NLP


Dr. Turgay Biçer’i “ BAY PERFORMANS”ı tanıyabilir miyiz?

İngiltere ve Amerika’da Yönetim Bilimi, zihinsel antrenman ve NLP konularında çalışmalarda bulundum. John Seymour Enstitüsü’nden NLP Practitioner sertifikasını aldım. Marmara Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olarak çalışıyorum. Ümit Milli Futbol takımında mentörlük yapıyor ve çeşitli fakültelerde kişisel gelişim dersleri veriyorum. Tenis milli takımı, olimpik takımlar, kulüpler, profesyonel ve amatör sporculara, işadamlarına, şirketlere, öğrencilere performans geliştirme, stres yönetimi ve NLP konularında seminerleri veriyorum. Doruk Performans adlı bir kitabım var. Yakında NLP adlı kitabım da yayınlanacak.

Kariyerinizi NLP konusunda devam ettirmeye nasıl karar verdiniz ?

Profesyonel sporcu olarak beni ilgilendiren yön güçlü oyuncuların zihinsel becerilerinin farklı oluşuydu. 1980 senesinde spor akademisinde okurken sporda psikolojik çalışmalar pek yapılmıyordu. Ben de bir spor adamı olarak kariyerimi bu yönde çizmeye başladım ve bu konuda araştırmalarda bulundum. 1988 yılında yurtdışında doktora çalışmalarımı yaparken NLP ile tanıştım. Bu konuda yazılan hemen hemen bütün kitapları defalarca okudum. En son John Saymour’un Enstitüsü’nden Practitioner diplomasını aldım. Hedefim master practitioner almak ve kendi NLP enstitümü açmak. Yeni arayışlarla sporda zihinsel antrenman teknikleriyle birlikte kendim yeni arayışlar ve yeni metotlar geliştiriyorum.

NLP’nin ortaya çıkması...

Richard Bandler, Gestalt psikoloğu, bilgisayar uzmanı ve matematikçi, John Grinder konusunda dahi sayılan dilbilimcidir. Bir soruyla başladılar. Nasıl oluyor da bazı insanlar mükemmel sonuçlar üretirken diğerleri son derece geride kalıyorlar. Daha sonra konusunda dahi kabul edilen Gestalt terapinin kurucusu Fritz Perls, aile terapi uzmanı Virginia Satir ve dünyanın önde gelen hipnoterapisti Milton Erickson’u uzun süre incelediler ve çalışmalarını videoya aldılar. Sonra onların çalışmalarının ortak yanlarını buldular. Bu ortak yan farklı alanlarda olan bu insanları birleştiriyordu. Ve uyguladıklarında kendilerinde aynı sonuçları elde ettiler. Öğrendikleri bu çalışmaları diğerlerine öğrettiler ve NLP dünyada hızla yayılan bir disiplin olmaya başladı.

NLP’yi Kimler kullanıyor?

NLP kişisel gelişimde, terapide, iletişim tekniklerinde büyük imkanlar sunarken, aynı zamanda işletme ve organizasyonlarda, yeniden yapılanma, şirket kültürü ve iletişimi geliştirmede, motivasyon ve insan düşüncelerini anlama ve yönlendirme; korku ve fobilerin terapilerinde son derece önemli bir rol oynuyor. Hatta bir NLP uzmanı için en köklü fobiler bir saatle on dakika arasında yok edilebiliyor.

NLP’nin temel ilkeleri...

1 Harita bölgenin kendisi değildir. Davranış ve düşüncelerimizi duyu organlarımız aracılığıyla, algıladığımız bilgilere göre oluşturuyoruz. Gerçeklere göre değil. Bölge değişirse harita da değişir. Algımız değişirse harita da değişir. Ağlayan çocuğa gürültü yaptığı için kızabilirsiniz; ama sonra onun korkudan ağladığını anlayınca ona sarılır ve teselli etmeye çalışırsınız.

2 Başarısızlık yoktur. Yalnızca sonuçlar vardır. Deneyip yaptığınız herşey değildir. Eğer amacınıza ulaşamadıysanız bu başarısızlık değil bir geribildiridir. Denemeye devam et ve verileri geribildiri olarak uygula.

3 İletişim karşımızda oluşturduğumuz etkidir. Ne söylediğimizden çok, nasıl söylediğimiz ve karşılığında aldığımız tepkiler önemlidir. Değişmek ve esnemek temeldir.

4 İnsanlar beceriklidir. Bütün insanlarda potansiyel vardır. Eğer istenilen sonuçları üretmiyorlarsa bu bireyden çok o bireyin istenilen zihinsel durumda olmamasından kaynaklanır.

