İyi bir CTO mühendis olmak zorunda değildir
Türkiye için oldukça yeni bir kavram olan CTO (chief technology officer) “teknolojik sistemlerle şirketinin ilişkisini nasıl yönlendireceği” perspektifinden bakabilen bir yöneticiyi ifade etmektedir. Her geçen gün yeni teknolojilerin ortaya çıkması ve şirketlerin vizyonlarını çizmelerinde teknolojinin büyük rol oynaması, yönetimsel konular ve teknoloji ile ilişkili rollerde uzmanlaşma sağlanmasını gerektiriyor.
İyi bir CTO karar verici olmanın ötesinde, vizyon belirleyen, kurumuyla teknoloji ilişkisini kuran ve bunun kurumuna getireceği rekabet ve pazar avantajlarını görebilen kişidir. Dolayısıyla maliyetlerin nasıl düşürülebileceği, verimliliğin nasıl artırılabileceği, rakiplerden hızlı ve çevik nasıl davranılabileceği sorularına verilebilecek yanıtları her zaman teknoloji penceresinden bakarak arar. Kurumun özlemini duyduğu altyapıyı oluşturmak üzere, teknolojiyi sorgular.
Ancak tüm bunlar, CTO olan kişinin mühendis kökenli olmasını gerektirmez. CTO’nun asıl yeteneği, teknolojinin şirket çıkarlarına etkisini ölçümleyebilmesi olmalıdır. Uygulama mühendisler tarafından yapılabilir, ancak CTO bu noktada daha vizyoner olan kişidir. Bu nedenle bu ayrımı çok kesin yapabiliyor olmak da, ciddi bir rekabet avantajı sağlıyor.
İyi bir CTO’nun mühendislik geçmişi de olabilir, finansal geçmişi de... Mühendis olsa da, finansman uzmanı olsa da, işin teknik ya da finansal yanına ağırlık vererek, vizyoner bakış açısını kaybedebilir. CTO’nun, farklı konuları sentezleyebilmesi, kurumunun mevcut ve gelmekte olan teknolojilerle ilişkisini iş dünyasındaki hareketlere bakarak belirleyebilmesi gereklidir.
CTO’luk kesinlikle, ayrıntılara takılan insanlar için uygun bir değil. Çünkü bu pozisyon yönetimi mikro değil, makro ölçekte ele almayı gerektirir. Kuşkusuz deneyim ve eğitim de önemli, ama bu özelliklerin tek başına yeterli olduğunu söyleyemeyiz.
CTO’yu başarılı kılacak yaklaşımlar
Öncelikle seçtiği teknoloji, şirketin operasyonel anlamdaki gereksinimleriyle örtüşüyor olmalı. Satış, pazarlama, İnsan Kaynakları, üretim gibi farklı birimlerde çalışanların iş ihtiyaçlarını karşılayabilmeli; şirketin iş hedeflerine ulaşması yolunda önemli katma değer yaratabilmeli. Tüm bunlar yapılırken şirketin CEO’su, CIO’su ve CKO’su (chief knowledge officer) varsa, tümüyle aynı bakış açısının yakalanabilmesi de büyük önem taşıyor. Çünkü bilindiği gibi tepe yönetim, bir işin gerekliliğine ve yararına ne kadar inanırsa, bu inanç sonucun başarılı olmasına da aynı oranda yansıyor.
Günümüzde öne çıkan bir diğer önemli unsur da, uluslararası deneyime sahip olmanın gitgide daha da büyük bir avantaj halini alması... Türkiye için çok yeni kavramlardan söz ediyoruz. Bu durumda, kişinin yurtdışında deneyim kazanmış olması, bilgi birikiminin genişliğine işaret olarak görülebilir. Ancak yine aynı noktaya dönmek gerekirse, önceliği olan konu, her zaman “vizyoner bakış açısı”dır.
İş dünyasında görev tanımları da değişime uğruyor. Yeni pozisyonlar, yeni bölümler ortaya çıkıyor ve teknoloji stratejik konuların başında gelmeye başladı. Rekabetin gerisinde kalmamak için, bu değişimi yakalamak gerekiyor.
Dr. Naci Dai
eteration Genel Müdürü
eteration kurucusu ve Genel Müdürü olan Naci Dai, 1986'da Boğaziçi Üniversitesi’nden mezun oldu, Kanada’da yüksek lisans ve doktorasını tamamladı. Ottowa Carlton Üniversitesi, diğer programlama dilleri yerine, o yıllarda yeni yeni gündeme gelmeye başlayan nesne tabanlı programlamaya ağırlık vermişti. Bölümdeki profesörlerin de katkısıyla Center for Object Oriented Programming (COOP) isimli bir araştırma grubu oluşturuldu. Bu gruptan çeşitli şirketler doğdu. Bu şirketlerden birinin devamı olan eteration; Almanya, Kanada ve Türkiye'de faaliyete geçti. Naci Dai. eteration Türkiye’de şu anda ekibi ile şirketlere kendi teknoloji uygulamalarını geliştirmelerini sağlayan eğitimler, kurumsal İnternet mimarisinin gözden geçirilmesi ve kurulması ile güvenli ağ uygulamaları alanında hizmetler sunuyor.