“En değerli sermayemiz insan kaynağımız prensibiyle hareket eden, Karşılaşılan zorluklarda yaratıcı kimliğe sahip, Her zaman iç müşteri hassasiyetiyle yaklaşımlarını belirleyen, Butik bir İK’yız…”

Bilkom ofisine girdiğinizde ilk dikkatinizi çeken, zemine kazınmış, yıllara dağılan pazarın çok üzerinde gerçekleşmiş yüksek büyüme rakamları oluyor. Apple, ASUS, Huawei, Celly ve Warner Bros gibi çağımızın trend yaratan markalarının tüm Türkiye’deki satış ve dağıtım faaliyetlerini katma değerli distribütörlük stratejisi altında yürüten Bilkom, başarı grafiğini sürekli artırırken İK alanında da başarılı çalışmalara imza atıyor: Hayata geçirilen uygulamalar, kademeden bağımsız açık iletişim ve anlık geri bildirim sayesinde çalışan bağlılığı ve çeviklik oranı sektörün çok üzerinde…..

“Biz butik bir İK yaklaşımıyla hareket ediyoruz. Her bir çalışanımız bizim için ayrı bir müşteri. Dolayısıyla çalışanlarımıza paylaşmak istedikleri her alanda danışmanlık sunuyoruz” diyen Bilkom İnsan Kaynakları Müdürü Burak Sezer’den “Hangi seviyede olursa olsun, satış ve karlılık hedeflerine tam bir ekip ruhuyla koşuyoruz” dediği çalışanlar için yaptıkları çalışmaların ayrıntılarını dinliyoruz.


Öncelikle bize, Bilkom’daki İK yapılanması hakkında bilgi verir misiniz?

Kurumsal yaklaşımlarımızı ve dahil olduğumuz Koç Topluluğu değerlerini yansıtan İK uygulamaları ile yalın bir İK organizasyon yapısına sahibiz. Dört kişilik bir kadro ile şu anda, çoğunluğu satış ekibi olmak üzere 65 kişilik bir ekibe hizmet sunuyoruz. İstihdamımız artıyor, ekibimiz büyüyor; 2017 sonuna kadar çalışan sayımızı yaklaşık %15 oranında artırmayı planlıyoruz.  Büyüyen ekiple birlikte, insan kaynağımıza bakış açımız daha önce de olduğu gibi niceliksel değil, niteliksel üstünlük olarak devam edecek; butik insan kaynağı anlayışımızdan ödün vermeyeceğiz.

Açar mısınız “Butik İK” kavramını?

Bilkom İK ekibi olarak; kişiye özel uygulamalar hayata geçiriyor, her bir çalışanımızın ihtiyacını, kariyer gelişimini dikkate alıyoruz. Yalın bir çalışan grubumuz olduğu için herkese tek tek dokunabiliyoruz. Dolayısıyla kişilere her noktada danışmanlık yaptığımızı söyleyebilirim. Bunun sonucu olarak ekipler de bizi sadece yönetimin iş ortağı değil, kendilerinin de bir temsilcisi olarak görüyor. Tarafsız ve stratejik iş yapış prensiplerimiz ile hem yönetime hem de ekiplere eşit mesafedeyiz. Bu sayede talepleri ve süreçleri yönetirken tam bir çıpa görevi görüyoruz diyebiliriz.

Yaratıcı ve değer katan bir kimliğe sahip olan İK birimimizin görüş ve yönlendirmesine değer verilen Bilkom’da, bu anlamda tüm süreçlerde yönetimin gerçek bir ortağıyız.

İK uygulamalarını hayata geçirirken hangi faktörleri dikkate alarak ilerliyorsunuz?

“En değerli varlığımız insan kaynağımız” bakış açısında olan Koç Topluluğu’na dahil olmanın yarattığı büyük bir sinerji ve aldığımız rehberlik elbette mevcut. Ancak biz burada grubumuzun değerleri ve vizyonunun yanı sıra Bilkom karakterine özel bir takım dokunuşlarla bize özel bir insan kaynakları modelini başarıyla uyguluyoruz: Her şeyden önce hem çoğunlukla Y kuşağından oluşan çalışanlarımızın bulunması, hem de teknoloji alanında faaliyet gösteriyor olmamızın getirdiği müthiş bir dinamizm var. Bu dinamizm, iletişime ve iş yapış şeklimize de yansımak durumunda çünkü bu alanda her şey çok hızlı değişiyor.

