“Takdir etmenin hiçbir karanlık yanı yoktur”
“Havuç Kültürü” terimini açıklar mısınız?
Havuç Kültürü, iyi ve yetenekli kişilerin çalışmaya geldiği ve her gün bağlılığını koruduğu bir iş ortamı yaratıldığında ortaya çıkar. Gelişmiş ticari sonuçlar üretebilen yöneticiler, (kitabın yazarlarından biri olan Adrian Gostick ve benim tanımladığım) liderliğin Temel Dört alanında, çalışanları tarafından dikkat çekici derecede başarılı olarak görülüyor. Bunlar; hedef belirleme, iletişim, güven ve sorumluluk…
Takdir, iyi yönetimin bu Dört Temel’ine uygulandığında çalışan performansını ve bağlılığını hızlandırıcı olarak hizmet ediyor. Havuç Kültürü; verimlilik, bağlılık, elde tutma ve müşteri tatmini ile karlılık artışı yaratıyor.
Pek çok yönetici ve iş sahibinde neden (sizin deyişinizle) “Havuçfobi” var?
Workshop’larımıza katılanlara, “Çalışanlarınızı takdir etmenizi ne engelliyor?” diye sorduğumuzda, aldığımız bir numaralı yanıt şu: “Zamanım yok”. Bu yanıtın söyledikleri, benim için önemli değil. Bir felaket için hep zaman yaratabiliriz.
En iyi imalatçılarınızdan biri olan Joe, birden bire kapıdan çıkıp gitmeye karar verdiğinde, onun yerini alacak kişiyle mülakat yapmak ve müşterilerini görmek için hala zamanımız vardır. Eğer zaman ayırmış olsaydık, belki Joe kalabilirdi. Bilinçsiz bir biçimde medeniyeti işyerinden söküp atmış olabiliriz. Bu, klasik “azla çok iş yap” mantığıdır. İş hayatı aşırı heyecanlıdır. Giderek daha çok bilgi hızla size vururken deadline’lar da daha hızlı hale gelir. Genellikle sık sık ertelemeler yaşanır. Ayrıca bir de şu fikir yok mudur? “Bizler profesyonel değil miyiz? O halde işe koyulup işimizi yapalım, susalım ve ağlamayı keselim…”
Takdir, bir çalışma ortamında neden önemlidir?
Gerçek şu ki, işlerinden ayrılan çalışanların yüzde 79’u, ayrılmalarının temel nedeni olarak takdir eksikliğini gösteriyor. Çalışanların yüzde 65’i en azından bir önceki yıl bir kez bile takdir edilmediklerini söylüyor.
Herkesin daha çok takdir görmeye ihtiyacı vardır. Bu kilometre taşlarına yol boyunca ihtiyaç duyarlar; uzun zamandır yaptıkları bir şey için olsa bile… Bu küçük dokunuşlar, bizim inandığımızdan çok daha insanidir. İşyerindeki gerçek anahtarlar şunlardır: “Doğru davranışlara odaklanıyor musunuz?” ve “Takdir ederken spesifik misiniz?” Bu spesifiklik, iyi yöneticiler ile mükemmel yöneticiler arasındaki farkı oluşturur.
Bir iş sahibi için, sonuçlar fark yaratır. Sonuç odaklı olmanız ve günün sonunda değerlendirme yapmanız gerekir. Bu nedenle sonuçları ödüllendirmeniz ve oraya ulaşmak için gereken doğru davranışları teşvik etmeniz şarttır. Tıpkı çocuklarınızla olduğu gibi… Onların küçük başarılarını teşvik edersiniz. Bu sayede emeklerini teşvik ettikçe daha çok sonuç alırsınız. Entelektüel olarak, o çalışandaki bir hisse duygusal olarak dokunmuş olursunuz. “Gerçekten bana önem veriyor!” diye düşünmeye başlar.
Kimi zaman kişiler, şu soruyu da sorar: “Peki ya takdir etmenin karanlık yanı? Eğer Bob’u düzenli olarak takdir edersem, Mary kendini nasıl hissedecek?” Eğer sunulan takdir spesifik ise, takdirin karanlık bir yanı yoktur. Eğer hak etmeyen bir kişiyi takdir ediyorsam, kararlık yan o zaman ortaya çıkar.
