Global ekonomik krizin psikolojik etkileri


Global ekonomik kriz başladığı ilk günden itibaren finansal anlamda her alanda kendini göstermeye başladığı gibi sosyolojik ve psikolojik anlamda da değişimlere yol açtı. Ekonomik alanda yaşanan şok toplumda da aynı etkiyi gösterdi. Aniden gelişen finansal çöküş bireylerin ilk başta bu duruma inanmamasına, durumu kabullenmemesine ve yok saymasına sebep oldu. Diğer bir deyişle her sosyal, ekonomik veya doğal felaketin ardından yaşanan şok, bireyleri bu global ekonomik krizde de etkisi altına aldı.

Bireyler her büyük değişimin, her kaybın ardından yaşanan şok etkisini yaşadı. Daha sonra bu doğal psikolojik süreci öfke takip etti. İhmaller, önlemsizlik, siyaset ve ekonomik alandaki boşluklar sorgulanmaya başladı. Siyasetçiler, ekonomistler, yetkililer suçlandı; sorunlar, sonuçlar masaya yatırıldı, tartışıldı. Ev kadınından üniversite öğrencisine kadar herkes televizyonun başında tartışma programlarını izlemeye başladı; daha önceden televizyonda ekonomi programları zaplanırken bir anda en çok seyredilen programlar haline geldi pek çok kişi tarafından... Diğer bir deyişle herkes kıyısından köşesinden ekonomist oldu ekran başında, yorum yaptı, tahminlerde bulundu. “Sence ne olacak?” soruları, “Daha ne kadar kötü olabilir ki!” yorumları yükselmeye başladı. Yani belirsizlik başladı; insanı yoran, düşündüren ve karamsarlığa iten... Global ekonomik krizin en büyük psikolojik etkilerinden biri de bu belirsizlik oldu; ne olacağını bilememe, gelecek kaygısı…

Gelecek kaygısı pek çok kişiye önceki harcamalarını düşündürttü; pişmanlıklar başladı, keşke daha fazla para kenara koysaydım düşüncesi sardı. Tüm lüks tüketimin kesilmesi, kaygıları azaltmadı; temel ihtiyaç giderleri ne kadar kesilebilir derdi başladı. Okul taksiti, ev kirası, diğer tüm faturalar ödenmesine ödeniyorlardı da, ya bir gün ödenemez duruma gelinirse endişesi baş gösterdi. İşsiz kalma korkusu çalışanların en büyük kabusu haline geldi.

Global ekonomik krizin başlaması ile işten çıkartmalar arttıkça kişi kendini sorgulamaya başladı; çalışma performansını, yaptığı ufak tefek hataları, işten çıkartılıp çıkartılmayacağını…

İşyerindeki sosyal hayat etkilenecektir

Tüm bu düşünceler kişinin gerginlik ve kaygı yaşamasına sebep olur. İş yerindeki en iyi arkadaşı ile rekabet haline girmesine, diğer çalışanları potansiyel tehlike olarak görmesine sebep olurken onlardan daha başarılı olma stresini artırır. Yaptığı işleri gizlemeye, açık vermemek için uğraşmaya, daha az konuşmaya; diğer bir deyişle sessizliğe iter.

Tüm bu düşünceler, endişeler ve kaygılar kişiyi kısa zaman içinde sinirli, agresif ve tahammülsüz biri haline getirir. Kendini güvende hissetmemek, herkese şüphe ile bakmak, iletişimi en aza indirgemek kişinin kendi içindeki çelişkileri arttırırken iş yerindeki sosyal hayatını da etkileyecektir. Sosyal ilişkilerin zedelenmesi, güvensizlik hissi, yoğun stres ve baskı, kaygı ve gerginlik iş yerindeki motivasyon ve konsantrasyonu etkiler. Durmadan “acaba işten çıkartılacak mıyım?” düşüncesi içinde olmak, çevresindekiler ile gizli rekabete girip kendini baskı altında hissetmek, yatırımlarını, harcamalarını düşünmek, kişinin işe olan konsantrasyonunu azaltır.

