“Geleneksel yapıyı koruyarak Vakko kültürünü yeni ekip arkadaşlarımıza aktarmak ve yaşamasını sağlamak en önemli ilkemiz…”
Satır aralarında azim, yaratıcılık ve “ilkleri” barındıran bir öykü bu:
Önündeki müşteri kuyruğuna hayranlıkla bakılan Şen Şapka’dan,
yandığında işçilerle el ele verilerek 3 ay içinde yeniden yaratılan bir fabrikaya,
savaş yıllarının griliğini renklendiren eşarplardan Türkiye’nin ilk gençlik merkezine, dünyanın ilk moda okulu ile yapılan işbirliğine uzanan bir öykü, Vakko’nunki…
Kurucusu “Başarıya giden yolda, insan faktörü
birinci derecede önemlidir ve ondan daha önemli hiçbir şey yoktur” diyen 55 yıl önce Beyoğlu’nda açılırken mağaza ekibinin eğitimlerini vermek üzere Amerikan’dan eğitmenlerin geldiği bu kurumun
bir diğer özelliği de, pek çok şirkette yeni konuşulmaya başlayan
çalışan gelişimi konusundaki pek çok uygulamanın yıllarca önce hayata geçirilmiş olması…
Hal böyle olunca, Vakko ve Vakko ESMOD Moda Akademisi Eğitim Direktörü
Çiğdem Mete’nin kapısını çaldığımızda, konuşacak pek çok konu oluyor.
Eğitimin müstakil bir yapısı olduğunu ve doğrudan CEO ile CEO yardımcısına bağlı olduğunu vurgulayan Mete, göreve geldiği 1 yıl içinde hayata geçirdikleri uygulamaları anlatırken; en önemli ilkelerinin geleneksel yapıyı koruyarak Vakko kültürünü aktarmak, yaşamasını sağlamak olduğunun altını çiziyor.
Bugünü ve geleceği konuşmadan önce biraz geçmişe dönelim: Kariyer öykünüzü bizimle paylaşır mısınız?
Ben aslında ekonomistim; İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi İktisat bölümü mezunuyum ama insana dokunabileceğim bir alanda kariyer yapmayı hayal ettiğim için profesyonel hayata 90’lı yılların başında Beymen Mağazacılık’ta adım attım. 4 yıl kadar burada görev yaptıktan sonra, kariyerime bir Amerikan markası olan Ralph Lauren ile devam ettim ve bu sayede yurtdışı deneyimi elde etme fırsatı buldum. New York, Paris, Londra, Münih, Milano gibi şehirlerdeki marka temsilciliklerinde hem mağaza hem de merkez ofiste deneyim kazandım.
Türkiye’ye döndükten sonra; 2005 yılında Shaya Mağazacılık’ta eğitim sorumlusu olarak görev aldım ve bu dönemde sahada ve yurtdışında edindiğim deneyimleri eğitimcilik hayatıma yansıtma fırsatı buldum. Bu süre zarfında 11 uluslararası markanın tüm eğitimlerinin her seviye için tasarlanması, sunulması, değerlendirilmesi, adaptasyonu ve geliştirilmesinden sorumlu olarak görev yaptım ve Shaya deneyimi ile birlikte kariyerimi tamamen eğitim fonksiyonunda yürütmeye karar verdim.
2011 yılında Beymen Mağazacılık’a Eğitim ve Geliştirme Müdürü olarak geri döndüm. Burada İK çatısı altındaki departmanı kurdum; onboarding’den yönetici eğitimlerinin tasarlanmasına, performans ve kariyer yönetimi süreçlerine ve iş tanımlarının yazılmasına kadar İK süreçleri ile ilgili birçok alanda görev yaptım.
Kısacası mutfaktan yetişme bir yöneticiyim ve 27 yıllık kariyerim süresince perakendedeki sonuç olan “satış”ı hazırlayan tüm kanallarda görev yapma şansı buldum. Eğitim sayesinde de şirketteki her pozisyondaki, her kademedeki çalışana dokunma fırsatı yakalıyor ve bundan sonsuz keyif alıyorum.
2016’nın Şubat ayından bu yana Vakko’da görev yapıyorsunuz. Şu anda kaç kişilik bir ekibi yönetiyorsunuz?
Nasıl bir yapılanmanız var?
