliyor.

Bu davranışlar ortaya çıktığında, duygusal taciz mağduru kişinin kafası karışarak, bir zamanlar değer verilen çalışmalarının neden bir anda itibarını kaybettiği anlaşılmaz hale geliyor. Bu kafa karışıklığı kişinin daha fazla hata yapmasına, verimliliğinin azalmasına ve anti sosyal hale gelmesine neden oluyor. Hedef haline gelen çalışan aşırı duygusal stresle karşı karşıya kalıyor. Bu da sonuç olarak hem psikolojik hem de fiziksel sorunlar yaşamasına neden oluyor.

Gelelim, duygusal tacizin etkilerine…

Tecavüz ve diğer fiziksel şiddet olayları ile kıyaslandığında duygusal taciz davranışları “zararsız” gibi görülse de, hedef alınan bireylerdeki etkileri psikolojik olarak yıkıcı oluyor ki, intiharla bile sonuçlanabiliyor.

Kısacası duygusal taciz temel olarak kişinin duygusal iyi halini ve fiziksel sağlığını etkiliyor. Duygusal taciz şiddetine, sıklığına, sürekliliğine ve bireyin ne kadar dayanıklı olduğuna bağlı olarak kişilerde pek çok fiziksel ve psikolojik belirti ortaya çıkabiliyor. Ayrıca ciddi olarak etkilenen sadece bireyin kendi sağlığı değil: Bu kişilerin aileleri ve organizasyonları da durumdan zarar görüyor. İlişkilerde sorun yaşanıyor, enerji duygusal taciz nedeniyle kesintiye uğradığı için verimlilik etkileniyor. İronik bir biçimde kimi zaman asıl suçlu olarak, mobbing’e maruz kalan kişi gösteriliyor.

Zaman ilerledikçe kişi bu belirtilerin bir ya da birkaçı nedeniyle doktorlara taşınmaya başlıyor. Daha sonra raporlar, izin istekleri artmaya başlıyor. En sonunda da en iyi olasılıkla işten ayrılıyor. Duygusal tacizin en kötü sonucu da intihar…

Western Washington Üniversitesi profesörlerinden sosyal psikolog Gary Namie'ye göre, zorbalık kurbanlarının % 41’i bunalıma giriyor, kadınların % 31’i, erkeklerin % 21’i Travma Sonrası Stres Bozukluğu (PTSD) teşhisiyle bir kez daha işyerine dönemeyerek çalışamaz oluyor. Tam anlamıyla çalışanın kuruma ve topluma olan katkısı sıfırlanıyor.

Duygusal taciz kurbanlarına, yeni bir iş araması, yardım alması, kendini yalıtmaması, özgüvenini geliştirmesi, olasılıkları hatırlaması, yaraları sarmaya çalışması, yasal işlem yapması ve sendikaya başvurması önerilmektedir. Fakat beyaz yakalı çalışan hangi sendikaya başvurabilir ki?

Duygusal tacizin psikolojik bir saldırı olduğu düşünülürse psikolojik savunma yöntemleri geliştirmek büyük önem taşımaktadır. Böylece alınan yaranın derinleşmesi önlenebilir ve kişi, iş yaşamının dışına atılmaktan kendini kurtarabilir.

Durdurmak ya da engellemekten önce sorunun varlığını anlamak gerekir. Konu, Türkiye’de ne yasal olarak tanımlanmış ne de bilinen bir olgu haline gelebilmiştir. Sınırlı sayıda insan kaynakları uzmanı ve sayılı psikologun dışında ne sendikalar ne de çalışma bakanlığı böyle bir sorunu gündemine almamıştır. Bu durumda sendikaya danışıldığında ya sorun anlaşılmayacak ya da işyerlerinin doğal bir süreci olarak görülecektir. Çünkü yaygın işsizlik ortamında başka birinin çalıştırılmak istenmesi mümkündür ve sırf bu nedenle bu tip davranışlar sergileniyor olabilir. Duygusal taciz aslında sıkça karşılaşılan yıldırma kavramından çok uzak gibi görünmese de, yıldırma olgusu genel kabul görmüş ve engellenmesi için çalışılmayan bir konu olduğu için, hem olayın psikolojik boyutlarının hem de korunma ve önlemlerin öne çıkarılması açısından duygusal taciz kullanılmaktadır.

