İK’cıların iş güvenliği; stratejik çalışmalar geliştirmek ve uygulamaktan geçiyor.

Bu durum aynı zamanda, İK profesyonellerinin, performansı artırmak amacıyla etkin mali programlar, çözümler ve süreçler konusunda şirketleri için en iyi uygulamaları belirlemeye devam etmeleri gerektiğini gösteriyor. Bu da, proje başlamadan önce maliyet menfaatlerini ya da bir girişimin yatırım getirisini tahmin etmeye yarıyor.

Rekabet ekonomisinin baskıları sonucu birçok şirket, İK maliyetini de içeren alanlarda kaynaklarını sınırlı tutuyor. Birçok organizasyon bu nedenle, rekabete ayak uydurmak ve maliyetleri düşürmenin bir yolu olarak Dış Kaynak Kullanımı yoluna gidiyor. SHRM Workplace Araştırması’na göre; Ford, General Motors ve Nestlé gibi şirketler merkez ofislerinin konumlandığı ülkelerdeki çalışanlarından çok, dışarıdan çalışanları bünyelerine katmayı tercih ediyor. Birçok şirket, hizmet ve bilgi ile ilgili işlerini şirket dışı kaynaklara yöneltiyor. Otomasyon; verimliliği ve performansı maksimize etmenin bir yolu olarak gittikçe daha çok şirket tarafından kabul görüyor.

İş dünyasına ilişkin etik ve sosyal sorumluluklar konusundaki beklentilerde de son zamanlarda büyük artışlar görülüyor. Ard arda patlayan skandallar ve büyük şirketlerde ortaya çıkan etik alanındaki boşluklar, çalışanları liderler üzerinde düşünmeye ve liderliğin değerini sorgulamaya yöneltti. Bazı araştırmalara göre; iş yerlerindeki güven oranı bugün en düşük düzeyde. Bu nedenle İK profesyonelleri faaliyetlerini etik olarak yürüterek, diğer bölümlere bir örnek olarak ve şirketin değerleri için bir rol modeli sunarak, şirketlerine, bir güven ve birlik kültürü geliştirmek konusunda yardımcı olmalı.

İK profesyonellerini, şirketin stratejik iş ortağı olarak gören birçok üst düzey yöneticinin olmasına rağmen, hâlâ bu şekilde düşünmeyen yöneticilerle karşılaşmak mümkün. Performans ihtiyaçlarının tüm seviyelerde belirleyici olmaya devam ettiği hızla değişen işgücüne dayalı ortamlarda etki alanlarını korumak ve genişletmek isteyen İK profesyonellerinin aşağıda yer alan noktaları dikkate alması gerekiyor:

  1. İşin dilini konuşarak güven kazanın.
  2. Her İK girişimi için açık bir ihtiyaç olduğundan emin olun.
  3. İK etkinlik ölçümlerini işin temel parametreleri ile bağlantılandırın (gelir, pazar payı, kalite, müşteri hizmetleri, verimlilik, etkinlik, çalışanları elde tutmak ve işten ayrılmalar).
  4. İş performansını artırmak konusunda en yüksek potansiyele sahip bu alanlar üzerinde çabalarınızı odaklandırın.
  5. Kaynakları optimum şekilde kullanın. (Zaman, para, insanlara ulaşma, ekipman, malzeme, metot ve süreçler…)
  6. Sürdürülebilir gelişme mekanizmaları kurarak İK’nın ilerlemesini ve süreçlerin güvenilir ve zamanın değişen şartlarına uyum sağlayabilen esnek yapıya sahip olmasını garanti altına alın.
  7. Şirket yapısında meydana gelen değişimlerin, İK fonksiyonları ve süreçleriyle uyumlu olmasını sağlayın.
  8. Düzenli olarak İK personelinin görev sorumluluklarını gözden geçirin.
  9. Başarı hikayelerinizi paylaşın ve yaptığınız en iyi uygulamaları belirleyin.
  10. Kilit paydaş grupları ve bireylerle stratejik ortaklıklar kurun.

Bu noktaları dikkate aldığınızda ve bunları faaliyetlerinize yansıttığınızda İK’nın, şirketin ihtiyaçlarıyla aynı çizgide olmasını ve de şirketinizdeki mevcut İK sisteminin rolünün yenilenmesini sağlayabilirsiniz. Bu meslek içinde yer alan bizler, İK’nın şirketin ilerlemesinde ve organizasyonel değişimde nihai katalizör olma fonksiyonları nedeniyle şirket içindeki konumunun ne kadar önemli olduğunun farkına varmalıyız.

İnsan Kaynakları alanında faaliyet gösteren bir profesyonelseniz, yaptığınız iş belki de bugüne kadar hiç bu denli kritik bir öneme sahip olmamıştı. İnsanları geliştirmek, şirket çıktılarını belirlemek ve üretmek, değişimin öncüsü olacak araçları yaratmak, bireysel gelişim, değişimi adapte etmek ve şirketin en yüksek performans potansiyeline sahip olmasını sağlamak...

İşte tüm bunları gerçekleştirmede çok önemli bir yere sahip olan İK’nın; liderlik masasındaki koltuğunu koruyabilmesi için her şeyden önce kendi gelişimi sürekli kılması ve ‘sürekli’ öğrenme konusunda şirket içinde örnek alınacak bir modeli temsil etmesi gerekiyor. Bunları başaranlar; müşteriler ile çalışma arkadaşlarına en yüksek uzmanlık derecesine sahip olarak katkıda bulunabiliyor.

Bunları gerçekleştirmek için ise, İK alanındaki mevcut uygulamaların yanı sıra en yeni trendlerin de bilinmesi çok büyük önem taşıyor.
O halde İK’da gittikçe önem kazanan ve gelecekte kaçınılmaz olacak gelişmeler, değişimler neler?

Yöneticiler sürekli olarak İK’nın sorumluluk alanını genişletmeye ve yapılan işin katma değerini, ölçülebilir sonuçlar ve organizasyonel performans kriterleri çerçevesinde değerlendirmeye çalışıyor. Aslında bu istek; ihtiyaçları karşılamaya yönelik geleneksel rolden, insan performansını geliştirme ve organizasyonel değişiminin önünü açmaya dayanan dönüşümsel bir role geçişi ifade ediyor. Sonuç olarak, yöneticilerin bu isteğini karşılamak için, aşağıda yer alan temel alanların gelecek yıllarda İK profesyonelleri için kritik öneme sahip olacağının bilinmesi gerekiyor:  İhtiyaçları analiz etmek ve çözüm önerilerinde bulunmak... Stratejik düşünmek... Etkin iletişim kurabilmek... Sonuçları yönetmek... Bu uzmanlık alanlarında başarılı olmak için İK profesyonellerinin kendi rollerini yeni bir odak noktasından hareketle gerçekleştirmeleri gerekiyor.

Bizde içerik bol, seni düzenli olarak bilgilendirmemizi ister misin? :)