Motivasyon ve konsantrasyon sağlamayan işte kişinin hata yapma olasılığı artar. Kişi hata yaptıkça işten çıkartılma korkusu artar, motivasyonu daha da düşer. Bir kısır döngü içine sürüklenir.

Yönetici ve işverenler üzerindeki etki

Öte yandan, global ekonomik kriz çalışanları olduğu gibi yönetici ve işverenleri de etkiledi. İflas etme korkusunun artması, yatırımlardan kaçınma, risk almamaya çalışma, çalışanların işe devam edip etmeyeceğinin kararını vermek zorunda olma; kaygı, stres, korku ve belirsizliği beraberinde getirdi.

Yöneticilerin bulundukları konumdan dolayı içinde yaşadıkları kaygı ve belirsizlikleri belli etmemeye çalışması, paniğe sebep olmamak için takındıkları tavır, yaşadıkları stres ve baskıyı daha da arttırır. Dışarı aktarılamayan, kişinin içinde bastırılmaya çalışılan korku, endişe ve güvensizlik kişinin ruhsal ve fiziksel sağlığını etkilediği gibi, çalışanlara karşı tutumunu da olumsuz yönde etkiler. Daha sinirli ve tepkisel hale gelmesine sebep olur. Bu durum yöneticilerin diğer çalışanlarla olan ilişkisinin zedelenmesine; yönetici vasıflarından olması gereken liderlik, motivasyon ve performans arttırma yetilerinin zayıflamasına zemin hazırlar. Hafızanın zayıflamasına ve karar verme yeteneğinin yıpranmasına neden olur. Hata yapma olasılığı artar.

Çalışan ve işverenlerin farklı dinamiklerle ama birbirine benzer yaşadığı güvensizlik, kaybetme korkusu, gelecek endişesi, belirsizlik ve iş ortamında yaşadığı sosyal ilişkilerdeki zedelenme; işinden soğumasına, uzaklaşmasına neden olur. İşin, hayatın çok önemli bir bölümünü kapsadığı düşünülürse, bu alandaki olumsuzluk hayatın genelinde de kendisini gösterir.

… Ve aile yaşamı

İş yerinde yaşanılan sıkıntıların yanı sıra global ekonomik kriz aile hayatını da etkiler. Daha öfkeli ve stresli olan kişiler evde eşlerine, çocuklarına karşı da daha tahammülsüz olur. Eşler ve çocuklar krizden önceki hayatlarını devam ettirmek istedikçe evde yaşanılan çelişkiler, kavgalar artabilir. Kişinin iş hayatında yaşadığı güvensizlik, huzurluksuz; ev ve aile hayatına da taşınır. Çocuk sahibi olmak isteyen çiftler gelecek kaygısından dolayı bu planlarını askıya alabilirler. Tüm giderler en aza indirildiği için dışarıya yemeğe gitmek, tatil planı yapmak veya eve yeni bir şeyler almak gündemden çıkar. Sosyalleşme olanaklarının en aza indirgenmesi, ileriye dönük planların yapılmaması kişilerde oluşan stres ve baskının şiddetinin daha da arttırmasına sebep olur. Kişinin hayata olan umudunun ve motivasyonun kaybolması hayat etkinliğini düşürür; sağlıklı düşünemez hale getirir.

İş yerinde ve aile hayatında yaşanan bu durum kişilerde kaygı bozuklukları, depresyon, panik atak, agorafobi, uyku bozuklukları, yeme bozukluğu, ülser, migren, cilt bozuklukları, saç dökülmesi, adet düzensizliği gibi psikosomatik hastalıklar görülmesine sebep olur. Bu psikiyatrik hastalıkların oluşmasına sebep olan temel kaynak kişinin iş ve ev hayatında ekonomik krize bağlı olarak yaşadığı stres ve onun sebep olduğu duygulardır. Bu durumda etkili stres yönetimi kişinin ruh sağlığını koruması açısından oldukça önemlidir.

