Lille: Farklı kültürleri bünyesinde barındıran karakterli şehir…
Nilay Karagülmez Abamor
Lille, Fransa’nın Belçika sınırına çok yakın kendi küçük, havası her zaman soğuk ama kalbi ve insanları çok sıcak bir şehir. Fransa’nın dördüncü büyük şehri. Ruhu olan, karakteri olan ve kendine ait kültürü olan şehirleri çok çok seviyorum, işte Lille de tam olarak böyle bir şehir. Lille, 640 yılında kurulmuş ve Fransızlar tarafından fethedilmeden önce Flamanlar, Burgonyalılar ve İspanyollar tarafından yönetilmiş. 1713’te Utrecht Antlaşması altında Fransa’nın bir parçası haline gelen Flanders’in tarihi başkenti olan Lille, bulunduğu konun itibariyle Belçika sınırında ve bu ülkedeki birçok şehre de oldukça yakın bir konumda bulunuyor.
Karşılaştığı tüm farklı etkiler, bu çağdaş şehrin eşsiz bir tadı haline gelmiş. Kültür farklılıklarını mutfağından sanatına, sokaklarından mağazalarına kadar her yerde görme şansına sahip oluyorsunuz ve bütün bunlar şehre ayrı bir karakter katıyor. Lille, 17. yüzyıldan kalma birçok evi ve tarihi meydanı Grand Place ile Fransız Flanders'ın kültürel merkezi haline gelen gelişen bir üniversite şehri haline gelmiş ve her yerde gençleri görmek mümkün, bu durum da tabii şehre ayrı bir hareket ayrı bir dinamizm getiriyor.
Yüksek hızlı trenle Paris'in sadece bir saat kuzeyinde ve Londra ile Brüksel'e hızlı, doğrudan demiryolu bağlantılarıyla Lille; erişilebilir, çevre dostu ve çok güzel bir hafta sonu kaçamağı yapabileceğiniz entelektüel bir şehir aynı zamanda. Lille’de canınızın sıkılacağını hiç sanmıyorum. Lille’de gösterişli Fransız ve Flaman mimarisini sokaklarda dolaşarak görebilir, bölgenin ünlü birasını içeren eşsiz mutfağını deneyebilir, muhteşem sanat müzelerinde kendinizi kaybedebilir ve modern kültür merkezleriyle dolu zarif bir eski şehrin sokaklarını keşfe çıkabilirsiniz. Tasarım stüdyoları ve yüz yıllık zanaatkar mağazaları, Lille'in Fransa'nın ilk Dünya Tasarım Başkenti olduğu 2020 yılı boyunca ilgi odağı olmuş ve tüm dünyaya nam salmış, halen daha da nam salmaya devam ediyor ve bu yüzden Lille’de her zaman dünyanın dört bir yanından gezgin bulunuyor.
Lille, tatiliniz boyunca dolaşmayı çok kolaylaştıran kapsamlı bir toplu taşıma sistemleri ağına sahip. İki metro hattı, iki tramvay hattı ve 60 otobüs güzergahı şehrin ulaşımını kolaylaştırıyor. Hayatınızı daha da kolaylaştırmak için tüm bu ulaşım seçenekleri aynı biletle sunuluyor. 24 saat geçerli biletlerden almanız durumunda, Lille içinde 24 saat toplu taşımanın keyfini çıkarabiliyorsunuz.
Yeterli miktarda egzersiz yaparken manzaranın tadını çıkarmak istiyorsanız, V'Lille servisinden bisiklet kiralamak harika bir seçenek olabilir. Bu bisikletler şehrin her yerinde bulunabiliyor ve bu sayede araçla alma ve bırakma sorunsuz bir geçiş sağlıyor. Tatiliniz sırasında bütçeniz kısıtlıysa, Lille'in çok yürünebilir bir şehir olduğunu bilmek sizi memnun edecektir. Ana cazibe merkezlerinin ve simge yapılarının çoğu birbirine yürüme mesafesinde olduğundan, yürümek, manzaranın tadını çıkarmanıza ve şehri ekstra özel bir şekilde deneyimlemenize olanak tanır.
Lille’de Neler Yapabilirsiniz?
Başlangıç için Palais Rihour’u seçebilirsiniz…
Lille'deki gösterişli Gotik tarzdaki Palais Rihour, ideal bir başlangıç noktasıdır. 1400'lerin ortalarından kalma bina turizm ofisine ev sahipliği yapıyor. Daha büyük Métropole Européenne de Lille'deki (MEL) önemli müzelere ve cazibe merkezlerine girişi kapsayan bir Şehir Kartı almanızı tavsiye ederim. Bu kartın 24 – 48 ve 72 saatlik versiyonları var.
