Yüreğinizi Koymazsanız Başaramazsınız! Magic Johnson’ın istifasından liderlik dersleri


Televizyonda canlı yayınlanan, hazırlıksız bir basın toplantısında görevinizi bırakıyor olmak için yaptığınız işi çok da sevmiyor olmanız gerekir. 40 yıldan uzun süredir göz önünde ve dünyanın en tanınan spor figürlerinden biri olan Magic Johnson, geçtiğimiz hafta birdenbire tam da sezon final maçından önce Los Angeles Lakers'daki başkanlık görevinden istifa ederek tam da bunu yaptı.


Johnson'ın bu kararı, basketbolun megastarı LeBron James’e attırdığı imzaya rağmen takımın beklentileri karşılayamadığı ve umutların kırıldığı zor bir sezonun ardından geldi. Ancak Johnson kararını, takımın sahibi Jeanie Buss ile paylaşmadan kamuya açıkladı. Gelen duyumlara göre, ayrılışı kısmen planlıydı; zira Lakers antrenörü Luke Walton'u kovmak istemiyordu. Basın toplantısından edindiğimiz izlenime göre, kalben görevinden zaten vazgeçmişti.

NBA.com'a verdiği röportajda; “Özgür olmak istiyorum,” diyen Johnson, “Harika bir hayatım vardı... Şimdi ne yapıyorum? Eski güzel günlerimi özledim ve huzurlu günlerime dönmek istiyorum.” şeklinde konuştu. Bu durum; profesyonel spor dünyasından önemli bir ünlüyü içerdiği için sıra dışı olarak yorumlansa da liderler ve lider olma fırsatlarını kovalayanlar için bazı önemli dersler içeriyor. Bunlar arasında şunları sayabiliriz:

Mecburiyet nedeniyle liderlik görevini üstlenmeyin: Johnson, 13 yıllık NBA kariyeri boyunca oynadığı tek takım olan Lakers ile uzun bir geçmişe sahipti. Fakat basketbol dışında da çeşitli iş fırsatlarını kovalıyordu. Oyuna olan tutkusu, belki de pek çok NBA şampiyonluğu elde ettiği 1980'ler kadar güçlü değildi. Yapmak zorunda olduğunuzu düşünerek bir liderlik rolünü üstlenmeyi planlıyorsanız, durun ve bu kararınızı tekrar gözden geçirin. Belki de bu görevi daha fazla arzulayan birine teslim etmek daha akıllıca olabilir.

Eylemlerinizin doğuracağı mesajları göz önünde bulundurun: Şu anda sahip olduğu ün ve makamın önemli bir kısmını borçlu olduğunu göz önünde bulundursak; Johnson’un canlı yayında görevden istifa etmesi Lakers mirasına ciddi bir saygısızlıktı. GQ’dan Nathaniel Friedman'a göre; Johnson belki de bu saygısızlığın gerçek sonuçlarıyla yüzleşemeyecek kadar ünlü. Friedman yazısında şunun altını çiziyor: “Ulusal kanalda kameralar önünde görevi bırakmak profesyonel bir hareket miydi? Kesinlikle. Ancak, bir o kadar da komik olarak algılanabilecek kadar sersemce ve beceriksiz bir eylemdi.” Johnson, diğerlerinin aksine, bunun üstesinden gelebilirdi.

Özgün değilseniz, etkin de olamazsınız: Johnson, Lakers başkanlığı görevinde, ligde olup bitenler hakkında özgürce konuşamadığından dolayı kendini bastırılmış hissettiğini; konuşursa bunun diğer takım ve oyunculara müdahale olarak yorumlanacağından ceza yiyebileceğini söylüyordu. Forbes’da yazan liderlik uzmanı Mark Murphy, araştırmasında "işyerinde şov yaptığını" düşünenlerin işlerinden zevk alma olasılıklarının düşük olduğunu belirtiyordu. Murphy, bir yazısında “Magic Johnson; etkili, çekici ve duygusal” şeklinde yazmıştı. “Ancak Los Angeles Lakers’ın başkanı olmak, onun etkinlik ve empatisini bastırmasını, bunun yerine daha mesafeli ve hesapçı davranmasını gerektiriyordu. Araştırmalar böyle bir durumun çok zor olabileceğini gösteriyor.”


İkinci Bakış
Magic Johnson'ın ani istifasından çıkarılabilecek en büyük ders


Los Angeles Lakers’daki başkanlık görevinden istifa eden Magic Johnson, NBA’yi şok etti. Her liderin bu istifa kararından bir ders çıkarması  gerekiyor.

Liderlik, kültürümüzde sıklıkla ilke edinilir ve sonuç olarak birçok insan lider olmak ister. Elon Musk ve Steve Jobs gibi liderlerin cesur bir vizyon belirlediği ve başkalarına mükemmellik konusunda ilham verdiğini görebiliriz. Fakat liderliğin başka bir yanı daha vardır. Geçtiğimiz günlerde aniden Los Angeles Lakers başkanlığı görevinden istifa eden Johnson, bu diğer bakış açısını gözler önüne serdi.

