Sessiz istifa mı sessizce çekip gitmek mi?

Çalışanlar işten ayrılır. Bu, çalışma hayatının bir gerçeğidir ve tüm şirketler buna alışıktır. Ama alışık olmadığımız, bu ‘ayrılma’ların sessizce olması veya şirkette çalışıyor gibi görünüp aslında ‘her şeyden elini ayağını çeken’ çalışanlar… 

Haziran 2022'de 18 yaş üstü çalışanlarla yapılan bir Gallup anketine göre, sessizce işi bırakanlar işgücünün en az %50'sini veya daha fazlasını oluşturuyor. Ve yine bu araştırmaya göre bu oran özellikle 35 yaşın altındaki çalışanlar arasında çok yüksek. Ankette, çalışanların yalnızca %32'si işine bağlı görünürken, diğer %18'i işine bağlı olmadığını doğrudan dile getiriyor, bu da iş memnuniyetsizliklerini gizlemedikleri anlamına geliyor. Gallup'un teorisine göre asıl tehlikeli oran ise kalan %50; yani sessizce pes edenler, işleriyle özellikle meşgul olmayan ancak gerçeği dile getirmeyen insanlar!  Şirketlerin ve daha da önemlisi liderlerin baş etmeleri gereken en güncel sorun bu; Sessiz İstifa… Yani en büyük tehlike çekip gidenlerden çok ‘bedeniyle kalıp kalbiyle çekip gidenler’… 

Pew Research, 2022'de işten ayrılmanın ana nedenlerini araştırdı ve en önemli nedenin çalışanların %52 oranla hak ettiğini alamadığını düşünmeleri olduğunu tespit etti. En büyük yanılgı ise ‘hak ettiğini almak’ denilince akla sadece ücretin gelmesi! Araştırmanın detaylarına bakıldığında asıl hak edilenden kastın; gelişim ve kariyer fırsatları, kendini değerli hissetme duygusu, emeğe saygı, iş-özel hayat dengesi, esnek çalışma ve geliştirilmiş yan haklar olduğunu anlıyorsunuz.

Geçtiğimiz günlerde okuduğum bir makalede çalışanlar neden işe geri dönmek istemiyor sorusuna bir çalışan şöyle yanıt veriyor: “İnsanlar malzeme muamelesi gördükleri aynı düdüklü tencerenin altına tekrar girmemek için işyerine geri dönmek istemiyor.” 

Pandemiden önce çalışanlardan “yaptıkları iş” ile “aldıkları maaş”ın ötesine geçmeleri veya sınırlarını zorlamaları gibi gerçekçi olmayan beklentiler vardı. Pandemi dönemi ‘gerçek hayat’ mücadelesine dönünce çalışanlar şunu düşündü: “Buna değer mi? Ben mi yoksa kattığım kâr mı bu şirket için değerli? İşte hayatın hangi alanında olursak olalım, altını kalın kalemle çizdiğimiz kelime DEĞER… Kendinizi değerli hissetmediğiniz hiçbir yere saygı duymazsınız, kendinizi oraya ait hissetmezsiniz ve tabiri caizse orada size verilen ‘altın kaşıklı lokma’yı bile eliniz tersiyle itersiniz. 

Liderlik Geliştirme ve Yönetim Danışmanı danışmanı Jack Zenger bu konuda yöneticilere önce kendi davranışlarını incelemelerini tavsiye ediyor ve şöyle diyor: "Sessizce ayrıldığına inandığınız birden fazla çalışanınız varsa durup şunu düşünmeniz ve kendinize şunu sormanız gerekiyor: “Bu benim astlarımla mı ilgili bir sorun, yoksa bu benim ve liderlik yeteneklerimle mi ilgili?" Bence de liderlerin yeni nesil iş dünyasına hazırlanırken tam da yanıt vermeleri gereken sorulardan biri bu! 

 

İyi okumalar, 

 

Gülcan Çağlar Çalışkan 
Genel Yayın Yönetmeni 

Bizde içerik bol, seni düzenli olarak bilgilendirmemizi ister misin? :)