İK’cılar için İş Hukuku’nu tartıştık!
HRdergi olarak 11 Aralık tarihinde düzenlediğimiz ve bir klasik haline gelen İş Hukuku Zirvesi biraz içerik biraz vizyon değiştirerek İK’cılar için İş Hukuku Zirvesi olarak katılımcıların karşısındaydı. Bu yılki zirvede, İş Hukuku, İş Sağlığı ve Güvenliği konusunda akademisyen ve danışmanlar şirketlerin İş Hukuku sorunlarına çözüm arayışları sunarken Türkiye’nin önde gelen şirketlerinin İK yöneticileri ise yaşadıkları sorunları, çalışan ilişkilerindeki hukuki çerçeveyi ve önerilerini tartıştılar.
Zirvede bu yıl tartıştığımız bazı konu başlıkları ise şöyleydi; Mevcut İş Hukuku iş ihtiyaçlarını karşılayabiliyor mu?, İş Sağlığı ve Güvenliği sorunlarıyla nasıl baş edebiliriz?, İş Hukuku’nda çalışma süreleri, izin ve mesai sorunları, İş Hukuku İK uygulamalarının destekleyicisi mi yoksa köstekleyicisi mi?, İK yöneticilerinin gözüyle İş Hukuku sorunları…
HRdergi Genel Müdürü Alper Toper’in Hoşgeldiniz konuşmasının ardından zirvenin açılışını ‘Mevcut İş Hukuku iş ihtiyaçlarını karşılayabiliyor mu?’’ konulu sunumuyla İstanbul Üniversitesi Hukuku Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gülsevil Alpagut oldu. İş Hukuku sorunlarının şirketlere, çalışanlara ve İK profesyonellerine yaşattığı sıkıntılara değinen Alpagut, yasanın amacından, çelişkilerinden ve düzenlemelerde dikkate aldığı parametrelerden bahsetti. Esnek çalışma ve alt-işveren ilişkisine dair bilgiler de aktaran Gülsevil Alpagut, Yargıtay kararlarından da örnekler paylaştı. Alpagut, geçici iş ilişkisi ve istihdam büroları sorunlarının yasa tarafından pek de aşılamadığına değindi ve belirli süreli iş sözleşmelerinden İK profesyonellerinin yasal olarak dikkat etmeleri gereken noktalar konusunda tavsiyelerde bulundu. İşe iade dava prosedürlerinin uzun ve sistemin de dava ile kesin bir sonucun elde edilmesine imkan tanımadığının altını çizen Gülsevil Alpagut, yargı kararlarının genelde işveren aleyhine sonuçlandığını belirtti.
Özellikle işletme gerekleri ile fesihlerde geçerli nedeni ispat zorluğu, yasada yer almayan feshin son çare olması ilkesinin amacı aşar biçimde kullanılmasının söz konusu olduğuna dikkat çeken Alpagut, Yargıtay’ın işe iade davalarında işçinin yeterliliğinden kaynaklanan nedenlerle fesihte nelere dikkat ettiğini şöyle özetledi: ‘’Yargıtay’a göre performans ve verimlilik standartları işyerine özgü olmalı, objektif olmalı, aynı işi yapanlara aynı kurallar uygulanmalı, performans ve verimlilik standartları gerçekçi ve makul olmalıdır.’’
‘’İK’cılar İş Hukuku’nu tartışıyor’’ başlıklı konuşmayı paylaşan isimler sektörel deneyimleriyle ön plana çıkan Yönetim Danışmanı Av. Adnan Erdoğmuş ve TlgHR Danışmanlık Kurucusu, Mentör ve Yönetim Danışmanı Kartal Tolga oldu. Sözü ilk alan isim Adnan Erdoğmuş, İş Hukuku’nu sadece yasal değil, sosyal tarafıyla değerlendirdiği konuşmasında özellikle pozitif ayrımcılığın çalışma hayatındaki toplumsal cinsiyet seçimindeki uçurumu daha da artıran bir faktör olduğuna dikkat çekti. İstihdamdaki fırsat eşitliği ve eşit davranma ilkesini irdeleyen Erdoğmuş çalışanın kişiliğinin sadece yasalarla değil, şirket etik politikalarıyla da korunması gerektiğinin altını çizdi. Erdoğmuş, iş ve yaşam dengesini gözetmeyen, hakkaniyet kavramını öteleyen bir İK’nın yasalar çerçevesinde hareket etse bile başarısız olduğuna dikkat çekti. Adnan Erdoğmuş, özellikle kadın çalışanlara uygulanan yasal farklılıkların veya pozitif ayrımcılığın kadın istihdamını destekleyen değil, tam tersi köstekleyen bir sürece neden olduklarını sözlerine ekledi.
