Önceliklerinizi belirlerken nelere dikkat edersiniz?

Birbiriyle rekabet eden önceliklerinizi düşündüğünüzde, nereden başlayacağınızı bilemediğiniz oluyor mu? Hangi seçimleri yapmanız gerektiğini? Seçenekler birbiriyle sert bir çelişki içindeymiş gibi görünürken yapılacak “doğru şeyin” ne olduğunu belirleyemediğiniz? Bir lider olarak “dün” oluşan projenin sonuçlarını bugün sonuçlara yansıtmak için baskı altında kaldınız mı?

Bir taraftan, çalışanları değişimlere hazırlamak için gereken zaman ile uzun vadede bunun moral ve doğal olarak sonuçlar açısından daha verimli olacağının yarattığı çelişki arasında dağılmış olabilirsiniz.

Belki de siz, planlama konusunda özenli davranan ve uyarı gerektirmeden gelecekle ilgili tahminlerde bulunmasını sağlayacak iyi bir antene sahip olan bir şirkette çalışacak kadar şanslısınızdır. Bununla birlikte bu organizasyonların sayısının çok fazla olmadığından kuşku duymuyorum. 

Eğer değişim bekleniyor olsa bile, bir lider olarak yeni stratejik yönle ya da geliştirmeniz gereken yanıtla hemfikir değilseniz; bu durum kişisel olarak sizin için zorlayıcı olabilir. Örneğin, özellikle hava transferi ve turizm sektörlerinde yeni bir küçülme dönemi başladı. Pek çok pragmatik yönetici, karları desteklemek için gidilen küçülmenin basit bir biçimde uzun vadede sonuç üretemeyeceğini bilir. 

Avustralya Merkez Bankası Başkanı’nın geçen Aralık ayında söylediği gibi, “şirketlerin genel olarak gelirlerini bu şekilde koruyacağını düşünmek ciddi bir hatadır”. Bu örneği biraz ileri götürürsek; sosyal olarak yakın arkadaşınız olan kişilerin ya da iş arkadaşlarınızın sayısını azaltmanız gerektiğini düşünürseniz? Ya da küçülme olmasa bile onları, zayıf performansları nedeniyle göndermeniz gerekse?

Bu mücadeleler ister CEO ister süpervizör ister yönetici ya da ekip lideri olsun; tüm liderler için geçerlidir. Peki, onlara nasıl yaklaşılması gerekir? Pek az kişinin ölüm döşeğinde, ofiste daha çok zaman harcamış olmayı dileyeceğini söylediğimde basmakalıp bir sözden bahsediyor gibi hissediyorum! Benim için günlük olarak işe yarayan bir yaklaşımım var. Bunu liderlik programlarımda da paylaştım ve diğerleri için de işe yaradığından emin oldum. Adı 2x2x2 yaklaşımı… 

İstediğiniz ölçütü kullanabilirsiniz ama kendinize sormanız gereken şu: Üzerinde çalıştığım sorun/deadline/mücadele; 2 gün, 2 hafta ya da 2 ay sonra da bu kadar dikkat çekici olacak mı? Ya da 2 yıl sonra? Hangi ölçü birimi size uyuyorsa, onu kullanın. Eğer önemli olacaksa, neden? Bunu kim anımsayacak? Kimi etkileyecek? Sonuçlar ne olacak?

Elbette planlama ve zaman yönetiminin yerini hiçbir şey alamaz. Ancak bunun da ötesinde, kendinizle ilgili gerçekçi beklentiler ve perspektif kullanmak genellikle işe yarar. 

Kendinizin beklenmeyen değişikliklere verdiğiniz yanıtlar konusunda da net olmanız gerekir. Beklenen bir aksiyondan oluşan ani ayrılışlara nasıl tepki veriyorsunuz? Bu, sizin duygusal zekânız; ne hissettiğinizi bilmeniz, bunu nasıl gösterdiğiniz ve başkaları üzerindeki etkisini bilmenizle ilgilidir. Bu bilgi bir lider için güçlüdür. Ama iyi haber şu ki, duygusal zekanızı artırabilirsiniz. 

Değerlerinizin organizasyonunuzunkiler ile ne kadar uyumlu olduğunu biliyor musunuz? 

Neye dayandığınız ve ne için ayağa kalkacağınız konusunda net misiniz? Pek az kişinin değerlerini; özellikle baskı altındayken bilinçli ve bilinçsiz olarak bize liderlik eden ilkelerini belirlemiş olması karşısında şaşkınlığa düşerim. 

Bir değer analizi; hoş olmayan görevler ya da hemfikir olmadığınız bir stratejik yönün uygulanması yolunda size rehberlik edebilir. 

Arkadaşınız olan birini işten çıkarmakla ilgili olarak verdiğimiz bir önceki örneğe geri dönelim. Gerekli olan danışmanlıkların ve diğer adımların sunulduğunu varsayıyorum. Arkadaşlarınıza yönelik “sadakat” değerinizi baz alan ilk tepkiniz büyük olasılıkla bunu inanılmaz zor ve acılı bir deneyim haline getirecek ve ertelemek isteyeceksinizdir. 

Bununla birlikte değerleriniz arasında “saygı” da bulunabilir ve eğer bunu “sadakat”ten daha yüksek tutuyorsanız, arkadaşınızı işten çıkarmak hala zor olsa da bunu yapmak, onların becerilerine daha uygun olan bir pozisyon bulma fırsatını engellemekten çok daha saygılı olacaktır. Değerler, önceliklerin belirlenmesinde de rol oynar. Operasyonel (örneğin hayatınızı yaşama şekliniz) ve iç (yaşamdaki nihai hedefleriniz, gibi…) değerlerinizi biliyor musunuz? Bunlar, çalıştığınız yerde daha önce belirlenen değerlerle uyuşuyor musunuz? Daha da önemlisi, gerçek kültürle; şirketteki günlük aksiyonlara rehberlik eden söylenmemiş ve örtülü kurallar ile ne kadar örtüşüyorsunuz?

Eğer öncelikleriniz şirketinizinkine uyuyorsa, zamanınızı nasıl en iyi şekilde kullanabileceğinizi belirlemek kolay olacaktır. 

Zamanınızı, organizasyonunuzu gitmek istediği yere daha çabuk ulaştırmak için kullanacaksınız. Benim deneyimlerime göre, ertelemeler ya da ertelemek için harcanan enerji veya doğrudan etki yaratmayan aktiviteler, genellikle uyumsuzluğun ya da basit bir biçimde net olmayan değerlerin bir sonucudur. 


DERGİ

HRdergi Nisan sayısı çıktı! İyi okumalar

SATIN AL Nisan 2024