“Daha azı, daha iyi yapmaya; gerçekten değer yaratan alanlara odaklandık. Farkımız da burada…”

 
Yolculuğunuzun başlayacağı nokta olan havalimanına giriş yaptınız.  Arabanızı valeye bıraktıktan sonra kapıdan içeri girerken güvenlikten geçtiniz. Daha vaktiniz var; bir şeyler atıştırdıktan sonra biraz da alışveriş yaptınız.
Bu arada gözünüz uçağınızın kalkış saatini gösteren tabelalarda…


Siz tüm bunları yaparken, kendi içinde başlı başına bir şehir, büyük bir ekosistem olan havalimanının
“vatandaşları” olan çalışanlar güvenli, hijyenik ve güler yüzlü hizmeti sunmak, krizleri yönetmek için hummalı bir çalışma sergiliyor. Görevleri gerçekten de zorlu…

İşte böyle bir alanda hizmet sunan; 2012 yılında, faaliyet gösterdiği altı ülkedeki 12 havalimanı'nda yaklaşık 72 milyon yolcu ile 575 bin uçağa hizmet veren TAV Havalimanları Holding’de gelişim merkezinin adresi, TAV Akademi…

1 yıl önce şirketleşerek, değer yaratan, müşteriye değen hizmetlere ilişkin 4 ana başlık altında çalışmalarını sürdüren TAV Akademi’nin, havalimanı işletmeciliğinde
TAV Havalimanları’nın bir dünya markası haline gelmesi konusundaki katkısı da büyük:
Çünkü TAV Aviation Minds adıyla oluşturulan ikinci şirket, özellikle Holding’in büyüme hedefleri koyduğu Ortadoğu ve Kuzey Afrika bölgesinde yer alan Havalimanlarının toplam performansının geliştirilmesi ve bölgede nitelikli çalışan gücü yaratılmasına katkıda bulunuyor.

TAV ailesine, Akademi’nin yeniden yapılanması sürecinde katılan ve eğitim bölümü yöneticiliğinden genel müdür sorumluluğuna geçerek ilginç bir örnek oluşturan
TAV Aviation Minds Genel Müdürü ve Akademi Koordinatörü Ezgi Kadıoğlu ile bir araya geldik; akademinin benzer oluşumlardan hangi yönüyle ayrıldığını,
Türkiye’de hızla gelişen sivil havacılık konusunda bir danışma merkezi olmaya dayalı hedeflerini ve çalışmalarının ayrıntılarını öğrendik.

Öncelikle, TAV Akademi olarak hizmet sunduğunuz TAV Havalimanları Holding’i kısaca anlatır mısınız?

Dünyanın en zorlu sektörlerinden biri olan havalimanı işletmeciliği alanında faaliyet gösteren TAV’ın hikayesi, 1997'de İstanbul Atatürk Havalimanı Dış Hatlar Terminali ihalesiyle başlıyor. TAV Havalimanları Holding, ihaleyi kazanan Tepe ve Akfen Grupları’nın ortak girişimi olarak kuruldu. Kısa süre içinde sektöründe büyük bir başarı öyküsüne dönüşen TAV, benimsediği hedefler doğrultusunda “işletme” ve “yapım” faaliyetlerini, TAV Havalimanları Holding ve TAV İnşaat olarak yürütmeye devam ediyor.

Havalimanı işletmeciliğinde bugün Türkiye’nin dünyadaki lider markası haline gelen TAV Havalimanları Türkiye’de İstanbul Atatürk, Ankara Esenboğa, İzmir Adnan Menderes ve Antalya Gazipaşa havalimanlarını; yurtdışında ise Gürcistan’ın Tiflis ve Batum, Tunus’un Monastir ve Enfidha-Hammamet, Makedonya’nın Üsküp ve Ohrid, Suudi Arabistan’ın Medine, Letonya’nın Riga havalimanlarında faaliyet gösteriyor. TAV Havalimanları duty-free, yiyecek-içecek hizmetleri, yer hizmetleri, bilişim, güvenlik ve işletme hizmetleri gibi havalimanı operasyonunun diğer alanlarında yer alıyor.
Kısacası 7 gün 24 saat, 365 gün hizmet veren, kriz yönetimi yetkinliği çok güçlü, politikadan futbola kadar pek çok dış faktörden etkilenen, yurtiçi ve yurtdışında toplamda 23 bine yakın çalışanı bulunan, çok dilli bir yapıda hizmet veriyoruz.

TAV Akademi’nin nasıl bir yeri ve görevi var bu yapı içinde?

Yurtdışı büyümemiz hızlı bir şekilde sürerken, İK ve eğitim ve gelişime çok önem veren CEO’muz Sani Şener liderliğinde İnsan Kaynakları uygulamalarımızı daha da güçlendirmek amacıyla, 2006 yılında kurulan TAV Akademi’nin yeniden yapılanmasına karar verildi. Ben de 1,5 yıl önce, bu hedefle göreve başladım. Amacımız, resmin bütününde TAV’ın gideceği yönü görerek, bütünsel gelişim süreçlerini yönetmekti.

