Karanlık Üçlü

Liderler de insandır ve insan olmanın tüm özelliklerini yansıtır. Buna olumlu ya da olumsuz kişilik özellikleri de dahildir. Liderin olumsuz kişilik özellikleri liderliğin karanlık yönünü temsil eder ve bunlar Karanlık Üçlü olarak anılır: Narsisizm, Psikopati, Makyavelizm. Liderliğin karanlık yüzünün, mutlaka düşünülmesi, araştırılması ve tartışılması gereklidir. Gelişim programları; liderlerin hem aydınlık hem karanlık özelliklerini de içermeli, bu konuda farkındalık yaratmalı, aynı zamanda nasıl baş edilebileceğini de gösterebilmelidir.

K. Çağlayan Bakaçhan

Karmaşık, dinamik ve zorlayıcı özellikleri bakımından lider ve liderlik üzerine çok fazla araştırma ve çalışma yapıldı, yapılmakta. Bu araştırmalar uzunca bir süre ve doğal olarak liderliğin en ideal halleri, çoğu zaman olası en iyi formları hatta romantik yönleri üzerine odaklandı. Etkin liderlerin tırnak içinde “ideal” özellikleri üzerine belki de olması gerekenden fazla güzelleme yapıldı. Bu ideal özellikler liderin olumlu, kabullenilen özellikleri üzerine odaklandı. Bunun arkasında liderlerin başarılı olmaları gerektiğine olan gizli bir inanç ve iyiyi kolay pazarlamaktan geçen bir kolaycılık olduğunu düşünüyorum. Bu varsayımlar liderlerin karanlık taraflarını görmezden gelmemize neden oluyor ve bu alanda düşünmemizin önüne set çekiyor. Oysaki biliyoruz ki liderler de insandır ve insan olmanın tüm özelliklerini yansıtır. Buna olumlu ya da olumsuz kişilik özellikleri de dahildir.

Liderin olumsuz kişilik özellikleri liderliğin karanlık yönünü temsil eder ve bunlar Karanlık Üçlü olarak anılır: Narsisizm, Psikopati, Makyavelizm. Arka arkaya üç terimi yazmak bile yukarıda bahsettiğimiz önyargıların harekete geçmesi ve bu alanın gölgede kalmasına sebep olması için yeterli. Yapılan sınırlı sayıda araştırma ise bize, liderin başarısızlığının ardında sadece teknik yetersizlik ve kapasitesizliğinin değil aynı zamanda olumsuz kişilik özellikleri olduğunu da söylüyor.

Karanlık üçlü kavramında; bir yanında uyumsuzluk ve sorumsuzluk diğer yanında ise Narsisizm, Psikopati ve Makyavelizm üçlüsünün arasındaki yüksek korelasyon ortaya konduktan sonra organizasyonlara vereceği zararların üzerinde düşünme şansını elde ettik. Bu üçlü, üç ayrı kişilik özelliği veya bozukluğu olmakla birlikte liderliğin negatif yönünü temsil eder, yapıları gereği ortak özelikler içerir ve bir kesişim kümesi gibi hareket eder. Bir tarafta neredeyse her şeyimizi emanet ettiğimiz liderler, diğer tarafta da çok da birlikte olmak istemeyeceğimiz bireylerin yan yana gelebileceğini bile düşünmek tedirgin olmak için yeterli. Makyavelizm bir kişilik özelliği iken narsisizm ve psikopati psikologların ilgi alanına giren kişilik bozukluğudur.

Yüksek ücretli, prestijli ve güçlü liderlik görevleri teorik olarak karanlık davranışlar için çekim merkezi

Kişilik bozukluklarını tedavi merkezlerinde, suç kaydı bulunanlarda, cezaevlerinde tespit etmek kolayken; iş hayatında bunları ortaya koymak bir o kadar zordur. Bu zorluğa rağmen araştırmacılar, üst düzey yöneticilerin tutuklular, ruhsal destek alanlar ve hatta neredeyse akıl hastaları kadar yüksek skorlar alabildiğini ortaya koyan bulgulara ulaştı (Board ve Fritzon, 2005). Daha yakın bir araştırmadan örnek verelim: 2017’de akademisyen ve araştırmacı Kountouras orta kademe yöneticilerin, üst kademe yöneticilere göre daha az psikopatoloji gösterdiği yönünde bulgulara ulaştı (Kountouras, 2017). Psikopati toplumun sadece ve sadece yüzde 1’inde görülürken hapishanelerde yüzde 50 ve tepe yöneticilerinde yüzde 5 değerlerinde görülür. Bu bize gösteriyor ki karanlık üçlü bireyleri hiç de yadsıyamayacağımız miktarda aramızda.

