Esnek Çalışma toplumsal bir inovasyondur! 

Lider ve yöneticiler yıllardır çalışanların kurumsal değişimlere karşı direnç göstermesinden şikayet ederdi. Şimdi ise durum tam tersine döndü ama bu kez değişim kurumsal değil, evrensel... Bu değişimin adı da ‘esnek çalışma’… Esnek çalışma toplumsal bir inovasyon aslında, nasıl ki teknolojik inovasyonların gerisinde kalmak başarısızlığı getiriyorsa toplumsal inovasyonlardan uzak kalmak da başarısızlığı getirir. Buradaki başarısızlık da yetenek yönetiminde yatırımın geri dönüşüne en büyük sekteyi vuracak bir tetikleyicidir. Esnek çalışma isteyen yetenek bunu sağlamayan şirkette kalmayacak ve toplumsal inovasyonun peşinden gidecektir. Esnek çalışma modeli, gelecekte asgari bir gereklilik gibi görünüyor. 

Pandemiden bu yana yapılan tüm anket ve veriler, çalışanların tamamına yakınının uzaktan veya hibrit çalışmayı tercih ettiğini gösteriyor. SHRM’ın ABD ölçeğinde yaptığı araştırmaya göre ise kadın ve azınlık çalışanların %90’ı ofisteki gerilimlerden (en önemli gerilim konusu; ayrımcılık) kaçmak için uzaktan çalışmayı tercih edeceklerinin altını çiziyor. İşinin doğası gereği düzenli olarak işe gitmesi gerekenlerin ise sadece %7’si ofise gitmekten memnun… Bunun nedeni sadece pandemi olabilir mi? Tabii ki, hayır! 

Peki, bu toplumsal inovasyonu kim engelleyebilir? Devlet, iş yasaları, şirketler veya liderler? Yanıt: Hiç kimse! 

Aslında tüm mesele; kurum kültüründe bitiyor! Risk almayı ve değişimi benimsemeyen hantal yapılardaki şirketlerin garantici bir yapıları vardır. Hiçbir zaman değişimi ilk benimseyen olmak istemezler. Uzaktan veya hibrit çalışmanın ana akım olması için, bazı kişilerden/şirketlerden diğerleri için risk alması beklenir. Bu, daha iyi çalışanları elde tutma oranıyla onlara uzun vadeli rekabet avantajı sağlayabilir. Toplumsal inovasyonda riski alan kazanır. Elbette bu süreçte hatalar yapılır, operasyonel sıkıntılar çıkabilir ama ‘mesai’ye değil ‘iş’e değer veren esnek çalışma günün kazananı olacaktır. Ve burada bilgiye dayalı iş yönetimi çok stratejik bir alan haline gelecek.

İşyeri esnekliğini yetenek havuzunu genişletmek ve işyerini gelecek nesiller için daha erişilebilir kılmak için bir fırsat olarak yeniden çerçevelendirmezsek, inanılmaz bir avantajı kaybedeceğiz. Daha iyi bir iş-yaşam dengesi ile yüksek düzeyde kolektif üretkenliği birleştirebiliriz. 


İyi okumalar, 

 

Gülcan Çağlar Çalışkan 
Genel Yayın Yönetmeni 

Bizde içerik bol, seni düzenli olarak bilgilendirmemizi ister misin? :)