Sağlık: Meme kanserinde erken tanı hayat kurtarır, meme onarımı ise kadını hayata bağlar.

İstatistiklere göre kadınlar arasında en sık rastlanan kanser türü olan ve artık her sekiz kadından birinin hayatının belli bir döneminde yakalandığı meme kanseri ‘erken teşhis’ ve ‘onarım’ ile artık korkulan olmaktan çıkıyor. Yakalandığınızı duyduğunuz an ‘yıkım’ olarak gördüğünüz meme kanseri ‘onarım’ ile size yeni bir hayatın kapılarını açıyor. 

Meme kanseri tedavisinde kadınları hayata bağlayan en önemli faktör olan ‘meme onarımı’ ile ilgili kafanızdaki tüm soru işaretlerine yanıt bulabileceğiniz bu makaleyi, Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Görevlisi ve Rekonstrüktif Mikrocerrahi Derneği Genel Sekreteri Doç. Dr. Bülent Saçak HRdergi okurları için kaleme aldı.


Antik çağlardan bugüne meme, kadın bedeninin merkezindedir ve kadınlığın en önemli tanımlayıcı figürü olarak kabul edilmektedir. Bu sebeple, meme kanseri davetsiz bir misafir gibi kapıyı çaldığında kadınların hayatında başka hiçbir kanserin yapamayacağı olumsuz bir etki bırakır. Kanser tedavisinden kaynaklı meme kaybı, kadınları bir yandan içine kapanık ve güvensiz hissettirirken diğer yandan kendini diğer kadınlardan daha eksik görme duygusuna sürükleyebiliyor. 

Kanser tedavisi sadece radyoterapi ve sistemik tedavilerle sınırlı değil! 

Modern tıp biliminde kanser tedavisindeki yenilikler radyoterapi ve sistemik tedavilerle sınırlı kalmadı. Cerrahi tekniklerdeki son gelişmeler de meme kanserinin tedavisinde çığır açıcı niteliktedir. Tümörlü dokuların uzaklaştırılmasından sonra memenin kısmi veya tam kaybının giderilerek bütünlüğünün tekrar sağlanması meme onarımı olarak tanımlanır. Cerrahi teknik ve teknolojik yenilikler, bugün meme onarımını bütünsel meme tedavilerinin ayrılmaz bir parçası ve tüm kadınların hakkı haline getirmiştir.

Meme kanseri tanısı almış bir kadının meme onarımından bahsedildiğinde aklına gelen en önemli soru; önerilen onarım sürecinin, mücadele ettiği kanser tedavisini olumsuz etkileyip etkilemeyeceğidir. Meme cerrahisi öncesinde veya sonrasında hemen hemen çoğu hasta hormon tedavisi ve kemoterapi gibi sistemik tedaviler almaktadır. Fakat bu tedavilerin meme onarımına ya da meme onarımının bu tedavilere belirgin olumsuz etkileri olduğunu söylemek güçtür. Radyoterapinin yeni meme üzerinde tahrip edici etkileri olabilir ve nihai sonucu olumsuz etkileyebilir. Bundan dolayı radyoterapi kesin olarak yapılacaksa meme onarımı radyoterapi sonrasına bırakılabilir veya aşamalı teknikler uygulanabilir. 

Meme onarımı ‘tek bir seçenek’ten ibaret değil! 

Onarım cerrahları bugün hastalara birbirinden farklı seçenekler sunabilmektedir. Öte yandan hiçbir seçenek kusursuz değildir; hepsi kendi içinde avantaj ve dezavantajlar barındırır. En ideal sonuca ulaşmak; bazen zamana yayılan ve birden fazla cerrahi müdahale ile mümkün olabiliyor. Plastik cerrah ile yapacakları görüşme ve muayeneden sonra kendilerini bekleyen süreç ve seçenekleri öğrenen meme onarımı adayları karar süreçlerinin de merkezinde yer alır.

Meme onarımında iki önemli sorunun cevabı planlama ve beklentiler için önemlidir. 

İlk cevaplanması gereken soru; onarımın zamanlamasıdır. Burada hastanın yaşam tarzı, tercih ve beklentileri kadar genel sağlık durumu ve kanserin evresi de belirleyici olur.

Hemen onarımlar meme kanserinin cerrahi tedavisi ile aynı anda yapılan onarımlardır. Hastalıklı olmayan meme cildi ve bazı durumlarda meme ucu korunarak normale yakın, oldukça tatmin edici meme görünümü elde edilebilir. Ameliyat ve hastanede yatış süreleri, iş ve normal hayata dönüş zamanları göreceli olarak daha uzun olsa da hemen onarımların kadın üzerindeki sosyal ve duygusal yükü azalttığı kabul edilen bir gerçektir. 

