Mavi ve gri yakalılar, “24 Saatte İş” için bu platformdalar

Yola çıkarken bir ilan sitesi kurmayı değil, istihdam piyasasını daha verimli hale getirecek devrimsel çözümü tasarlamayı hedeflediler. Bugün 4,5 milyon kişilik aday havuzu olan, 160 bin şirketle çalışan bir platform haline gelmekle kalmayıp, Latin Amerika’ya da açıldılar. 24 Saatte İş Kurucu Ortağı Mert Yıldız: “Mavi ve gri yakada işe alım süreçleri çok verimsiz. Bunun başlıca sebebi başvuru gelmemesi değil, adayların randevuya gitmemesi. Biz de çok başvuru getirmeye değil, randevu sorununa çare aradık ve açık pozisyonların en hızlı şekilde kapanmasına odaklandık. Türkiye'de istihdam piyasası sorunlarının ne olduğunu anladık, büyük ölçüde çözdük ve çözmeye de devam ediyoruz” diyor.

24 Saatte İş çok dikkat çekici bir isim. Nasıl ortaya çıktı?

24 Saatte İş; mavi ve gri yakada part time, full time, dönemsel, günlük iş gibi pek çok farklı pozisyonda ilan verebileceğiniz bir platform. Bu sektörlerdeki en önemli konu, hız. Biz de bunu yansıtan bir isim bulmak istedik. Başladığımız ilk andan itibaren önemli bir soruna çözüm bulduğumuzu fark ettik. İlk ayımızda 100 bin kişi uygulamamızı indirdi. Bugüne baktığımızda ise 4,5 milyon kişilik aday havuzu olan, 160 bin şirketle çalışan bir platformuz.

Hatta Latin Amerika'ya açıldığımızda global ismimiz olan Bonded markasını 24 Saatte İş'in yerine koymak istedik fakat Türkiye’de yarattığımız 24 Saatte İş markası o kadar güçlü bir etki yaratmıştı ki yerini dolduramadı ve 24 Saatte İş'e hızlı bir şekilde geri döndük.

24 Saatte iş mi buluyorsunuz?

Çoğu zaman evet ama 24 saatin asıl esprisi 24 saat içerisinde adayların başvurularına cevap garantisi verilmesi. Biz operasyona ilk başladığımızda, özellikle İnsan Kaynakları tarafından başvurulara 24 saat içinde geri dönüşün imkansız olabileceği konusunda pek çok geri dönüş aldık. Fakat yarattığımız yapay zeka algoritmamıza güveniyor ve bunu otomatize edebileceğimizi biliyorduk. Otomatik olarak başvuruların değerlendirilmesini ve adaylara olumlu ya da olumsuz geri dönüş yapılmasını ilk başta sadece İnsan Kaynakları tarafı için uyguladık diyebiliriz. Dönüş garantisi, çalışan adayları tarafında en çok sevilen özelliğimiz ve başka hiçbir platformda böyle bir teminat söz konusu değil.

Sizin geçmişte İnsan Kaynakları tecrübeniz yok. Neden bu işe girmek istediniz?

Ben 15 yıl yurt dışında ekonomist olarak çalıştım. En son dünyaca ünlü kriz kahini Nouriel Roubini'nin baş ekonomistiydim. Özellikle kariyerimin son birkaç yılında Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerdeki istihdam piyasasına yoğunlaşmıştım. Şöyle bir iddiam var; istihdam piyasasındaki sorunlar teknoloji tarafından çözülmemiş en önemli sorunlar. Ortağım Gizem Yasa ise ilk şirketini 21 yaşında New York’ta kurmuş bir girişimci. Potansiyeli olan, ihtiyacın olduğu yere odaklanıp marka yaratma konusunda uzun yıllar tecrübe kazandıktan sonra bu işe inanmasının ve heyecanlanmasının en önemli sebebi sosyal olarak yarattığı fayda ve toplumun çok büyük bir kısmına genelde zor algılanan bir konuda yardımcı olmak, tatsız olan bir süreci keyifli hale getirmek ve bunu yaparken teknolojiyi kullanmak. Girişimcilik, belli bir alanda know how’ın olmasından çok, düşünülmeyeni düşünmek ve başka perspektiften bakıp inovatif çözüm üretmekle ilgili bir süreç.

O yüzden bizim amacımız ilan sitesi kurmak değildi; istihdam piyasasını daha verimli hale getirecek devrimsel çözümü tasarlamaktı. Dolayısıyla konuya makro boyutta ve global olarak yaklaştık.

Peki zorlandınız mı?

Elbette zorlandık. Bugün Türkiye'deki neredeyse tüm İK profesyonelleriyle iletişimimiz var fakat başlangıçta kimseyi tanımıyorduk. Yine de uzun yıllardır inşa ettiğimiz network çok faydalı oldu ve zor olsa da sektörle tanışmamız oldukça keyifli bir süreçti. 

Dev rakiplerin olduğu ve pek çok start-up'ın da başarısızlık yaşadığı bir sektördesiniz. Buna rağmen 5 yılda çok hızlı büyümekle kalmadınız Latin Amerika'ya da açıldınız. Neyi doğru yaptınız veya hangi yanlıştan kaçındınız?

