"Kurduğunuz iletişimin kalitesi ne kadar yüksek olursa, hayatınızın kalitesi de o kadar artıyor"
“İletişim” dendiğinde aklınıza ilk olarak ne geliyor? Güzel bir ses tonu ile sözcükleri doğru telaffuz etmek mi? Kendinizi dinlettirmek mi? Yoksa karşınızdakini ikna edebilmek mi? Peki, etkili iletişimin bunların çok ötesinde; iş ve özel yaşam kalitesini artırabilecek bir faktör olduğunun farkında mısınız?
Dr. Sedef Kabaş’a göre iletişim bir yaşam felsefesi… “Etkili iletişim sadece patronunuzun karşısına çıktığınız zaman söyleyeceklerinize dikkat etmek değil, her sabah çalıştığınız binaya girerken güvenlik görevlilerine de gülümseyerek ‘günaydın’ demektir” diyor Kabaş: “İletişimin bir bütün olduğunu bilmektir; söylediklerimiz kadar söylemediklerimizin, yaptıklarımız kadar yapmadıklarımızın, sesimiz kadar sessizliğimizin de iletişimin bir parçası olduğunun bilincinde hareket etmektir. Yaşamımız boyunca iletişim bizimle. Dolayısıyla kurduğumuz iletişimin kalitesi ne kadar yüksek olursa, hayatımızın kalitesi de o kadar artıyor. Kendini rahatlıkla ifade edebilen, öz güveni sağlam, hem iş hem özel yaşamında sevilen ve saygı duyulan insanlar olabiliyoruz”.
Kabaş ile özellikle iş dünyasında en sık rastlanan iletişim hatalarını ve konuyla ilgili önerilerini konuştuk.
Yapımcılık, editörlük, sunuculuk “şapkalarınızın” yanı sıra KABAŞ İletişim & Danışmanlık şirketi çatısı altında iş ve siyaset dünyasının önde gelen isimlerine "iletişim danışmanlığı" hizmeti sunduğunuzu ve çeşitli şirketlere "kurumsal eğitimler" verdiğinizi biliyoruz. Tüm bu deneyim ve gözlemlerinizden yola çıkarak, özellikle iş dünyasında en sık rastlanan iletişim hatalarının neler olduğunu düşünüyorsunuz?
İletişim önce kendimizle iletişim kurmakla başlar. Plato, “Kendini yönet. Dünyayı yönetecek gücü bulursun” demiş. Yani önce kendimizle sağlıklı şekilde konuşup, artılarımızı ve eksilerimizi tespit etmeliyiz. Güçlü yanlarımızı daha da öne çıkarmalı, zayıf taraflarımızın ise üstesinden gelecek stratejiler geliştirmeliyiz. Bunu başarabilmek için önce kendimizle konuşup, kendimizi tanımalıyız.
Ben iletişim eğitimlerime önce insanların kendileriyle konuşmasını sağlayarak başlıyorum. Zordur insanların kendisiyle yüzleşmesi… Cesaret ve bilgelik ister. Ama bu sürece gönülden dâhil olduklarında, büyük bir kazanım elde ediyorlar. Öncelikle rahatlıyorlar, kendini tanımanın onlara kazandırdığı özgüvenin keyfini yaşamaya başlıyorlar. İnsanlar farkında olmadıkları güçlü yanlarını bir kez daha farklı bir gözle değerlendiriyor. Eksik yanları ile dürüstçe yüzleşince ise kendisiyle barışık bir insan oluyor. Bu ruh hali içinde zayıf yönlerimizin üstesinden gelmek daha kolay oluyor.
Hiç birimiz mükemmel değiliz. Önemli olan kendimizle konuşup, kendimizi artılarımız ve eksilerimizle tanıyıp, kucaklayabilmek. Özü sözü bir insan olmak, iletişimin temelini oluşturuyor.
İletişimin bir başka önemli özelliği ise “çift-yönlü” olmasıdır. İş dünyasında holdingleri, şirketleri, bölümleri vb. yönettiğimizi düşünüyoruz oysa aslında insanları yönetiyoruz. Birlikte çalıştığımız insanların birer birey olduğunu, onlarla iletişim kurarken bilgi düzeylerini, ihtiyaçlarını, yeteneklerini, kişilik özelliklerini dikkate almamız gerektiği gerçeğini unutmamalıyız. Yoksa ekip ruhunu oluşturamayız ve insanları belli bir hedef doğrultusunda motive edemeyiz.