5 Bütün insanlar ihtiyacı olan şeylere sahiptir. NLP bu prensibi herkesin doğuştan, duygu düşünce seçme hakkı olduğuna, bakış açısını değiştirerek gerekli çözümleri bulacağını söyler.

6 Yaptığın şeyler işe yaramıyorsa başka şeyler dene. NLP esnekliğin önemli olduğunu ve değişmeyi ve insanın kendi yetilerini kullanmasını ister.

7 Birisi istediğiniz sonucu üretmişse siz de onu öğrenebilirsiniz. NLP herşeyin bir yapısı olduğunu söyler. Eğer yapıyı öğrenirsen senin de aynı sonuçları üretebileceğine işaret eder. Dolayısıyla mükemmellik ya da başarısızlık öğrenilebilen bir olaydır.

NLP nasıl öğrenilir?

Avrupa’da ve Amerika’da NLP okulları var. İsteyenler o kurslara katılıyor ve sınavları verenler sertifika alıyorlar.

Yalnızca bazı kişiler kaynakları okuyarak kendilerini NLP uzmanı kabul ediyor ve çalışmalarında kullanıyor. Bu çok yanlış, çünkü NLP’de bir yabancı dil, tenis öğrenmek gibidir. Uzmanından öğrenilmeli ve sonra kendilerini geliştirmelidirler.

NLP’nin Hedef Kitlesi...

Örgüt bünyesindeki herkes. NLP’nin amacı; kişinin yaşam standartlarını ve kendisini sınırlayan olumsuz inançları değiştirip, onların yerine olumlu, gerçekçi değerlerin ortaya konması için öncülük etmektir.

Ayrıca iş dünyasında istenilen sonuçların üretilmesi, sürekli hedeflere ulaşmada sağladığı geribildiri ve esneklik kazanmada NLP iş dünyasında yaygın uygulamalardan birisidir. Şirket kültürünün oluşması, bireysel farklılıkların belirlenip bu özelliklerinin şirket kültürünü zenginleştirmede kullanılması yine NLP’nin diğer uygulamalarından birisidir.

Ocak ayında ilk defa Prometheus’un organizasyonunda geniş katılım grubuna açık olarak gerçekleştireceğiniz NLP Seminerinde hangi konular işlenecek. Bu bir günlük seminer katılımcılara ne kazandıracak?

Evet. İlk geniş gruplara açık seminerimi Ocak 1998’de Prometheus’un organizasyonuyla gerçekleştireceğim. Seminerde; Güven Kazanma, Geleceği Yaratmak, Değişim Teknolojileri, Değişimin Soruları, Sistemli Düşünme ve Modelleme konuları yer alacak.
NLP değişimin anında ve hemen gerçekleştiğini söyler. Asıl sorun değişime olan dirençtir. Direnç aşıldıktan sonra değişim hemen gerçekleşebiliyor. Önemli olan bir günlük seminerde NLP’nin değişim stratejilerinin öğretilmesidir. İsteyen bu teknolojileri kullanarak değişimi gerçekleştirebiliyor. NLP kişisel ve profesyonel anlamda mükemmelliği gerçekleştiriyor. Örneğin; kalp krizi geçiren ağır hastalar, istendiğinde aynı gün sigarayı bırakabiliyorlar. Daha önce istedikleri halde sigarayı bırakamayanlar böyle bir durumda sigaradan vazgeçebiliyorlar. NLP beceriksiz insan yoktur der. İnsanların istenilen yönde motive edildiğinde başaramayacakları hiçbir şey olamaz.
Bir örnek vermek istiyorum; Geçen gün bir okulda öğretmenlere bir günlük NLP’nin eğitimdeki uygulamalarını anlatıyordum. Bir hocanın köpek korkusunu 10 dakika içerisinde yok ettik. Ayrıca o gösteriyi yaparken dinleyenlerden bir hoca bizi izlerken yaptığı bir teknikle yine kendi köpek korkusunu tamamen sildi. NLP’nin güçlü yanlarından birisi de olumsuz inançları olumluya çok kısa bir süre içerisinde çevirebilmesinin yanısıra her türlü korku ve istenmeyen davranışları çok kısa (dakikalar içerisinde) sürede değiştirebilmesidir.

NLP konusuyla ilgilenenlere önereceğiniz yayınlar var mı?

Ancak yurtdışında belirli kitapevlerinden temin edilebilir. Ben Sistem Yayıncılık ve Beyaz Yayınevi’nde editörlük üstlenerek NLP kitaplarının Türkçe’ye kazandırılmasında çalışmalarda bulundum. NLP kitabı Aralık ayında Sistem Yayıncılık tarafından çıkartılacak. Ben de NLP’yi yeni öğrenenler ve kendilerini geliştirmek isteyenler için bir kitap yazdım. Ayrıca daha önce de Doruk Performans adlı kitabımla yaşamda ve sporda kendini geliştirmek isteyenler için model olarak NLP tekniklerini sunmuştum.

