Longoz Ormanları, keşfe değer ne varsa…
Nilay Karagülmez Abamor
Nihayet yaz ayları bitti. Oldum olası en sevdiğim mevsim; yağmurların başladığı, toprağın koktuğu, yaprakların sararmaya başladığı, doğanın kendini kışa yavaş yavaş hazırladığı muhteşem sonbahardır. Ben yağmurlu havada yürümeyi, yağmur yağarken milli parklarda, ormanlarda, göllerde yürümeyi ve keşiflere çıkmayı çok severim.
Bu anlamda ülkemiz o kadar zengin bir bitki örtüsüne ve keşfedilecek yerlere sahip ki, saymakla bitmez…
Bu ay hem ilkbaharda hem de sonbaharda mutlaka gidilmesi gereken rotalardan biri olan Longoz Ormanlarını yazmak istedim. Longoz Ormanlarının bir diğer adı aslında Subasar Ormanlarıdır, longoz deyince birçok kişi o nedir diye soruyor, bu da aslında çok normal.
Longoz ya da Subasar Ormanları aslında tüm dünyada eşi benzeri olmayan, eşine çok az rastlanan ekosistemlerden biri... Hem ülkemizde hem de dünyada Longoz Ormanları devlet tarafından koruma altına alınmış alanlardır. Bir doğa harikası olan bu ormanlar, benim gibi doğayı, yeşili, keşfi ve sessizliği sevenler için vazgeçilmez alanlardan birisi. Türkiye’de hala hak ettiği ilgiyi ve değeri göremeyen bu ormanlardan sizlere biraz bahsetmek ve bu sonbaharda hangilerine ve nasıl gidebilirsiniz biraz anlatmak istiyorum.
Longoz ismi nereden geliyor?
Longoz Türkçe bir kelime değil. İlk kez 1921 yılında bir araştırmada bu kelime geçmiş ve içerdiği anlam nedeniyle de daha sonra bu isimle anılmaya başlamış. Birçok bitkinin varlığıyla nitelendirilmiş olan ve dişbudak, adi gürgen, kızılağaç, saplı meşe, ova akçaağacı, ova karaağacı gibi ağaçların varlığıyla belirginleşen dere kenarı ormanları Longoz olarak isimlendirilmiş.
Longoz ormanları, akarsuların beraberinde gelen kum, çakıl, kil, organik maddeler ve diğer malzemelerin deniz kıyısında birikip set haline gelmesiyle oluşuyor. Su seviyesinin önemli düzeyde azalması özellikle de yaz aylarında, genellikle etkisini kaybediyor. Yani suyun önemini burada da bir kere daha çok net bir şekilde görebiliyoruz. Suyla beraber gelen ve doğaya karışan organik maddeler yaşam alanının besin ve ortam açısından zenginleşmesini sağlıyor. Tüm bu durum da aslında Longoz ormanlarının çok zengin bir biyolojik çeşitlilik oluşturmasını sağlıyor. Örneğin, Amazon Havzası mevsimsel yağmurları nedeniyle Longoz ormanları açısından en geniş bölgelerden biri ama maalesef orada da ormanlar her geçen gün azaldığından, bu güzellikler de zaman içinde adım adım yok oluyor.
Dünyada toplamda sadece 11 tane Longoz ormanı bulunmaktadır ve 4 tanesi de bizim ülkemizdedir. Kırklareli’de bulunan İğneada Longoz Ormanları, Sakarya’da bulunan Acarlar Longoz Ormanı, Bursa’da bulunan Karacabey Longoz Ormanı ve Sinop’ta bulunan Sarıkum Longoz Ormanı. Bunların yanı sıra Kızılırmak Deltası’nda tam da Longoz ormanı sayılmayan ama küçük kalıntıları bulunan bir alanda bulunmaktadır.
