Körfez Ülkeleri ve Birleşik Arap Emirlikleri’nde Neler Oluyor?
Yakın olmamız sebebiyle, Mercer Ücret Araştırması’nın ‘Birleşik Arap Emirlikleri’nde (BAE) lanse edilmesi ve oradaki iş ortağımız olan firma ile birlikte hem araştırmanın hem de diğer İK projelerinin koordine edilmesi görevini üstlendiğimde bilmediğim bir ülkeye açılmanın heyecanı içindeydim.
Lansman toplantısı yapmak amacıyla Dubai’ye gittiğimde ise gördüklerimden oldukça etkilendiğimi itiraf etmek isterim. Burada dilim döndüğünce anlatmaya çalışacağım daha çok Dubai hayatı üzerine olacak ama zaten sizlerin de izleyebildiği gibi Dubai, hem BAE 7 emirliği içinde hem de tüm körfez ülkeleri içinde gelişmişliğin sembolü olarak karşımıza çıkıyor. Ticaretten teknolojiye, finanstan turizme kadar pek çok alanda son dönemde Dubai’nin adı geçiyor.
Aslen bakıldığında BAE 7 emirlikten oluşan bir federasyon. Abu Dhabi, Dubai, Sharjah, Ajman,Umm – Al- Qaiwain, Ras- al- Khaimah ve Fujairah. 1971 yılında kurulan federasyonla BAE geleneksel yapıyı koruyarak, modern bir işletim yapısını kurmayı amaçlamış ve bu konuda hızla ilerlemeye devam ediyor. Her emirliğin başında ise kendi hükümeti ve sorumlu şeyh’i var. Abu Dhabi’nin başında yer alan Seyh Zayed bin Sultan Al Nahyan ise aynı zamanda federasyonun başkanı. Federasyonun başarısı uzlaşma, tartışarak doğruya ulaşma ve demokratik davranma, modern yapıları hedefleme üzerine inşa edilmeye çalışılmış.
Toplam nüfus 2,446,000 civarında ve bunun 1,576,000 BAE tabiiyetinde değil. Emirati’ler %19, diğer Arap ve İran asıllılar %23; Güney Asyalılar %50 ve batılı ve Doğu Asyalılar’dan oluşan bir grup ise %8.
Rakamların da ifade ettiği gibi, gerçek emirlik vatandaşları olan Emiratiler nüfusun %20’sinden azını oluşturuyor. Bunu özellikle Dubai’ye vardığınızda daha da iyi anlıyorsunuz, çünkü Dubai’de bu oran daha da düşüyor.
Sanıldığı gibi, BAE’nin ekonomisi sadece petrole dayanmıyor. Ekonomiyi çeşitlendirme ve yabancı sermayeyi daha fazla özendirme çalışmaları hızla ilerlemekte.
Gayri safi milli hasılası 71 milyar Amerikan Doları olan BAE’de, kişi başına düşen gelir ise 29,000 Amerikan Doları. Toplam rakamın %3’ü tarımdan, %46’sı endüstriden ve %51’i hizmet sektöründen kaynaklanıyor.
