Şirketinizde ‘baskıcı lider artık sıktı’ denmeye başlandıysa.... Ne yapmak gerekir?


Lider dendiğinde genellikle zihinlerde öğrenmeye hevesli, çevresindekileri esinlendiren ve
organizasyon için en iyisi neyse ona göre davranan figürler canlanır. Oysa liderlerin de insan olduğunu,
onların arasında da duygusal açıdan sağlıksız davranabilecek kişilerin var olabileceğini kabul etmek gerekir.
Peki, ya İK yöneticisi olarak, üstünün baskın kişiliğinden şikayet eden bir çalışanla karşı karşıya kalırsanız ne yapmanız gerekir, hiç düşündünüz mü? İşte baskıcı liderleri anlamanın yolları ve çalışanlara yapabileceğiniz önerilerden bazıları…

Liderlik konusundaki çalışmaların tümü; liderlerin öğrenmeye hevesli, çevresindeki esinlendiren, organizasyon için en iyisi neyse onu yapan kişilere gönderme yapar. Ancak ne yazık ki kimi çalışanların yaşadığı deneyimler, bu tür liderlerin birer efsaneden öteye geçmesine engel olur. Buradaki gerçek; belli pozisyonlara gelen herkesin aynı tip olmaması ve yine hepsinin duygusal açıdan sağlıklı ya da iyi niyetli olmamasıdır. Eğer gücünü kendi çıkarları için kullanan, başkalarının iyi fikirlerini kendisininmiş gibi sunan ya da karşısındakini, kendi hataları nedeniyle günah keçisi haline getiren bir patron için çalışıyorsanız, liderlik konusunda sözünü ettiğimiz çalışmalar yararlı bir kaynaktan ziyade alaycı bilim kurgu romanları gibi görünecektir.

Tıpkı, çocuk sahibi olmanın iyi ebeveynler olacağınızı garantilemediği gibi işte güç sahibi olmak da kişiler arası ilişkilerde beceri sahibi olduğunuz anlamına gelmez. Zaten geçtiğimiz yıllarda yaşanan kurumsal skandallar da liderlerin hırslı ve kendine dönük olabileceğini net bir biçimde gösteriyor. Ancak zayıf liderliğin daha da dramatik örnekleri kimi kurumlarda her gün yaşanıyor!

Liderler, iyi niyetli olsalar bile sahip oldukları gücü kötüye kullanabiliyor. Zorlu ve talepkar görüntüsü altında, kötü huylu ve acımasız bir kişiliğe sahip olan liderlere rastlanabiliyor. Kendilerini başkalarını yönlendirir ve eğitir durumda bulduklarında küçümseyen ve acı tavırlar takınabiliyor. Kimileri ise, sadece ve sadece oturdukları koltuğun bir getirisi olarak görerek baskıcılık yapabiliyor. Bu arada kötü patronlar için çalışan pek çok kişi de kendilerini kapana kısılmış gibi hissediyor.

Baskıcı olmak, kişinin ilişkilerde oynadığı bir roldür. Pek az baskıcı, herkese baskı yapar. Bu kişiler, genellikle yapabilecekleri kişilere karşı baskıcı rolünü üstlenir. Bu da, baskıcıların kurbanlara (zayıf, güvensiz ya da sebep ne olursa olsun savaşamayacak gibi görünen kişilere) ihtiyacı olduğu anlamına gelir. Bu bakış açısındaki iyi haber; baskıcı kurbanlarının eninde sonunda ilişkiyi etkileyerek kendilerini kurtarabilecekleridir.

Peki, talepkar ya da zorlu değil de, baskıcı bir patron için çalıştığınızı nasıl anlayabilirsiniz? Kimi zaman, bir ilişkinin ortasında saplanıp kaldığınızda bunu anlamak zorlaşır. Özellikle baskıcılık yapan kişi otorite sahibi biriyse…

Burada kullandığımız açıdan baskıcıyı, “gücünü; zarar vermek, küçültmek ya da kendilerini koruyamayacak pozisyonda olan kişilerin iyi niyetini kötüye kullanmak” şeklinde tanımlıyoruz. Baskıcılığın ortaya çıkması için, her iki tarafın da aralarındaki güç eşitsizliğini ve seçeneklerin yetersizliğini algılaması gerekiyor.