Malum çoğumuzun iş temposu yüksek ve kısa sürede çok iş bitirme gayreti içindeyiz. Ne var ki bu zaman darlığından dolayı birlikte çalıştığımız insanları dinlerken veya onlarla konuşurken, gerekli olan sabrı ve empatiyi göstermeyi ihmal etmemeliyiz. İnsanlar kendilerine değer verildiğini hissettikleri sürece daha verimli çalışırlar. Bunu sağlayabilmenin en etkili yolu da onlarla etkili iletişim kurmaktır. Astlarımızın kendilerini ifade etmelerine imkân sağlayalım, onları aktif şekilde dinleyelim. Üstlerimizle konuşurken ise konuya onların durduğu yerden bakalım ve ortak zemin kurmaya çalışalım.
Tespit ettiğim bir başka önemli nokta ise aynı anda birkaç işi yapma gayreti... Mesela toplantı sırasında bir yandan konuşulanları dinliyor, diğer yandan blackburry kullanarak mesajlarımızı yanıtlıyoruz. Bu durumda söylenenleri genelde sadece duyuyoruz. Yazdıklarımız ise mantık ve imla hatası ile dolu oluyor. Aynı anda birkaç işi yapıp zaman kazanalım derken, aslında hiçbir işi hakkıyla yapamadığımız için verimli olamıyoruz ve zaman kaybediyoruz.
Son olarak, topluluk karşısında yapılan konuşmaların biraz daha gayret ve zaman ayırma sayesinde çok daha iyi olabileceğine inanıyorum. Genelde konuşmalar kâğıttan okunuyor. Belli ki ellerine son dakikada tutuşturulmuş metinler… İletişim eğitimleri sayesinde fark yaratan, iz bırakan ve kitleleri etkileyecek nitelikte konuşmalar yapmak mümkün. Birlikte çalıştığım kişilerde, bu sonuçları görmenin keyfini yaşıyoruz. Onlar etkili konuşmalar yaptıklarında, inanın ben de en az onlar kadar mutlu oluyorum.
Eğitimlerinizde iletişimin “etkili dinleme” ile ilgili olan kısmına da önemle vurgu yapıyorsunuz. İş hayatında “etkili dinleme” neden önemlidir? Etkili dinleme becerileri nasıl geliştirilir?
İnsanları nasıl ikna edersiniz sorusuna çoğumuz “etkili konuşarak” yanıtını veririz. Oysa insanları ikna etmek istiyorsak, önce onları aktif şekilde dinlemeliyiz. Örneğin istifa etme noktasına geldiğiniz sıkıntılı bir dönemde kimlerle konuşursunuz? Yanıt: Sizi dinleyeceğini düşündüğünüz kişilerle. Araştırmalar konuşmayı tercih ettiğimiz insanların, aslında bizi iyi dinlediğini düşündüğümüz kişiler olduğunu gösteriyor. Derdimizi açabildiğimiz, konuştuğumuzda bizi yargılamayacağını düşündüğümüz, yaşadıklarımızı dikkate alarak bizimle empati kuracağına inandığımız kişilere kendimizi yakın hissediyoruz.
Peki, bir soru daha soralım. Bu insanlar bizi etkiliyor mu? Yanıt: Evet. Kendimizi yakın hissettiğimiz insanların hayatlarımız üzerindeki etkisi daha güçlü. Yani bu insanlar etkili konuştukları için değil, bizi aktif dinledikleri için bizi daha fazla etkiliyorlar. İş yaşamında da insanları ikna etmek istiyorsak, öncelikle onları iyi anlamamız gerekiyor. Bunu sağlamanın yolu da iyi dinlemekten geçiyor. Genelde dinlemek pasif bir süreç gibi algılanıyor. Oysa ciddi bir zihinsel aktiflik gerektiriyor.
Okurlarımıza etkili iletişim becerilerini geliştirmek adına neler öneriyorsunuz?
Hangi meslek grubundan olursak olalım, iletişim hayatımızın ayrılmaz bir parçasıdır:
Yöneticiler, lider olmak için
Avukatlar, dava kazanmak için
Öğretmenler, öğrencileri aydınlatmak için
Antrenörler, sporcuları motive etmek için
Doktorlar, hastalarına bilgi vermek için
Bilim adamları, yaptıklarını açıklamak için
Psikologlar, danışanları anlamak için
Pazarlamacılar, mal satmak için
Siyasetçiler, seçmenleri ikna etmek için
Ve tabii
Dostlar, birbirine destek olmak için
Eşler, sevgilerini ifade etmek için
Anne-babalar, çocuklarına şefkat ve güven vermek için etkili iletişime ihtiyaç duyarlar.
