Hangi liderlik kazandırır?
“Kişiler, ne oldukları konusunda her zaman koşulları suçlar. Ben koşullara inanmam. Bu dünyada başarılı olanlar; ayağa kalkıp istedikleri koşulları arayanlar ve bunları bulamadıklarında yaratanlardır.”
19’uncu yüzyılda yaşayan oyun yazarı, eleştirmen ve sosyal reformcu George Bernard Shaw’un, kişisel etkililik konusunda söyleyecek pek çok yararlı sözü vardı. Onun yorumlarından bazıları aynamın önünde durur ya da yıllardır günlük ajandamda yapışıktır. Şu sözleri, hepimizin yaptığı bir yönetim-liderlik seçimine göndermede bulunuyor: “Mantıklı kişi kendini dünyaya uydurur; mantıksız olan ise dünyayı kendisine uydurmaya çalışmakta ısrarlıdır. Bu nedenle tüm gelişim mantıksız kişiye bağlıdır.”
Liderler, bir değişiklik yapabileceklerine inanacak kadar “mantıksız”dır. Tıpkı termostatlar gibi onlar da ortamın ısısını ayarlamaya çalışır. Bu liderler sadece olanı yansıtmak yerine, olabilecekleri tanımlamaya ve yaratmaya çalışır. Ama eğer kalorifer ya da klima çalışmıyorsa ya da tüm camlar açık bırakıldıysa, termostat odanın ısısını değiştirmekte başarılı olamaz. Ama yine de denemeye devam eder.
Termometre yöneticiler, zayıf sonuçlar konusunda koşullarını suçlar. Bahanelerinin arasında ekonomi, azalan iş etiği, rekabet, iş ortakları, eşleri, düzensiz oyun alanı, hükümet, politikacılar, bürokrasi, organizasyonlarının kültürü, mantıksız müşteriler, patronları, merkez ofis, sendikalar, yönetim, hissedarlar yer alır ama bahaneler asla bununla sınırlı değildir.
Bu koşulların gerçek olduğu doğrudur. Ve evet, performans üzerinde olumsuz etki yaratabilirler. Ancak ben hemen her sektörde, koşullar arasında sıkışıp kalmayı reddeden en azından bir lidere rastladım. Ya da umutsuz bir bürokrasi içinde de, çok az ya da hiç güce sahip olmasına karşın etraflarını saran tuhaflıklara karşın hem kendilerini hem de organizasyonlarını geliştirebilenleri gördüm.
En sevdiğim posterlerden birinde, etrafını sedir ağaçlarının sardığı bir labirentte yollarını bulmaya çalışan bir grup insan resmedilir. Labirentin tam ortasında elinde zincir testere bulunan bir lider vardır. Bir bahçıvan olarak, bu görüntü yüzümün ekşimesine neden olsa da, geleneksel yol üzerinde tökezlemeyi reddetme imajı bende güçlü duygular uyandırır.
İlk danışmanlık şirketim olan The Achieve Group’taki ilk yıllarımızda, kilit bir hedefimiz vardı: “Danışmanlık ve eğitim alanındaki kuralları değiştirmek”… Kendime ve beni takip edenlere karşı termostat liderlik sergilemeye çalışıyordum. En zor zamanlarımızda, hatırlamakta gerçekten mücadele ettiğimiz konu şuydu: Ekonomiyi ya da yılın belli dönemini suçlarken, aslında koşulların kaynağına parmak basıyorduk.
Bu noktayı kanıtlamak için, bir keresinde on yıllık satışlarımızın artışını şemaya dökmüştüm. İnişler ve çıkışlar ile, yeni ürünler, pazarlama, iç eğitim gibi konular arasında korelasyon vardı. Ekonomi, rekabet ve bunun gibi dış faktörler ile olan korelasyon ise düşüktü. Elbette eğer bu faktörlerin bizim kaderimizi belirlediğine inansak ve böyle davransaydık öyle olacaktı.