Bu nedenle açık iletişim ve anlık geri bildirim bizim için çok önemli. Bu sayede herhangi bir sorunla karşılaştığımızda hızlı çözüm üretip yarışa devam edebiliyoruz. Gelişen durumlara göre ekibimiz çok hızlı pozisyon alıp çözüm üretebiliyor. Bu da bizi her zaman oyunda ve yarışın içinde tutuyor. Zaten yaptığımız araştırmalarda da çeviklik oranımızın sektörün üzerinde olduğunu görüyoruz.

Ayrıca, burada bir aile gibi olduğumuzu da vurgulamak isterim. Özellikle çalışanlarımızın yüzde 70’inin Y kuşağı olduğunu düşündüğümüzde, istenmeyen işgücü devir oranımızın %2’nin altında olması bizim sağlam ve aidiyeti yüksek bir takım olduğumuzun göstergesidir.

Bununla birlikte, şirketimizde X ve Y kuşağının birlikte iş geliştirebilme kabiliyeti %88’ler oranına ulaşıyor. Cinsiyet eşitliğine olan inancımızın da yansıdığı insan kaynağımızın yaklaşık %50’sinin kadın çalışanlarımızdan oluşmasından ayrıca gurur duyuyoruz. Bunlar Bilkom’un sektördeki en önemli farklılıklarında sadece bazıları.

Sizce neler etkili oluyor bu bağlılıkta?

Genç arkadaşlarımıza inisiyatif ve yetki kullanabilme şansı veriyoruz. Ekibimiz 65 kişi olduğu için hepimiz stratejik öneme sahibiz. Bazen öyle durumlar oluyor ki, hangi seviyede olursa olsun çalışanlarımızın dümenin başına geçip tek başına proaktif davranması ve bütünsel bakış açısıyla en doğru kararı verip şirketin yol almasını sağlaması gerekebiliyor. Bu bizim için çok önemli; işe alım yaparken de adaylarda dikkat ettiğimiz kriterlerin başında geliyor. Hayata karşı bir duruşu olan, inisiyatif kullanabilen adaylar bizim için çok değerli.

Öte yandan çalışanlarımıza yatırım yapıyor olmamız da bağlılık oranlarını yükseltiyor. Çalışanlarımıza, kişisel gelişimleri ve kariyer gelişimleri ile ilgili olarak pek çok fırsat sunuyoruz. Onlara sadece Bilkom özelinde değil, tüm kariyer yaşamlarında yararlı olacak yatırımlar yapıyoruz. Eğitimleri seçerken de bu gözle bakıyor; genel geçer eğitimlerden daha çok nokta atışı yapabileceğimiz, çalışanlarımızın hayatında iz bırakabilecek eğitimler seçiyoruz.

Tüm bunların yanı sıra insana saygının bağlılıkta çok önemli bir faktör olduğunu düşünüyorum. Burada demokratik bir ortamımız bulunuyor; herkes düşüncelerini özgürce ifade edebiliyor. Hatta bunun için özel olarak yapılandırılmış bazı toplantılarımız var. “Eldivensiz” adı altındaki aylık toplantılarımızda, her seviyedeki çalışanlarımız değerlendirmelerde bulunuyor; hedeflerin neresinde olduğumuzu, neleri daha iyi yapabileceğimizi, neleri daha iyi yaptığımızı konuşuyoruz. Ayrıca her Salı akşamı üst yönetim ve belli bir konusu olan çalışanlarımız, bir araya geliyor ve gündemi masaya yatırıyor.

Bu sayede biz de İK olarak bakış açımızı, odaklanmamızı genişletebiliyor ve avantaj kazanıyoruz. Aldığımız geri bildirimler bizim için çok değerli; bu geri bildirimlerle hızla aksiyon alabiliyoruz.

