Akçansa’dan İyiliğe Değen İK Uygulaması

Akçansa’da 2019’da TOÇEV iş birliği ile başlatılan “İyiliğe Değenler – Bizden Bize Yetenek ve Başarı Bursu” sadece bir kurumsal inisiyatif değil; aynı zamanda içten gelen bir dayanışma örneği. Ve yalnızca gençlere sunulan bir destek programı değil; kurum içi bağlılığı pekiştiren güçlü bir İnsan Kaynakları uygulaması... Programın ayrıntılarını dinlemek üzere söz Akçansa İnsan Kaynakları ve Kurumsal İletişim Genel Müdür Yardımcısı Ülgen Eryürek Aslan ve Kurumsal İletişim Müdürü Mine Bağdatlı Aydıncı’da.
Geçen yıl yaptığımız röportajdan, ‘İyiliğe Değenler – Çocuklarımız için Bizden Bize Yetenek ve Başarı Bursu’ Programı’nın 2019 yılında hayata geçirildiğini biliyoruz. Mine Hanım, sizden o dönem projenin nasıl doğduğunu, nasıl bir seyir izlediğini dinleyebilir miyiz?
Mine Bağdatlı Aydıncı: Çocukların potansiyellerini keşfetmesi ve becerilerini geliştirmeleri toplumsal geleceğimiz açısından çok değerli. Özellikle kültür sanat, spor ve akademik alanlarda parlayan yeteneklerin desteklenmesi; yalnızca o çocukların değil, ülkemizin de gelişimine katkı sağlar. Çocukların eşit imkânlara erişebilmesi için eğitimde fırsat eşitliğini güçlendirecek adımları çok önemsiyoruz.
Bu anlayışla, sosyal sorumluluk yaklaşımımızın temelinde; çocuklarımızın eğitimine, kişisel gelişim yolculuklarına ve yaratıcılıklarını özgürce ortaya koyabilecekleri fırsatlara katkı sunmak yer alıyor. İşte buradan hareketle, “Peki biz çalışanlarımızın çocukları için ne yapabiliriz?” diye düşündük ve 2019 yılında TOÇEV iş birliğiyle “İyiliğe Değenler – Bizden Bize Yetenek ve Başarı Bursu” programını hayata geçirdik.
Bu programla, çalışanlarımızın çocuklarına akademik başarı ve özel yetenek alanlarında burs imkânı sunuyoruz. Başarı bursuyla üniversiteye hazırlanan gençlerimizin eğitim yolculuklarına katkı sağlarken; yetenek bursuyla spor, sanat ve benzeri alanlarda ülkemizi uluslara- rası düzeyde temsil edebilecek kişilerin yetişmesine destek oluyoruz.
İlk yılında 16 gencimiz; resim, satranç, voleybol, tekvando, atletizm gibi farklı alanlardaki başarılarıyla burs almaya hak kazandı. Bu destek, onların kendi potansiyellerini daha özgüvenli bir şekilde ortaya koymalarına olanak sağladı. Bugün geldiğimiz noktada bursiyer sayımız 30’a ulaştı. Programımız sürdürülebilir yapısıyla da öne çıkıyor. Mevcut bursiyerlerimiz başarı kriterlerini karşıladıkları sürece üniversite eğitimleri boyunca desteklenmeye devam ediyor. Aynı zamanda her yıl yeni bursiyerleri aramıza katıyoruz.
Sizce bu çalışmanın, diğer kurumsal sosyal sorumluluk projelerinden farkı nedir?
Esasen en belirgin fark, projenin destekçilerinin yine Akçansalılar olması. Burs programımız, gönüllü çalışanlarımızın katkılarıyla, başka bir çalışma arkadaşımızın çocuğunun hayallerine ulaşmasına vesile olabilecek şekilde kurgulandı. Yani bu destek, sadece bir kurumsal inisiyatif değil; aynı zamanda içten gelen bir dayanışma örneği.
Burs havuzumuz yalnızca gönüllü katkılarla değil, aynı zamanda şirketimizin ödüllendirme kültürü içinde de güçlü bir şekilde destekleniyor. Çalışan ödüllendirmelerinde burs katkısı sıkça tercih edilen bir seçenek haline geldi. Ayrıca paydaş katılımlı etkinlikler ve buluşmalarda burs havuzuna yapılan katkılar sayesinde her yıl daha fazla gence ulaşabiliyoruz.
Programın bir diğer güçlü yönü ise esnek yapısı. Belirli prosedürlere bağlı olmakla birlikte, karşılaşılan özel durumlara göre burs süreci esnetilebiliyor.
Başarılı çocuklardan örnekler dinleyebilir miyiz sizden?
Esnek yapının en güzel örneklerinden biri bursiyerimiz Alper Tezcan, programın ilk yılında fizik olimpiyatları milli takımında yer alarak bursiyerimiz oldu. Üniversite düzeyinde bu alanda resmi bir temsil durumu kalmasa da Fransa’da kazandığı lisans ve yüksek lisans programlarındaki üstün başarısı sayesinde kendisini bursiyerimiz olarak desteklemeye devam ettik.
