Şirketler çalışanın içindeki güce neden ve nasıl odaklanmalı?

Sonsuza kadar zirvede kalamazsınız; tekrar aşağı inmeniz gerekir… Öyleyse neden baştan deneyesiniz ki? Şu nedenle: Yukarıdaki aşağıda ne olduğunu bilir, ancak aşağıdaki yukarıda ne olduğunu bilemez. Tırmanan, görür. Biri çöker, biri artık göremez, ama birileri görmüştür.

Her fırsatta içlerindeki en büyük potansiyeli ortaya çıkarmaya ve en iyiyi başarmaya çabalayan kişiler, bunu pek çok nedenden dolayı yapar. Özveri, kendini gerçekleştirme arzusu, ödül ve takdir ve merak; bunların arasında sayılabilir. En yükseltici, yenilikçi ve karlı insani çabalar da genellikle bu tür bireylerin çabaları sonucunda ortaya çıkar.

Peki, organizasyonlar çalışanlarının içindeki gücü ortaya çıkarmaya neden odaklanmalıdır?

Kişinin içindeki en iyiyi ortaya çıkarmak bir yaşam şartı değildir.

Vatandaşlık, sosyal düzen, özgürlük ve hatta işverenler bunu baz almaz. Ortalama çaba gösterdikleri ve ortalama performans sergiledikleri için kişiler vatandaşlık ya da diğer haklarını yitirmez. Üstelik ortalama performans (özellikle performans, kişinin potansiyeli ile kıyaslandığında) pek çok şirketin başlıca geçim kaynağıdır.

Üstelik kişinin potansiyelini en üst seviyeye çıkarmak zordur. Bu iş; odaklanmayı, disiplini ve kararlılığı gerektirdiği için en kararlı kişiler bile bir noktada kendilerine neden diye sorabilir: Kendim için neden beklenenden daha yüksek bir hedef oluşturmalıyım? Tatminkar bir işim olmasına karşın neden tekrar üniversiteye döneyim ki? Neden daha zorlayıcı görevler istemeliyim ki? Neden ihtiyaç duyulandan daha fazlasını yapmak için çaba göstereyim ki?

Çalışanlar; ataletin, endişelerin, kuşkuların, ilgisizliğin, çelişen inançların ve engelleyici davranışların üstesinden gelip, elerinden gelenin en iyisini sunmaya kararlı hale geldiğinde (örneğin yeteneklerini keşfedip geliştirerek performanslarını tekrar tekrar zirveye çıkardıklarında) organizasyonlarını yeni ve beklenmeyen yüksek seviyelere ulaştırır.

Kişinin içindeki en iyiyi ortaya çıkarmak için kurumsal nedenler vardır ancak çalışanlar bunu kendileri için yapmalıdır.

Yaşam, genel olarak maratoncular ile sürat koşucularından oluşur.

İnsanların çoğu maratoncudur. Onlar yarışta kalarak uzun mesafeler koşar. Ancak asla kendi bütünsel potansiyellerine ulaşacak kadar hızlanmaz. Çünkü tersini yapmak kuralları çiğnemek, maratoncu modundan çıkmak ve yarışı bitirememek anlamına gelir.

Diğer taraftan sürat koşucuları kısa ve hesaplanmış mesafeler içinde ellerinden gelen en iyi çabayı gösterir. Daha sonra dinlenmek için durur, yeniden canlanır ve yeni bir performansı planlar.

Düzenli olarak uygulandığında, aşağıdaki prensipler de organizasyonların; sebatkar koşuculardan oluşan büyük havuz içinden birkaç sürat koşucusu yaratmasını sağlayabilir:

Pek çok kişi, gözleri kapalı olduğunda bir odanın içinde yürümekten çekinmez. Bununla birlikte, pek az kişi gözleri kapalıyken kalabalık bir sokakta karşıdan karşıya geçmeye cesaret edebilir. Şimdi bir de, gözleriniz bağlı durumdayken otoyolu geçtiğinizi hayal edin.

Benzer şekilde, vizyonu olmayan bir kişi de risk almak için pek az yol kat edebilir;
belki de en fazla diğer kişilere güvenebildiği kadar…

Organizasyonların bir vizyon olmadan faaliyet gösteremeyeceği gibi, bireyler de bir vizyonları olmadan içlerindeki “en iyi”yi ortaya çıkaramaz. Bir vizyon; bizi harekete geçmek için motive eden bir rüya ya da gelecek resmidir. Vizyon ne kadar güçlü olursa zihnimizi o kadar uyarır, bedenimizi çalıştırır ve kendimizi gerçekleştiren etkinliklere girişmemizi sağlar.

Yönetim, çalışanların kendilerini uzun bir zaman dilimi içinde organizasyon içinde olduklarını gözlerinde canlandırmalarına yardımcı olabilir. Kendilerini üç, beş ya da yedi yıl içinde nerede görüyorlar? Profesyonel ve kişisel hedefleri nasıl bir araya geliyor? Kendi vizyonları, organizasyonun vizyonu ile örtüşüyor mu?

Bu süreç, olasılıkların keşfedilmesine yardımcı olmanın yanı sıra; çalışanların doğru iş ve organizasyonda olduğunu
değerlendirmek konusunda etkilidir.

Her çalışanın bir yeteneği vardır; örneğin hangi işte iyi olduğu gibi… Yönetim; koçluk ve yönlendirme sayesinde ve doğru sorumlulukları vererek, bu yeteneklerin ortaya çıkıp geliştirilmesini sağlayabilir. Yeteneklerini etkili olarak kullanabilecek pozisyonda olan çalışanlar, organizasyona en çok katkı sağlayanlardır.