Place Rihour, Flaman Rönesansı eski borsası Vieille Bourse gibi gösterişli binalarla çevrili, Lille'in büyük meydanı Place du Général de Gaulle'ün ayak seslerini duyabileceğiniz bir yer. Kullanılmış kitaplar, vinil ve eski reklam afişleri satan tezgahlara göz atmak için sütunlu iç kısmına girebilirsiniz. Doğu tarafından çıkmak, sizi 20. yüzyılın başlarından kalma neo-Flaman Ticaret Odası'nın süslediği, tepesinde Lille'in imzası olan 76 metre yüksekliğindeki yaldızlı saat kulesinin bulunduğu place du Théâtre'ye çıkarıyor.
LaM – Modern Sanat Müzesinde büyülenin…
LaM, Lille Modern Sanat Müzesi'dir ve 20. ve 21. yüzyıllardan kalma 6700'den fazla parçaya ev sahipliği yapmaktadır. Picasso, Braque ve Paul Klee gibi sanatçıların eserlerini ve daha az bilinen sanatçıların eserlerinin büyük bir bölümünü görebilirsiniz.
Sanat galerisinin içini keşfettikten sonra, bazı 3D şaheserlere daha yakından bakmak için Verdant Heykel Parkı'na gidebilirsiniz. LaM'yi ziyaret etmek, Fransa'nın Lille şehrinde yapılacak en iyi şeylerden biridir. Galeriyi keşfederken yorulduğunuzda, müze bünyesindeki kafede bir kahve almanızı tavsiye ederim. Ayrıca, biraz acıkmış hissediyorsanız mükemmel bir seçenek olan lezzetli bir Fransız mutfağı yelpazesi sunulmakta.
Güzel Sanatlar Müzesinde sanat eserlerine doyun…
Palais des Beaux-Arts, tüm Fransa'daki Louvre’dan sonraki en büyük müzedir ve modern sanatın yanı sıra güzel sanatlara, antikalara da adanmıştır. Müze, sanatı popülerleştirmek için 19. yüzyılın başında I. Napolyon döneminde inşa edilmiş. Son üç yüzyılda yaratılan başyapıtları görmek için belediyeye ait sanat galerisine uğramanızı tavsiye ederim. Ayrıca Rönesans dönemine kadar uzanan sanat eserlerini de bulabilirsiniz. Eğer Lille’e Eurostar treni ile geldiyseniz, biletinizi girişte gösterirseniz ikiye bir girişin keyfini çıkarabilirsiniz.
Arkeolojik buluntular ve orta çağ eserleri, zemin katta çanak çömlek ve geçici bir sergi alanı ile bodrum katında yer alıyor ancak en gösterişli katının en üst katı olduğunu söyleyebilirim. Bu galeri dizisi; Rodin, Renoir, Picasso, Delacroix, Manet ve Monet gibi ustaların eserlerinden oluşan bir hazine sandığı içeriyor. Müze sonrası küçük bir ara verip bir şeyler atıştırmak isterseniz, 1833'te açılan Boulangerie Brier gibi eski kentin cazip fırın-kafelerinden birine uğrayıp nefis bir öğlen yemeği yiyebilirsiniz.
Saint Maurice Kilisesi’ne uğrayın ve ihtişama tanıklık edin…
Saint-Maurice Kilisesi, yapımı dört yüzyıldan fazla süren, Eglise Saint-Maurice olarak da bilinen bu kilise, tarihi 14. yüzyıla kadar giden şehirdeki en görkemli yapılardan biri. İnşaatı 14. yüzyılda başlayan ve ancak 19. yüzyılda sona eren gotik tarzda bir yapıdır. Bina, kiliseye inanılmaz atmosferini veren güzel vitray pencereler ve süslü heykeller içerir. Kilisenin 5 koridor ve 36 yüksek sütun içeren uyumlu iç mekânı da en az dış mekan kadar ilgi çekici ve güzeldir. Gotik bir mimariye sahip olan kilisede birkaç restorasyon yapılmış. Son halini 19. yüzyılda yapılan restorasyondan sonra almış ve mimari birlik duygusunu korumuş olması da bu kilisenin en önemli özelliği. Kilise dışarıdan muhteşem, ancak içine bir adım atmak size geçmiş yüzyıllara bir bakış sunuyor.
