Kriz, istihdam ve geleceğin meslekleri, iş modelleri, çalışma ortamları
Global finansal kriz 2008’de Amerika’da patladı ve hızla tüm dünyaya yayıldı. 2009’da işsizlik dünyanın en önemli ‘’ortak’’ sorunu haline geldi. Krizin günah keçisi olarak ‘’finans sektörünün türev piyasalarda yaptığı oyunlar ve bu sektörün parlak liderleri’’ ilan edildi. Kriz tescillendi, kabul edildi. 2009’da teğet geçiyor, U yapıyor W gibi görünüyor, L’ye benziyor, I gibi çakılıyor derken, onunla ve ona rağmen yaşamaya neredeyse alışıldı.
Yaklaşık iki yıldır süren kurtarma operasyonları, çare arayışları pek işe yaramadı. Ne ABD’de ne de diğer ülkelerde, ekonomiye can suyu olmanın ötesinde ivme kazandırılamadı, istihdam yaratılamadı. Yeni işe alımlara dair sürdürülebilir modeller üretilemedi. Evlerdeki ocaklar söndü, yüreklerdeki ateş iyice harlandı, güçlendi. Hemen her ailede en az bir kişi işini kaybetti ya da potansiyel işsizlik korkusu ile kıvranmaya başladı. Her dört kişiden biri iş arar hale geldi.
Şimdilerde geniş halk kitleleri ‘’tamam, bu seferki öncekilere hiç benzemeyen çapta, şekilde ve derinlikte bir kriz, ama ohhooo!!! dünya ne krizler gördü, hepsinden de çıktı, bundan da çıkacak, sabırlı olmak lazım’’ ya da ‘’ her kriz fırsattır, şimdi bak ne fırsatlar çıkacak, onları kollayalım, yakalayalım’’ diyerek, büyük vole vurmaya ya da ağabeylerin istihdam yaratacak çareler bulacağına inançla, çaresiz ve huzursuz bir bekleme durumunda. Çoğunluk, krizden ne zaman çıkılır tahminlerini kaçırmamaya çalışarak yaşamaya devam ediyor.
İşini kaybedenler arasında maddi, manevi en büyük hasarı alanlar; üst ve orta gelir grubu, kurumsal şirketlerde çalışan profesyoneller oldu. Bundan sonraki süreçte de ve üstelik artarak onlar olacak. Çünkü bu kesim oldukça borçlu, ayrıca statü ve maaşa bağımlı bir yaşam kurgusuna sahip. Ekonominin ve hayatın yükünü aslında onlar taşıyor.
Daha düşük seviyelerdeki çalışanların ise borçluluk, yatırım miktarları çok daha az, beklentileri mütevazı, işsizlik sigortası imkanlarına yakınlar ve ufak rakamlara dudak bükmüyorlar, yerel belediyelerin, STK ların geçim destek imkanlarından (kömür vs.) yüksünmüyorlar. Bu yüzden, onlar zaten eskiden de pek parlak durumda olmadıklarından kayıpların etkisi bu kesimlerde daha uzun döneme yayılarak hissedilecek görünüyor.
Bu nedenle tam anlamı ile topun ağzında olan beyaz yakalıların ekonomiye katma değer sağlayan işler edinmeleri, gelecekteki her türlü gelişme ve huzurumuz için en kritik faktör.
Şunu demek istiyorum; örneğin, tekstil sektöründe 200,000 kişi işini kaybettiğinde hafif bir dalgalanma olurken, aynı rakamın bankacılık veya beyaz yakalı sektörlerde olması halinde satın alma gücündeki müthiş azalma, ortalığı darmadağın eder.
Peki o zaman;
Neler oluyor, olacak? Neler yapılmalı ?
‘’Yanlış soruya, doğru cevap bulamayacağımız’’ gerçeğinden hareketle; ‘’istihdam nasıl artar?’’ demeden önce, ‘’istihdam neden sorun oldu, bu sorun nasıl çözülür?’’ dememiz lazım.