Etkili iletişim güzel bir ses tonu ile sözcükleri doğru telaffuz etmekten ibaret değildir. Bir yaşam felsefesidir. Hayatımızın her alanında, başta kendimiz olmak üzere herkesle iyi iletişim kurmaktır. Sadece patronunuzun karşısına çıktığınız zaman söyleyeceklerinize dikkat etmek değil, her sabah çalıştığınız binaya girerken güvenlik görevlilerine de gülümseyerek “günaydın” demektir. Okumayı sevmek, yazmaktan keyif almak, sözlük karıştırmaktır. İletişimin engin bir okyanus olduğunu düşünerek, her gün bir kulaç daha atmaya çalışmaktır. İletişimin bir bütün olduğunu bilmektir; söylediklerimiz kadar söylemediklerimizin, yaptıklarımız kadar yapmadıklarımızın, sesimiz kadar sessizliğimizin de iletişimin bir parçası olduğunun bilincinde hareket etmektir. Yaşamımız boyunca iletişim bizimle. Dolayısıyla kurduğumuz iletişimin kalitesi ne kadar yüksek olursa, hayatımızın kalitesi de o kadar artıyor. Kendini rahatlıkla ifade edebilen, öz güveni sağlam, hem iş hem özel yaşamında sevilen ve saygı duyulan insanlar olabiliyoruz.
Son olarak kurumlara yönelik düzenlediğiniz eğitimlerin ayrıntılarını paylaşır mısınız?
Kurumlara, “grup eğitimleri” ve “kişiye özel eğitimler” olmak üzere iki türlü katkım oluyor. Üst düzey yönetim kadrosundaki kişiler özel eğitim almayı tercih ediyorlar. Birlikte çalıştığım kişiler genelde, çok sayıda insanı yöneten, sözleriyle-davranışlarıyla binlerce insanı etkileyen, hem yurt içi hem yurt dışında konuşmalar yapan, söyledikleri medyada haber olan kişiler. Daha etkili konuşmak, insanları ikna edebilmek ve “lider” özelliklerini geliştirmek için eğitim almak istiyorlar.
Kişiye özel eğitimlerde iletişimin her boyutunu birlikte ele alıyoruz. Diksiyon, ses tonu, beden dili, ikna etmenin dinamikleri, hitabet, konuşmaların hazırlanması, prova edilmesi, profesyonel giyim vb. pek çok konuda birlikte çalışıyoruz.
Kurumlara yönelik verdiğim grup eğitimleri ise “Etkili İletişim Becerilerini Geliştirme” , “Topluluk Önünde Etkili Konuşma ve İkna”, “Diksiyon, Etkili Konuşma ve Beden Dili” konularını içeriyor. Eğitimlerde uygulamaya özellikle yer ayırıyorum. Konfüçyüs; “Bana anlat; unuturum. Bana göster, hatırlarım. Beni dâhil et, anlarım” demiş. Ben de katılımcıları mümkün olduğu ölçüde eğitim sürecine dâhil etmeye çalışıyorum. Örneğin katılımcıların yaptıkları konuşmaları kameraya kaydediyoruz ve sonrasında izliyoruz. Her katılımcıya yönelik olarak kişiye özel geribildirimlerde bulunuyorum. Daha önce doğru bildikleri pek çok yanlışı görüp düzeltme, iyi oldukları taraflarını fark edip, güçlendirme imkânı buluyorlar.
SEDEF KABAŞ’A GÖRE…
Kabaş’a, “Türkiye ya da dünya penceresinden baktığımızda, etkili iletişim kurduğunu düşündüğünüz iş insanları var mıdır?” diye soruyoruz. İşte yanıt ve yorumları:
İshak Alaton: Konuştuğunda saygı uyandıran, nitelikli bir iletişimci
Akın Öngör: Özgüveni yüksek ama karşısındakini ezmeyen demokrat bir iletişimci
Güler Sabancı: Güçlü, özgüveni yüksek ve doğal bir iletişimci
Hakan Ateş: Genç, enerjik ve Türkçeyi iyi kullanan bir iletişimci
Hillary Clinton: Akıllı, güvenilir ve etkileyici bir iletişimci
Bill Gates: Modern, dost ve zeki bir iletişimci
Anthony Robbins: Profesyonel bir konuşmacı; dinleyicileri motive edebilen bir iletişimci