İş – özel yaşam dengesi için kendimizi yönetmeyi öğrenmemiz gerekiyor
İş ve özel yaşam arasında yer alan fiziksel, duygusal ve zihinsel boyutlar sürekli etkileşim halindedir. Birey tarafından oluşturulan olumlu etkileşimin odak noktası bireyin kendisidir.
Bu dengeyi sağlarken alışkanlıklarımızı incelemek ve değiştirmemiz gereken noktaları ele almak gerekir. Alışkanlıklarımızın gözden geçirilerek değiştirilmesi ve yeniden düzenlenmesi gereken noktaların belirlenmesi ve belirlenen kurallara da uymamız gerekir. Bu dengeyi sağlayacak şekilde konfor alanından dışına çıkarak farklı alışkanlıklar kazanmamız ve bu alışkanlıkları sürdürmemiz yaşam kalitesini artıracak ve dünyaya bakışımızı da değiştirecektir. Böylelikle kendimize en uygun olan yaşamı, kendi değerlerimizi ve en önemli önceliklerimizi yansıtan yaşamı oluşturmuş olacağız.
Çalışan kadın için eş ve anne olmak; çalışan erkek için, eş ve baba olmak; her biri farklı bir rol ve her biri farklı bir sorumluluktur bizim için. Evimizin, eşimizin, çocuklarımızın, dostlarımızın ve işimizin gün geçtikçe artan ilgi ve farklılaşan beklentileri karşısında soluk soluğa hissederiz kendimizi çoğu zaman. “Nefes bile alamıyorum”,“Yetişemiyorum” diyerek hayıflanırız çoğu zaman. Kariyer merdivenlerini çıkarken neden nefes alamadığımızı sorgulamayız ya da sorgulamak istemeyiz. Çünkü o merdivenleri çıkarken “Neredeyim?” diye sormayız. Belki de yüreğimiz bir bebeğin kokusuna, bir kuşun cıvıltısına asılı kalmıştır yıllar önce. Tükenmişliğimizin farkına bile varamayız çoğu zaman.
Burada dikkate alınması gereken en önemli nokta kendimiz için ilişkilerimiz için daha çok zamana sahip olacağımız duygusal, fiziksel ve ruhsal anlamda daha iyi olabilmek için enerji harcayabileceğimiz bir yaşam yaratmaktır.
Mevcut alışkanlıklarını değiştirme konusunda “hiç vaktim yok” , “gün kalmıyor”, “kitap bile okuyamıyorum” gibi ifadelerin arkasına sığınarak bahaneler bulmak yerine kendimizi yönetmeyi öğrenmemiz ve önceliklerimizi belirlememiz gerekir.
Yaşam başarısının anahtarı olarak denge
İş ve yaşam dengesinin yaratılması iş yaşamının kalitesini ve özel yaşam kalitesini de artıracak, sonuçta bu denge yaşam başarısının anahtarını oluşturacaktır. İşimiz yaşantımızın tümü olmamalı. İş ve özel yaşam dengesini kurmadan önce kendimize şöyle bir bakmak ve kendimizi görmemiz gerekir. Bir süre kendimize kendimiz olmak için bir armağan verelim. Zaman armağanı… Bu armağan paketini dikkatle açalım, bu armağana verilen değer kendimize verdiğimiz değerdir. Düşüncenin gücü; bunu hepimiz biliriz. Nasıl bir yaşam düşünüyoruz ve ne istiyoruz? Zaman armağanını, bu düşünce gücünü kullanarak değerlendirelim. Unutmayalım bu geminin kaptanı biziz...
Zaman armağanını aldınız. Yaşamınızı nasıl şekillendireceksiniz bu nokta başarımızı oluşturur. Bu armağanı hayattan elde etmek istediklerimiz için kullanmalıyız.
İş merkezli yaşamanın ötesine geçebilmenin yolu; ihmal ettiğiniz alanların farkına varmamızdan geçer. Yaşamın yüzleri arasında hiçbiri diğerinden ne daha az önemli ne de fazla önemlidir. Anlamlı bir yaşam, dengeli olandır. Dünyaya bakışımızı iş ve işin ötesine çevirdiğimizde yaşamımızda eksik kalan şeyleri fark edebiliriz ancak. Zamanımızı ve enerjimizi yaşamın bütününe dengeli bir şekilde dağıtmak gerekir.