İrem Çelik kızımız ise programa ilk yılında henüz 9 yaşındayken yetenek bursiyeri olarak dahil oldu. Bugün, açtığı sergiler ve Bilsem Yetenek Öğrencisi olarak gösterdiği gelişimle, hayallerini artık çok daha net ifade edebiliyor: “Kendi resim tekniğiyle tanınan bir ressam olmak”. Onun bu yaratıcı yolculuğuna eşlik edip, hayallerine giden yolda yanında olabilmek bizim için mutluluk verici, gurur duyuyoruz. 2023 yılına geldiğimizde programımızı Cumhuriyetimizin Yüzüncü Yılına özel yeniden tasarladık. Ülkemizin yüzüncü gurur senesinde başarı ve yetenekleri ile yüzümüzü güldüren 100 Akçansalı çocuğumuza burs sağladık.
Benzer projeleri hayata geçirmek isteyen şirketlere neler önerirsiniz? Hangi faktörlere dikkat etmek gerekiyor?
Öncelikle bu tür projeleri tasarlarken stratejik yaklaşmak çok önemli. Yalnızca ‘destek’ olarak değil, kurum içi dayanışmayı ve aidiyeti güçlendiren bir ‘kültür yatırımı’ olarak görmelerini öneririm. Çalışanların gönüllü katılımını teşvik eden, başarıyı ödüllendiren ve toplumsal faydayı odağına alan projeler, uzun vadede hem kurum hem de toplum için çok daha anlamlı sonuçlar doğuruyor. Tabii projenin istikrarlı olması ve etki alanının geniş olması da kritik başarı faktörleri arasında yer alıyor.
Bu konuda proje partneri olarak seçilecek paydaş da oldukça önemli. TOÇEV’in uzmanlığı bize bu konuda hem yol gösterici oldu, hem de büyük destek sağlamaya devam ediyor.
Son olarak programın esnek bir yapıya sahip olması da önemli bir avantaj diye düşünüyorum. Her çocuğun gelişim süreci farklı; bu nedenle standart bir kalıba değil, ihtiyaçlara göre şekillenen bir destek modeli ile kurgulanması fark yaratabilir.
Ülgen Hanım, projeyi İnsan Kaynakları penceresinden değerlendirir misiniz? Çalışanlarınızdan nasıl geri dönüşler aldınız?
Ülgen Eryürek Aslan: ‘İyiliğe Değenler’ yalnızca gençlere sunulan bir destek programı değil; aynı zamanda kurum içi bağlılığı, dayanışmayı ve ortak değerlerimizi pekiştiren güçlü bir İnsan Kaynakları uygulaması. Bu projeyle çalışanlarımız, profesyonel rollerinin ötesinde, birbirlerinin hayatlarına dokunabilen bir ekibin parçası olduklarını daha derinden hissediyorlar.
Çalışanlarımızdan aldığımız geri bildirimler, programın duygusal etkisini ve kurumsal kültüre katkısını ortaya koyuyor. Özellikle bursiyer çocukların başarı hikâyeleri, çalışanlarımızda büyük bir gurur ve motivasyon yaratıyor. Kimi zaman iş arkadaşının çocuğunun sergi açtığını, kimi zaman bir bursiyerin uluslararası başarıya imza attığını görmek, bu desteğin ne denli anlamlı olduğunu gösteriyor.
Proje ile ilgili bundan sonraki öncelikli hedefleriniz neler?
Çalışanlarımızın, yine Akçansalıların çocuklarına destek olmak amacıyla gönülden katkı sunduğu burs programımız; dayanışma kültürümüzün, aidiyet duygumuzun ve çocuklarımızın geleceğine duyduğumuz inancın güçlü bir yansıması. Yıllar içinde büyüyerek pek çok öğrencimizin eğitim yolculuğuna eşlik eden programımızı, önümüzdeki dönemde etki alanını artırarak sürdürmeyi hedefliyoruz. Tabii sadece akademik başarıya değil; sanat, spor ve yaratıcılık alanlarındaki potansiyellerin gelişimine de katkı sağlamaya devam edeceğiz.
Amacımız, çocuklarımızın hayallerini gerçeğe dönüştürmelerine destek olmayı sürdürmek ve onların başarılarını hep birlikte gururla paylaşmak. Önümüzdeki dönemde bu etkiyi kurum dışına da taşıyabilecek iş birlikleri geliştirmek istiyoruz.
Siz, yakaladığınız bu başarıyı ve çalışanlarınızın verdiği desteği hangi faktörlere bağlıyorsunuz?
Açıkçası burs programımız kapsamında geride kalan 6 senelik dönem, hepimizde çok değerli izler bıraktı. Çocuklarımızın yetenekleri, tüm Akçansalılar için ilham verici oldu, kurum kültürümüzde yer alan dayanışma ruhunu daha da güçlendirdi.
Bunun çok belirleyici olduğuna inanıyorum. Hem ben hem de Mine Hanım, çok uzun yıllardır Akçansa çatısı altında görev alıyoruz. Buranın insani yaklaşımını, çalışanına ve ailesine verdiği değeri, ortak duygular etrafında kenetlenme kültürünü her zaman çok kıymetli bulduk. Bu programın da bunun en somut örneklerinden biri olduğuna inanıyorum. Bu vesileyle projemizi destekleyen, bugünlere gelmesine katkı sağlayan tüm Akçansalılara gönülden teşekkür ediyorum.