NLP’nin İŞ DÜNYASINDA KULLANIM ALANLARI

• Vizyonları gerçekleştirir * Etkili bir şirket kültürü oluşturur * Yönetim ve iş geliştirmede istenilen sonuçları üretmede teknolojiler üreterek esneklik ve duyarlık geliştirir. * Bireyleri inanç ve değerlerinin hiyerarşiyi oluşturarak şirketlerin de bu yönde gelişmesine sözcülük eder. * Kazan kazan ilkesini esas alır. * Bireylerin inanç ve değerlerinin hiyerarşisini oluşturarak şirketlerin de bu yönde gelişmesine öncülük eder. * Etkili iletişim geliştirir. Kişilerin duygusal durumunu istenilen ölçüde oluşturmalarını sağlar etkili stres yönetimi geliştirir. * Kişisel organizasyonel mükemmellikte sağladığı teknolojilerle bunu gerçekleştirir. Kişi ve organizasyonlarda potansiyel güçlerin ortaya çıkmasında öncülük eder. * Gelişen ve öğrenen organizasyonlarda temel değer ve ilkelerin oluşmasında kurum ve kişilere yol gösterir. * Mükemmelliği modeller. * Kısaca değişimi etkili ve çabuk geliştirir. Problem çözer. Olumlu ve gerçekçidir. Problemlerden çok çözüme odaklanır. * İnsanlararası ahengi geliştirir. * İnsanları etkiler. * Etkili sunuş teknikleri geliştirir. * Sözsüz ve sözlü iletişimi kolaylaştırır. * Etkili ve ulaşılabilir amaçlar ve hedefler koyar. * Farklı bakış açıları geliştirir. * Kendine güven geliştirir. * Çatışmaları yönetir ve iç huzuru geliştirir.

ABD’nin bireysel bankacılık serüveni ve bugünkü bankacılık trendleri

Era Danışmanlık’ın 18 Kasım’da düzenlediği “A.B.D’deki Bireysel Bankacılık Uygulamaları etkinliğinde Bireysel Bankacılık’da gelişen ve değişen akımların uygulanabilirliği ve Keycorp Bank’a sağladığı yararlar katılımcılara istatistiki bilgiler şeklinde sunuldu.
Cirosu itibariyle A.B.D’nin dördüncü büyük bankası olan Keycorp Bank Başkan Yardımcısı Scott Petersy ile Era Danışmanlık’ın ortak çalıştığı Mohr Development’ın Re organizasyon için çalışmaya başlamaları bankacılık sektöründe rekabetin çok hızlı ve acımasızca değişmesi sonucunu ortaya çıkarmış. Fark yaratmanın piyasada tutunma ile aynı anlama geldiğini çok çabuk kavrayan Keycorp Bank, müşterilerine en etkin hizmeti verebilmek için sistem ve eğitimlerde farklı bir yapılanma çalışmasına girmiş.

Scott Petersy A.B.D’deki rekabeti, bankacılık tarihini üç döneme bölerek açıklıyor. İlk dönem, ürün ve hizmetlerin farklılık göstermeyip aynı ücrette olduğu, bankaların sadece finansal servis verdiği, müşterilerin çok seçeneğe sahip olmadığı, müşteri elde etmenin fazla şube sayısı ile olduğu ve tüm müşterilerin eşit şekilde görüldüğü Rekabetsiz Dönemi. Scott Petersy, ikinci dönemi Geleneksel Rekabet olarak adlandırıyor. Bu dönemde ürün çeşitliliği, fiyat farklılıkları ve uzmanlaşmış servisler olduğundan bankalararası rekabet yer alıyor. Bankacılık tarihinde üçüncü dönemi ise Açık Rekabeti oluşturuyor. Bu dönemde bankalara alternatif olan finansal kurumlar devreye giriyor; kredi alımları, yatırımlar ve sigorta işlemleri bu kurumlar tarafından da müşterilere sunuluyor. Ayrıca, yine bu dönemde bankalar birleşerek daha güçlü konumlara gelmeye çalışıyorlar. Scott Petersy’nin ifadesine göre, A.B.D şu anda bu dönemi oldukça yoğun bir şekilde yaşıyor; Türkiye’nin ise henüz bu dönemin başında olduğunu vurguluyor.
Scott Petersy, keskin rekabetin ön planda olduğu Açık Rekabet Dönemi için farklı stratejiler oluşturma gereğini özellikle belirtiyor. Bu değişen rekabet; bankaların küçük şubelerini kapatmalarına, satış ve servis kanallarını genişletmelerine, pazarlama ve teknolojiye yatırım yapmalarına ve satış ve yeterlilik modellerini geliştirmeye zorluyor. Açık Rekabeti döneminde ortaya çıkan alternatif finans kuruluşları ise farklı stratejilerin çok hızlı biçimde uygulanması gerektiği baskısını yaratıyor.