Baskıcılar ne yapar, nasıl yapar?

Baskıcılar, daha az güç sahibi kişilerle karşı karşıyayken kendilerini kontrol edemez, ancak daha güçlü kişilerle etkileşim içindeyken daha kontrollü olur.
Baskıcılar kurbanlarını aşağılar, utandırır ve alay eder.
Baskıcılar, zayıf kişiler karşısında aşırı tepki verir.
Baskıcılar, düzenli olarak saldırıda bulunur. Kurbanlarına tekrar tekrar geri dönerler.
Baskıcılar, davranışlarının haklı olduğu konusundaki inançlarında kibirlidir.
Baskıcılar kendi davranışları konusunda çok az sorumluluk alır.

En çok ne derler?

“Beni deli ettin, onlar etmedi.” Oysa gerçek, ortada bir tahrik olmasa da baskıcının kurbanı zorlamasıdır.
“Yetersizlik ve ahmaklığın, böyle davranılmayı hak etmene sebep oluyor.”
“Beni deli ediyorsun”
“Gözünü ne zaman açacaksın? Artık toparlan ve öğrenmeye başla!”, “Daha kaç kere sana söylemem gerekiyor?”
“Patron benim”, “Çünkü ben öyle söylüyorum”, “Kıdem ayrıcalık getirir.”
• “Beni sinirlendirdin. Böyle tepki vermemin sebebi senin hataların… Eğer işleri berbat etmeseydin, bu kadar delirmezdim.”

Bunların dertleri ne?

Baskıcılar, karşılarındaki kişiye zarar vererek kendi zarar görmüş egolarını destekler. Savunmasız ve kırılgan kişileri seçerek kendi güvensizliklerine karşı savunmaya geçer.
Eğer bir patron istediği sonucu elde edemiyorsa, yeterince iyi liderlik edemiyor demektir.
Hataların tekrarlanması, zayıf eğitim ve yönetimin bir sonucudur.
Otorite kişiye zararlı kişisel duygular sergileme hakkını vermez. Cezalar kişileri daha zeki hale getirmez.
Her insan hissettikleri karşısında nasıl davranacağının seçimini yapabilir. Eninde sonunda siz de baskıcı da, hissettikleriniz konusunda yapmanız gerekenlerden sorumlusunuz.

Baskıcılar, olaylar karşısında gösterdikleri tepkilerin uygunsuzluğuna bakılarak kolaylıkla ayırt edilebilir. Tüm kızgınlıklar baskıcılık değildir. Düzeltme ve disiplinin gerektiği zamanlar olabilir ancak bir baskıcının saldırganlığı, hiç kuşkusuz ki, organizasyonun yararına olmayacaktır. Çünkü baskıcılık uygun olmadığı gibi, sadece kişinin kendi çıkarlarına hizmet etmektedir. Baskıcılık, yöneticinin kendisini daha iyi, daha büyük ve yeterli görmesini sağlar. Bu arada kurban ise motivasyonunu yitirir ve gelecekte daha iyi performans göstermek konusunda hazırlıksız kalır.

Baskıcılık, her iki tarafın da güç dengesinin orantısız olduğuna inandığı durumlarda ortaya çıkar.

Bir çalışma ortamında güç dengesi eşit dağıtıldığında her kurbanın bir takım seçme şansı olabilecektir.