BAE’de ve özellikle tüm emirlikler için daha popüler olan Dubai’deki yönetimin vizyonundan çok etkilendiğimi itiraf etmek isterim. Özellikle Dubai’nin seneler önce çekilmiş fotograflarına bakınca kaydedilen ilerleme herhalde vatandaşlarının göğsünü kabartıyor olmalı. Her yerde süre giden inşaatlar hayata geçirilmeye çalışılan projelerin çokluğunu gösteriyor. Daha rahat hareket etme fırsatı tanıdığı için de şu aşamada Dubai diğer körfez ülkeleri vatandaşları için de yatırım ve eğlence merkezi olmuş. İlk defa bu sene birkaç lüks araba markası yeni modellerinin ilk dünya lansmanlarını Dubai’de yapmışlar. Dubai’nin ve buna bağlı olarak tüm BAE’nin zaten temel amacı burayı finans ve teknoloji merkezi yapmak… “Biz neden bunları düşünemiyoruz” diye hayıflanmadım değil. Dubai International Financial Center’ın yöneticilerinden biriyle bir görüşme yapma fırsatım oldu. Söylenen şu ki, Londra – Hong Kong arası başka bir merkez olmadığı için Dubai’yi bir global finans merkezi haline getirmek yolunda hızla ilerliyorlar. Bunun yönetsel yapısını kurması için de dünyadaki uzman kişileri expat olarak bu organizasyonda çalıştırıyorlar. Bu amaçla da Eylül sonundaki IMF - Dünya Bankası’nın 2003 toplantısı bildiğiniz gibi Dubai’de yapıldı. Bunun yanısıra Dubai Knowledge Village, Internet City ise teknoloji konusundaki vizyonlarını ortaya koyuyor. Büyük teknoloji firmalarının yer aldığı bu alanları büyütmek adına harıl harıl çalışıyorlar. Dubai’yi büyük bir ticaret limanı ve turizm merkezi haline getirmek ise diğer bir vizyon... Dubai International Airport’tan geçen yolcu sayısı 2001’den 2002’ye %18 artmış. Ortadoğu’nun ilk e-gate uygulamasını 2002’de Dubai International Airport uygulamaya başlamış. Tüm uygulamaların, kamu hizmetlerinin internet üzerinden yapılabilmesi için de harıl harıl bir çalışma var. E-government projesinin başında ise bir Türk arkadaşımız çalışıyor. Dubai Alışveriş günlerinin ünü ise gittikçe artıyor.
Peki gelelim İnsan Kaynakları’nda olan bitene… Çok etkilendiğim bu vizyonu gerçekleştirecek insan kaynağı ve yönetimi konusunda nasıl gelişmeler mevcut?
Açıkça söylemek gerekirse İnsan Kaynakları Yönetimi konusu tüm Körfez ülkelerinde yeni yeni gelişiyor. Tüm kavramlar Araplar için yeni olmakla birlikte, özellikle expatlar’a dayanan bir iş gücü olması, modern uygulamaların hızla yayılmasında itici güç durumunda... Bu vizyonları destekleyen ve yerine getirilmesini sağlayan bir batılı ve Asyalı iş gücünün hakkını vermek gerek. Asyalı işgücünün pek çoğu, başta Hintliler olmak üzere daha basit işleri yapıyorlar. Batılı expatlar ise yönetici konumundalar. Şu aşamada çok az sayıda Türk expat çalıştığı için (500-600 diye bir rakam dolaşıyor) ne tip işlerde çalışıldığını söylemek çok kolay değil. Tüm Körfez ülkelerinde amaç ise bir an evvel Arap’ların bilgi ve becerilerini geliştirmeleri… Bu anlamda işgücünü lokalleştirmek için bir çaba olduğunu söyleyebiliriz. Son dönemlerde batıda veya Amerika’da eğitim görmüş kalifiye Araplar (Suriye, Ürdün, Lübnan vs…) BAE’ye çalışmak için geliyorlar ve yönetici olarak iş buluyorlar.
Bu kadar farklı expatların birarada olması ise tabii ücret yönetimi açısından sıkıntılar doğuruyor. Asyalılar ucuz iş gücü iken, batılı expatlar iyi paketlerle buraya çekiliyorlar. Ancak tabii ki ücret ayarlamalarında problemler var. Ücretteki diğer bir konu ise, eğer firmanız bir BAE vatandaşını çalıştıracaksa kişisel becerisi ne olursa olsun, ona o pozisyona ödenen en yüksek ücreti ödemek durumunda olması… Ücret araştırmaları ise geniş olarak kullanılıyor. Teknolojik altyapı çok iyi olduğu için, internet üzerinden sunulan her türlü İK aracını da rahatlıkla kullanabiliyorlar. (En azından erişimleri mevcut) Bunu da Cezayir depreminden sonra hiçbir yedek planı olmayan ve internetten bir müddet mahrum kalmış bir ülkenin vatandaşı olarak kıskanmadım değil.