Öneriler

Çalışanların işleri ile ilgili belirsizliklerin, kafalarındaki soru işaretlerinin, kaygıların yöneticiler ve iş verenler tarafından giderilmesi stres yönetimine katkıda bulunacaktır. Kriz ortamında psikolojik faktörlerin çalışanların performansını düşürmemesi, buna bağlı olarak daha fazla finansal problemin oluşmasının önlenmesi için yöneticiler ve onların çevresinde çalışanların arasındaki ilişkinin normalde olduğundan daha kuvvetli olması gerekmektedir. Kriz yönetiminin en önemli şartlarından bir tanesi de budur. Yöneticilerin işyerinde güven ortamını sağlaması, kafalardaki soru işaretlerini gidermeye çalışması çalışanların iş yerindeki gelecekleri ile ilgili kaygılarını bir oranda azaltacaktır. Bireysel çalışmalardan çok grup çalışmasına ağırlık verilmesi çalışanların birbirleri ile olan ilişkilerinin zayıflamasını büyük ölçüde engelleyecek, bireysel rekabetinin kriz ortamında artması ve buna bağlı olarak gelişebilecek baskının motivasyonu etkilemesi önlenebilecektir.

Global ekonomik krizin bireylerde ve grupta yarattığı psikolojik rahatsızlıkları önlemek amacı ile şirketlerin yönetici ve çalışanlarına psikolojik destek olanağı sağlaması, kriz ortamında yaşanan stres, kaygı ve belirsizliklerle başa çıkmak için psikologların verdiği eğitim programlarına dahil olunması oldukça önemlidir. Stres yönetimi ile ilgili şirket bünyesinde eğitim, seminer ve programların sık sık yapılması hem yöneticileri hem de onların bünyesinde çalışanların içinde bulundukları stres ve baskı ile nasıl baş edebilecekleri konusunda yardımcı olacak; bundan kaynaklanan psikolojik rahatsızlıkların oluşmasına engel olacaktır. Aynı zamanda finansal kaygılardan kaynaklanan performans ve motivasyon eksikliği de giderilmiş olacaktır.

İş yerinde daha huzurlu olan bireyler ev yaşamlarında da rahatlayacaklar; içinde bulundukları kısır döngüden çıkmış olacaklardır. Kriz ortamları boşanmaların artmasına, psikiyatrik rahatsızlıkların çoğalmasına, intiharlara, alkol ve madde bağımlıklarının yaygınlaşmasına sebep olur. Bu nedenler psikolojik destek şarttır. Her şok sonunda yaşanılan alışma süreci belli bir zaman sonra oluşacaktır; önemli olan kriz anını en az şekilde yara alarak atlatmak, alışma sürecine sağlıklı bir şekilde geçmektir.

Krizin bireyler ve şirketler üzerinde yarattığı psikolojik etki iş verimini azaltacağı için üretimin azalmasında rol oynayacaktır. Finansal kaygılardan meydana gelen baskı ve belirsizlik hissi tüketimi en aza indirecektir. Üretim ve tüketimin azalması ekonomideki dengelerin alt üst olmasına sebep olacak, ekonomi bozuldukça toplum psikolojisi bozulacak, bunun etkileri her alana yayılacak, toplumsal bir karmaşa başlayacaktır. Ekonomik krizin olası tehditleri karşısında kurumsal ve bireysel psikolojik desteğin bir lüks değil; temel ihtiyaç olduğu unutulmamalıdır.

Uzman Psikolog Feyza Bayraktar
Nisan Psikolojik Danışmanlık Merkezi

Bizde içerik bol, seni düzenli olarak bilgilendirmemizi ister misin? :)