Ekibe, operasyondan bir arkadaşımızı ekledik; sahadan, işi bilen bir kişinin de aramızda olması çok önemliydi. Ardından İK ekibinden bir arkadaşımız aramıza katıldı. Bunun dışında iç eğitmen olarak da görev yapan kıdemli 3 çalışanımız vardı. Şu anda merkezde; 7 kişilik bir ekiple hizmet veriyoruz.

Bunun dışında grup şirketlerinin içinde de eğitim konusunda çalışan yaklaşık 19 arkadaşımız var. Her projeyi matriks ekip olarak gerçekleştiriyoruz; onlar Akademi’ye proje bazlı olarak raporluyor.

Bu ekip neler gerçekleştirdi 1,5 yıllık süre içinde?

Öncelikle Akademi’yi bir eğitim – danışmanlık şirketi olarak kurguladığımız için ürün yelpazemiz gelişti. Tüm ilgili taraflarla; genel müdürlerle, iç eğitmenlerle tek tek görüşerek, know-how alanlarını ve ihtiyaçlarını belirledik.

Ardından da TAV Akademi’nin grubun gelişim merkezi olduğunu ve eğitim politikalarını belirleyeceğimizi aktardık. Bunu da değer yaratacağımız, müşteriye değen hizmetlere ilişkin 4 ana alanda; “liderlik ve yetenek gelişimi”, “havalimanı işletmeciliği”, “üniversite ve sektör işbirlikleri” ve “profesyonel ve mesleki gelişim” konusunda sürdüreceğimizi paylaştık. Tasarımları birlikte yaparak, bunları merkezileştirmiş olduk. Artık her şirket kendi operasyonel eğitimlerini kendisi geliştiriyor; biz sadece tasarım, yöntem, ölçümleme gibi alt başlıklarda danışmanlık veriyoruz.

Tüm bunlar sürerken, 2013 yılının başında TAV Akademi’nin bir uzantısı olarak, TAV Aviation Minds’i kurduk. Holding’in sosyal ve know-how sermayesini, iç eğitmenleri ve konu uzmanları ile ince ince işleyerek, TAV grubuna gelir sağlayacak ve grubun kurumsal markasına değer kazandıracak bir şirkete dönüştürdük.

TAV Aviation Minds ile özellikle Holding’in zorlayıcı büyüme hedefleri koyduğu Ortadoğu ve Kuzey Afrika bölgesinde yer alan Havalimanlarının toplam performansının geliştirilmesini ve bölgede nitelikli çalışan gücü yaratılmasını hedefliyoruz. Aviation Minds, Şubat ayında ilk olarak Medine operasyonunu gerçekleştirerek; havalimanının uçta uca eğitim sağlayıcısı oldu.

Kurumsal iç eğitmenlerin yönetimi ve geliştirilmesine yeni bir soluk getiren bu yaklaşım, yetenek yönetiminin, yönetici yedeklemenin ötesinde kurumsal gelişimi ve girişimciliği destekleyecek önemli bir araç olarak kullanılabileceğine de güzel bir örnek oluşturdu.

Nasıl bir model var burada?

İç eğitmenlik sürecini, gelir modelinin içine entegre ettik. 12 havalimanımızda çalışan iç eğitmenlerimizden global bir eğitmen havuzu oluşturduk. Dolayısıyla Aviation Minds, eğitmenlerinin birçoğunu TAV Akademi’den sağlıyor. Böylece eğitmenlerimiz bize gelir yaratırken, biz de Akademi olarak onların dünyadaki en iyi eğitimlere, sunumlara katılması için yatırım yapma fırsatı buluyoruz. Elbette bu sayede onlara görünürlük de sağlıyoruz.

Bu süreci yetenek yönetimine de entegre ettik; eğitim süreci ile özdeş kıldık. Yetenek olarak gördüğümüz iç eğitmenlerimize yatırım yapıyoruz; onlar da farklı lokasyonlarda eğitimler veriyor, sunumlara katılıyor.

 

“AKADEMİLERİN GELMESİ GEREKEN NOKTADA 
  OLDUĞUMUZA İNANIYORUZ”

“TAV Akademi’de, Türkiye ve dünyada birçok akademinin gelmesi gereken bir noktaya ulaştığımıza; farkımızın da bu olduğuna inanıyoruz. Biz gerçekten de değer yaratan alanlara odaklanıyor; günlük, operasyonel konulara, kayıtlara, veri tutulması kısımlara girmiyoruz. Kısacası ‘daha azı’ daha iyi yapmaya odaklandığımız için daha verimli çalışıyoruz. Her türlü uzmanlığı kendi içimizde toplamanın gerekli olmadığını, böylesi bir merkezileşmenin hantallığı beraberinde getirdiğini düşünüyoruz.