Tüm ilişkilerde dinamikleri değiştiren bazı duygusal içerikler bulunur. Kurban, baskıcı lidere karşı koymak için gereken güçten kendisini yoksun hisseder. İş dünyasındaki ilişkiler genellikle kurban için bir tehdit ve kayıp anlamına gelebilir: “Patronla karşı karşıya gelmek işime mal olabilir”, “Bu konuyu gündeme getirdiğimde her şey daha kötüye giderse ne yaparım?”, “Bu konuyu açamam. Sorumlu olduğum bir ailem, ödemem gereken faturalar var”. Ya da psikolojik olarak en çok çöküntüyü yaratan cümle kurulur genellikle: “Bunu hak ediyorum, sanırım her şeyi berbat eden benim…”

Kişilerin, savunmasız durumlara saplanıp kalmasına sebep olan işte bu korkulardır. Baskıcılar, karşılarındakini sindirmek için hareket eder. Kurbanın güvenini alt üst ederek avantajlı durumlarını beslerler. Üstelik kurbanlar da genellikle bilmeyerek, baskıcılardan korktukları için onlarla işbirliği yapmış olurlar.

Kurbanlar her zaman şunu düşünür: “Ortada kabul edilebilir seçenekler yok ki!” Pratik seçenekleri ortaya koyamadıkları için, hali hazırda sahip oldukları seçenekleri de değerlendiremezler. Bir baskıcının kurbanı olmak son derece zarar verici bir deneyimdir.

Diğer taraftan, kurbanın yıldırma döngüsünü kırabilmesi için kullanabileceği bazı temel gerçekler de vardır:

• Hoş gördüğümüz şeyler onayladıklarımızdır. Eğer kendimize baskıcı yapılmasına izin veriyorsak, süistimal edilmemize destek veriyoruz demektir. İçten içe ne kadar öfkelendiğimiz ya da başkalarına ne kadar şikayet ettiğimiz fark etmez. Eğer baskıcılığın yaşanmasına izin veriyorsak, onu ilişkimizin bir parçası olarak kabul ediyoruz demektir.

• Baskıcılık, kişinin bir sabah uyanıp yeni bir sayfa açmaya karar vermesiyle sona ermez. Döngüyü kırmak için harekete geçmezseniz, devam edecektir.

• Baskıcılar herkese karşı baskıcılık yapmaz ve bir ilişkiyi sürdürmek iki kişinin görevidir. Şirket hiyerarşisindeki ikincil pozisyonlar baskıcılığın yolunu açsa da, baskıcının kurbanı seçerken kullandığı bazı sosyal göstergeler de vardır.

Burada önemli olan, döngüyü kırmak isteyen kurbanın farklı davranmaya başlamasıdır. Riskleri göze almalı ve yapıcı adımlar atılmaya başlanması çok önemlidir. Her durum birbirinden farklıdır. Bu nedenle belli öneriler her koşulda işe yaramaz. Yine de kişilerin baskıcılarla olan ilişkilerinde kendilerini koruyabileceği bazı ortak adımlar vardır:

• İlk adım baskıcıyla özel olarak konuşmaktır. Suistimal ediliyormuş gibi hissettiğinizi açıklayın ve kişiyle ilişkilerini geliştirmek için çaba harcayın. Yanlış anlaşılmaların düzeltilebileceği zamanlar olabilir. Kişilerin, bıraktıkları etkiyi anlamadıkları zamanlar da… Organizasyondaki diğer kademeleri denemeden önce olanları konuşmayı denemeye değer.

• Eğer sorunu doğrudan çözemiyorsanız, kendinize sormanız gereken iki soru vardır: “Baskıcılığın önünü açacak bir şeyler mi yapıyorsunuz? Baskıcılık, iş yerinizde kabul edilebilen bir uygulama mı?”

Baskı buzdağını kırmak için yapmanız gerekenler...

İlk adım durumunuzu analiz etmektir. Patronunuzun ne yapacağını değil ama, kendi davranışlarınızı kontrol edebilirsiniz. İşte bu noktada atabileceğiniz adımlar: Kendinizi korkutmayın. Düşüncelerinizi kontrol edin. En kötüsünü düşünerek ve her bir tehlikenin ardından dehşet duygunuzu geliştirerek durumu daha da zorlaştırmayın. Patronunuzun sizi “tanımlamasına” izin vermeyin.