Şu anda, Vakko Kurumsal ve Vakko Esmod Moda Akademisi olmak üzere birbiri ile entegre iki ekip ile birlikte çalışıyoruz. Vakko Kurumsal Eğitim, bir birimimiz; Vakko Esmod ise bir markamız. Eskiden temel mağazacılık eğitimleri verilen fonksiyon ile Vakko Esmod birbirinden bağımsız çalışıyordu. Son dönemde her iki tarafın da sinerjisinden yararlanmak üzere ekipleri entegre ettik.
Akademi tarafında çalışmakta olduğumuz sektörde yer alan profesyonellerden oluşan danışman grubumuz var. Sayımız 80’in üzerinde… Kurumsal taraftaki ekip ise merkez ve mağaza eğitim sürecinden sorumlu. Akademi tarafında yer alan ekip iş geliştirme, program koordinatörlüğü, satış, muhasebe, öğrenci işleri ve tercüme birimlerinden oluşuyor ve aynı zamanda kurumsal ekibe destek veriyor.
Vakko odağında, kalbinde insan olan bir kurum... Bu noktada insana yatırım çok önemli. Bugün bile pek çok kurumda yeni yeni hayata geçirilmeye başlayan uygulamalar neredeyse 30 yıl önce Vakko’da deneyimleniyormuş. Türkiye’nin en köklü markası Vakko’da bu geleneksel ve köklü yapıyı koruyarak Vakko kültürünü yeni ekip arkadaşlarımıza aktarmak, yaşamasını sağlamak en önemli ilkemiz.
BU AKADEMİDE MODA VE KARİYER VAR…
ESMOD, 1841’de Fransa’da kurulmuş, 176 yıllık geçmişe sahip, dünyanın ilk moda okulu... 2013’den beri Vakko Esmod Moda Akademisi olarak İstanbul’da faaliyet gösteriyor.
Vakko Esmod Moda Akademisi’ndeki 3 yıllık diploma programının ilk iki yılında öğrenciler konsept yaratmaktan kalıp ve dikime kadar işin temellerini öğreniyor. Ayrıca sene içinde spesifik eksiklerini giderebilecek, dışarıdan katılıma da açık pek çok kısa dönemli sertifika programı da mevcut.
Akademinin programında ana dersler; moda tasarımı ve modelizm & drapaj teknikleri, ikincil dersler ise moda kültürü ve tarihi, moda yönetimi, tekstil ve kumaş bilgisi, bilgisayarda çizim ve tasarım dersleri ile pekiştirilmiş bir müfredat içeriyor. Eğitim yılları boyunca öğrencilerin yeni koleksiyonlar geliştirmelerine de imkan veriliyor.
Sertifika programları ve kurumsal eğitimler de mevcut. Bu kurumsal eğitimler içinde, “Eğitimcinin Eğitimi” ve “Ekipte Jenerasyon Farklılıkları Uyumu ve Yönetimi” gibi konular bulunuyor.
Hem diploma, hem de sertifika programlarından yılda 500’e yakın öğrenci mezun oluyor. Akademide öğrenim gören yabancı öğrenci oranı %33.
Moda Tasarımı eğitmenleri, ESMOD Paris’ten gelen yabancı eğitmenler. Vakko’da yöneticilik yapan isimler de dahil olmak üzere sektörün önemli isimleri, moda tasarımından yönetimine, iletişimden moda kültürüne çeşitli alanlarda eğitim veriyor.
Göreve başladıktan sonra ekibinizle birlikte hayata geçirdiğiniz ve paylaşmak istediğiniz yeni çalışmalarınız oldu mu?
Az önce de belirttiğim gibi Vakko Kurumsal ve Vakko Esmod arasındaki entegrasyonu sağladıktan sonra hiç vakit kaybetmeden “Vakko Dünyası’nda Kariyerim” adı altında bir eğitim tasarladık. Öncelikle herkesin katılımının zorunlu olduğu adımları belirledik. Onboarding bunlardan biri oldu. Tüm çalışanlarımızın buranın tarihini, kültürünü, değerlerini bilmesini çok önemsiyor ve bu konunun her şirkette çok iyi oturtulmuş olması gerektiğine inanıyoruz.
Öte yandan görgü kurallarından kişisel imaja uzanan ve 3 gün süren temel eğitimleri de bu paketin içine aldık.