Biz çözmeye çalıştığımız soruna aşık olduk, sorunu tamamen içselleştirdik. Mavi ve gri yakada işe alım süreçleri çok verimsiz. Ve size ilginç gelecek fakat bunun başlıca sebebi başvuru gelmemesi değil, adayların randevuya gitmemesi. Biz de çok başvuru getirmeye değil, verimsizlikleri ortadan kaldırarak açık pozisyonların en hızlı şekilde kapanmasına odaklandık. Bu da bizi adayların randevuya gitmemesi gibi verimi eksilten sorunları çözmeye itti. Çoğu rakibimiz randevuya gidilmemesini ‘ülkenin sorunu’ olarak kabul ediyor ve duruma ‘her yerde böyle’ yaklaşımıyla bakıyor. 24saatteis.com olarak bu yaklaşımı benimsemek yerine problemin kaynaklarını tanımladık ve çözüme odaklandık.

Diğer yandan rakiplerimizden farklı olarak, çalıştığımız şirketlerden gelir elde etmemize rağmen, adaya değer verdik. Bu da 24 Saatte İş'e inanan, tutkulu bir topluluk oluşturmamızı sağladı. İçerideki 4,5 milyon adayın yüzde 28'i sadece 24saatteis.com'dan iş aradığını söylüyor. Bunun temel sebepleri oluşturduğumuz karşılıklı değer, özellikle kadın adaylara sağladığımız güvenilir ortam ve moderasyon konusunda birinci günden itibaren gösterdiğimiz hassasiyet. Biz aday tarafında iş aramanın güvenli ve keyifli bir süreç olmasını çok önemsiyoruz ve bu da karşılık buluyor.

İş görüşmesine gitmeme sorunundan bahsettiniz. Nasıl çözdünüz bunu?

Veri ile. Olaya tamamen bilimsel yaklaştık. Lokasyon bazlı bir mobil uygulama olmanın avantajını kullanarak kimlerin iş görüşmesine gidip gitmediğini tespit ettik. Türkiye'deki ilk ölçütümüzde randevuya gideceğini söyleyen adayların sadece yüzde 19'unun randevuya gittiğini gördük. Daha sonra on binlerce adaydan topladığımız veri ile bir yapay zeka modeli kurduk. Model bize hangi adayın iş görüşmesine gidip hangisinin gitmeyeceğini söylüyor. Biz de ilanları öncelikle o randevuya gitme ihtimali olan adaylara gösteriyoruz. Bugün, ilandan ilana değişse de sistemimizde ortalama randevuya gitme oranı yüzde 46'nın üzerinde! Bu da neredeyse yarı yarıya randevuya katılım oranı demek oluyor. Tüm dünya için çok çok yüksek bir oran.

Evet veri konusunda çok derin analizlerinizin olduğunu biliyoruz. Hatta yakın zamanda, asgari ücret sonrası şirketlerin ücretlendirme politikasında çok ciddi sorunlar yaşadığına dair görüşlerinizi paylaştığınıza denk geldik. Hala böyle bir durum var mı, yoksa düzeldi mi?

Bir nebze düzeldi ama bu anlamda çok sıkı çalışıyoruz. Uygulamamıza üye olan birçok şirkete bu konuda ücretsiz danışmanlık yaptık, yapmaya da devam ediyoruz. Her gün sistemimize üye olan 3 binin üzerinde aday ve 200 şirketin verisinden gördük ki adayların beklentileri ile şirketlerin teklif ettiği rakamlar arasındaki makas birkaç hafta öncesine kadar oldukça büyükken, bizim müdahalemiz ve şirketlerle kurduğumuz iletişim ile kapanmaya başladı.

En güzel soruları sona sakladık: Neden Meksika?

Aslında birkaç sebebi var. Biz Türkiye'de istihdam piyasası sorunlarının ne olduğunu anladık, büyük ölçüde çözdük ve çözmeye de devam ediyoruz. Meksika da kültürel, sosyal ve ekonomik kodlar açısından Türkiye’ye çok benziyor. Aynı sorunlar orada da var, hatta randevuya gitmeme sorunu ve sirkülasyon çok daha ileri boyutta. Ayrıca, Meksika'dan diğer Latin Amerika ülkelerine açılmak çok kolay. Aynı dili konuşan, aynı saat diliminde olan diğer ülkelere açılmak için Meksika ciddi bir fırsat yaratıyor. Ve yaşamak için muhteşem bir yer!

Son olarak:
Bizi şaşırtacak bir şey söyleyin... 

5 yıldır bu sektörün içinden biri olarak her türlü hikayeyi duydum sanıyordum. Fakat Meksika'dayken yaşadığımız bir hikaye bize hala şaşıracak bir şeyler olabileceğini hatırlattı. Acil iş arayışı olan bir adayı hızlıca işe yerleştirdik. Garson olarak bir kafede çalışmaya başladı. Akşamında Meksika'daki ekibimizden Maria'yı aradı ve işten ayrıldığını, yeni bir iş arayışı içinde olduğunu söyledi. Sebebini sorduğumuzda ise “Kafede çalan müzikleri sevmedim ve işten ayrıldım” dedi. Önce şaka olduğunu düşündük fakat konu ciddiydi!

Daha fazla bilgi için 24saatteis.com'u ziyaret edebilirsiniz.

 

Haberi pdf olarak okumak için görsele tıklayın. 

 

Bizde içerik bol, seni düzenli olarak bilgilendirmemizi ister misin? :)