Kırıldığınızda ya da patronunuz sizi aşağılamaya çalıştığında bunu kalpten kabul etmeyin. Sadece bir baskıcı söylediği için, bunun doğru olması gerekmez. Aslında baskıcının en önemli özelliği adil ya da uygun davranışlar sergilemeye çalışmamasıdır. Baskıcılar genellikle adil ya da hak edilenleri değil, en yaralayıcı olanları dile getirir. Güç dengesizliğini korumak tek amaçlarıdır. Bu nedenle, söylediklerinin doğruluğunu kabul etmeyerek kendinizi koruyabilirsiniz. Beden dilinizi kontrol edin. Baskıcılar korku ve zayıflıkları sever. Uysallık, sinmek, sürekli özür dilemek ve bunun gibi davranışlar baskıcıları daha da ateşler. Bu nedenle tartışmayın. Tehlikenin seviyesini artırmayın. Tartışmaları mümkün olduğu kadar çabuk sonlandırın.

Unutmayın, baskıcılar mantıklı değil duygusal bir bakış açısıyla hareket etmektedir. Sonuç olarak sebepler bulmak, tartışmak ya da kendinizi savunmaya çalışmak baskıcıyı durduracak ya da hatalarını görmesini sağlayacak taktikler değildir.


Baskıcılar, korkulardan beslenerek sizi kurban seçmek için güç dengesizliğini kullanır.

Baskıcılık, şirket ortamının kapsamında yer alır. Baskıcılık, çalıştığınız yerde hoş görülen hatta daha da kötüsü kabul edilir biçimde görmezden gelinen bir uygulama mı? Baskıcılar, korkulardan beslenerek sizi kurban seçmek için güç dengesizliğini kullanır. Bu nedenle, durumla başa çıkmak için bir plan geliştirmeniz gerekir. Önünüzde üç seçenek vardır: Baskıcılığı ortadan kaldırmak ya da kınanmasını sağlamak için harekete geçebilirsiniz. İşten ayrılmaya karar verirken, zararınızı en aza indirgemek için bir plan geliştirebilirsiniz. Baskıcılık başlar başlamaz oradan ayrılabilirsiniz.

Hangi stratejinin en iyi biçimde işe yarayacağı genellikle şirketin kültürüne bağlıdır. Eğer baskıcının ismi şirketin antetli kağıtlarında yer alıyorsa, kendinizi işten ayrılmaya hazırlayın. Bu kişinin herhangi bir yere gitme olasılığı çok düşük olduğu için hareket alanınız kısıtlı olacaktır.

Öte yandan, diğer çalışanların da baskıcılıktan haberdar olup olmadığını ya da baskıcılığın diğer kişilerin içinde yapılıp yapılmadığını kendi kendinize sorun. Bu durum şirketin normal çalışma koşullarının bir parçası olarak hoş görülüyor mu? Eğer şirket bunu, açıkça ya da dolaylı olarak onaylıyorsa işten ayrılmaya hazırlanın. İşlerin daha iyiye gitme olasılığı çok düşüktür.

Eğer baskıcılık kültürün bir parçası olarak kabul edilmiyorsa, gizliyse ya da diğerlerinden saklanıyorsa, sorunu durdurmak için bir şans var demektir. Bu durumda, yaşananların belgelenmesi gerekecektir. Gerçekleri bir araya getirin. Kişiyle aranızdaki diyalogları ayrıntılı değilse bile özet olarak yazılı hale getirin. Duygusallıktan çok doğruluk peşinde koşun. Eğer başkaları da baskıcılık ile karşılaşıyorsa, onların da duruma karşı birleşmek isteyip istemeyeceğini anlamaya çalışın.

