Küresel Yönetici


Önce bir temel tespit: Hemen her ekonomide en fazla katmadeğer “Hizmetler” kesiminde yaratılır. Ülke ekonomisi geliştikçe hizmet sektörünün ağırlığı da artar. Mesela Türkiye’de GSMH’nın yaklaşık yarısı hizmet sektöründe üretilirken, bu ABD’de yaklaşık %70 düzeyindedir. Ama daha da önemli bir tespit, yaratılan bu hizmetlerin sanayi kesimine bağlı oluşudur. Başka bir ifade ile, sanayi geliştikçe, hizmetlere olan talep de artar.
İkinci bir tespit, sanayi ürünlerinde fiyatlar reel olarak sürekli düşmektedir. Şekil 1’de görüldüğü gibi, son 25 yılda sanayi indeksi %65 değer kaybetmiştir. Sanayide ürünler metalaştıkça fiyatları düşmektedir. İşte bu nedenle, sadece yeni/özellikli ürünler üretenler gelir seviyelerini yükseltebilmektedirler.

BİLGİ YÜKLÜ ÜRÜNLER

Son 30-40 yıl içinde hızla gelir seviyelerini yükseltebilmiş olan ülkelere bakacak olursak, hangi tür ürünler sayesinde yüksek katmadeğer yaratıldığı anlaşılabilir. Bu ülkeler içinde Japonya, G.Kore, Taiwan, Singapur, Malezya gibi uzak Asya ekonomileri var. Keza, yüksek refah seviyelerini koruyabilmiş olan OECD ülkelerinin ürün yapıları da bize ışık tutuyor. Şekil 2’de açıkça görüldüğü gibi, bunlar “yükte hafif – pahada ağır” ürünler. Bu ürünlerin ağırlığa göre değerlerini hesapladık ve şu ilginç sonuca vardık:
Bir ürünün $/kg cinsinden ifade edilen değeri, o ürünün bilgi yoğunluğunu gösteriyor!

Mesela 1 kg iplik yaklaşık 1 $ ederken, 1 kg oto 10$; 1 kg bilgisayar 100$; 1kg yolcu uçağı 1,000$; 1 kg özel optik sistemi 10,000$ ediyor!

SANAYİDE İŞ BÖLÜMÜ

Sanayi yapılarına göre ülkeleri bir başka şekilde daha sınıflandırabiliriz. Hemen her ürün üç ana işlevle meydana getirilir. Bunlar:

1. YARATICILIK: Tasarım, buluş, mühendislik, moda, marka, vs.
2. ÜRETİM: Teknoloji, proses hakimiyeti, kalite güvencesi, vs
3. MONTAJ: Parçaları birleştirmek, kumaşı dikmek, vs.

Bu üç işlevin yarattığı katmadeğer çok farklıdır. Yaratıcılık daha çok gelişmiş ülkelerde, montaj ise az gelişmiş ülkelerde görülmektedir. Gelişmiş ülkelerde kişi başına GSMH 20,000-30,000 $/yıl iken, az gelişmiş ülkelerde bu rakam 100-1,000 $/yıl düzeyindedir.
Kişi başına gelir ve ürettiği ürün yapısına göre Türkiye az gelişmiş ile gelişmekte olan ülkeler arasında bir yerde.

Bu verileri alt alta koyduğumuzda, yüksek refah seviyesinin ancak bilgi-yoğun ürünler üreten yaratıcı bir toplumla mümkün olduğu açıkça ortaya çıkmaktadır. Nitekim, bilgi ve yaratıcılık göstergelerine baktığımızda, bunu net olarak görebiliyoruz.

  Türkiye Gelişmiş Ülkelerde
Örgün Eğitim 3,6 yıl/kişi 11 yıl/kişi
AR-GE %0,45 %3
PC Kullanımı %4 %40
Internet Kullanımı %4 %40
Şirketlerde Eğitim 3-5 saat/yıl 50 saat / yıl

Bu tabloya göre ise Türkiye az gelişmiş ülkelere daha çok benziyor. Eğer Türkiye “gelişmiş ülke” düzeyine çıkmak istiyorsa, bu tabloda yer alan göstergeleri düzeltmek zorundadır. Bunun kestirme bir yolu yok. Tabloyu değiştirmek elbette herkesin görevi. Ama çok iyi bilindiği gibi, sorumluluklar yetkilerle orantılıdır. Bu nedenle, en büyük sorumluluk yöneticilere düşüyor. Hem kendilerini geliştirecekler, hem de sorumlu oldukları birimlerde çalışan elemanlarını Küresel rekabette üst sıralara çıkmak için küresel ürünler üretmek gerekiyor. Bu ise ancak küresel yöneticilerle mümkün.
“Küresel Yönetici” tanımını biraz açmak gerekirse, şunları söyleyebiliriz.

1. Kendini sürekli geliştiren; yılda en az 50 kitap okuyan, güncel gelişmeleri web ortamından izleyen;

2. Çalıştığı şirkette ortalama eğitim seviyesini yılda 100 saat olacak şekilde yaygınlaştıran;

3. İngilizce bilen; özellikle OECD ülkelerini yakından takip eden; çağdaş kültürel değerleri algılayabilen;

4. Sadece yaptığı işi değil, diğer fonksiyonları da özümseyen;

5. Sıkça seyahat eden, kişilerle iletişim kurabilen, beşeri değerleri ve toplumsal özellikleri içine sindiren bir birey olmak.

Prof. Dr. İbrahim Kavrakoğlu
Kavrakoğlu Danışmanlık







Bizde içerik bol, seni düzenli olarak bilgilendirmemizi ister misin? :)