“Konuşabiliyorsan şarkı söyleyebilir,yürüyebiliyorsan dans edebilirsin.”*

Bu ay “Hayatın İçinden” sayfalarımızın konuğu olan İnci Turan Jocelyn, Türkiye’nin ilk ve tek Afrika dansı eğitmeni… Aynı zamanda BabyCord Turkey genel müdürü olan Turan’ın, salsa, afro-kuban, caz dans, tap, hip-hop, swing gibi birçok dansın kökenini oluşturan, djembe adı verilen etnik davullar eşliğinde; çoğu zaman doğaçlama yapılan bu ilginç dansla tanışma öyküsü ise oldukça ilginç: 1990 yılında üniversite okumak üzere ABD’de State University of New York’a giden Turan, burada İktisat bölümünü bitirdikten sonra bir süre Türkiye’ye dönerek Akbank, Oracle, Xerox gibi şirketlerde çalışmış. Fakat iş hayatının rutininin kendisine uygun olmadığını fark ettikten sonra tekrar Amerika’ya dönmüş.

Turan’ın Afrika dansları ile tanışması ise New York’a ikinci kez gitmesi ile gerçekleşmiş. Hayatını değiştiren o günü şöyle anlatıyor Turan: “Bir gün Central Park’ta voleybol oynarken yakın bir yerlerden davul sesleri geldiğini duydum. Büyülenmiş gibi sesin geldiği yöne doğru gidiyordum. Gördüğüm manzara karşısında çok etkilenmiştim. 20–30 kişilik davul hobisi olan bir grup bir çember oluşturmuş (drum-circle); Afrika davulları (djembe) çalıp doğaçlama hareketlerle dans ediyorlardı. Bunu izleyen günlerde davul sesini her duyduğumda o yöne doğru ilerlerken buldum kendimi…”

Dans beynin sağ yanını çalıştırır!
Turan, Manhattan’da hukuk alanında çalışırken, 2001 yılında Harlem Black Theatre’da Afrika dansları ile ilgili bir kursa yazıldığını ve böylece kendini gerçekten mutlu eden şeyi bulduğunu söylüyor: “Afrika dansına başladıktan sonra beni gerçekten mutlu eden aktiviteyi bulduğumu fark ettim. Her gün derslere koşa koşa gidiyordum. Afrika dansı çok iyi bir terapi yönetimi aynı zamanda... Çünkü vücudun doğal duruşunu hiç bozmadan, kendinizi kısıtlamadan tamamen özgürce dans etme olanağı sağlar insana.

Spor insanda mutluluk hormonu salgılanmasına ve beynin sağ tarafının çalışmasına yardımcı olur. Ben de bir süre sonra kendimi saatlerce gülümser halde buluyordum.” Harlem Black Theatre’deki derslerin ardından Harlem’deki YMCA, Soho Crunch Spor Salonu ve Djonibe Dans Okulu’nda aldığı eğitimler gelmiş.

“İlk olmak çok zor”
Turan, 2005 yılında Türkiye’ye döndükten sonra Afrika dansının artık kendisi için bir yaşam biçimi olduğunu fark etmiş ve çeşitli dans ve spor merkezlerinde dersler vermeye başlamış. Turan başlarda bu alanda bir ilk olmanın sıkıntısını çektiğini söylemeden edemiyor: “Afrika dansı denilince insanların kafasında nasıl bir şey canlanıyorsa derslere gelmek bir türlü çekici gelmiyordu.

Bu yüzden ilk zamanlar oldukça zorlandım. Aslına bakarsanız hala da zorlanıyorum. Çünkü Amerika’da Afrika dansı sınıfları tıklım tıklım dolar, yer bulamazsınız. Bense kimi zaman bir tek öğrenci ile ders yaptığım günleri bilirim. Derslere gelenler çok zevk alıyor, hatta bir sonraki derse mutlaka bir arkadaşını alıp geliyor; fakat ilk kez derse gelmelerini sağlamak öylesine zor ki…”

Tüm dansların atası
Her ne kadar birçok dans batıya geçtikçe evrim geçirmiş olsa da Afrika dansı salsa, swing, hip-hop, afro-cuban gibi birçok dansın atası aslında. Turan, birçok dansın kökeninde yatan Afrika dansını şöyle anlatıyor: “Afrika dansı, Afrika’nın genelinde yapılan danslara verilen isim… Afrika dansı yapan bir insan vücudunun her tarafını oynatır, batıdaki dansların aksine vücudu ya da başı dik ve sabit tutmak gibi kurallar yoktur. Aksine doğayı ve ataları selamlama ritüeli gereği dizler kırık, belden hafif öne eğik, kalça çıkık ve yaylanarak yapılan bir danstır.