Bir kere bu olan bitenin kriz değil, bir evrim ve uzun sürecek dönüşüm çağının trübülansı olduğunu algılamak gerekiyor. Çalkantıyı, ‘’finansal kriz nedeniyle dar boğaza girildi, onun için şimdilik iş olanakları daraldı, ama kriz geçince yine her şey düzelecek’’ zannetmek ya da böyle düşünmenin kolaycılığına kaçmak büyük hata, yanılgı olur. Yaşananlar ve daha da yaşanacaklar çok büyük bir çağ değişiminin doğal gerçekleridir. Dijital-Bilgi çağının, Siberbasyon-Akıl-Zeka çağı ile yer değiştirmesinden oluşan gerginliğin sonuçlarıdır.
Hatırlayalım; tarımdan sanayiye geçerken, mavi gömlekli sanayi çağı işçileri, tarım çalışanlarının yerini almıştı ve çiftçilerin çoğu yeni yetkinliklerle fabrika emekçilerine, tüccarlara, şehir insanlarına dönüşmüştü. Sanayiden, sanayi sonrası bilgi toplumuna dönüşürken de beyaz yakalı ofis, kurumsal alan çalışanları, üretim, montaj makineleri ve teknoloji; mavi yakalıların yerini almış, onları fabrikaların dışına taşımıştı. Tüm bu yer değiştirmelerde yeni düzeneklere adapte olamayanlar, yetkinliklerini geliştiremeyenler istihdam piyasasının dışında kalmıştı.
Şimdi de aynısı oluyor, üstelik bu durum daha da hızlanıp, etkisi daha da büyüyerek gelişecek. Çünkü bu seferki yer değiştirme sadece insanlar ve yaka renkleri arasında değil; tarım işçileri, mavi gömlekli emekçiler, beyaz yakalı çalışanlar ve robotlar, akıllı sistemler arasında olacak. Nano teknoloji ve genetik gelişmeler; bugün insan çalışmasını gerektiren, kol-bilek gücü, alın-akıl teri gerektiren tüm işleri robotik, akıllı sistemler ve yazılımlarla yapılır hale getirecek, getiriyor.
Kafaları resetlemek lazım. Artık tek bir yerden ücret alarak, maaşlı çalışmak out! Halen olanlar doyurmuyor, olsa da sürekliliği garanti değil, olmayanlar ise zaten yok!
Bundan sonra; ‘’iş çeşitliliğini arttırmak’’, ‘’yeni alan, konu, kendi işini yaratmak’’ para kazandıracak. Bir konuda uzman olan, fark ve benzersiz değer üreten; bunu, tek bir yere ücretle vermeyecek de pek çok yere esnek zamanlı, kontratlı, proje bazlı, saatlik, günlük, aylık, yıllık, dönemsel vbg modellerle satacak.
Ev ofis, ortak ofis, geçici ofis, sanal ofis, her-yer ofis, sturbucks, kısacası elveda ofis denecek ve yeni çalışma mekanları, beynimizin içi, yüreğimizin derinlikleri, buluşçuluk kapasitemiz olacak.
Kısacası şimdi artık, küçük, bireysel girişimcilik, ekmeğini taştan değil ama internetten ve hizmet sektöründen çıkarmak zamanı. Bunları yaparken de gelişmiş teknoloji algısı, bilgisi, kullanım düzeyi, İngilizce, yaratıcılık, projecilik, gözlemcilik, sürdürülebilir, rasyonel iş bitiricilik şart!
Bu şartlar aslında ister kendi işinizi yaratın, isterseniz de hala kurumsal alanlarda kalabilen, kalmak isteyenlerden olun, gelecekte başarının tartışma kabul etmeyen zorunlulukları.
Son İş Bankası reklamını iyi analiz edin. Bir ATM şubesi, insanlı şubelerle nasıl aşık attığını, en az onlar kadar hatta onlardan daha verimli çalıştığını anlatıyor. Arçeliğin Çeliği, Vestel’in Robotu evimizin sevimli, becerikli çocukları gibi algılanır oldu. Ya cep telefonlarının hallettikleri? Bunlar birer reklam olmanın ötesinde, bangır bangır ve hızla gelen yenidünyanın, geleceğin iş, para kazanma düzeneklerinin en somut ve tartışılmaz işaretleri...
