Toplumsal Sorunların Anahtarı Gençlere Emanet


“Gençlere güvenilmez…” mi?

Toplum Gönüllüleri Vakfı Genel Müdürü Sevil Seventürk, Aralık 2002’de kurulan vakfın gençlerin öncülüğünde toplumsal barış, dayanışma ve değişimi gerçekleştirme vizyonu ile yola çıktığını belirterek şunları söylüyor: “Biz tamamen gençlerin öncülüğünde hareket eden bir vakıfız. Buna çok özel bir vurgu yapmak istiyorum. Çünkü Türkiye’de genelde ‘Gençlere güvenilmez, onlar sorumluluk alamazlar’ gibi bir anlayış hakim. Oysa biz yaşadıklarımız ve yaptıklarımızla onların her şeye hazır olduğunu ve bu gençlere sonuna kadar güvenebileceğimizi görüyoruz. Bunu da göstermek istiyoruz.”

Yönetim Kurulu da gençlerin elinde

Toplum Gönüllüleri, toplumda aktif gönüllülük bilincini yerleştirerek gençlerin önündeki engelleri kaldırmak suretiyle onlara destek olarak değişimin önünü açmayı hedefliyor. Örgütlenme 50 ilde kulüp, topluluk ya da gruplarla başlıyor. Gençler yerelin ihtiyaçlarına göre çeşitli projeler gerçekleştiriyor. Bunun için yörenin önde gelenlerinden oluşan yerel danışma kurulları oluşturuluyor, bu kişiler gençlere yol göstererek deneyimlerini aktarıyor. Samsun 19 Mayıs Üniversitesinde okuyan Toplum Gönüllüsü gençlerin öncülüğünde, Samsun / Atakum’da açılan Gençlik Hizmet Merkezi’nde ise okuma yazma eğitiminden aerobik derslerine, üniversiteye hazırlıktan, bilgisayar laboratuarlarına göre pek çok etkinlik gerçekleştiriliyor.

İstanbul’daki merkez ofiste Tam Zamanlı Gönüllü olarak görev yapan bir profesyonel kadro var. Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Betil ile birlikte 10 kişinin oluşturduğu Yönetim Kurulu’nda Bilkent, Marmara, Kocaeli ve Diyarbakır Dicle Üniversitesi’nden dört genç de yer alıyor. Kısacası “gençlerin önderliğinde” bakış açısı sadece sözde kalmıyor, eyleme de geçmiş oluyor. Yönetim Kurulu’nda temsil edilecek öğrenciler yılda iki kez yapılan ve farklı illerden gelen gençlerin katılımıyla gerçekleştirilen Gençlik Konseyleri’nde, yine gençler tarafından seçiliyor. “Gençlerin parlamentosu” denebilecek bu konseylerde hem projeler hakkında fikir alışverişi yapılıyor hem de seçim…

Kişisel gelişim, girişimcilik ve farkındalık…

Toplum Gönüllüleri Vakfı bugüne kadar fidan dikmekten trafo boyamaya, katık atık ayrıştırmaktan çocuklara okuma alışkanlığı kazandırmaya, görme engelliler için sesli kütüphane oluşturmaktan uçurtma şenliğine kadar pek çok yerel ve ulusal projeye imza atmış. 2003 yılında yaklaşık 50 yerel proje gerçekleştirdiklerini dile getiren Seventürk, 2004 yılında hedeflerinin bu projeleri sürdürülür hale getirmek olduğunu belirtiyor ve şunları söylüyor: “Projeler yapmakla bitmiyor, önemli olan devamlılığını sağlamak… Örneğin Bilkent Üniversitesi öğrencilerinin sosyal olarak dezavantajlı bir bölgede gerçekleştirdiği bir proje var. Öğrenciler burada bir orta öğretim okulu seçti. Lise birler çok küçük, lise sonlar da üniversiteye hazırlanıyor oldukları için lise ikinci sınıf öğrencilerini hedeflediler. Öğrencilerle birlikte ihtiyaçları tespit ederek sosyal etkinlikler yaptılar, en önemlisi kendi ihtiyaçların kendilerinin belirlemesini sağladılar. Bunun için devamlılık şart…”