Bu eğitimin ardından 2 aylık deneme süresini tamamlayan arkadaşlarımızı “Vakko Dünyası – 2” eğitimlerine almaya başladık. Çalışanlarımız birinci bölümde aldıkları eğitimin ileri seviyesine katılmaya başladı. Bu arada sezon ve marka eğitimlerinin de sürekliliği sağlandı.
Tüm bunların yanı sıra, kariyer basamaklarında yükselmeye başlayan arkadaşlarımızı yönetici havuzuna alıyoruz. Burada, belli kriterler doğrultusunda İK ve satış direktörümüz ile koordineli olarak ilerliyoruz. Performans yönetimi bu noktada çok önemli. Havuza aldığımız arkadaşlarımızı Liderlik Akademisi çatısı altında eğitiyoruz. Bu eğitimler sırasında dışarıdan danışmanlardan destek alıyor, farklı sesler duymalarını sağlıyoruz.
Kısacası burada hiç bitmeyen bir öğrenme süreci tasarladık.
Öte yandan, 2016 benim açımdan da yeni bir alanda deneyim kazanmaya başladığım bir yıl oldu. Kurumsal eğitim ve geliştirme fonksiyonunun yanı sıra kuruma bağlı ve uluslararası bir yapı ve ağa sahip olan, iç ve dış çok yönlü hizmet veren ve sürekli gelişen akademik bir yapıda da yöneticilik deneyimi iyi bir fırsat oldu benim için.
Daha öncesinde kurumsal tarafta olup neye ihtiyaç var ise ona göre ilgili kurumlardan hizmet talep ederken, şimdi ihtiyaca yönelik alanlara göre program geliştirip sunmak çok verimli sonuçlar yaratıyor. Bu noktada sonuca çarpan etkisi yaratacak yeni aktörleri organizasyonel yapıya taşımak çok önemli bir etki yarattı.
Şimdilerde üzerinde çalıştığınız yeni uygulamalar var mı? Ekip olarak neler öncelikli olarak yer alıyor ajandanızda?
Akademi olarak kurumlara özel eğitim çalışmaları önemli bir kanalımızı oluşturuyor. Eğitim alanındaki uluslararası deneyim ve farkımızı akademimiz aracılığıyla sektör ile paylaşmak bu noktada büyük önem taşıyor.
Eğitim kalitemizi paylaşmak, yaygınlaştırmak üzere sosyal sorumluluk projelerimizi hayata geçiriyoruz. Bu alanda Milli Eğitim Bakanlığı ile Türkiye genelinde gerçekleşecek çok özel bir proje üzerinde çalışıyoruz. Uzman olduğumuz alandaki bilgi, birikim ve tecrübemizi taşıyacağımız bu önemli proje bizi çok heyecanlandırıyor.
Tasarım dernekleri aracılığıyla tasarımcı olarak yetişmekte olan öğrencilerimizin markalaşma süreçleri, tasarımcı olarak Türkiye’yi kendi segmentlerinde temsil etmelerine destek olmak üzerine çalışmalarımız sürüyor.
Deneyimli bir yönetici olarak eğitim & gelişim dünyasının geleceği konusunda neler öngörüyorsunuz?
Çağın getirdiği hız, eğitim ve gelişim dünyasına da yansıyor. Zamanın doğru kullanılması artık çok önemli; dijitalleşme kaçınılmaz. Genç arkadaşlarımız bilgilere hızla ulaşmak istiyor; bilgiyi kapsül olarak alma taraftarı. Anlık bilgi transferinde bu araç çok önemli ama yine de hedef davranışa yönelik değişim olduğundan deneyim paylaşımı her zaman baş aktör olarak devam etmeli. Bu noktada iç eğitmenlerimiz, fonksiyonlardaki deneyimli arkadaşlarımız bizim için altın değerinde. Onlarla sık sık bir araya gelmek gerekiyor. Herkesin özgürce katılabileceği, fikrini paylaşabileceği, her kademe arası etkileşime imkan sağlayan bir bütün içerisinde eğitim sisteminin kurgulanması çok değerli.
Tüm bunların yanı sıra, eğitimde en önemli noktanın fırsat eşitliği olduğunu düşünüyorum. Özel sektördeki imkanlar yaygınlaştırılmak üzere paylaşıma açık olmalı. Eğitim gönül ile olacak ve etkisi yansıyacak bir alan, hizmetler ulaşılabilir olmalı. İnsana dokunmak çok değerli.
Eğitim gönülden olduğu zaman çok etkili olduğuna, yansımalarının farklı hale geleceğine inanıyorum.