Aklımız ve kalbimiz arasındaki bağı kurduğumuzda dengeli yaşam ayaklarımızın altına serilecektir. Yaşamınızda bu doğrultuda gerçekleştireceğimiz değişiklikler iş ve özel yaşamın o güne kadar tanımadığımız ve keşfetmediğiniz bütün yönlerinin ortaya çıkmasını sağlayacaktır. Yüreğimizin asılı kaldığı alanlar birer birer ortaya çıkmaya başlayacaktır. Yüksek kalitede bir yaşama kendimizi yönlendirdikçe yaşamın kaybolan yönleri su yüzüne çıkmaya başlayacak farkındalık yaratan bireyler farkındalık yaratan çalışanlar olarak karşımıza çıkacaklardır.
İnsan Kaynakları’nın rolü
Farklılıkların içinde yer alan ve farklılıkları yöneten İnsan Kaynakları çalışanları olarak
rekabet avantajı elde etmek isteyen şirketlerin insan kaynağından en verimli şekilde faydalanabilmek için belli görev ve sorumlulukları da yerine getirmek durumunda olduklarını belirtmek gerekir. Çalışan bireyin yaşamının bütününe yakınını oluşturan, işidir. Ayrıca şirketler günümüzde iş ve özel yaşam dengesinin çalışanların etkinliğini ve performansını nasıl etkilediği konusuyla ilgilenmeye başlamışlardır.
Değişen bu düşünceye bağlı olarak şirketler çalışanlarının kendilerine, çevrelerine ait zamanı yaratmak konusunda belirli programlar oluşturabilirler. Esnek çalışma saati uygulamaları, sağlık programları ve çocuk bakım gibi programlar ile bireyin kendini yönetmesi konusunda destek verebilirler. Ayrıca hazırlanan eğitim programları ile de çalışanın iş ve özel yaşam dengesini nasıl koruyabileceği konusunda yardımcı olabilirler.
Çalışanın ekonomik, psikolojik ve sosyal gereksinmelerinin karşılandığı işletmelerin amaçlarından biri rekabet avantajını yaratacak insan kaynağını en etkin ve verimli bir şekilde kullanmak, kaliteli insan gücünün kalitesini daha artırabilmek, kendini yöneten çalışan yaratarak şirketin başarısına ileriye taşımaktır.
İş ve özel yaşamın dengesinin sağlanması iş hayatı içerisinde olan kadın-erkek tüm çalışanları ve toplumları ilgilendiren bir konudur. Ayrıca çalışan açısından olduğu kadar çalışanın içinde yer aldığı işletme ve toplum açısından da önemlidir. Sağlıklı bireyler sağlıklı işletmeler ve sağlıklı toplumlar yaratır. İş ve özel yaşam dengesini kuran bireyin yaşam kalitesi artar, ruh ve bedeni sağlıklı olur, sağlık harcamaları azalır, iş tatmini artar, verimliliği artar, bireyin şirkete bağlılığı artar, iş gücü devri azalır. Şirket içi, aile içi ve toplum ilişkileri sağlık kazanır.
Şirket, aile ve toplum içindeki bireyin iş ve özel yaşam dengesi kurulmaya çalışılırken, bireyin sadece bir çalışan olarak değil yaşamda yerine getirdiği tüm rollere göre bütünsel bir yaklaşım içinde değerlendirilmesi gerekmektedir. Burada asıl görev kendisini yöneten ve yönetecek olan bireyin kendisine düşmektedir.
Ailemizin yönetimi, işimizin yönetimi, ilişkilerimizin yönetimi, sağlığımızın yönetimi, ilgilerimizin ve beklentilerimizin yönetimi ve bütün bunların üzerinde zamanımızın yönetimi tamamen bize bağlıdır.
“Her gün yeniden başlayan yaşamı yöneten insandır” düşüncesinden yola çıkarak hareket etmek, sahip olduğumuz varlıklar için şükretmek, sahip olmayı hayal ettiğimiz varlıkların hayalini kurmak ve bu hayali gerçekleştirmenin zaman ve yöneyim planını yapmak bizi yaşam başarısına götürecektir.
Dr. Yaprak Baran
Sanovel İnsan Kaynakları Müdürü