Vakıftaki üniversite öğrencisi gönüllü sayısı şu anda yaklaşık 2 bin 500. Seventürk bu rakamı 2004 yılı içerisinde 4 – 5 binlere çıkarmak istediklerini söylüyor. Yaşları 29’un üstü olan “Yetişkin Gönüllüler”in sayısı ise 500… Yetişkin gönüllüler deneyimleri ve bilgileri ile gençlere mentorlük yapıyor. Kimi projelerde yerelden ya da büyük kurumlardan destek alabilmeleri için yardımcı oluyor.

Peki gönüllülük esasıyla çalışan bu öğrencilere vakıf hangi katkıları sağlıyor? Söz Seventürk’te: “Gençleri mesleğe ve hayata hazırlayacak donanımları oluşturmaya çalışıyoruz. Bunun için ihtiyaç sahiplerine burs veriyoruz. Staj imkanları sağlıyoruz. Ayrıca Türkiye için çok önemli olduğuna inandığımız girişimciliği yönlendirici çalışmalarımız var. Sonuçta bazı sosyal dezavantajlı bölgelerde gençlerin pek azının üniversiteye girme şansı var. Biz girişimcilik projeleri ile onları en azından hayata hazırlamaya çalışıyoruz. En önemlisi de kişisel gelişim ve rehberlik hizmetleri sağlıyoruz.”

En büyük hedef davranış değişikliği

Seventürk, en önemli hedeflerinin farkındalık yaratmanın yanısıra davranış değişikliği olduğunu da önemle vurguluyor: “Bizim hedef kitlemiz aynı zamanda kendi gönüllülerimiz” diyen Seventürk bakın bu konuda nasıl örnekler veriyor: “Diyarbakır bizim en eski örgütlenmemiz olan yerlerden biri. Burada, terör nedeniyle bomba korkusuyla eskiden beri sokaklara çöp kutusu konmuyor, herkes çöpünü ortalıklara atıyormuş. Oysa bizimle çalışan bir arkadaşımız belli bir süre sonra kendisinde bir çevre bilincinin oluştuğunu, kendisinin yerlere çöp atmadığı gibi atanları da ‘Çöpünüzü yere düşürdünüz. Lütfen alır mısınız?’ şeklinde uyardığını söyledi. Aynı şekilde Diyarbakır’daki toplum gönüllülerinin gerçekleştirdiği ‘Gıdama eldivensiz dokunma’ kampanyası sayesinde hala bazı işyerleri eldivensiz satış yapmıyor. Sivas’ta birbirine düşman iki ailenin okuduğu bir okulda ise yerel kaynakları kullanarak camları pimapen yaptırdık, basketbol sahası kurduk. Bunun üzerine iki aile biraraya gelip, ‘Biz yıllardır bu çocuklar için hiçbir şey yapmadık, insanlar nerelerden kalkıp geldi, neler yaptı’ demiş ve para birleştirip okula sondaj yaptırmış. Bu davranış değişikliklerinin bireysel değil toplumsal olduğunu görmek bizleri çok mutlu ediyor.”

“HAYATA HAZIRLANIYORUZ”

Serdar Özerman, Marmara Üniversitesi İşletme bölümü öğrencisi. Vakfa 10 ay kadar önce katılan Serdar, şu anda Staj Komitesi’nde ve elbette pek çok farklı projede görev yapıyor. İlk başlarda bir vakfa üye olmak konusunda bazı çekinceler yaşadığını söyleyen Serdar, sadece konuşmak için geldiği TOG’da buranın çok farklı olduğunu hissederek gönüllü olmaya karar verdiğini söylüyor.