Scott Petersy, Keycorp Bank’de uygulanan stratejileri şöyle açıklıyor:

Yapılacak ilk iş bankamız için Doğru Müşteriyi tanımlamaktı. Daha sonra ise, hedef kitlemize en iyi biçimde hizmet vermek için çok sistemli ve eğitimli satış kadroları oluşturduk. Bu sisteme göre birinci grubu, bankamıza kar getirecek ve her sektörde aktif olabilecek müşterilerle ilgilenen Çekirdek Bankacılar oluşturuyor. İkinci grupta ise talepleri ve karlılık oranı fazla olan müşterilere hitap eden Özel Bankacılar bulunuyor. Satış kadrosundaki son grup ise telefon ile satış yapan Tele Satış Grubu. Esas başarıyı sağlayan ise, bu grupların büyük bir takım halinde çalışıp müşteri tatminine öncelik vermeleri. Ayrıca, ekibin müşterilere verilen hizmete bakış açılarını verdiğimiz eğitimlerle değiştirdik. Eski bankacılık anlayışında görülen tamamıyla bankanın ihtiyaçları doğrultusunda almaya hazır müşteriye satış yapma fikrinin yerini, yeni bankacılık da müşterilerin öncelik verdiği ihtiyaçlara göre ve müşterinin fikirlerine değer vererek satış yapma fikrinin aldığını vurguladık.

Scott Petersy, satış kadrosunun eğitimli, sistemli ve proaktif olmasının başarı için yeterli olmadığı görüşünde. Bu kadronun kendisini destekleyecek ve yönlendirecek yöneticilere ihtiyaç duyacağı gözardı edilmemesi gereken bir gerçek. Yeni fikir kadar uygulamayı da özendiren, sürekli gelişimi ön planda tutan ve ücret yönetimini performans üzerine kuran bir yönetim yetişmiş satış kadrosunun başarılarına başarı katacaktır. Yönetimin bir diğer önemli görevi de Doğru Müşteri ile Doğru Satışcı’yı biraraya getirebilmektir.

Keycorp Bank’ın başarısında çok büyük bir payı olan Mohr Development’ın Yönetim Kurulu Üyesi Barry Stern de bu projenin başarılı olmasının en büyük sebeplerden birinin yöneticilerin değişime açık ve hazır olmaları olduğunu belirtiyor.

Scott Petersy satış ekipleri ile yapılan yönetim toplantılarının bile farklı şekilde uygulanması gerektiğine inanıyor. Müşteri odaklı çalışan satış ekipleri ile şube içinde geleneksel olarak yapılan toplantılarda üzerinde önemle durulan konular operasyonlar, denetlemeler ve bazen bir önceki ayın bilançolarıdır. Halbuki bu şube toplantılarını Bölgesel Satış toplantılarına dönüştürmek gerekiyor. Böylece, müşteriyi etkileme konusunda çalışan herkes bu toplantılara katılabilir ve müşteri sorunlarına proaktif biçimde çözüm önerileri getirebilir.

Sott Petersy, seminerinin son bölümünde de sunumunu belirli prensipler halinde çerçeveledi :

Genel Prensipler...

* Kimliğinizi belirleyin.
* Kimliğinizi, kuracağınız altyapı ile destekleyin.
* Planlamanızda değişken maliyetleri atlamayın.
* Parlak uygulama parlak düşünceden daha değerlidir.
* Müşterilerinizi iyi tanıyın ve bazılarını gözden çıkarmayı kabul edin.
*Çalışanlarınıza performansları ölçüsünde ödeme yapın.

Seminerin ikinci konuğu olan Barry Stern’in sunumu ‘Re organizasyon Projesi’nin danışmanlık boyutunu içeriyordu. Yapılan çalışmaların ‘Neden?’ ve ‘Nasıl’ını katılımcılarla paylaşan Barry Stern; sunum sonunda Değişime Direnci hakkındaki sorumuzu ise şöyle yanıtladı :

Değişim yaratmanın birkaç yöntemi var. Bunlardan biri değişimi büyük bir olay olarak lanse etmek. Bunu yaparken her şeyin bu çalışmadan sonra farklı ve etkin olacağı belirtilebilir. Ama bu tür bir yöntem kişileri gücendirebilir, çünkü daha önce yaptıkları ve doğru olduğuna inandıkları herşeyi bir kalemde silmek kolay değildir. Bence değişimi belirli zamanlara yaymak daha etkili bir yöntem. Bunu yaparken de danışmanlık şirketleri yeni ile eski arasında bir uyum yaratmak zorundadırlar. Eskinin yanlış değil eksik olduğuna yeni teknik ve becerilerle daha da etkin çalışılabileceğine kişilerin ikna olmaları gerekir. İkna etmenin en iyi yollarından biri de çalışanlara yeni tekniklerle özgür bir ortamda pratik yaptırmaktır.