Öte yandan bir farklılığımız daha var: Türkiye için güzel bir örnek oluşturacak bir şekilde; ilk kez eğitim ve gelişim uygulamalarına duyulan güçlü güven doğrultusunda eğitim bölümü yöneticiliğinden genel müdür sorumluluğuna getirilen kişi oldum. Bu, İK ve eğitim profesyonellerini uçtan uca yönetim konusunda çok geliştirecek, büyük bir deneyim… Umarım işin sahibi olan arkadaşlarımızın bu görevlere daha fazla atandığını görebiliriz”.

Tüm bu değişimi nasıl iletişime açtınız?

Bu süreçte pazarlama ve ürün yönetimi mantığı ile çalışmak çok önemliydi. Karşımızdakini iyi dinlememiz, ihtiyacı gerçekten anlamamız, anladığımızı onlara hissettirmemiz, bir süreç geliştirmek istediğimiz için değil müşteriden talebi aldığımız için, her gün hayatın içinde olan bir sorunu çözeceğimizi hissettirebilmemiz, mesajları basit tutabilmemiz, bunları sık sık tekrar etmemiz, semboller kullanmamız çok önemliydi.

Bu nedenle iletişimi sık ve sürekli tuttuk. Mesajlarımızı sürekli tekrarladık. Onlara işlerinin temel noktalarını anlattırdık. Başarıyı tüm bunların getirdiğine inanıyorum.

Bundan sonra gündeminizde neler var?

Kurduğumuz sistemin sürdürülebilir olması gerçekten çok önemli. Bu nedenle yeni lokasyonlardaki görüşmelerimiz ve farklı ülkelerdeki sivil havacılık akademileri ile ilişkilerimiz sürüyor.

Öte yandan Akademi tarafı da büyüyor. Eğitimleri havacılık operasyonun ihtiyacına göre planlamayı ve devam ettirmeyi sürdüreceğiz.

Tüm bunların yanı sıra, TAV Akademi’nin, Türkiye’de havalimanı işletmeciliği ile ilgili bir know-how merkezi olması bizim için çok önemli. Sivil havacılık ve üniversiteler ile işbirliğimizi sürdürmek istiyoruz.

Son soru: Sizce eğitim ve gelişim uygulamaları, nasıl bir yöne doğru gidiyor?

Hep konuştuğumuz gibi artık bilgi her yerde. Zaten bir takım uzmanlıklar var. Bu nedenle artık bizim tüm bunları bir perspektife koyacak, bütünleyecek, entegre edecek kişilere daha çok ihtiyacımız var. Dolayısıyla işe alım, yetenek yönetimi ve eğitim gelişim yapılarının entegre olmasının çok önem kazanacağını öngörüyorum. Bunları bütünlüklü yönetebilecek noktalara geldiğimizde, akademilerin şirketler için nasıl bir kaldıraç olabileceği çok daha net anlaşılacak.

Elbette bunun için bu işi yapacak kişilerin de kesinlikle iş ve operasyon deneyiminin ve bakış açısının olması gerekiyor.

“BURADA BÜYÜK BİR EKOSİSTEM VAR;
KİLİT KELİMELER İSE ACİLİYET DUYGUSU VE FARKLILIK YÖNETİMİ…”

TAV’dan önce SHL Danışmanlık ve Turkcell Akademi’de görev yapan Kadıoğlu ile gerçekleştirdiğimiz sohbette, kendisine “Havalimanı işletmeciliğinde size farklı gelen hangi noktalar oldu?” sorusunu da yönelttik. Bakın bize neler anlattı: “Benim için en çarpıcı olan; aciliyet duygusuydu. Ancak bu, sadece gelir odaklı değil; insan hayatını korumaya ve güvenliğini sağlamaya yönelik bir aciliyet duygusuydu. Burada krizleri yönetmek çok önemli... Öte yandan çok büyük bir ekosistem var. Havalimanı aslında bir şehir ve siz çalışanlar olarak oranın vatandaşısınız; bu da çok farklı bir davranış kodu, saygı ve desteği gerektiriyor”.

Kadıoğlu, 1,5 yıl içinde yönetimsel anlamda da farklı deneyimler kazandığını belirtiyor: “Burada daha çok dinlemeyi, anlamaya ve geliştirmeye çalıştırmayı, zaman tanımayı ve zaman vermeyi öğrendim. Bu kaslarımı daha çok geliştirdim. Matriks bir ekip yönetmek kolay değil; tamamen farklı dünyalardan gelen, iletişim tarzı farklı olan profildeki kişilerle projeleri bir arada yürütüyorsunuz. Bu nedenle farklılıkları ve kültürü yönetebilmek de burada çok önemli…”

Bizde içerik bol, seni düzenli olarak bilgilendirmemizi ister misin? :)