Eski Bir Job Hooper’ın Günlüğü
Kaan Kosova-Datassist
Eğitim nerede biter diye hiç düşündünüz mü?
Saçma değil mi… Eğitim hiç biter mi?
Peki, eğitim sadece okuldan mı temin edilir?
Mesela ben, üniversitenin ilk sömestiri sona doğru gelirken derslerin hemen hemen hepsinin aynı olduğu kanısına varmıştım. Gazetecilik bölümündeydim birkaç teknik ders hariç, isimleri farklı ama içerikleri çok benzer birçok ders vardı ve bu durum beni mutsuz etmeye başlamıştı. Yarıyıl tatilinde bir gazetede 1 ay için staja başladım ve yaklaşık 1 yıl boyunca orada kaldım. Sonrasında ayrıldım… Bir başka gazetede başladım, sonra diğerinde, daha sonra başkasında, bir de öbüründe… Böyle 6-7 gazete gezdikten sonra bir reklam ajansında işe başladım. Biraz da böyle devam ettikten sonra da sektör değiştirip agresif satış yapan bir şirkette satış departmanında işe başladım. Devamında da yine benzer bir senaryoyu satış tarafında yaşadım. Bu kez de 4-5 yer bu alanda gezdim. 24’üme geldiğimde ise 12. iş yerim olan ve bugün de çalıştığım yerde, Datassist’te işe başladım. Hatta okuldan mezun olduğumda bile Datassist’te çalışıyordum. Bugünlerde Datassist’teki 8. yılımı yaşıyorum.
Datassist’e başlamadan önce büyüklerim “Aman bu kadar çok yerde çalıştığını ulu orta açık etme, kötü bir intiba oluşturursun” diye telkinlerde bulunurlardı. Açıkçası bu iyi niyetli ikazları biraz kulak arkası ediyordum. Çünkü yaşıma göre inanılmaz tecrübeler kazanmıştım, bunu herhangi bir okuldan alamazdım ve o zaman da bunun farkındaydım.
Bugün, “Datassist’te ne iş yapıyorsun” diye soruyorlar, aslında önceki 11 iş yerimde edindiğim tecrübelerin mükemmel bir karışımını yapıyorum. O yüzden birkaç satırla anlatmak pek de kolay olmuyor. İş hayatımda karşıma yeni çıkan birçok olumlu ya da olumsuz durumu sanki bir yerlerden tanıyormuş gibiyim. Bu durum da çoğu zaman müthiş bir hareket kabiliyeti sunuyor bana...
Dünya döndükçe eğitim, gelişim bitemez. Ancak eğitim her zaman için okulda olacak diye bir kural yok. Okullar elbette en önemli yer ancak dışarıdaki tecrübeler de çok önemli. Genç yaşta iyi ya da kötü çok şey görmek, geleceği şekillendirmek adına çok büyük önem taşıyor. Ezcümle; genel olarak işe alımcıların, aday olarak çok sevmeyeceği bir profildim. İki paragraf önce örneğini verdiğim büyüklerim, telkinlerinde haksız değillerdi. Genel intiba öyle. Çünkü job hooper’lar pek sevilmez ve ben de küçük bir job hooper’dım.
Bir Job Hooper Neden Tercih Edilmez?
Şimdiye kadar olumlu bahsettim. Fakat olumsuz ve sevilmeyen yanları da epey fazla. Öncelikle job hooper’ın tam olarak ne olduğunu daha net ifade etmem gerek. İş dünyasında “sık sık” iş değiştiren kişilere bu sıfatı yapıştırıyoruz. “Sık sık”tan kastımız bir yerde 1 yıl, 2 yıl gibi iş hayatı için kısa süren zaman dilimleri arasında kalıp, hop diye yeni bir yerde işe başlayan, CV’si şirket isimleriyle dolup taşan kişiler.
Her ne kadar “profesyonellikte duygulara yer olmaz” desek de burada adayın aleyhine küçük bir duygu parlaması yaşıyor ve bu kişilere güvenimizi eksi puanla başlatıyoruz. Güvenmiyoruz yani. Bir refleks olarak diyoruz ki “neden bu kadar iş değiştirmiş, ya bizi de bırakıp giderse”. İşe alımcı olarak çok da haksız olmayabiliriz.
Bir de bu kadar sık iş değiştiren bir kişinin, elbette çıkış nedenleri de önemlidir. Bu kişi belki de ekip içinde huzursuzluk çıkaran birisi -ki genelde akla ilk bu gelir.
Her çalışan, kurum için bir ticari yatırımdır. İşveren bunun için maddi bir kaynak ayırır. Yeni gelen çalışana verilecek bir eğitim belki de karşılığını gösteremeyecek. Ekipman, oryantasyon çalışmaları ve sair birçok eylem ve nesne de cabası. Bu kişiyle bir projeye başlamak da çok zor olacaktır. Çünkü yine potansiyel aidiyet sorunu barındırdığı için projenin ilk çeyreğinde “bana eyvallah” deyip sizi yüz üstü bırakabilir.
Bir Job Hooper Neden Tercih Edilmeli?
Job Hooper’ımızı yukarıda yeteri kadar gömdüğümüzü düşünüyorum. Peki, bu kişinin hiç mi iyi bir yanı yok Allah aşkına? Öncelikle piyasayı çok iyi bilir. Bu da demek oluyor ki geniş bir profesyonel ağa sahip. Bu da potansiyel bir müşteri ya da iş ortağı anlamına geliyor ve size harika bir kaldıraç etkisi yapabilir. Genelde hep daha iyisini ya da daha yenisini arayan bir karakterde olduğu için içsel motivasyonu çoğu zaman yüksektir.
Çok fazla iş değiştirdiği için çok farklı tecrübelere sahip olması özellikle iç süreçlerde daha önce farkına varamadığınız bir vizyon katar. Yine bu tecrübe yelpazesine bağlı olarak problem çözme yetisi de hayli güçlüdür.
Adaptasyon süreci neredeyse sıfıra yakındır ve bu size hem maliyet hem de zaman tasarrufu sağlar. Aldıracağınız herhangi bir eğitimi zaten daha öncesinde almış olabilir.
Job Hooper’ı Nasıl Tutmalı?
Job hooper’lar konfor alanında olmayı sevmez, sürekli yeni denizlere yelken açmak isterler. Eğer şirketinizde böyle bir alan oluşturabiliyorsa job hooper’ı tutmak için ekstra çaba harcamanıza gerek kalmayabilir. Yani aynı şirkette farklı iş deneyimlerine kolay kolay hayır demezler.
Elbette tek strateji ona yeni alanlar açmak değil. Şeffaf bir kariyer planlaması yapabiliyor olmak da çok büyük önem teşkil ediyor. Buna bağlı olarak net ifade edilmiş ücret politikalarına eklemek gerek. Bu kişiye proje bazlı özgürlük tanımak da yine bu muhteşem çalışanı oyunun içine çekmek için güzel bir asist.
Ve tabii ki onları fark etmek, görünür şekilde takdir etmek de herkes gibi job hooper için de gereklidir. Job hooper’lar navigasyona hedefi yazıp verilen rotada ilerlemeyi pek sevmez. Onların yolculuğu daha çok labirente benzer. Bırakın job hooper’lar keşfetsin, vizyon katsın, geliştirsin, oynasın!