Ülkemizdeki bu Longoz ormanlarının varlıklarını sürdürebilmeleri için korunmaları gerçekten hem kritik hem de önemli çünkü bu ormanlar pek çok nadir bitki ve hayvan türüne ev sahipliği yapıyor. En önemli özellikleri arasında ise bu canlıların endemik türler olmasıdır. Bu hayvanların en önemlisi kuş türleridir. Çünkü longoz ormanında çok sayıda kuş türü yaşamaktadır. Hem longoz ormanları hem de tüm ormanlarımızın korunması için hepimizin üzerine düşen ve yapması gereken çok fazla şey var.
O zaman gelin, Türkiye’deki Longoz Ormanlarını keşfe çıkalım;
İlk durağımız İğneada Longoz Ormanları olsun.
2007 yılında Milli Park statüsünü kazanmış olan İğneada Longoz Ormanı, Bulgaristan’a sadece 12 km mesafededir. 3155 hektarlık alanı ile Avrupa ve Türkiye’nin en büyük yüz ölçümüne sahip longozu olma özelliğine sahiptir. Yıldız Dağları’nın altında, Kırklareli’nin Demirköy ilçesine bağlı İğneada beldesinde bulunur.
Kendi sınırları içinde Saka Gölü Longozu, Mert Gölü Longozu ve Erikli Gölü Longozu olmak üzere 3 farklı orman türünü bünyesinde barındırır ve bu farklı ormanlar göl isimleriyle birbirinden ayrılır. İğneada’yı gezmek ve görmek için gelen turistler haricinde en çok da bilim insanları ziyaret eder ve bu ormanda pek çok bilimsel çalışmaya imza atılmıştır. Göçmen kuşların göç yolu üzerinde olmasından dolayı da Pelikan, Kuğu ve Akkuyruklu Kartal gibi 200’den fazla kuş türüne ev sahipliği yapmaktadır. Kayın, gürgen, meşe, kızılağaç ve dişbudak gibi pek çok ağaç türü ile birlikte toplamda 544 bitki türü de ormanın zengin habitatındadır. Ayrıca yine gidip çok severek gezdiğim ve Trakya Bölgesinin turizme açılan ilk ve tek mağarası olan Dupnisa Mağarası da bu bölgededir. Eğer yolunuz İğneada Longoz Ormanlarına düşerse mutlaka Dupnisa Mağarası’na da gitmenizi tavsiye ederim. Ayrıca Kıyıköy ve Demirköy’de gezilmeyi bekleyen ve Karadeniz’e kıyısı olan sakin ve sessiz yerlerdendir.
Bu arada eğer kamp meraklısıysanız, burada rahatlıkla kamp yapabileceğinizi de belirtmek isterim. Kamp için genellikle Mert Gölü Longozu tercih edilmektedir. Kamp yapmak istemeyip, otel tarzı bir yerde konaklamak isterseniz de tesislerden veya evini kiraya veren yerel halktan günübirlik ya da daha uzun süreli daire ve oda kiralayabilirsiniz.
İğneada Longoz Ormanları ve çevresi bana göre en az 2-3 günlük bir geziyi hak eden doğa harikası, tablo gibi yerlerden biri... Sonbahar içindeyken yolunuzu, rotanızı, direksiyonunuzu kırıp keşfetmeye gitmenizi tavsiye ederim.
Türkiye’nin 2. Büyük Longoz Ormanı; Acarlar - Sakarya
Sakarya’nın Karasu ve Kaynarca ilçeleri arasında yer alan Acarlar Longoz Ormanı, aynı zamanda tek parça olma özelliğine sahip en büyük longozdur. 1562 hektarlık bir alanı kapsar ve ormanın çevresi tamamen dişbudak ağaçlarıyla çevrilidir. Florasında kızılağaç, meşe, ender bir tür olarak bilinen su kestanesi su menekşesi, su lalesi ve Karadeniz salkımı da bulunmaktadır. Ayrıca yine aynı İğneada Longozu gibi yol üzerinde olması nedeniyle pek çok kuş türüne de ev sahipliği yapmaktadır. Acarla Longozu’nun büyük bir kısmı 1. Derece doğal sit alanı olduğundan kamu yararı açısından koruma altındadır ve bu nedenle de ormanın sadece belli bir kısmının gezilmesine izin verilmektedir.
