Kurumsal rollerin toplumumuza kattığı değer

 British Council Türkiye olarak, Maslow hiyeraşisinde en üst aşama olan kendini gerçekleştirme (self-actualization) basamağında toplum gelişimine katkı sağlamayı hedefliyoruz. Çok farklı kurumsal rollerimiz var. Bu rollerin temsilcilerinin ana görevi, kurumsal rollerin çalışanlar tarafından bilinirliğini arttırmak ve her alanda uygulanabilirliğinden emin olmak...
Bunlardan bir kaçı; Fırsat Eşitliği ve Çeşitlilik politikasını destekleyen rol, Çocukların ve Hassas Grupların Korunması ve Gözetilmesi rolü, Bilgi Güvenliği rolü ve Çevrenin Korunması ve Çevre Yönetim Sistemi rolü...

Banu Aksoy Macit - British Council
İnsan Kaynakları Müdürü

Günümüzde özel sektörde faaliyet gösteren şirketler topluma hizmet edebilmek adına çeşitli projeler yaratıyorlar. Şirketler bu projeleri Sosyal Sorumluluk Projeleri adı altında gerçekleştiriyorlar. Sosyal sorumluluk; kamu, özel sektör ve sivil toplum örgütlerinin bir amaç etrafında birlikte hareket etmeleridir. Diğer bir deyişle sosyal sorumluluk; kişi ve kurumların kendi çıkarlarının olduğu kadar toplumun genel çıkarlarını da geliştirecek ve koruyacak eylemlerde bulunmasıdır. Sosyal sorumluluk bireylerin toplumsal konularda bilgi, beceri, deneyim ve kaynaklarını yine içinde bulundukları topluma geri vermesini hedefler. Bunun örneklerini bir çok şirkette görmek mümkün.

Peki neden şirketler Sosyal Sorumluluk Projeleri yürütürler?

Okullarda okuduğumuz veya iş hayatında katıldığımız eğitimler sayesinde aşina olduğumuz Maslow teorisini hatırlayalım:
Maslow teorisi veya ihtiyaçlar hiyerarşisi teorisi, ABD'li psikolog Abraham Maslow tarafından 1943 yılında yayınlanmış bir çalışmada ortaya atılmış ve sonrasında geliştirilmiş bir insan psikolojisi teorisidir.

Maslow teorisi, insanların belirli kategorilerdeki ihtiyaçlarını karşılamalarıyla, kendi içlerinde bir hiyerarşi oluşturan daha 'üst ihtiyaçlar'ı tatmin etme arayışına girdiklerini ve bireyin kişilik gelişiminin, o an için baskın olan ihtiyaç kategorisinin niteliği tarafından belirlendiğini söz konusu eder. Maslow'un kişilik kategorileri kendi aralarında bir dizilim oluşturur ve her ihtiyaç kategorisine bir kişilik gelişme düzeyi karşılık gelir. Birey, bir kategorideki ihtiyaçları tam olarak gideremeden bir üst düzeydeki ihtiyaç kategorisine, dolayısıyla kişilik gelişme düzeyine geçemez.

Maslow, gereksinimleri şu şekilde kategorize eder:

1. Fizyolojik gereksinimler (nefes, besin, su, cinsellik, uyku, denge, boşaltım)
2. Güvenlik gereksinimi (vücut, iş, kaynak, etik, aile, sağlık, mülkiyet güvenliği)
3. Ait olma, sevgi, sevecenlik gereksinimi (arkadaşlık, aile, cinsel yakınlık)
4. Saygınlık gereksinimi (kendine saygı, güven, başarı, diğerlerinin saygısı, başkalarına saygı)
5. Kendini gerçekleştirme gereksinimi (erdem, yaratıcılık, doğallık, problem çözme, önyargısız olma, gerçeklerin kabulü)

Maslow'a göre birey için o an baskın olan gereksinimler hangi kategoriye ait gereksinimler ise, diğer deyişle günlük etkinlikleri ağırlıklı olarak hangi gereksinimleri doyurmaya yöneliyorsa, kişilik gelişmişlik düzeyi de onun istencinden ya da seçiminden bağımsız olarak bu gereksinim kategorisine karşılık gelen düzeyde bulunacaktır.

Belirli bir kategorideki gereksinimler tam olarak karşılanmadan kişi bir üst düzeydeki kategorinin gereksinimlerini algılamaz, böyle gereksinimleri yoktur. Örnek olarak günlük olarak karnını doyurabilen fakat güvenlik içinde bulunmayan, kendini sürekli olarak olası bir tehdit altında algılayan bir insanın, dünya görüşünü geliştirmek için kitap okumak gibi bir gereksinimi yoktur.

Belirli bir gereksinim kategorisindeki gereksinimlerin karşılanması durumunda kişi, bir üst kategorideki gereksinimleri karşılamaya yönelecektir. Bu durum kişilik gelişme düzeyini de bir üst düzeye sürükleyecektir.

Maslow teorisini şirketlere de uyarlamak mümkün diye düşünüyorum. Şirketler de yaşayan birer organizma olarak düşünüldüğünde; bir şirketin kurulması, ayakta kalabilmesi için kar etmesi, donanımlı çalışanlar ile beslenmesi, geliştikçe ve büyüdükçe toplumda gördüğü itibar Maslow hiyerarşi piramitinin ilk dört basamağını oluşturur.

Maslow hiyerarşisindeki son basamak olan kendini gerçekleştirme (self-actualization) ise şirketlerin artık toplum içerisinde varlığını kanıtladığının ve şirket birikimlerini toplumla paylaşarak toplumla birlikte gelişmesinin son aşamaya ulaştığının kanıtıdır.