İşgücünü eğitmek adına ciddi atılımları var. Sürekli konferanslar ve eğitimler düzenleniyor. Uzaktan eğitim ve e-learning hızla gelişen kavramlar. Arabian Society for Human Resources Management (ASHRM) adıyla, Amerika’daki SHRM’e benzer ve de aslında yakın ilişikide olan bir organizasyonu 1991 de kurmuşlar. Kurumun amacı Arap dünyasında İK mesleğinin ilerlemesi için gerekli çalışmaları yapmak… Aylık toplantılar, büyük organizasyonlar ve batı dünyasından davet edilen uzmanlar ve gurular ile bilgi transferi yapmaya çaba gösteriyorlar.
Son dönemde konuşulan ve proje taleplerinin geldiği noktalar, yetkinlik bazlı sistemler, executive coaching ve ücret sistemlerinin revizyonu. Lokal firmalar bunları konuşmaya başlamış ama bunların hepsini derinlemesine uygulamak için ne kadar hazır ve istekli oldukları konusunda şüphe taşımamak mümkün değil. Kültürel farklılıklar; açık performans yönetimini, 360 derece gibi araçların kullanımını oldukça güçleştiriyor. Özellikle geri bilgilendirmenin bu kültüre yerleşmesi için bayağı çaba sarf etmek gerekebilir. Günlük iş hayatında Expatlar doğal olarak işlerini ve statükolarını korumak çabasında olunca da ekip çalışmasını baltalayan ortamlara rastlamak mümkün. Biraz sıcaktan biraz da kültürden olsa gerek, aciliyet duygusu hem var hem yok. Bir yandan finans teknoloji merkezi olmak için harıl harıl çalışma, bir yandan da İK projelerinin gerçekleştirilmesinde yavaşlık. Lokal şirketler genelde patron şirketleri ve buralarda çalışan expatlar sayesinde İK konularında ilerlemeye çalışıyorlar. Temelde noksanlık, doğru performans sistemlerinin olmamasından dolayı, orta ve alt kademenin takdir görememekten yakınması.
Servis sektörü içinde satış oldukça kilit bir aktivite. Satış performansı çok önemli olduğu için bununla ilgili bazı değişken ödül sistemlerini kurmuşlar.
Kadınları iş hayatında sıkça görüyorsunuz. Buna BAE vatandaşı olan kadınlar da dahil. İlginç olan hükümetin kadınların gelişmesi ve çalışması konusunda son dönemde destekleyici faaliyetler içinde bulunması. BAE vatandaşı olmayanlar iş dünyasında başlarını örtmüyorlar ancak tabii ki kılık kıyafette muhafazakar olmak kabul görüyor. Yaptığımız ücret araştırması lansman toplantısına gelen İK yöneticileri çok farklı uluslardan olup aşağı yukarı %40 kadınlardan oluşuyordu. Bunu beklemediğimden toplantıda şaşırdığımı paylaşmak isterim.
En zoru da çalışma günleri ve iş saatleri. Resmi hafta sonu perşembe, cuma ancak bazı çokuluslu şirketler cuma, cumartesi kapalı olmayı dünyaya entegre olabilmek için seçmişler. Küçük özel şirketler ise sadece cuma kapatıyorlar, bazen perşembeyi yarım gün yapıyorlar. Hükümet ofisleri ise 7.30 ve 14.30 arası açık. Dayanılmaz sıcakların olduğu yaz aylarında bu saatlerin doğru seçim olduğunu anlayabiliyorsunuz. Ancak özel şirketler için bu saatler çok farklı ve esnek.
Kısacası ‘elin arabı’ almış başını gidiyor. Bunları nasıl yaptıklarını incelemekte ve dersler çıkarmakta fayda var diyorum.
Son aldığım habere göre Dubai’de yeni proje Dubai’ye kış sporlarını taşımak. Yani bu Dubaide ‘kar’ ve kayak demek.… Bu azim ve vizyon olduktan sonra inanmamak mümkün değil.
Sibel Yücesan – Mercer HR Consulting