Serdar, vakfa ilk katıldığı dönemlerde en çok kişilerin ortak ve çıkarsız paylaşımından etkilendiğini söylüyor. Ona göre en önemlisi de, hayata hazırlandıklarını hissetmeleri… “Geçmişte bizim yaşımızdaki insanların yapamadığı pek çok şeyi yapıyor, kişisel gelişim anlamında iyi bir eğitim alıyoruz. Birçok kişinin yeni öğrendiği proje yönetimi, kurumsal yönetim gibi konuları öğrenebiliyoruz. Üstelik bunlar teoride kalmıyor” diyen Serdar, belli bir disiplin ancak mutlaka esneklik içinde gönüllü olarak çalıştığını belirtiyor. Serdar’ın ufak bir eklemesi de var: “Bizim gönüllülerimiz gerçekten çalışkan kişilerdir. Yaşıtları zamanlarını farklı şeylerle geçirirken onlar buraya gelip sosyal sorumluluk projeleri ile ilgileniyorlar. Bu nedenle bizim gönüllülerimizden mükemmel bir insan kaynağı olacağına inanıyorum.”

“ELEŞTİRMİYOR, DEĞİŞTİRİYORUZ”

Sohbetimize katılan bir başka genç gönüllü ise Ferhat Ruşen Buhur oldu. Kocaeli Üniversitesi Otomotiv Öğretmenliği bölümünde okuyan Ferhat vakıfla tanışma öyküsünü şöyle anlatıyor: “Kocaeli’nde sahne ve tiyatro faaliyetleri yürütüyor, kendi imkanlarımızla bazı etkinlikler yapmaya çalışıyorduk. O dönemde bizim de aile dostumuz olan TOG genç başkan yardımcısı bizleri dinlemeye geldi. İhtiyaçlarımızı öğrendi, ardından da onlara katılmamızı önerdi. Ben de vakıflar konusunda bazı endişeler taşıdığım için önce gelip yerinde görmek istedim. Gençlik Konseyi öncesinde üç hafta kadar gönüllü olarak çalıştım. Herkesin büyük bir samimiyetle çalışmasını, hatta İbrahim Bey’in bahçeyi süpürmesini hayretler içinde izledim.” Ferhat, kendisini en çok etkileyen noktanın ise “zıtlıkların birlikteliği” olduğunu belirtiyor: “Burada pek çok farklı kesimden kişi var. Ama siyasi görüş, nereden geldiğiniz, sosyal statünüz önemli değil. Önemli olan topluma ve kendinize katkıda bulunmak…”

Ferhat, TOG sayesinde kendisini yetiştirmek adına çok şey öğrendiklerini söylüyor. Özellikle profesyonel kadronun kendilerine büyük katkısı olduğunu söyleyen Ferhat, ufkunun açıldığını, büyük maddi karşılıklar alabilecekleri eğitimlere burada ulaştıklarını dile getiriyor. Gelelim kendisinin TOG bünyesinde yaptıklarına: “Kocaeli’nde sürdürülebilir projelerimiz var. Özellikle liselere giderek buralardaki sorunlu arkadaşları ele alıyor, onlarla iletişim kuruyor ve topluma kazandırmaya çalışıyoruz. Hep söylediğimiz gibi, ‘Eleştirmiyor, değiştirmeye çalışıyoruz’. Bunda çok da başarılı olduk, sorunlu çocukların büyük bölümü çok olumlu gelişme gösterdi.” Sadece yerel değil, ulusal projelere de dahil olduğunu söyleyen Ferhat, el sanatlarını korumak ve kültürümüze sahip çıkarak farkındalık yaratmak amacıyla başlattıkları bir projenin heyecanı içinde… Her yörenin el sanatı ve ustaları konusunda bir farkındalık yaratmayı amaçladıklarını söyleyen Ferhat, bu sayede yöreye ve ülkeye büyük katkıda bulunabileceklerine inanıyor.


Bizde içerik bol, seni düzenli olarak bilgilendirmemizi ister misin? :)