Hatta iş hayatında düşündüğümüzden çok daha fazla yer alıyorlar. Hare’nin bu konuyla ilgili çok güzel bir ifadesi var: “Tüm psikopatlar hapishanede vakit geçirmez bazıları yönetim kurulunda yer alır (Hare, 1994).” Hare, bu ifadesiyle toplumda iki uç sosyal statüde bulunan bu grupların ne kadar birbirine yakın durabileceklerini ortaya koyar. Bunun da çok geçerli ve basit bir sebebi var. İş dünyasındaki yüksek ücretli, prestijli ve güçlü liderlik görevleri teorik olarak karanlık davranışlar için bir çekim merkezi oluyor.

Güç gösterisinin yapılabileceği alanlar ki genelde bunlar en azından yasal olanlar yönetici seviyelerinde bulunuyor. Bu pozisyonlar karanlık üçlünün ana beslenme kaynağı olan güç, baskınlık ve prestij kazandırması bakımından gerekli yakıtı sağlıyor. Hatırı sayılır bir şekilde tek tek sorun çıkarma potansiyelleri yüksek olan karanlık üçlü kişilik özellikleri veya bozuklukları bir araya geldiğinde ise bizi zor sınavlara tabi tutuyorlar. Kazanımlarımız, alışkanlıklarımız, düzenlerimiz hatta kariyerlerimiz tehdit altında olabiliyor. Takipçilerini, hayatlarındaki önceliklerini kaybetmekle imtihan edebiliyorlar.

Bu üçlü, yapıları gereği ortak özellikler içerir ve bir kesişim kümesi gibi hareket eder. Tabii ki olumsuz özellikleri dolayısıyla kişisel ilişkileri de oldukça negatif etkilenir. Burada bir tesadüf ya da “huyu böyle” durumundan bahsetmiyoruz. Son derece bilinçli, yaptıklarının sonucunun farkında ama umursamaz davranışlardan bahsediyoruz.

Çıkarcılık, bencillik, yüzeysel ilişkiler, ortama uymama, manipülasyon, hedefe ne pahasına olsun odaklanmanın yanında karanlık üçlü bireyleri;

• En basitinden birlikte olduğu kişilere gündelik işlerinde zorluk çıkarır.
• İstenmeyen, kaba ve küfürlü davranışlarda bulunur.
• Aşırı mantıklı görünüm sergiler, mantıksız ve gizemli taraflarını daima gizlemeyi başarır.
• Tatminsizdir.
• Davranışlarını başkalarını hor görüp takdir etmeme üzerine inşa eder.

Neden karanlık tarafı düşünmeliyiz?

Karanlık tarafla ilgili araştırmalar ve yayınlar aydınlık yüzden çok daha az olsa da yurtdışındaki araştırmalar bizdekinden kat ve kat fazla. Bunun nedenini sadece konuyu araştıracakların azlığı ya da ilgisizlik ile açıklayamayız. Altında daha çok kültürel bir mesele yatar ki o da araştırmaya katılmaya gönüllü yöneticilerin yeteri kadar istekli olmayışıdır. Ya bende çıkarsa? Ya etiketlenirsem? Buna rağmen karanlık üçlüye sahip bireylerin çevremizde ve özellikle iş hayatında var oldukları gerçeğini değiştiremiyoruz.

Başarılı organizasyonlar yaratmak için, her düzeydeki liderin kalitesini artırmak, daha iyi liderlere sahip olmak için çok fazla zaman ve kaynak ayrılıyor. Oysa araştırmalar organizasyonel hedeflere ulaşmada liderlerin %50’sinin yetersiz kaldığını, karanlık özelliklere sahip liderliğin iş performansı ve üretken olmayan davranışlarla arasında pozitif korelasyon olduğunu, aynı zamanda bu tip liderlerin çalışanlarının kariyerlerini önemsemediğini gösteriyor.

Liderliğe, kişilik farklılıkları yaklaşımını uygulamak; liderlerin seçilmesi, geliştirilmesi, yükseltilmesi çabalarına çok fazla katkı sağlar. Bu yüzden, liderliğin karanlık yüzünün, mutlaka düşünülmesi, araştırılması ve tartışılması gereklidir. Gelişim programları; liderlerin hem aydınlık hem karanlık özelliklerini de içermeli, bu konuda farkındalık yaratmalı, aynı zamanda nasıl baş edilebileceğini de gösterebilmelidir.

- Bakaçhan, K. Ç. (2021). Panorama: Karanlık İçgüdülerden Aydınlığa Liderlik Serüveni.
(2. Baskı). İstanbul: Humanist Yayınevi. Board, B.J. ve Fritzon, K. (2005).
- Disordered Personalities at Work. Psychology, Crime & Law, 11(1), 17-32.
- Kountouras, G. (2017). Is There Any Association Between Psychopathy and Leadership in Business Settings? Doktora Tezi, Cardiff: Cardif University. - Hare, R. D. (1994). Predators: The Disturbing World of The Psychopaths Among Us. Psychology Today, 1(27), 54-60

DERGİ

HRdergi Nisan sayısı çıktı! İyi okumalar

SATIN AL Nisan 2024