Örneğin Bob’a şunu söyleyebilirsiniz: “Jack’in nöbetini almanı gerçekten takdir ediyorum. Sen olmasan ilerleyemezdik”. Eğer Mary’nin başarılı olmasının üzerinden epey zaman geçtiyse, belki de ona biraz koçluk yapmanın zamanı gelmiş olabilir. “Biraz zorluk çektiğin dikkatimi çekti. Sana nasıl yardım edebilirim?” diyebilirsiniz.
Takdir etmek konusunda zamanlama neden önemlidir?
Her şey iletişimle ilgilidir. Ve takdir etmek en mükemmel iletişim aracıdır. Yöneticinin alet çantasındaki en mükemmel araçtır ve birilerinin yaptığı işe verdiğiniz değeri ifade etmenizi sağlar. Takdir etmeyi ertelemeyin. Eğer binada bir yangın varsa, onunla hemen mücadele edersiniz! Takdir etme de hemen o gün gerçekleştirilmelidir. Haftanın ya da çeyrek dönemin sonunu beklemeyin. Eğer tüm çalışanlarınızı takdir etmek için yıllık resmi ziyafetinizi beklerseniz, işgücü devir oranınız çok yüksek olacaktır.
İnsanlar günlük olarak olumlamalara ihtiyaç duyar. Eğer altı ya da yedi çalışanınız varsa, her çalışanla her gün en azından bir olumlu etkileşiminizin olacağını düşünmenin mantıksız olmadığına inanıyorum.
Okurlarımıza, çalışanlarını takdir etmek için bazı örnekler verir misiniz?
Adrian ve ben her zaman kahkahalarla şunu söyleriz: Annelerimizin biz 10 yaşındayken bize söylemediği hiçbir şeyi kimseye söylemiyoruz!
Vermek, almaktan daha kutsaldır. Bir hediye verip, bunu alan kişinin yüzündeki heyecanı gördüğünüzde siz de her zaman heyecanlanırsınız. Kentucky Fried Chicken’ın Amerika Birleşik Devletleri’nin batısındaki franchise’larını yöneten Jim Olsen, bir lider olarak insanları takdir etmenin bir ayrıcalık olduğunu söyler. Söyledikleriniz önemlidir. Bu takdiri sunduğunuzda, sizin iyi hissetmenizi sağlar.
Elbette, takdir pek çok farklı formda olabilir. Ama ne olursa olsun, en iyi ödül her zaman kişisel olan ve çalışanın ihtiyaçlarına, yaşam tarzına uygun olarak biçilendir. Bunun, her bireyi neyin motive ettiğini öğrenecek kadar onları önemseyen bir yönetici tarafından sunulması önemlidir.
• Ben, çalışanlara ve ailelerine yönelik olarak, el yazısıyla hazırlanmış teşekkür notlarının büyük bir hayranıyımdır. Bu mektupları çalışanların evlerine göndermek için zaman ayırın.
• Pepsi ve Wal-Mart’ta, herkesin bir araya geldiği ekipler arası özel görüşmeler yapılıyor. Bu, genellikle günün sonunda yapılıyor. Özel görüşme sırasında yönetici şunu söyleyebiliyor: “Jack’in şunu yapışını, Mary’nin bunu yapışını gördünüz mü?”
• Bir ekibe mükemmel bir yıl geçirdikleri ya da başarıları için teşekkür etmek isterseniz, yemek ya da barbekü için evinize davet edin. Birilerini evinize davet etmek büyük bir adım olabilir ama bu sayede arkadaşlık ilişkileri kurabilir ve açık iletişimi destekleyebilirsiniz. Eğer bu konuda rahat hissetmiyorsanız, bunu yakın bir restoranda yapın.
• Çalışanınızın bir sonraki maaş çekini kendisine kişisel olarak elden verin. Ona bunu vermeden önce, şirkete ne kadar katkı sağladığını net olarak açıklamak için birkaç dakika ayırın. Bize güvenin: Kişiyi iyi hissettiren para değildir.