Grand Place'i keşfedin…
Grand Place, Lille Meydanı olarak biliniyor ve şehrin en hareketli olduğu noktalardan biridir. Neoklasik tarzdaki cephelere sahip Rönesans ve Flaman binaları ile çevrili olan bu meydan, şehirdeki en fotojenik yerlerinden biri. Grand Place, yüzlerce yıldır buluşma yeri olarak işlev gören şehrin merkezi bir meydanıdır. 11. yüzyılda burası buğday pazarı olarak düşünülmüş bir meydandır. 17. ve 20. yüzyıl mimarisini gözlerinizle görmek için harika bir yer. Avusturya kuşatmasına karşı 1792'de gerçekleşen Lille Direnişi2ni anan Tanrıça heykeline hayran kalabilirsiniz. Grand Place, Lille şehir tatillerinde kaçırılmaması gereken olağanüstü bir manzaraya da sahip. Meydanda bulunan kafelerden birine oturup meydanda gezinen turistleri inceleyebilir ve şehrin genel yapısı hakkında bilgi sahibi olabilirsiniz.
Eski Menkul Kıymetler Borsası’nı (Vieille Borsası) ziyaret edin…
Eski Borsa binasını da Grand Place meydanında görebilirsiniz. 1652 yılında inşa edilen, Lille'nin mimari açıdan açık ara en etkileyici binalarından biri olan ve iç meydanın etrafına inşa edilmiş birbirinin aynısı 24 evden oluşan hem tarihi hem de mimari açıdan çok önemli bir binadır. Binanın içinde bulunan, pazartesi hariç her gün 13.00-19.00 arasında açılan ikinci el kitap pazarını mutlaka ziyaret edin. Yüzyıllık kitapların dışında retro posterler, eski dergi ve gazeteler, CD ve plaklar, çizgi romanlar bulabileceğiniz bir cennet bu kitap pazarı. Kitaplar Fransızca olsa da ziyarete değer. Ayrıca, diğer satranç ustalarıyla becerilerini test eden satranç oyuncularını da görebilirsiniz. Yaz aylarında, tutkulu Tango gösterilerinin keyfini çıkarma şansına da yine burada sahip olabilirsiniz.
Meydanın çevresinde, geçmiş yüzyıllarda askerleri barındırmak için kullanılan Büyük Bahçe'yi de bulacaksınız. Bu kocaman meydan – bahçe hem bir gösteri izlemek hem de kendinizi tamamen Fransız kültürüne kaptırmak için ideal bir yer olan Theatre du Nord'a da ev sahipliği yapıyor.
Bois De Boulogne’de doğanın taze kokusunu içinize çekin…
Fransa’nın hatırı sayılır güzellikteki doğa parklarından biridir. 125 hektarlık alanda hem vahşi yaşam hem de insanların rahatça dolaşabileceği bölgeler bulunuyor. Gölün son derece estetik bir görüntüsü ve fotoğraf-severlere de nefis manzaralar sunduğunu söyleyebilirim, özellikle sabah saatlerinde giderseniz, nefis yansıma fotoğrafları çekebilirsiniz.
Eski Lille’e gidin ve nefis yiyecekleri tadarak büyülenin…
Lille'de ziyaret edilecek en iyi yerleri arıyorsanız, Eski Lille keşfetmek için mükemmel bir yerdir. Güçlü Flaman etkisi taşıyan tarihi evlerle dolu, Arnavut kaldırımlı sokaklarda dolaşarak şehrin muhtemelen en pitoresk kısmını mutlaka görmenizi tavsiye ederim. Bu bölgeyi birbirine bağlayan sokak labirentine aşina olduktan sonra, bölgeye harika bir gece hayatı ortamına sahip olmasıyla ün kazandıran hareketli bar veya restoranlardan birine uğrayın. Eski Lille'i keşfetmek, geceleri Lille'de yapılacak en iyi şeylerden biridir.
Eski Lille sokaklarında mobilya, seramik, tekstil ve diğer yerel olarak tasarlanmış ev eşyalarını görebilir ve alışveriş yapabilirsiniz. 19. yüzyılın başlarından kalma büyüleyici eski bir eczanede sergilenen Meert'teki çikolatalar ve tatlıların tadına bakabilirsiniz. Madagaskar vanilyalı ünlü gofretleri (waffle) denemek için çay salonuna uğrayabilir ya da Eski Lille’deki nefis gurme restoranı ziyaret edebilirsiniz. Lillois (Lille yerlisi) Quentin Bailly'nin butiği de dahil olmak üzere Eski Lille’de her geçen gün daha fazla çikolata dükkânı açılıyor. Buradaki el yapımı dondurmalar da ayrı bir yaz ziyafeti.
Raclette yemeden Lille’den dönmeyin.
Raclette, Fransa genelinde ve Lille yemekleri arasında favori yiyeceklerinizden biri olmaya kesinlikle aday. Raclette kelimesi Fransızca’da “kazımak” anlamına geliyor ve aynı zamanda Fransa’da yapılan özel bir peynir türü. Bu peynir türü eritiliyor ve eriyen kısım kazınarak yemek hazırlanıyor. Bir nevi peynir eritmesi diyebiliriz. Tarifi ve anlatması kolay gibi dursa da lezzeti ve yemesi inanılmaz güzel ve ağzınızda bırakacağı tat uzun zaman damağınızda kalıyor.