Kişinin potansiyelini ortaya çıkarmak, yaşam boyu öğrenmeyi gerektirir. Sürekli öğrenme bizi geleceğe, belirsizliğe hazırlar. Eğer Wright kardeşler bugün hayatta olsaydı ve uçak yapımı konusundaki en yenilikçi ve güncel bilgileri öğrenmeyi reddetseydi, bugün inşa ettikleri uçak onların yüzyıllar önce yaptıklarından çok da farklı olmayacaktı. Büyük olasılıkla onu pazarlayacak bir piyasa bulamayacaklardı.

Yönetim, sürekli eğitim için fırsatlar yaratmalı ve bunu ödüllendirmelidir. Çalışanların en çok eğitimi sahiplendiğini ve öğrenmek, gelişmek için tüm fırsatlardan yararlandıkları söylenir. Nobel ödüllü yazar John Eceles’in bir zamanlar gözlemlediği gibi, “İnsanoğlunun öğrenmek konusunda sınırsız bir kapasitesi vardır. Bilgisayarların tersine, insan beyni asla ‘Hard drive dolu’ dememiştir.”

İnsanların farkında olmadığı kusurlar, potansiyellerini en yükseğe çıkarmak için gerekli olan çabaların önünde bir engel olabilir. Organizasyonlar; yapılandırılmış, yargılamayan ve gelişime dayalı geri bildirimlerin verildiği bir ortam yaratarak çalışanların kör noktalarının üstesinden gelmesine yardımcı olabilir.

Geleceğe odaklanın.

Pek çok yönetici geribildirim vermek konusunda beceriklidir. Eski davranış ve hareketler analiz edilerek hatalar tespit edilebilir, neden yaşandığı anlaşılır ve düzeltmenin yolları aranır.

Bu prensip yönetimi, çalışanların sadece geçmişi analiz edip düzeltmeye değil, daha fazla olamıyorsa bile aynı miktardaki zamanı gelecekte daha iyi sonuçlar elde edebilmek için yeni seçenekler keşfetmeye teşvik etmesine davet eder.

Yapılan her hata, düşen her performans ya da engel için; çalışanlarınızdan en az üç çözüm önerisiyle gelmesini isteyin. Geçmişi değiştirmek için hiçbir şey yapılamazken, geleceği tanımlamak için her zaman bir fırsat vardır.

Çalışanların geleceğe odaklanmasını sağlamanın bir yolu da; en az yılda bir kez iş süreçlerini, sistemleri ve sonuçları geliştirmek için onlardan öneri seçenekleri istemektir.

Cesur ama hesaplanmış riskler alın. Bir kişinin yeteneğinin sınırlarını test etmenin, tanımlamanın ve ortaya çıkarmanın tek yolu aksiyon almaktır. Yönetim, çalışanlar arasında risk alımını teşvik edebilir.

Onlara yeni görevler ve daha fazla sorumluluk vererek mücadele etmesini sağlayın. Cezalandırıcı olmayan bir kültür yaratıp güçlendirin. Yaratıcılık ve yenilikçiliği ödüllendirin ve takdir edin.

Her ne kadar her birey kendi geleceğini gözünde canlandırmak ve gerçekleştirmek için çaba harcamaktan sorumlu olsa da, bunu hayata geçirebilmek başkalarının da katılımını gerektirir.

Tanıdıkları, güvendikleri kişilerin kendilerine yardımcı olacağını bilmek ve güçlü ilişkiler sayesinde, kişinin potansiyeline ulaşmak için çıktığı merdivenin basamaklarını tırmanabilme olasılığı yükselir. Yönetim, ekipler arasında güven ve saygıyı oluşturmaya yardımcı olabilir.

Yaşam, bizlere yol açabilecek kişilerle doludur. En alışılmamış, yeni fikirler konusunda bile belki şans eseri benzer bir şeyler başarmış birilerini bulabilirsiniz. Vizyonunuzu en iyi şekilde temsil eden kişilerle bir mentorluk ilişkisi yakalayamasanız bile söylediklerini ya da söylemiş olduklarını dinleyin. Organizasyonlar, başarmaya dayalı bir ortam yaratarak çalışanlara mentorluk verebilirler. Bu, son derece az maliyetli bir çalışan geliştirme yaklaşımıdır.

Her başarı ve kilometre taşını kutlayın. Ancak asla yumuşayıp, şiddetinizi yitirmeyin.

Bunun yerine, geçmiş başarılarınızı aşmak için sürekli mücadele etmeye devam edin. Yönetim, sistematik olarak çalışanların sorumluluğunu artırarak bu konuda destek olabilir. Mümkün olduğu kadar, çalışanlarınıza yeni beceriler kazanmaları için fırsatlar sunun ve giderek artan karmaşık mücadele alanlarına sahip olmalarını sağlayın.

Potansiyellerinin en üst seviyesine ulaşmak konusunda diğerlerine destek olun.

Herkes, kendi yetenekleri doğrultusunda bir şeyler yapmaya çalışır. Onlara yardım eli uzatın. Karşılığında bir şey beklemeseniz bile, nezaketiniz ve cömertliğiniz büyük olasılıkla size yeni kapılar açacaktır.

Yöneticiler buna yardımcı olmak için ekip konseptine vurgu yaparak yardımcı olabilirler. Eğer bir ekip olarak etkili faaliyet gösterirlerse, çalışanlarınız diğerlerine nasıl danışmanlık yapacaklarını öğreneceklerdir.

Bireylerin en iyiyi başarmaları için başka yararlı fikirler de bulunmasına karşın, yukarıda saydığımız on prensip çalışan tatminini artıracak, becerileri geliştirecek, verimliliği ve yenilikçiliği yükseltecek ve otomatik olarak sonuçlar üzerinde olumlu etki yaratacaktır.

Bizde içerik bol, seni düzenli olarak bilgilendirmemizi ister misin? :)