Afrikalılar çok güçlü insanlar oldukları için Afrika dansı güçlü bir kas yapısı gerektirir ve zamanla insanı bu şekle sokar. Biliyorsunuz Afrikalılar yaşamlarında doğallığı hiçbir zaman kaybetmemiş insanlardır. Belki de bu dansı kendime bu kadar yakın hissetmemin nedenlerinden biri de buydu.”


Kendinize sınırlar koymayın
Turan Afrika dansı derslerine dileyen herkesin katılabileceğini söylüyor. Turan’a göre Afrika dansı herkesin aslında sahip olduğu doğal dans etme yeteneğini ona geri kazandırıyor. Önemli olan dans etmeye karşı olan önyargının zihinden atılması: “Bende dans yeteneği yok, ben dans etmeyi beceremiyorum gibi cümleler insanın kendi kendini engellemesinden başka bir şey değil” diyor Turan ve şöyle devam ediyor: “Bir insan istedikten sonra yapamayacağı hiçbir şey olduğuna inanmıyorum. Ayrıca biz Türkler ritme çok yatkın insanlarız. Örneğin, hemen hemen her Türk kadını şarkı söyleme ve dans etme yeteneğine sahiptir. İşte Afrika dansları kişinin içinde uyuyan ritim duygusunu uyandırıyor ve geliştiriyor.”

“Afrika dansına başlamanızdan bu yana yaşantınızda neler değişti?” diye sorduğumuzda şöyle yanıtlıyor Turan sorumuzu: “Üniversite yıllarım ve iş hayatında geçirdiğim süre boyunca bilgisayar karşısında oturmaktan beynimin sağ tarafını geliştirecek aktivitelerden oldukça uzak kalmıştım. Dolayısıyla ilk dans dersi aldığımda birçok hareketi yadırgadım, hareket dizilerini tekrarlayamadım, bocaladım ve biraz hayal kırıklığına uğradım. Fark ettim ki toplumun bizim vücut hareketlerimiz üzerinde bile yarattığı onlarca baskı olmuş.

Afrika dansı vücudun doğal hareketlerini ortaya çıkarmaya yöneliktir. Bu dansın ayrıca insanı özgürleştirme ve hür hissettirme gibi bir de özelliği var. Vücudun özgür hareketleri inanılmaz bir kendine güven hissi veriyor. Yürürken bile daha dengeli yürüyorsunuz.

Ayrıca dansın terapisel bir yönü de var. Vücudun her tarafını harekete geçirdiği için çakraları açıyor. Tüm bu faydaları saydıktan sonra hayatta vücudumuzun güzelliği, sağlıklı olmak, motive kalmak ve eğlenmekten daha önemli ne var söyler misiniz? ”

Kurumsal eğitimler de veriyor
İnci Turan Jocelyn gruplara yönelik derslerin yanı sıra kurumsal eğitimler de veriyor. Son verdiği eğitimlerden birinde yaşananları şöyle aktarıyor Turan: “Türkiye’nin önde gelen şirketlerinden birinde yaptığımız Afrika dansı workshop’unda altmış kadar çalışana Afrika dansı eğitimi verirken, bir başka odada şirketin on kadar üst düzey yöneticisine Afrika davulu çalmayı öğrettik.

Birkaç saat sonra tüm çalışanları bir araya toplayarak ortaya bir koreografi çıkardık. Düşünsenize ciddi yöneticiler rahatlamış bir şekilde davul çalarken diğer çalışanlar bu canlı müzik eşliğinde dans etti. İnsanın herşeyi yapabileceklerini görüyorlar.

Sadakati ve motivasyonu oldukça artıran bir çalışma bu. O çemberin içine girdiğin zaman desteklendiğini, takım ruhunu hissediyorsun. Eğitim sonrasında aldığım geri bildirimler inanılmazdı. Şimdiye kadar hiçbir ekip çalışması eğitiminde bu kadar eğlenmediklerini, kaynaşmadıklarını tekrar tekrar söylediler.”

Turan ile yaptığımız söyleşinin ardından sıra derse geldi. Fakat derste deneyimlediklerimizi burada uzun uzun anlatmak yerine bir Pazartesi akşamınızı Owo-Kun’daki Afrika dansı dersine ayırmanızı tavsiye ediyoruz sizlere. Shaman, ve Kanyon MAC’deki diğer derslerle ilgili bilgileri www.afrikadansi.com web sitesinde bulabilirsiniz. Afrika ritimleri eşliğinde çıplak ayaklarla özgürce dans ederken derinlere sakladığınız gerçek benliğiniz ile yeniden buluşmanın keyfine varacaksınız emin olun.





Bizde içerik bol, seni düzenli olarak bilgilendirmemizi ister misin? :)