Uzmanlar kontrolsüz organizasyonel yapı ve kültürlerde duygusal taciz yaşanmasının daha olası olduğunu belirtiyor. Örneğin; kötü yönetim, kafa karışıklığı, otorite eksikliği ya da çalışanlara değer vermeyen bir kültür söz konusu olduğunda organizasyon duygusal taciz karşısında daha savunmasız hale geliyor. Çalışanların bir üst kademeye ilerlemesinin çok güç olduğu yapılarda da aynı durum söz konusu… Bu durumun yarattığı baskı, çalışanların kariyer basamaklarında ilerlemek için güç gösterisinde bulunmaları gerektiğine inanmalarının yolunu açabiliyor.

Organizasyondaki zayıf iletişim kanalları da duygusal taciz ortamına destek verebiliyor. Örneğin, “açık kapı” iletişim politikasına yer vermeyen bir şirket duygusal taciz karşısında daha savunmasız. Çünkü bir sorun ortaya çıktığında ya kimse bu konu hakkında konuşmuyor ya da konuşulduğunda sesleri duyulmuyor.

Uzmanlar, farklılıkların yönetimi konusunda yeterli çalışma yapmayan ve çalışanlarını eğitmeyen şirketlerde mobbing’in daha sık yaşandığına dikkat çekiyor.

Farklılıkların yönetimi ile ilgili eğitimlerin sadece korunan sınıflarla (örneğin ırk, cinsiyet ve milliyet gibi…) sınırlı kalmaması çok önemli. Çalışanların farklı olan herkese, bu farklılığın nedeni ne olursa olsun değer vermesinin öğretilmesi gerekiyor. Uzmanlar, bunun duygusal taciz eğitimi konusundaki en önemli nokta olduğunu belirtiyor.

Belli başlı bazı dış faktörler, kimi zaman organizasyonun kontrolü dışında duygusal taciz ortamına destek verebiliyor. Örneğin, genel iş kültürü kimi şirket yöneticilerine belli bir gelir seviyesinin olmazsa olmaz olduğunu dikte ettiriyor. Yöneticiler de, belli rakamlara ulaşılmazsa işlerini kaybedebilecekleri mesajını vererek bu baskıyı çalışanlarına yansıtmış oluyor. Dış faktörlerden kaynaklanan bu baskı kişilerin organizasyondaki çalışanları ihmal etmesine neden olabiliyor.

Duygusal taciz sürecinde, mağdur olan bireyin kişiliği de önemli rol oynuyor. Uzmanlara göre bireyler kimi zaman taciz karşısında o kadar savunmasız hale geliyor ki, bunun devam etmesine izin vermeye başlıyor.

Uzmanlar, duygusal tacize uğrayan kişilerin önünde pek çok seçenek bulunduğunu bilmesi gerektiğini de belirtiyor.
En önemlisi bu kişilerin, deneyimledikleri durumun bir ismi olduğunu ve pek çok platformda paylaşıldığını anlamaları şart. Duygusal taciz mağdurlarının bir kurban haline geldiklerini ve farklı yapabilecekleri pek az şey olduğunu bilmeleri gerekiyor.

İkinci olarak kısa, orta ve uzun vadede sahip oldukları tüm seçenekleri değerlendirmeleri çok önemli: Şimdiye kadar denemedikleri bir başvuru yolu var mı? Şirket içinde başka bir iş bulabilmeleri olası mı? Başka bir iş bakmaya hazırlar mı? Bu dönüşüme hazırlanmak için ne yapmaları gerekiyor?

Uzmanlar duygusal tacize maruz kalan kişilere tüm seçeneklerini dikkatlice değerlendirmelerini, haklarını savunmalarını ve en önemlisi durumlarının kontrolünü ele geçirmelerini öneriyor.

Öte yandan yönetimin de uyanık davranarak duygusal tacizin erken sinyallerini görebilmesi çok önemli. Çalışanlara saygılı davranılmasını zorunlu kılan ve işyerinde nezaketi ödüllendiren bir şirket politikası sürekli eğitimle daha duygusal taciz ortaya çıkmadan bu durumu önlemeyi başarabilir.

Duygusal taciz, bir kişi ya da bir grup çalışan tarafından bireye doğrudan veya dolaylı olarak uygulanan duygusal bir tacizdir. Duygusal taciz mağduru olan kişiler bu durumdan büyük zarar görür. Bu nedenle duygusal taciz sendromunun sosyal ve ekonomik etkisi nicel terimlerle ölçülmelidir. Duygusal taciz, yaşamasına izin verildiği sürece ayakta kalır. Bu nedenle mobbing’in önlenmesinde organizasyonel liderlik çok önemli rol oynar. İşyerinde nezaket, medeniyet ve yüksek etik standartları korumak besleyici bir ortam yaratarak duygusal taciz olaylarının yaşanmasını engelleyecektir.

Derleme

Bizde içerik bol, seni düzenli olarak bilgilendirmemizi ister misin? :)