Bu seminerin ilginç yanlarından biri de Mr. Petersy’nin danışmanlık şirketi hakkındaki samimi itiraflarıydı: Aslında ben danışmanlık şirketlerinden hiç hoşlanmazdım ama Mohr Development ekibimize sorunlar karşısında danışmanlık şirketi kadar sorumluluk duymayı ve gelişim için ortak olarak çalışmayı öğretti.

Seminer bitiminde küçük bir kokteyl ile sunulacağı bilinen ve merakla beklenen tango dansı tek kelime ile muhteşemdi. Büyüleyici figürler eşliğinde kusursuz sunulan bu gösteri, tüm katılımcılara yaratıcılığın sınırları olmadığını gösterdi.

6. ULUSAL KALİTE KONGRESİ

“Daha iyi bir yaşam için” sloganıyla 1993 yılından beri verilmekte olan Kalite Ödülü ile
ülkemizde kalite bilincinin yükseltilmesi ve yaygınlaştırılması, kuruluşların kaliteye yönelik çabalarının özendirilmesi ve başarılı kalite stratejilerinin tüm ülke yararına sunulması amaçlanmaktadır. TÜSİAD ve KalDer tarafından düzenlenen 6. Ulusal Kalite Kongresi 12 13 Kasım 1997 tarihleri arasında İstanbul Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı’nda gerçekleştirildi.

Türkiye’de çağdaş kalite anlayışının yaygınlaştırılması amacıyla, Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) ve Kalite Derneği (KalDer) tarafından 1992 yılından bu yana düzenlenen Ulusal Kalite Kongresi’nin bu seneki konusunu “Toplam Kalite Yönetimi ve Ekonomi Yönetiminde Kalite” oluşturdu. Kongre TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Muharrem Kayhan, KalDer Yönetim Kurulu Başkanı Yılmaz Argüden, Alcatel Alsthom Yönetim Kurulu Başkanı Serge Tchuruk’un açılış konuşmaları ve Kalite’nin öncüsü Ata Gökçe’ye saygı duruşuyla başladı.

İstanbul Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı’nda 25’i paralel olmak üzere toplam 26 oturum gerçekleştirildi. Bu yıl Türkiye’den ve dünyadan uzman 108 konuşmacı katılarak son gelişmeleri ve teknikleri tartıştılar. Kongre, 2000 kişinin yoğun katılımıyla geçti.

Ekonomide Rekabeti Etkileyen Unsurlar, Sanayide TKY Uygulamaları, Kalite Teknikleri, Müşteri Tatmini ve Sadakati, Hizmet Sektöründe Kalite, TKY Değişim Sürecinin Yönetimi, KOBİ’lerde TKY, Sağlık Kuruluşlarında Kalite, ISO 9000 ve TÜSİAD/KalDer İş Mükemmelliği Modeli, Tekstil Endüstrisi’nde Kalite, TKY’de Uluslararası Örnekler ve Yaşam Biçimi Olarak Kalite yapılan oturumlar arasında yer aldı.

6. Ulusal Kalite Kongresi, 13 Kasım 1997 Perşembe akşamı düzenlenen ödül töreni ile sona erdi. Kongreye ev sahipliği yapan TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Muharrem Kayhan ödül töreninde yaptığı konuşmasında bu seneki kongrenin rekor katılım nedeniyle ABD’den sonra, dünyadaki ikinci büyük kongre olduğunu; gelecek sene Anadolu’dan da yoğun katılım beklediklerini belirtti.

TÜSİAD KalDer Ödülü’nü 1993’te Brisa, 1994’te Tusaş, 1995’te Netaş, 1996’da Kordsa kazanmıştı.