Artık Fransa ile özdeşleşmiş bir lezzet olan galette ve krepler, Lille’de de mutlaka denenmesi gereken yiyecekler arasında bulunuyor. Galette, karabuğday unuyla yapılan bir tür kreptir ve ortasına tercihinize göre domates, patates, et gibi farklı lezzetler konabilmektedir. Krep ise çoğunlukla kahvaltılarda tercih edilen ve reçel, bal, çikolata gibi tatlı gıdalarla doldurularak tüketilen ince bir hamur işidir. Her ikisi de denenmesi gereken önemli tatlardan.
Soğuğa karşı koruma mekanizması üretmeyi sağlayan geleneksel yağlı yemeklerden tatmak isterseniz Welsh yemeğini yiyebilirsiniz. Les 3 Brasseurs bunun için en doğru adres. La Braderie sırasında her yerde insanların bira eşliğinde tencereyle yediği midyeler de kuzey Fransa mutfağındaki spesiyaliteler arasında.
Arnavut kaldırımlı bir avluda gizlenmiş olan L'Assiette du Marché, bir dizi romantik odaya yayılmış, göze çarpan, beklenmedik bir şekilde çağdaş Fransız mutfağı sunan lezzetli bir restoran. Daha sonra, Doudin Caddesi ve Royale Caddesi’nde gidebileceğiniz en güzel barları bulabilirsiniz. Eğer daha kültüre bir aktivite yapmak istiyorsanız, eski bir sinemanın içinde bulunan Le Splendid'de canlı müzik konseri izleyebilirsiniz.
Maison Folie Wazemmes’a giderek çağdaş sanata doyun…
Maison Folie Wazemmes, büyük bir tekstil fabrikasından kültür merkezine dönüştürülmüş. Fabrikanın tarihi ise 1855 yılına kadar gitmektedir. 2004 yılında Hollanda mimari ajansı NOX iki binayı yeniden değerlendirerek şehir için yeni bir dönüm noktası oluşturuyor. Birbirinden değerli koleksiyonlara ev sahipliği yapan bu kültür merkezinde, çağdaş tasarım adına birçok eseri görebiliyorsunuz.
Eylül ayındaki festivali sakın kaçırmayın…
Lille deyince bütün Fransız ve Avrupalıların aklına gelen festival La Braderie’ye gitmenizi tavsiye ederim. Kökenleri 12. yüzyıla dayanan La Braderie Eylül’ün ilk Cumartesi ve Pazar günlerinde düzenleniyor. Bütün şehir – dar - geniş sokakları, küçük - büyük parklarıyla Lille sınırları içinde bulunan her yer - sokak pazarına dönüşüyor. 10.000 üzerinde tezgâhta kıyafet, plak, mobilya, araç gereç, bisiklet, kısaca her türlü ürün satılıyor. Akşamlarıysa canlı müzik ve bol içkinin olduğu La Braderie sırasında 48 saat uykusuz kalma ihtimaliniz yüksek ancak her şeye değer diyebilirim.
Mimari harikası Lille Kalesi’ne gitmeden Lille ziyaretiniz eksik kalır…
Vieux ilçesinde bulunan tarihi kale şehrin en popüler yapılarından biri. Yıldız şeklinde olan bu tarihi kale, 1660 - 1667 arasında inşa edilmiş ve ünlü bir askeri mühendis olan Vauban tarafından tasarlanmış. İnşasında 3 milyon beton blok ve 60 milyon tuğla kullanılmış. 2 bin işçinin bitirdiği bu kale çağının çok ilerisinde bir yapı olarak hala dimdik ayakta duruyor. Kale günümüzde de askeri bir üs olarak kullanılıyor. Bu yüzden içeri giremiyorsunuz. Fakat kaleyi dışarıdan görmek için bile burayı ziyaret edebilir, kanal tarafındaki parka ve hayvanat bahçesine de göz atabilirsiniz.
Şekli ve yapısı itibariyle, ABD’nin Pentagon binasına ilham kaynağı olması ve Pentagon yapılırken ana mimarinin Lille Kalesi’nden örneklenmesi kaleye ayrı bir önem katıyor.
Güzel bir hafta sonu yaşamak ve eski – yeni kültür, tarih, muhteşem yemekler ve tatlı insanlarla dolu bir keşfe çıkmak isterseniz Lille tam size göre diyebilirim. Lille’e gitmek de kolay, Lille’de gezmek de çok kolay. Ben Lille’i çok sevdim, umarım siz de benim kadar keyif alır, gönlünüzce gezebilirsiniz. Bir sonraki ay bambaşka bir rotada görüşmek üzere, Sevgiyle kalın.