Geleceğin Yetkinlik Modelleri


Bunun tek tedavisi; sistemin daha şeffaf hale getirilmesi, daha sık denetlenmesi ve kişi veya kurumların davranışlarından sorumlu tutulması ile olabiliyor. İş ahlakı denilen bu tedavi şekli gelişmiş olan ülkelerde çok etkin bir şekilde uygulanabilmektedir. Ama Türkiye gibi gelişmekte olan bir ülkede 2001 senesine yaklaşırken hala istenilen düzeyde olmadığı ortadadır.

Anglo saxon dünyasının "ethic" adını verdiği bu sihirli sözcük, endüstriyel üretim çağına 19. yüzyılda geçişten sonra hızla yükselen bir değer olmuştur. Son 100 senenin deneme ve yanılma yoluyla yapılan uygulamaları, 21. yüzyılda küresel iş dünyasına önemli yükümlülükler getirmiştir. Artık Amerika´da olan ve Türkiye´den mal alan bir firma, bu malın üretim sürecindeki tüm halkalarıyla ilgilenmekte ve gerek çalışma şartları gerekse çevreye olan duyarlılık unsurlarını alım kararlarında ön plana çıkarabilmektedir. Artık 15 yaşının altında çocuk çalıştırmak, kadın erkek ayırımı yapmak ve çevreye zarar vermek gibi unsurlar, firmaların dış pazarlarda müşteri kaybetmesine sebebiyet vermektedir.
Tüm bu gelişmelere rağmen, özellikle servis ve finansman sektörleri, iş ahlakı prensipleri konusunda henüz batı standartlarını yakalayamamışlardır. Yazımın başlığı olan "Ahval i adiye" ile düşüncesi ticaretin yapıldığı, iş etiklerinin yok sayılacak kadar az olduğu bir sistem oluşmuştur. Gerek perakendecilikde, gerek turizmde, gerek sigortacılıkda, gerek sağlık hizmetlerinde, gerekse bankacılık ve borsacılıkda haksız kazanç sağlamak, tüketiciyi yanıltmak ve yalan söylemek gibi sorumsuzluklara maruz kalmaktayız. Ve işin acı tarafı da, maalesef bu uygulamaların umumi iş ahvali tarafından kanıksanmış olmasıdır.

Lütfen düşünün; siz bir birey veya bir kurum olarak sigortacınıza, borsacınıza, bankacınıza, avukatınıza, muhasebecinize, danışmanınıza, turizm acentenize, canınızı emanet ettiğiniz sağlık kuruluşunuza, yemek yediğiniz "turistik" restoranınıza ne kadar güveniyorsunuz? Bunların belirli bir etik çerçevesinde çalıştıklarını düşünüyor musunuz? Borsacınız, yatırım portföyünüzü gereksiz alım satımlarla ne hale getiriyor? Tatile gittiğiniz otel, size neden bir şişe suyu fahiş bir fiyata satıyor? Aldığınız sağlık sigortası sizin ihtiyaçlarınızı, ihtiyacınız olduğu zaman karşılayabiliyor mu? Paranızı emanet ettiğiniz bankanız, yarın hala faaliyette olacak mı, yoksa sistemi kendi çıkarları için kullanmayı kanıksamış banka patronları sayesinde kendinizi devletdeki bürokrasi ile karşı karşıya mı bulacaksınız?

Borsa şirketleri sahipleri, gizli bilgileri aralarında paylaşarak onlarca milyon doları kazanırken, siz ne yapıyordunuz? Haydi sizi ve bizi bırakalım ve bu soruyu İMKB ve SPK´ya soralım. Onlar ne yapı yordular? Aldığı gizli bilgilerle hisse senedi fiyatları ile oynayan ve haksız bir kazanç sağlayan bu "değerli" iş adamlarının üstüne gidilemeyen bir sistemin, ben başarılı olduğunu düşünemiyorum. He le hele, daha sonra bu kişi veya kişileri bağış yaparken görmek ve medyanın da bunları hayırsever ve örnek iş adamları diye baş köşeye koymalarını bir türlü anlayamıyorum.

Ali Midillili
GYİAD Yönetim Kurulu Başkanı
gyiad@gyiad.org


Bizde içerik bol, seni düzenli olarak bilgilendirmemizi ister misin? :)