Bu sene ödül için başvuran 12 firma içerisinde yer alan Ardem, Erciyas Biracılık, Arçelik, İpek Kağıt ve Türk Elektrik Endüstrisi kuruluşları saha ziyaret aşamasına katılma hakkı kazanırken; saha ziyareti aşamasına kalamayan yedi firma, Adel, Anadolu Isuzu, Ata Menkul Değerler, Bank Ekspres, Bayındır Tıp Merkezi, Eczacıbaşı Yapı Gereçleri (Vitra) ve Türk Siemens gerçekleştirilen multivizyon gösterisiyle davetlilere tanıtıldı.
Beşincisi verilen Ulusal Kalite Büyük Ödülü’nü Arçelik, Avrupa Kalite Ödülleri baz alınarak bu yıl ilk kez oluşturulan “Başarı Ödülü”nü İpek Kağıt aldı. Arçelik adına Kalite Büyük Ödülü Genel Müdür Mehmet Ali Berkman’a, İpek Kağıt adına da Başarı Ödülü Genel Müdür Baki Gökçümen’e verildi. Arçelik, ödülü kazanmasında büyük pay sahibi olan personeliyle birlikte sahnede başarısını kutladı.1955 yılında çelik ofis eşyası üretmek için kurulan Arçelik, 1.1 milyar Dolar ciroya sahip Avrupa’nın en büyük altıncı beyaz eşya firması olan şirket bünyesinde çalışan kardeş kuruluşlar ile birlikte 6000 kişi istihdam ediyor. Firma buzdolabında %53, çamaşır makinesinde ise %65 pazar payına sahip. Arçelik bu yıl ISO Çevre Ödülü’nü de kazanmıştı.

Bu yıl ilk kez verilen Başarı Ödülü’nün sahibi İpek Kağıt 1969 yılında Selpak markasıyla üretime başlayarak Türkiye’nin temizlik kağıdı ihtiyacının yaklaşık üçte ikisini karşılıyor. Yıllık üretim kapasitesi 35.000 ton olan firmada 350.000 kişi çalışıyor. 1989’da James River ile ortaklık kuran İpek Kağıt, kalite ile ilgili çalışmalarına 1993 yılında başladı.
TÜSİAD ve KalDer tarafından her yıl düzenlenen Ulusal Kalite Kongresi’nin yedincisi, 11 12 Kasım 1998 tarihlerinde İstanbul’da Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı’nda yapılacaktır. Her yıl bir “ana tema” ile toplanması gelenek haline gelen kongrenin 1998 yılı ana teması “Toplam Kalite Yönetimi ve Hukuk Düzeninde Kalite” olarak belirlendi.

TÜSİAD: 0.212. 249 19 29
KalDer: 0.216.411 00 34

II. KALİTE VE YÖNETİM SİSTEMLERİ FUARI

kısa kısa

EQ (Duygusal Zeka) Semineri

Kişisel İmaj” ve “Kadın Yöneticiler” seminerleriyle tanınan Ahmet Eryılmaz, EQ (Duygusal Zeka) Seminerini vermeye başlıyor. EQ, fizyolojik değil, düşünsel boyutuyla ele alınıyor. Konuların kurgusu kendi aralarında bir bütünlük taşıyor. Giriş, duyguların tanımı ve kaynaklarının araştırılmasıyla yapılıyor. İlk adım “duygularımızı farketmek”. Farkındalığın bir refleks haline dönüştürülmesi amaçlanıyor. Tanımlanan duyguları takip eden bölüm “duygularımızı kabul etmek”. Seminerin en eğlenceli ve şaşırtıcı olan bu aşamasında iç çatışmalarımız ve kendimiz yaratarak arkasına sakladığımız “kabuklarımız”dan söz ediliyor. İki günlük seminerin son bölümü “duygularımızı kullanmak”. Duygusal simya adındaki bu bölümün amacı sezgilerimizi geliştirmek.

Tel: 0.212.288 90 19

Performans Yönetimine Genel Bakış

Prometheus Danışmanlık, Ankara’da yoğun bir şekilde sürdürdüğü şirketlere özel eğitimlerinden sonra ilk defa halka açık seminerini 24 25 Kasım’da verdi. Seminerde Performans Yönetimine Genel Bakış; Performans Yönetiminin Prensipleri, Amaçları, Zorunlulukları, Süreci, Etkileşimli Olduğu Diğer İnsan Kaynakları Fonksiyonları, Performans Değerlendirme Görüşmeleri workshop halinde sunuldu. Seminere Ankara Patent, Simko, Havelsan, Mesa, Sevgi Hastanesi, Bilkent Üniversitesi ve Bayındır Tıp Merkezi gibi Ankara’nın önde gelen şirketlerinden kişiler katıldı. Prometheus, Ankara’daki halka açık eğitimlerine 09 10 Aralık’ta Ücret ve Ödül Yönetimi ve 23 24 Ocak’da Kariyer Planlama ile devam edecek.