İster bir kurumda çalışın, ister iş arayın bir an önce bu gerçeklere göre kendinize yeni vizyonlar oluşturup, gelecek planlarınızı yapın. Kendi kişisel senaryolarınız üzerinde çalışın ve tıpkı iş projesi yapar gibi kendi yaşam projenizi oluşturun.
İşte gelecekte her kapıyı açacak temel mottonuz;
Paralel kariyer, yeni kariyer, ömür boyu kariyer geliştirerek, ticatlarımla, ticanet yaparak, glocalization prensipleriyle, webolution geçirerek, sürekli öğrenerek, mültidisipliner düşünerek, sosyal ağ üyesi bir türetici olarak faaliyetlerime devam edecek, paralaşacağım…
Yukarıdaki cümlenin Türkçe meali; klasik iş tariflerine bel bağlamayıp, kendimi, hayat amaçlarımı, yetkinliklerimi, gelecek trendlerini iyi analiz ederek, ne işe yarayıp, ne değer üretebileceğimi belirleyecek ve bu alan için hali hazırda bir işim olsa bile sistemli ve disiplinli bir şekilde geleceğimi hazırlayacak faaliyetler, buluşlar içinde olacağım. Bu faaliyetlerimi ve buluşlarımı yerel-küresel ihtiyaçları göz önüne alarak, internet üzerinden, web tabanlı iş modelleri ile geliştirecek, her alanı göz önüne alarak, kendim gibi olanlara ve daha büyük yapılara satacak, değer ve para kazanıp, kazandıklarımı paylaşacağım.
Tüm bu gelişmelerle;
• Her alanda servis, hizmet sektörü gelişecek. Servis hizmetleri kişiselleşecek. Kişisel koçluk ve asistanlık artacak.
• Her alanda, free lance, saate, sayfaya, projeye, döneme vs. dayalı parçalı, esnek zamanlı, hizmetler, danışmanlıklar çoğalacak.
• Birden fazla konuda, birden fazla şirkete, kişiye hizmetini, becerisini istediği kadar, istediği zaman, istediği yerden kiralamak, satmak normal ve bağımsız danışmanlık daha çok tercih edilen olacak.
• Kişisel marka olmak, belirli alanlarda uzman, en iyi bilen olarak isim yapmak daha da önem kazanacak.
• Elli yaş üstü danışman, yarı zamanlı, kontratlı olarak artan oranda iş hayatına katılacak.
• Emeklilik kavramı ortadan kalkacak. Herkes, her yaşta becerisiyle uyumlu her alanda iş yapabilecek. İnsanlar isterlerse ömür boyu çalışıp, eğitim alabilecekler
• Şirketlerin merkezi satış departmanları küçülecek. Saha satışları bağımsız bireysel doğrudan pazarlamacılarla network marketing modelleri ile yapılacak. Her türlü ürün ve servis bu yolla satılacak.
• Vasıfsız ya da düşük vasıftaki işçiler (gömleksiz kalanlar) işsizlik sigortaları, filantropi kuruluşlarının fonları ile yaşarken, onların yaptıkları işlere dahi sıradan üniversite mezunu işçiler geçecek.
• Bilinen, klasik sanayi işletmeleri dünya devleri tarafından alınacak, orta ölçekte, yerel sanayici olarak devam etmek mümkün olmayacak.
• Küçük Yerel Kişisel işler, hizmetler, değerler önem kazanacak, örgütlenecek. Bunlar devasa dünya şirketlerine kontratlı, fason işler yapacaklar
• Kadınlar iş piyasalarındaki etkinliklerini arttıracaklar. Kadınların bilime, teknolojiye ilgisi, bu alanlara katkıları, başarıları artacak.
• Teknoloji ve İngilizce öğreten işler, alanlar gelişecek
• Her yerden iş yapılabileceği için bedensel engellilerin iş hayatına katılımında da bir artış gerçekleşecek.
• Üniversitede çift dal kaçınılmaz olacak. Psikoloji ve ya Hukuk her meslek için olmazsa olmaz alanlar haline gelecek.