Lakers, Johnson'ın liderliğinde vasat bir basketbol sergiliyordu; ancak Johnson istifa nedeni olarak bu vasat altı performanstan bahsetmek yerine daha kişisel bir şeye dikkat çekti. Johnson bir basın toplantısında; "Yarın, birinin rızkını ve yaşamını etkilemek zorunda kalacağım; bunu çok düşündüm ve benim için eğlenceli olmadığını gördüm. Ben bu değilim," şeklinde konuştu ve ekledi: "Bu işten önceki hareketli ve eğlenceli hayatıma geri dönmek istiyorum." Bu, yol gösterici bir kavramdı. Johnson'un kararı ani de olsa, belirgindi ve bir özgüven içeriyordu.

Gerçek şu ki; liderlik tatmin edici, enerji ve heyecan verici olsa da her zaman eğlenceli değildir. İşte nedeni:

Liderlik popüler olmayan kararlar almayı gerektirir.

İstifası sırasında Johnson, Lakers'ın koçu Luke Walton'a aslında yol vermesi gerektiği konusunda yaşadığı strese dikkat çekti. Her CEO gibi; Acceleration Partners'da yıllar itibariyle pek çok kişinin gelip gitmesini izlemek zorunda kaldım.

Bu; bir şirketin liderliği konusunda insanların konuşmaktan hoşlanmadığı ama bir o kadar da işlerinin zorunlu bir parçasıdır. Bu kararlar o zaman fark etmemiş olsalar bile sonuçta şirket ve söz konusu bireyler için en iyisidir. İnsanların gitmesine izin vermek liderlerin sıkça karşı karşıya kaldığı bir mücadeledir; hatta pek çoğundan sadece biridir. Liderlik popüler olmayan kararlar vermeyi gerektirir. Yüzlerce ya da binlerce kişinin rızkından sorumlu olmak; kamuoyunun önünde olmak, sürekli olarak yargılanmak ve spotlar altında olmak...

Herkesin dostu olamazsınız.

Johnson, Lakers kulübünün başkanlığı görevini üstlendiğinde zaten bir basketbol efsanesiydi. Mevcut oyuncularla olan ilişkileri Lakers için bir artı olarak kabul ediliyordu; bilhassa geçtiğimiz yaz LeBron James'i takıma katılmak için ikna ettiğinde...

Fakat Johnson yönetici olmanın diğer yüzüyle ile mücadele etti. NBA’in sert kuralları vardır. Mesela Johnson, diğer takımların oyuncularını transfer etmeye çalıştığı için defalarca para cezasına çarptırıldı. Johnson'ın görkemli kişiliği, basketbol dehası imajıyla iç içe geçmişti ve kendi sözleriyle, "herkesin ağabeyi olmak istiyordu."

Liderliğin bir başka zorluğu da herkesin dostu olmanızın imkansız olmasıdır. En iyi zamanlarda bile, makul bir mesafede tutulması gereken rakipleriniz olacaktır. Çalışanlarınızla aranıza profesyonel sınırlar koymanız gerekir. Kişisel duygularınızın yönlendirmesine izin vermeden nesnel kararlar vermeniz gerekir.

Johnson; lider olarak sorumlulukları, oyuncularla ilişki kurma ve mentorluk yapma tutkusuyla çatıştığında mutsuz olduğunu açıkça ifade etti. Bu mutsuzluk zamanla büyüdü ve Johnson’ı istifa sürecine kadar götürdü.

Temel odağınızı değiştirmemelisiniz.

Etkin liderler hem özgün hem de özgüven sahibidir. Güçlü ve zayıf yönlerinin ne olduğunu bilir, buna göre liderlik ederler. Üstlendiği liderlik rolünün, bir kişinin kişiliği veya mizacını değiştirmesini bekleyemezsiniz. Liderlik insanın karakterini değiştirmez; karakterini ortaya çıkarır ve temel değerlerini vurgular. Bir lider çalışkan ve hesap verebilir ise, beklentileri karşılayan bir organizasyon kuracaktır. İkiyüzlüyse korku ve güvensizlik kültürü yaratacaktır.

Johnson, bu görev için ideal biri olmadığını anlamıştı. Liderlerin kendilerine derinlemesine bakmaları gerekir: Neye değer verdiklerini, iyi yaptıkları şeyleri, kusurlarını iyi bilmeleri gerekir. Liderlik, kayda değer miktarda iç gözlem gerektirir. Radikal bir şekilde kendinizi değiştirmeye çalışmak yerine, yapabileceğiniz en iyi şey, orijinal olarak kendiniz kalmaktır. Eğer kişiliğiniz ve mizacınız o görev için uygun değilse, belki de yapabileceğiniz en iyi şey, bırakmaktır.

Liderlik eğlence değildir, başarıdır; zira liderlik, zorluklarla nasıl başa çıkacağınıza bağlıdır. Johnson; görevi bırakmasıyla öz farkındalık sergilemiş ve bu süreçte değerli bir ders vermiştir.


DERGİ

HRdergi Nisan sayısı çıktı! İyi okumalar

SATIN AL Nisan 2024