Geç onarımlar meme kanseri tedavileri bittikten belli bir süre sonra (bazen aylar, bazen yıllar sonra) yapılabilir. Hasta bu süreyi meme yokluğunun yükü ile yaşamak zorunda kalsa da onkolojik tedavilerin geride kalmış olması bir avantaj olarak kabul edilebilir. Geç onarım ile hastalar tedavilerini tamamlarken meme onarımı için karar vermeye daha fazla zamanları olacaktır. Buna karşılık elde edilen estetik sonuçlar hemen onarımla karşılaştırıldığında her zaman daha geride kalacaktır.

Meme onarımı için ikinci önemli karar; onarım tekniğidir.

Günümüzde meme onarımında hastanın kendi dokularının (özdoku) kullanılması veya prostetik onarımlar (implantlar) iki temel seçenek olarak karşımıza çıkmaktadır. Her iki tekniğin birleştirildiği ara çözümler de mevcuttur.  Hastalar kayıp dokularının yerinin nasıl doldurulacağı konusunda tüm teknikler ile ilgili bilgi almalı ve karar sürecinde söz sahibi olmalıdır. 

İmplant ile onarım vücudun başka bir kısmından doku almadan, silikon implantlar ile onarım yapılmasıdır. Bu metot için hasta isteği kadar uygunluğu da önemlidir. En uygun hastalar vücudunda başka bir sahadan ameliyat istemeyen, göğüs kafesi dar, memeleri küçük ve orta büyüklükte olan, radyoterapi almamış/almayacak hastalardır. İmplant ile onarım; vücutta daha az iz bırakmasının yanı sıra daha kısa cerrahi süre ve daha hızlı taburcu olmayı vaat eder. İmplant ile onarılmış meme, doğal memenin karakteristik gözyaşı damlasını andıran sarkıklığını ve karakterini vermeyebilir. Onarım yapılmayan diğer meme ile uyumsuz bir görünüm oluşturma ihtimali vardır. İmplantlar vücuda uyumlu olsa da yabancı cisimlerdir ve kadın vücudunun yaşa bağlı dinamikleri ve yaşam süresi göz önüne alındığında implantların çok yüksek olasılıkla değiştirilmesi gerekebileceği bilinmelidir. 

Özdoku ile onarım vücudun başka kısımlarından alınan dokuların taşınarak şekillendirilmesi ile yapılan onarımdır. Özdoku ile onarım, taşınan dokuların meme dokularına benzer nitelikleri nedeniyle doğala en yakın sonuçları verirken, vücudun içinde yabancı cisim olmaması bir başka önemli avantajıdır. Özdoku hemen veya geç dönem onarımlarda kullanılabilir; özellikle geç dönem onarımlarda ve radyoterapi geçmişi olan hastalarda implant ile onarıma olan üstünlüğü belirgindir. Vücudunda yeterli doku kaynağı olan tüm kadınlar ‘özdoku ile onarım’ adayıdır. Vücutta en sık başvurulan doku kaynağı karın bölgesidir. Karın bölgesi dışında kalça, sırt ve uyluk diğer özdoku kaynağı alanlardır. Özdoku ile onarım özellikle karın bölgesinden yapıldığında estetik karın germe ameliyatına benzer bir teknikle yapıldığından karın bölgesinde de daha iyi bir görünüm oluşturma imkânı verir. Öte yandan özdoku onarımı daha uzun cerrahi ve yatış süresi anlamına da gelmektedir. 

Özdoku ile meme onarımındaki en güncel ve rafine teknikler, bu ameliyatların mikrocerrahi deneyimi olan hekimlerce ve yeterli donanıma sahip kurumlarda yapılmasını zorunlu kılmaktadır. Özellikle sırt bölgesinin kullanıldığı onarımlarda mikrocerrahi teknikler gerekmemekte, buna karşılık sırt dokusu yeterli hacim sağlamadığı için bu onarımlarda özdokuların beraberinde implantlar da kullanılmaktadır. 

Tedavi edilmiş bir memede, onarımın kanserin nüks etmesini kolaylaştırdığı veya nüksün tanınmasını zorlaştırdığına dair kanıt yoktur. Nüks, kanserin tabiatı, yakalandığı evresi ve tedavi metodu ile yakın ilişkilidir. Meme onarımı sonrası hem onkolojik hem de plastik cerrahi kontrolleri eksiksiz devam ettirilmelidir.

Meme kanserinde erken tanı hayat kurtarır, meme onarımı ise kadını hayata bağlar. 

Meme onarımında gelişen teknikler ile beraber hasta memnuniyeti çok yükselmiştir. Hasta ile cerrahın kurduğu karşılıklı güven ilişkisi, hekimin hastanın beklentilerini, hastanın ise cerrahinin ve kendi bedeninin sınırlarını anlayabilmesi, hastanın nihai sonuçtan memnun olup olmamasında en elzem noktalardır. Basılı veya dijital ortamda bulunabilecek hiçbir bilginin hasta-hekim görüşmesinin yerini alamayacağını özellikle hatırlatmak isterim.

Bizde içerik bol, seni düzenli olarak bilgilendirmemizi ister misin? :)