Bilkom olarak, bizim de içinde bulunduğumuz Koç topluluğu şirketleri arasında çalışanların geçişlerini de destekliyoruz. Koç Topluluğu kültürüne göre potansiyeli yüksek ve başarılı çalışanlar diğer topluluk şirketlerinde de her zaman değerlendirilmeye açıktır. Buna bağlı olarak da hem Bilkom’dan diğer şirketlere transfer olan hem de diğer topluluk şirketlerinden Bilkom’a geçen birçok çalışanımız mevcut. İnsan Kaynakları olarak da çalışanlarımızın bu yöndeki kariyer geçişlerini uygulamalarımızla destekliyoruz.

En son yaptığımız çalışan bağlılığı araştırmasında; çalışanlarımız kendileri için Bilkom’a olan bağlılık nedenlerini; işbirliği geliştirme, eğitim- gelişim, yetkilendirme ve insan odağı, ekip liderlerine olan güvenleri olarak belirttiler.

Göreve gelişinizin üzerinden yaklaşık 3 sene geçti. Bu süre içinde temel olarak hangi uygulamaları hayata geçirdiniz?

Bilkom’da göreve ilk başladığımda ekibimize her şeyden önce gülümsemenin, güler yüzlü olmanın bizim işimizde en önemli unsur olduğunu vurguladım; insanlara gülümsediğiniz zaman bir şeyler gerçekten olumlu yönde değişiyor. Zira İK’ya çok fazla talep geliyor ve bazı durumlarda bazı talepleri karşılamada imkansızlıklar yaşadığımız da olabiliyor. Bu noktada, çalışanlarımızı anladığımızı ve taleplerine çözüm üretmek anlamında çaba harcadığımızı hissettirmemiz çok önemli. Karşı taraf, sizin ona yardımcı olmak için elinizden geleni yaptığınızı anladığı an memnuniyeti sağlamış oluyorsunuz; insanların kalbine dokunmak bu nedenle gerçekten çok önem taşıyor.

Öte yandan, öncelikli olarak eğitimlere çok önem verdik. İhtiyaçları analiz ettikten sonra kapsamlı bir çalışma yaptık ve özellikle kişisel gelişime odaklandık. Çünkü kişi kendini tanıdığında ve ne yapmak istediğini bildiğinde, şirkete çok daha faydalı oluyor. Bu nedenle koçluk tarzı liderlik, farkındalık eğitimleri aldık.

Bunun yanı sıra işe alım sürecini de baştan aşağı yeniden tasarladık. Adayın karşılanmasından dönüşlere kadar bambaşka bir yapı geliştirdik. İşe alımlarda en az beş mülakat gerçekleştiriyoruz. Farklı bakış açılarını değerlendirmek amacıyla, farklı fonksiyonlardaki yöneticiler hangi pozisyon için başvurulmuş olursa olsun tüm adaylarla bire bir görüşür. Bu da bizi, başka pencerelerden bakarak doğru aday konusunda nokta atışı yapmak açısından güçlü kılıyor. Ayrıca mülakat adeta bir oryantasyon gibi geçiyor ve kişi ilk gün masasına oturduğunda şirketi çoktan tanımış oluyor.  

Adayların, hem Koç Holding hem de Bilkom’un değerlerine uyumu bizim için gerçekten kilit önem taşıyor. Bu nedenle performans yönetimi sistemine bunu da ekledik. 9 kutu yaklaşımımız var. Bizim için çalışanlarımızın sergilediği yüksek performans, şirket değerlerine eş zamanlı yüksek uyumları ile anlam taşıyor.

Bilkom olarak hedeflerimize takım olarak koşmaya çok değer veriyoruz. Bu nedenle, uçtan uca tüm çalışanlarımız bizim için çok önemli olan vergi ölçesi karlılık dahil ölçülebilir/ rakamsal hedeflere sahip. Bu hedefler sayesinde hepimiz Bilkom’un finansal sonuçlarına iş süreçlerimiz kadar hakimiz. Bunun sonuçlarını önemli listelerde en üst sıralarda yerimizi alarak görebiliyoruz. Buna bir örnek vermek gerekirse; 2016’da Fortune 500’de kişi başına düşen karlılıkta, 24.’ncü sırada yer aldık. İK olarak da, stratejinin bir parçası olabilmek adına Bilkom’un finansal verilerine hakim olmamız, olmazsa olmazlarımız arasında önemli bir yer tutuyor.