Tel: 0.312.468 95 46

Ücret ve Ödül Yönetimi Sistemleri

Prometheus 12 13 Aralık 1997 tarihlerinde İstanbul Princess Otel’de Ücret ve Ödül Yönetimi Sistemleri konusunda Genel Müdür Yücel Atış’ın sunacağı bir seminer düzenliyor.

Çalışan, patron ve insan kaynakları yöneticileri için ücret ve ödül yönetimi ne demek?

İç ve dış faktörler açısından ücret bileşenleri, ekonominin yapısı, sendikalar, uluslararası ilişkiler, ücret sistemi kurma yöntemleri, ücret araştırmaları, ücret motivasyon bağlantısı, ücret dışı yararlar, anlaşılır, kabul edilebilir ve uygulanabilir ücret sistemi oluşturmanın koşulları, parasal olan, parasal olmayan ödüllendirme konularının işleneceği seminer kapsamında, uygulamaya yönelik olarak nereden başlamalı, ne yapmalı ve nasıl yapmalı sorularının da çözümleri de tartışılacak.

Tel: 0.216.411 79 36

“Müşteri Hizmetinde Mükemmellik”

Human Resources İnsan Kaynakları ve Yönetim Dergisi’nin, Prometheus, Armada Oteli, UPS, Yeni Yüzyıl, Sabah Gazeteleri’nin sponsorluğunda düzenlediği, “Müşteri Hizmetinde Mükemmellik” konferansında motivasyonel konuşmacılığını kanıtlayan Donna Tyson, çeşitli sektörlerden gelen katılımcılara; müşteri hizmetinde olumlu tutumun, profesyonel imajın, iletişim becerilerinin ve ilk izlenimin önemini vurgularken; iş çevresi, kurallar ve sözsüz sinyallerle başa çıkmanın, verilen hizmetin takibinin ve bütünüyle değer yaratacak servisi sunmanın tekniklerini de anlattı.

“Pride & Professionalism”

Human Resources İnsan Kaynakları ve Yönetim Dergisi ve Prometheus’un organize ettiği Armada Oteli, UPS, Koç Üniversitesi, Yeni Yüzyıl ve Sabah Gazetelerinin sponsorluğunda 25 Kasım 1997 tarihinde, Koç Üniversitesi’nde, öğrencilikten profesyonel iş yaşamına adım atacak üniversite öğrencilerine ücretsiz olarak Donna Tyson’ın konuşmacı olarak katıldığı yarım günlük “Pride & Professionalism” konulu bir konferans düzenledi. Konferans çeşitli üniversitelerden gelen öğrencilerin yoğun katılımıyla gerçekleşti.

Türkiye Hafıza Şampiyonası

Çağrışım Hafıza Eğitim Merkezi tarafından düzenlenecek olan Türkiye Hafıza Şampiyonası’nın startı Aralık ayında verilecek. Nisan ayında finalleri yapılacak şampiyonayı Hafıza Uzmanı Oğuz Saygın başkanlığında uzman bir ekip organize edecek.
Tel: 0.216.411 17 35

EAGLE’S FLIGHT SHOWCASE

Kanada kökenli Eagle’s Flight firması ilk programı olan “Gold of the Desert Kings”in tanıtımını 18 Kasım 1997 tarihinde Hyatt Regency Oteli Balo Salonu’nda bir gösteri ile gerçekleştirdi.

Programda katılımcılar çöl macerasını yaşadılar. Kendi stratejilerini belirlediler, eğlendiler, 2.5 saat süren deneyimin sonunda temel öğrenme noktalarının üstünden kendileri geçtiler ve kurumlarına nasıl uyarlanabileceğini gördüler.

Eagle’s Flight programları Dünyada ve Türkiye’de yeni bir akım. Programlar “Discovery Learning” ya da “Experiential Learning” denilen “Yaşayarak Öğrenme” prensibine dayandırılarak hazırlanmış.

Tanıtımda katılımcılar oldukça farklı bir atmosferle karşılaştılar. Özel çöl kostümlü bankerleri, deve sürücüleri, tempolu müzikleri, develeri, akbabaları ve en ince ayrıntılarıyla düşünülmüş malzemeleri ile çok dinamik, eğlenceli, hareketli bir ortam yaratılmıştı.

Türkiye’nin önde gelen kurumlarından 200’e yakın katılımcı grubuna kısaca görüşlerini sorduğumuzda; programı çok beğendiklerini, büyük gruplara verilmek istenen planlama, strateji belirleme, takım oluşturma, etkili iletişim, kurum değerleri, verimlilik ve vizyon yaratmak gibi mesajların net ve etkili bir şekilde, sıkmadan, eğlendirerek ve kendileri de dahil edilerek verildiğini belirttiler.

