Editörden: Şimdi yenilenme zamanı
Şimdi yenilenme zamanı!
Bu ay dergimizi elinize aldığınızda 2018’in ilk sayısını okumakla kalmayıp yepyeni yüzümüzle de tanışma fırsatı bulacaksınız. Hızla değişen dünyada bizim de değişme zamanımız gelmişti. Bir insan misali aynaya bakarak “Artık tarzımıza biraz yenilik katma zamanı geldi” diye düşündük ve birkaç dokunuş ve yepyeni bir tasarımla karşınıza çıktık. Umarım, yeni yüzümüzü beğenir ve keyifle okursunuz.
Beynin ve kalbin sınırlarını kaldıranların kazanacağı
bir dünya bizi bekliyor…
Bu ay dergimizde yer alan röportaj, haber ve makalelerin ortak noktası; ‘teknoloji’ ve ‘insan’ kaynağı oldu. Geçtiğimiz günlerde gerçekleştirdiğimiz ‘Geleceğin İK’sı Zirvesi’nde de İK liderlerinin ortak vurgusu; dijitalleşme sürecinde insan kaynağının dönüşümüydü. Dijitalleşmedeki en büyük soru işaretinin insan kaynağı üzerine kurulmasının nedeni ‘insan’ın yerini alacağı söylenen makineler olabilir mi? Tüm iş dünyası dijitalleşme, Endüstri 4.0, yapay zekâ ve robot çalışan üzerine odaklanırken ‘insan’ unutuluyor mu? Hepimiz şu gerçeği biliyoruz ki, insanın yok sayıldığı bir dünya mümkün değil. Konuştuğumuz tüm teknolojik yenilenmelerin merkezinde, düşünen ve üreten ‘insan beyni’ var ve var olacak. Neden düşünen ve üreten insan beyni diyoruz? Çünkü beyin, fizyolojik olarak hepimizde mevcut olan bir organ ama düşünme ve üretme konusunda sınırlandırılmış insan beyni, hiç şüphesiz, o yeni dünya içerisinde var olamayacak.
Sadece beynin değil, kalbin sınırlarını kaldırmayanların da olmayacağı bir dünya bizi bekliyor… İnsan beyni tüm sınırları zorlayarak robot çalışan üretirken, insan kalbi de tüm bürokratik duvarları yıkıp ‘dokunma’nın ve maddi beklentileri yıkıp ‘anlam’ın peşine düştü. Hayal gücünü zorlayan tekno-merkezli yaratıcılıklarını duygularıyla renklendiren Z Kuşağı’nın ‘insan kaynağı’ olacağı bir dünyada ne beyinden ne kalpten vazgeçilemeyecek gibi… Yani iş dünyasının James Cameron’ları adım adım yaklaşıyor.
Avatar filmini hatırlayın: Yıl 2100 ve gerçek dünyayı tüketmiş olan dünyalı, Pandora adlı gezegenin yeraltı kaynaklarındaki özellikleri fark ederek yerli halkın orayı boşaltmasını istedi. Bunu yapabilmek için askeri bir şirket insan beynini zorlayan bir teknolojiyle bir Avatar yaratıp onu barışçıl yerli halkın arasına gönderdi... Hedef, Avatar’ın onların güvenini kazanarak şirketin bu amaca ulaşmasını sağlamaktı. Peki şirket bu amacına ulaşabildi mi? Hayır, tabii ki! Çünkü orada önemli bir detayı ıskalamıştı; insan kalbi! İşte o insan kalbi kendi sınırlarını kaldırarak bu kirli savaşın önüne geçti ve hala büyük bir güç olduğunu gösterdi… Bizler de bu film sayesinde beyaz perdede sınırları zorlayan bir teknoloji ve karşı koyulmaz insani duyguları bir arada izledik. İşte geleceğin insan kaynağı olan Z Kuşağı da tıpkı Cameron gibi hem iş hayatında her şeyi teknolojinin ve beynin sınırlarını zorlayarak yaratacak hem de dokunduğu her şeyin içine ‘duygu’ ve ‘anlam’ katacak.
Yeni yılda, aklınıza ve kalbinize iyi gelen her şey ile karşılaşmanız dileğiyle,
Mutlu yıllar!
Gülcan Çağlar Çalışkan
Genel Yayın Yönetmeni