• Kişisel girişimcilik artacak, herkesin fatura kesebileceği bir vergi numarası olacak.
• Sanal Bulunma ( Presence) diye bir kavram gelişecek. Aynı anda 3 boyutlu olarak bir kaç yerde birden bulunmak mümkün olacak.
• Eğitim modelleri değişecek. “Yeni Eğitim Uzmanları” oluşacak. Internet üzerinden özel ders verme yaygınlaşacak.
Geleceğin en gözde meslekleri; Internet Pazarlama Uzmanları, Horizon Scanner’lar, Fütürist Danışmanlar, Yönetici Menejerliği, Koçluk, Anti Terör Uzmanları, Güvenlik tasarımcıları, Mahremiyet koruyucuları, İş Terapistleri, Network Uzmanları, Web Uzmanları, Sürdürülebilir İş Modeli Uzmanları, Sağlık Karantinacıları, Biyoloji ve Gen Uzmanları, Her Alanda Kişisel, Özgün Hizmet Sağlayıcılığı, İçerik Yaratıcılar, Matematikçiler – Simülasyoncular – Senaryo Tasarımcıları, Holografikerler, Rüya Gerçekleştiriciler, Tasarım Guruları, Enerji ve Kaynak Müfettişleri, Ekomanüpülatif Çiftçiler ve Balıkçılar, Akreditasyon Uzmanları, Bu Yeni Alanlara Adapte olmuş Hukukçular, Neuro Science Uzmanları, Meditasyon Üstadları, Taşeron- Fason Yöneticiliği,
Son olarak çalışma ortamlarıyla ilgili de birkaç şey söylemek gerekirse, bu açıdan vurgu yapmak istediğim konu; ‘’Çoklu, Farklı Nesil Yönetimi, kuşak çatışması’’ olacak.
Hali hazırda ve yakın gelecekte çalışma ortamlarının en önemli konusu ve sorununu kuşak çatışması olarak görüyorum. İş yerlerindeki mutsuzluk ve verimsizliğe neden olan en temel problemlerden biri; ‘‘nesiller arası farkı n yönetilememesi ve farklı yaş guruplarının birbirine acımasız davranması’’. ‘’Ast-üst çatışması var, ilişkiler sorunlu’’ diye algılanan pek çok sıkıntının altında, üç neslin bir arada (BB, X, Y), ortak amaç için, ekip olarak iş çıkarmaya çalışması yatıyor. Özellikle bugünün ‘’kurumsal’’ denen iş ortamlarında nesiller arası yetişme tarzları, ortamları nedeniyle, algı, yöntem, uygulama, iletişim farklılıklarından kaynaklanan problemler çok yoğun yaşanıyor. Devrimlere uyum yıllarını, demokrat partinin kuruluşunu, Natoya girişi, 61 ithilalini, aya ayak basmayı yaşamış, işine ve eşine sadık olmayı öğrenmiş Baby Boomer kuşağı, Cinsel özgürlük, televizyonun girişi, magazin, mizah ve kadın dergilerinin gelişmesi, batıya yönelme, anarşik olaylar gibi belirleyici gelişmelerle büyümüş, optimist X nesli ile 80 ihtilalini, İithalatta patlamayı, yeni teknolojilerle, bilgisayara geçişi, internetle tanışmayı, TV’nin her şeye hakim olduğu yılları, hızlı üretim, tüketim ve keskin rekabeti, kürselleşmeyi yaşayan Y neslinin birbirini anlaması çok da kolay olmuyor.
Ve bence herkes Y nesline fazla yükleniyor ve çok fazla beklenti altında eziyor. Y’leri iş hayatından, yaşamdan iyice soğutmadan bir hal çaresi bulmak BB ve X’lerin en önemli sorumluluğudur diye düşünüyorum.
Ufuk Tarhan
*Ufuk Tarhan, M-GEN Gelecek Planlama Merkezi Kurucusu ve Fütüristler Derneği Başkanı'dır. Tarhan’a tufuk@m-gen.biz adresinden ulaşabilirsiniz.