• Etkisi tüm yıl sürecek bir ödül verin: Örneğin kişiyi, en beğendiği dergiye abone yapın. Eğer dergide özel mesajlar için bir yer mevcutsa, çalışanın başarısına orada, teşekkür ederek değinin.
“The Carrot Principle” adlı kitabımızda, 100’ü aşkın mükemmel ödül fikirlerine ayrılmış bir bölüm var.
Daha önce de HRdergi’nin davetlisi olarak, konuşma yapmak üzere Türkiye’ye geldiniz. İlk izlenimleriniz nelerdi?
İlk izlenimim, ABD ile kıyaslandığında burada ne kadar çok tarih bulunduğuydu. New York’un hemen dışında yaşıyor ve burayı seviyorum ama İstanbul 3 bin yıldan daha yaşlı! Tarihi sevdiğim için Türkiye tarihini yakından görmeye can atıyordum. Camileri ve sarayları çok sevdim; eşim de Kapalıçarşı’yı! (Evet, biz de bir halı aldık!)
Elbette her zaman benim için insanlar daha ilgi çekicidir. Türk insanının sıcaklığını seviyorum. HRdergi’deki ev sahiplerim mükemmeldi! Yıllar sonra bile sık sık konuştuk ve İstanbul’a gelmek için her zaman hevesliydim. Özellikle sevgili arkadaşlarımı bir kez daha görmek için…
Buradaki işle ilgili konuları, daha önce çalıştığınız ülke ve bölgelerden farklı görüyor musunuz? Türkiye’ye özel bir şeyler var mı, size göre?
İşimin en ilginç yanlarından biri, işle ilgili konuların nereye gitsem çok benzeşiyor olması. En iyi yetenekleri çekmek ve tutmak, tüm iş alanları için evrensel bir hedefmiş gibi görünüyor. Asya’da; Pekin’de, Singapur ya da Tokyo’dayken de bunların birincil öncelikler olduğunu görüyorum. Avrupa ve Kuzey Amerika’da da durum farklı değil; hedeflerine ulaşmak isteyen tüm şirketler kalifiye ve yetenekli kişilere ihtiyaç duyuyor. Kültürler elbette farklı ama yetenekli ve bağlı çalışanlar bulmak her zaman zor.
Türkiye’de işle ilgili özellikle Avrupa’dan en farklı olan özellik; Türk nüfusunun çok genç olması… Avrupa’daki işgücü yaşlanırken, siz Türkler hala çok çok gençsiniz. İşgücü yetenek havuzunda bu kadar genç kişi olması inanılmaz bir avantaj. Büyük aileler kurmaya devam edin ve dünyayı ele geçirin!
Havuçların gücü konusunda son olarak söylemek istediğiniz bir şeyler var mı?
Evet. Çalışanlarınızı takdir etmek iyi bir iştir. Sonuçları harekete geçirir ve daha karlı olmanızı sağlar. Rakamlar yalan söylemiyor… takdir etmek işe yarıyor.
Dahası, takdir etmek daha iyi toplumlar ve aileler yaratmak için de önemli. Herkes önemli olduğunu bilmek ister ve basit bir “Teşekkür Ederim” büyük yol almanızı sağlar.
İnsanları her zaman bu ilkeleri evlerine; eşlerine ve çocuklarına da taşımaları, evlerinde de Havuç Kültürü yaratmaları konusunda teşvik ediyorum. Başkalarını takdir eden insanların daha iyi bir yaşamı olur. O yüzden, yapın bunu!
Bu mükemmel söyleşi için teşekkürler. Sunumu ve kebap yemeği dört gözle bekliyorum!
Son bir şey: oğlum Carter büyük bir Avrupa futbolu fanatiği... Şampiyonlar Ligi’ni takip ediyor ve sizi şunu iletmemi istedi: “HAYDİ FENERBAHÇE!”
Not: “The Carrot Principle: How the Best Managers Use Recognition to Engage Their People, Retain Talent, and Accelerate Performance” kitabını satın almak için carrots.com adresini ziyaret edin. Eğer bu makaleyi beğendiyseniz ve Chester’ı biraz takdir etmek istiyorsanız, kitabı satın alın!