Eğer karşınızdaki kişi, sorunu çözmek için iyi niyet girişimlerinize yanıt vermiyorsa ve organizasyondaki diğer kişilerden yardım alabileceğinize inanıyorsanız yapıcı adımlar atmaya başlayın. Organizasyonel hiyerarşi içinde, patronunuzun bir üstüne ulaşın ve yardım isteyin. Durumu açıklayın. Verilerinizi sunun. Baskıcılığı ortadan kaldırmak ya da korunabilmek için harekete geçilmesini isteyin. Çare olarak olumlu önerilerde bulunun.

Baskıcılık yapan kişinin patronuna gitmek, bu yöneticinin astını savunma ihtiyacı duymasına neden olabilir. Mümkünse böylesi bir ikilemi yaratmaktan kaçınmak istemeniz son derece doğaldır. Bu nedenle, emir komuta zinciri içinde iki ya da daha fazla adım yukarı gitmek, adil sözler duymak konusunda daha fazla şans verecektir.

Herkesin doğru şeyi yapacağına ilişkin bir garanti yoktur. Harekete geçmeye karar verdiğinizde, durumun daha da kötüye gidebileceğine hazır olmanız gerekir. Böyle bir durumda, en etkili hareketiniz kendinizi bu umutsuz durumdan kurtarmak olmalıdır. Mümkünse finansal olarak rahatlamaya çalışın. Arkadaşlarınız ve ailenizle, işteki durum hakkında konuşun. Onların duygusal desteğini isteyin.

Kendinizden utanmayın. Sorun baskıcının kendi problemlerinden kaynaklanmaktadır, sizden değil… Baskıcılık kurbanların çoğu genellikle utanç ve korku hissederek, kendilerini daha büyük bir tuzağın içine sokar. En büyük kırılganlık ise, hiçbir seçeneğiniz olmadığı gerçeğinden kaynaklanır. Bu dinamikleri değiştirin. Kendiniz için seçenekler yaratın. Elde ettiğiniz sonuç sizin için farklı bir dönüşüm yaratsa bile, bu tür davranışları hoş görmeyi reddederek uzun vadeli çıkarlarınıza hizmet etmiş olursunuz. İş değiştirmek sizin için daha maliyetli olabilir. Yine de, baskıcılık karşısında sessiz kalmanın üzerinizde yaratacağı etkinin çok daha yıkıcı olabileceğini unutmayın.

Liderlik rolüne sahip olan herkes iyi bir lider değildir. Bazı insanlar sadece yapabildikleri için,
sahip oldukları gücü kötüye kullanırlar. Bu kişiler baskıcıdır. Baskıcılık iş ortamında yaşanır.
Otorite sahibi bir kişi kurbanları için yaşamı sefalet haline getirebilir.
Baskıcılık, bir liderde duygusal toyluk olduğunun en önemli belirtisidir.
Eğer bir hata yaptınızsa ya da hedeflerinizi yerine getiremeseniz de,
baskıcılık yapıcı eleştirilerden kesinlikle daha farklıdır.
Baskıcılar, ceza ve incitme arayışı içindedir. Temel hedef performansı artırmak değildir.

Yönetim kademeleri içinde baskıcılığı hoş gören şirketler sorunlar yaşamaya devam edecektir. Baskıcılık görünmeyen sorunları düzeltmeyeceği için farklı gerginlikler ortaya çıkacak, bunlar da saldırgan tepkileri beraberinde getirecektir. Kısacası bu, kimsenin kazanç sağlayamadığı bir durumdur. Baskıcılık gerçek bir duygusal sorun olduğu için, ender olarak akıl ve mantıkla çözümlenebilir. Bu, mantıklı bir sorun değildir. Eğer baskıcılık kurbanıysanız, bu kişiyle yaşadığınız ilişkideki dinamikleri değiştirerek sorunu çözmeye çalışmak sizin sorumluluğunuzdur. Durumunuzu değerlendirin. Seçeneklerinizi artırmak için hazırlık yapın.

 

Bizde içerik bol, seni düzenli olarak bilgilendirmemizi ister misin? :)