Tüm bunların yanı sıra prim ve ödüllendirme tarafından bakacak olursak; bir ödül sistemi geliştirdik. Önemli uygulamalarımızdan biri olan bu ödül sisteminde amacımız, örnek davranışı ve ekip içinde katma değer sağlayan kişileri ödüllendirmek… Çalışanlarımız, kendi ekiplerindeki ya da farklı takımlardaki birlikte çalıştıkları kişileri önerebiliyor. Değerlendirmeyi ise komitemiz yapıyor. Eğer komite tarafından bu davranış ödüllendirilmeye layık bulunursa, özel bir ödül töreni gerçekleştiriyoruz.

Tüm bu uygulamalar ışığında, göreve başladığım dönemde çalışan memnuniyeti anket sonuçlarımız %50’lerdeyken, sadece 3 yıl gibi bir dönemde bugün sektörün çok üzerinde %76’lara ulaşması bizim için büyük bir başarı öyküsü oldu.

“ANLIK GERİ BİLDİRİM, FORMULA YARIŞLARINDAKİ PİTSTOP’LAR GİBİ…”

Burak Sezer, söyleşimiz sırasında sık sık açık iletişim ve anlık geri bildirim kavramlarına vurgu yaparak bunların Bilkom için kilit kelimeler olduğunu belirtiyor. Söz kendisinde: “Biz her noktada açık iletişimi ve anlık geri bildirimi savunuyoruz. Bunlar bizim için önemli çünkü içinde bulunduğumuz sektör bunu gerektiriyor. Dinamikler çok hızlı değişiyor, bu nedenle eğer yarışta kalmak ve önde koşmak istiyorsanız anında geri bildirimi verip yola devam etmek gerekiyor. Bunu yaparken tabii ki her bir geri bildirimden ders çıkarıyoruz.
Nerede hata yaptık, neyi tekrar yapmamalıyız, kişiye nasıl destek olabileceğimiz gibi konularda bir takım aksiyonlar alıyoruz.
Anlayacağınız anlık geri bildirim almak, bizim için Formula yarışlarındaki pitstop’lar gibi…”

Bundan sonrası için hangi temel hedefler var gündemde?

Şu aşamada en büyük hedefimiz dijital dönüşüm... Aslında biz dijital dönüşüme zaten yıllar önce başlamıştık; bildiğiniz gibi mottomuz da “Dijital Yaşam Koçu”… Ekibimizi de buna göre tasarlamıştık; her ekibin çevikliği ve hızlı adapte olabilme yeteneği sayesinde zaten çalışanlarımız işin içine girmiş durumda. Bu alanda yeniliklere daha hızlı adapte olabilmek amacıyla farklı fonksiyonlardan gelen çalışanların oluşturduğu ortak amacı taşıyan takımlar kurduk. Bu takımlar düzenli olarak haftalık toplantılar yapıyor ve yeni projeler çıkarıyor. Kendi aralarında mesajlaşma grupları var; gündemi tartışıyorlar.

Şimdilerde ise mevcut olan çevik yapımızı koruyup, hatta daha da geliştirip verimliliği daha da artırmayı hedefliyoruz. Dijital dönüşüm konusundaki süreçlerimiz devam ediyor,  bu konuda ekipler arasındaki çalışmalarımız sürüyor. İK’nın da liderlik yaptığı bazı kilit performans göstergeleri mevcut. Örneğin bizim kilit performans göstergemiz, çevik organizasyon yapısını daha da geliştirmek olarak belirlendi. Bununla ilgili çalışmalar yapıyoruz: Daha yalın bir yapıya geçtik; daha şeffaf bir ortam yarattık. Bunun yanı sıra ekiplerimizin bu çevik yönetim prensipleri ile ilgili daha da bilinçlenmesi için eğitimler planladık. Bunlara da yakında başlıyoruz. 

DERGİ

HRdergi Nisan sayısı çıktı! İyi okumalar

SATIN AL Nisan 2024