Acarlar Longozu’na Mayıs’tan Kasım sonuna kadar olan zamanda gelebilirsiniz, özellikle Ekim ve Kasım aylarında ağaçlar kırmızıdan sarıya doğru dönüyor ve artık tamamen pembeleşmiş nilüferler ise tüm suyu kaplıyor. Bu arada eğer nilüferleri açık olarak görmek istiyorsanız ziyaretinizi sabah 09 ile öğleden sonra en geç 15’e kadar yapmanızı tavsiye ederim çünkü nilüferler sonrasında tamamen kapanıyor.
Acarlar Longozu, başta su sever türler ve su ekosistemi canlıları olmak üzere birçok ender canlı türüne ev sahipliği yapıyor. Örneğin, su içinde yetişen zarif bir bitki olan su menekşesi Türkiye’de sadece Acarlar Longozu ve çevresindeki birkaç sulak alanda yaşıyormuş. Yine ülkemizin nadir su bitkilerinden göl soğanı ve bataklık eğreltisi de bu alanda yetişiyor. Çocuk felci tedavisinde kullanılıyor.
Sarıkum Longozu - Sinop
Ülkemizin en kuzey noktası olarak bilinen Sinop’un İnceburun ilçesi yakınlarında bulunan longoz, 1987 yılında Sarıkum Gölü ve çevresindeki ormanlarla beraber Tabiat Koruma Alanı ilan edilmiştir ve 1991 yılında ise 1. derece doğal sit alanı olma özelliğini almıştır. Zengin bir fauna ve floraya sahip olan bölgede 14 endemik tür bulunmaktadır. Bölge, kuşların göç yolu üzerinde bulunmasından dolayı çok sayıda kuş türüne ev sahipliği yapmaktadır. Bölgede tespit edilen 233 kuş türü vardır ve dikkuyruk ördeği, orman kartalı gibi çok sayıda su kuşu da burada kışlamaktadır.
Gelelim, benim en sevdiğim Longoz Ormanı olan Karacabey’e;
Bursa Karacabey ilçesinde bulunan longoz ormanı, yılın çok büyük bir kısmını su içerisinde geçirmesine rağmen, maalesef tüm bu ormanlar içinde en az bilineni durumunda. Karacabey Longoz Ormanlarında bahar aylarında nilüferler açarken, yaz başında lavantaların çiçeklerini açmasıyla görsel bir şölen başlıyor. Kuş gözlemiyle ilgilenenlerin de düşünülmüş olmasıyla beraber alanın farklı bazı noktalarına kuş gözlem kuleleri yerleştirilmiştir. Ayrıca alanda yaşının 600’ün üzerinde olduğu düşünülen bir çınar ağacı tespit edilmiş olup henüz tescil alamamıştır.
Ak Pelikan, Çamur Çulluğu, Kuğu, Sülün, Yeşil Ağaçkakan ve Yılan Kartalı gibi nadir görülen türlerle birlikte toplamda 217 kuş türüne ev sahipliği yapmaktadır. Oldukça zengin bir floraya ev sahipliği yapan bu muhteşem ekosistem bünyesinde ayrıca tatlı su ve deniz balıklarının yaşayabildiği lagün gölleri de mevcuttur.
Şu ana kadar hiçbir longoz ormanı görmediyseniz bu ay kendinize bir güzellik yapın ve bir tanesinin yolunu aşındırın. Pişman olmayacağınızdan emin olabilirsiniz. Her geçen gün adım adım yok ettiğimiz ormanlarımız tamamen yok olmadan bu güzellikleri kendi gözlerinizle görmeniz de fayda var. “Doğa verdiğini bir gün geri alır” sözünü eminim bir çoğunuz duymuşsunuzdur. Henüz geç değilken ve fırsatımızda varken, doğamıza sahip çıkmalıyız ve elimizdekileri korumalıyız.
Gelecek ay bambaşka bir rotada görüşmek üzere, hepinize sevgiler…