Ayrıca şirket, bayi ve satış toplantıları için ideal bir program olduğunu söyleyenlerin yanında her düzeyden şirket çalışanının eğlenceli ve öğretici bir ortamda yakınlaşmalarını sağlayan ve takım çalışmasını teşvik edici bir program olduğu üzerinde görüş bildirenler de çoğunluktaydı.

Eagle’s Flight yetkilileri katılımdan çok memnun kaldıklarını belirterek, temel yetenekleri geliştiren eğitimler yerine tüm departmanlara ve çalışanlara birarada uygulanabilecek bir öğrenme deneyimi kazandırmayı hedeflediklerini vurguladılar. “New Thinking”

EDWARD DE BONO 15 ARALIK’TA İSTANBUL’DA

15 Aralık 1997 tarihinde, Çırağan Sarayı’nda yapılacak olan Edward de Bono seminerini, Türkiye’nin ilk pazarlama ajansı olan MINT Marketing International düzenliyor.

Dr. Edward de Bono Malta’da doğdu. Malta St. Edwards College’da başladığı eğitimine Royal Malta Üniversitesi’nde devam ederek, tıp dalında lisans derecesini aldı. Oxford’da araştırmacı olarak yaptığı çalışmaları ile psikoloji dalında şeref derecesi, daha sonra tıp dalında doktora derecesi alan ve Cambridge’den de doktora derecesi olan Dr. Edward de Bono, Oxford, Cambridge, London ve Harvard üniversitelerinde, değişik fakültelerde görev yaptı.

Dr. de Bono, kavramsal ve yaratıcı düşünce alanında ve düşüncenin bir beceri olarak geliştirilmesi konusunda önde gelen uluslararası bir otorite olarak kabul ediliyor. Oxford İngilizce Sözlüğü’ne girmiş “Lateral Thinking” (Etraflı Düşünme) kavramının, bu kavramla beraber anılan amaca yönelik yaratıcı tekniklerin ve çok tanınan “Six Thinking Hats”(TM) (Altı Düşünme Şapkası)in yaratıcısıdır. De Bono’nun önerilerinden hükümetler ve dünyanın önde gelen kuruluşları IBM, DuPont, Prudential, Shell, NASA, Ericsson, Ciba Geigy, Ford, Motorola, Microsoft, Exxon, NTT, Siemens, AT&T ve diğer pek çok şirket faydalanmaktadır.

Tıptan yola çıkıp, “aklın mekanizması”nı inceleyen, kavramsal ve yaratıcı düşünmeyi, bir beceri, ustalık, maharet haline getirmeyi insanlara, dünya şirketlerine ve çeşitli ülkelerin hükümetlerine öğreten Edward de Bono, dünyaca ünlü seminerlerinden birini “New Thinking” konusunda vermek üzere ilk kez İstanbul’a geliyor.

Bono’ya göre, “toplumda düşünmeye fena halde ihtiyaç var. En az düşünenler ise hükümetler. Düşünmeye en çok ilgi gösteren kesim iş dünyası. Bunun nedeni, iş dünyasında geçemediniz mi kendinizi derhal dipte bulacağınız bir gerçeklik sınavının varolması. Haklı olduğunuzu iddia ederek, yüzünüz mosmor oluncaya dek tartışabilir, ama yine de yenik düşebilirsiniz. İş adamları, düşünmenin sadece analitik yönünü iyi başarıyorlar, oysa gelecek, düşünmenin yapıcı, yaratıcı ve kavramsal yanını da geliştiren, “rekabet üstü” yöneticilerin olacaktır.”

İnsanlık tarihinde, insanoğlunun gelişimine en fazla katkıda bulunan bilim adamlarından biri olarak kabul edilen Edward de Bono, tüm dünyada olduğu gibi İstanbul seminerinde Türk yöneticileri de sarsacak, bugüne kadar izledikleri düşünme yöntemlerini sorgulamalarına neden olacak.

* Gelecekteki iş dünyasında kaçınılmaz bir gereksinim olarak yaratıcılık

* Yaratıcılığın 4 temel kullanım alanı: Gelişme, problem çözme ve hedefe ulaşma, fırsat ve değer yaratma, geleceği görme

* Paralel düşünmenin etkin metodu: Six Thinking Hats(TM) (Altı Düşünme Şapkası)

* Algılama ve işleyiş

* Yaratıcılığın mantığı

* “Challenge” tekniği

* Provokasyon tekniği

* Düşüncelerin hasadı

* İleriye giden yol
başlıkları altında oluşturduğu seminerinde, Dr. de Bono, kurumsal deneyimlerine ve özgün metotlarının iş dünyasındaki uygulamalarına da yer verecek.

Bizde içerik bol, seni düzenli olarak bilgilendirmemizi ister misin? :)