British Council Türkiye’de
sadece sayısal başarıları kutlamıyoruz

British Council Türkiye, Türkiye ve İngiltere arasındaki kültürel ilişkilerin gelişimini hedefleyen bir kuruluştur. British Council Türkiye bu sene kuruluşunun 75. yılını çeşitli etkinlikler ile kutluyor. Bu etkinlikler sadece sayısal başarıları kutlamak amacıyla yapılmıyor. İçinde bulunduğumuz topluma verdiğimiz hizmetleri çoğaltmayı ve bu hizmetleri toplumumuz ile paylaşmayı amaçlıyoruz. Diğer bir deyişle British Council Türkiye, Maslow hiyeraşisinde en üst aşama olan kendini gerçekleştirme (self-actualization) basamağında toplum gelişimine katkı sağlamayı hedefliyor.

British Council Türkiye’de çok farklı kurumsal roller bulunuyor. Bu rollerin temsilcilerinin ana görevi, kurumsal rollerin çalışanlar tarafından bilinirliğini arttırmak ve her alanda uygulanabilirliğinden emin olmak... Bunlardan bir kaçı; Fırsat Eşitliği ve Çeşitlilik politikasını destekleyen rol, Çocukların ve Hassas Grupların Korunması ve Gözetilmesi rolü, Bilgi Güvenliği rolü ve Çevrenin Korunması ve Çevre Yönetim Sistemi rolü...

“Fırsat Eşitliği ve Çeşitlilik” kurumsal rolü; yaş, cinsiyet, engellilik, ırk/etnik köken, din/inanç/kültür, cinsel yönelim, iş yaşam dengesi başlıklarında ayrımcılığı engellemek üzerine yoğunlaşıyor. Bu yaklaşım ile; temel insan hakları maddelerine sadık kalarak ayrımcılık yapılmamasını sağlamayı ve etik kurallarımız çerçevesinde çalışanlarımızın refahını iyileştirmeyi amaçlıyoruz. British Council, “Fırsat Eşitliği ve Çeşitlilik” Politikası altında bulunan başlıklara ilişkin hem şirket içinde çalışanlarımıza hem de şirket dışında toplumumuza yönelik farklı projelere imza attı.

Adaylara, mülakat performanslarına ilişkin
geri bildirim...

Örneğin, şirketimize iş başvusuru gönderen adaylar arasında, din, dil, etnik köken, cinsiyet, yaş, medeni hal, cinsel tercih, dış görünüşe dair kıstaslar, herhangi bir eğitim kurumundan mezun olma, askerlik durumu ve benzeri şartlar aranmıyor. Süreci destekleyen dokümanlarda da Fırsat Eşitliği ve Çeşitlilik ilkesi gözetiliyor. İş başvuru formumuzda bu alanlara ilişkin bilgiler talep edilmiyor. İş görüşmesi panelinde cinsiyet dengesi göz önünde bulundurulmuyor. İş görüşmeleri sonrasında adaylara mülakat performansları ile ilgili geri bildirim veriliyor. Dolayısıyla British Council’a iş görüşmesine gelen adaylar bu tecrübenin kendileri için çok özel olduğunu ve ilerideki mülakat deneyimleri için besleyici olduğunu belirtiyorlar. Nitekim işe alım sürecimiz Peryön tarafından da ödüle layık görüldü.

Global trendler doğrultusunda yeniden düzenlenen çalışma saatleri ve şekillerimiz de, iş – yaşam dengesine yönelik bir örnek olarak “Smart Working” adı altında ofislerimizde uygulanıyor. Bu kapsamda her çalışanın mobil ofis gereçleri mevcut; bir gün önceden dijital platformda belirledikleri masalarda çalışabiliyorlar. Haftanın bir veya iki günü evden çalışmayı destekleyen bu sistemin özellikle İstanbul koşulları düşünüldüğünde çalışanlarımızın performansında verim yarattığı ve trafikte geçirilen zaman ve para kaybını önleyerek topluma katma değer sağladığı görülüyor.

British Council, Mart ayında, faaliyet gösterdiği ülkelerde fiveFilmsforfreedom projesi çerçevesinde dünyanın ilk insan hakları dijital film festivalini düzenledi. Cinsel eğilime bakılmaksızın her bireyin sevgi ihtiyacının olduğunu empati kurarak topluma aktarmayı amaçladığımız bu proje sosyal medyada oldukça dikkat çekti ve desteklendi. British Council, Nisan ayı içerisinde Ankara’da düzenlenecek olan Engelsiz Filmler Festvali’nin ana destekçilerinden... Bu proje, engelli bireylerimizin sinemada aileleri ile birlikte filmleri izlemelerini sağlamayı amaçlıyor. Şirketimizin bu değerli politikasını iş hayatına hazırlanan öğrencilere de aktarabilmek için üniversiteler ile irtibata geçerek ortak projeler geliştiriyoruz.

Toplumumuzun sosyal sorumluluk projelerine
ihtiyacı var


Bizler, kurumsal rollerin topluma kattığı değerin önemini biliyor ve bilinçli adayların iş başvurusu yaparken bile şirketlerin yürüttüğü sosyal sorumluluk projelerini incelediğini ve bilinçli olarak iş görüşmelerine geldiklerini gözlemliyoruz. Toplumumuzun, kültür, eğitim, sanat, sağlık, çevre ve spor gibi farklı alanlarda sosyal sorumluluk projelerine ihtiyacı var. Bu projeleri yaratmak ve yürütmek saygın ve gelişmiş organizasyonların öncelikli hedefi olmalı.

 

 

 

DERGİ

HRdergi Ekim sayısı çıktı... İyi okumalar

SATIN AL Ekim 2024