Kartal Tolga ise konuşmasında kendi deneyimlerden örnekler aktararak İnsan Kaynakları süreçlerindeki hukuksal problem kaynaklarına ve bunları iyileştirici tedbirlere değindi. Tolga, Kurumsal İnsan Kaynakları süreçlerinin doğru yapılandırılmaması, özlük dosyalarına gereken önemin verilmemesi, şirketlerdeki iş yasası uygulamalarının doğru yapılmaması ve temel yasal kaynak olan belgelerin hazırlanmasındaki yetersizliklerinin İK’cıların yasa karşısında başını ağrıtan konular olduğunu belirtti. Şirketlerin ve yöneticilerin iş davalarının sadece avukatlarca mahkemelerdeki savunmalarla kazanılabileceğine inanan bir tavırla hareket etmelerinin çok büyük bir algı hatası olduğuna dikkat çeken Kartal Tolga, rakamsal hedeflerin olmadığı performans yönetiminin de İş Hukuku’nda sorun çıkaran en önemli noktalardan biri olduğunu ifade etti.
Zirvede ‘’Çalışma İlişkileri Kavramı: İK Yönetimi ve Çalışma İlişkileri Yönetimi arasındaki etkileşim’’ başlıklı konuyu paylaşan isim Brisa Çalışma İlişkileri Direktörü Dr. Uğurtan Doğan oldu. Doğan, konuşmasında günümüzdeki Türk çalışma ilişkileri, çalışma yaşamı ile ilgili göstergeler, İK yöneticilerinin bireysel ve toplu İş Hukuku alanında ağırlık vermesi gereken konular, çalışma barışı ve sürekliliğinin sağlanabilmesi üzerine deneyimlerini ve görüşlerini aktardı. Endüstri ilişkileri kavramının artık çalışma ilişkilerine dönüştüğünü ifade eden Dr. Uğurtan Doğan, bir İK yöneticisinin İK süreçlerini yürütürken mutlaka bir yönüyle Çalışma İlişkileri Yöneticisi olarak da rol oynamasını gerektiğinin altını çizdi. Sendikalı veya sendikasız işyeri farkı olmaksızın tüm İK yöneticilerinin mutlaka Çalışma ve Sosyal Güvenlik Mevzuato uygulamalarını dikkate almaları gerektiğini belirten Doğan, konuşmasında kendi geçmiş iş deneyimlerinden ve Brisa uygulamalarından örnekler paylaştı.
Tekfen İnşaat İK, Eğitim ve İdari İşler’den Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Erhan Hersek ‘’Yurtdışı için Seçme ve Yerleştirme Uygulamaları Örnek Çalışma: Suudi Arabistan, Katar ve Azerbaycan karşılaştırması’’ başlıklı sunumuyla zirvede yerini alan isimlerden biri oldu. Konuşmasında, Türk işverenlerce yurtdışında istihdam edilen işçilerin sosyal güvenliği konusuna değinen Hersek şunları söyledi: ‘’Sosyal Güvenlik Sözleşmesi akdedilen ülkelerde iş üstlenen işverenlerce istihdam edilen Türk işçilerin; sosyal güvenlik sözleşmesinde aksine hüküm yoksa zorunlu sigortaya tabi tutulmaları gerekiyor, iş ilişkilerinden doğan ve işverene ait olan hak ve yükümlülükleri bakımından, çalıştıkları ülkede yürürlükte bulunan sosyal güvenlik mevzuatı uygulanır.’’ Suudi Arabistan, Katar ve Azerbaycan ile Türkiye arasındaki Sosyal Güvenlik Anlaşmaları ve uygulamalarını da aktaran Hersek, İK profesyonellerin uluslararası mevzuatlardan dolayı karşılacakları hukuki sorunlara da ışık tuttu.
Zirvede ‘Uygulama Boyutunda 10. Yılında İş Kanunu’ başlıklı konuşmayı paylaşan isim Migros Endüstri İlişkileri ve Destek Hizmetler Müdürü Serdar Kaşıkçı oldu. İş Kanunu’ndaki uygulama sorunlarına ve çözüm önerilerine değinen Kaşıkçı, katılımcılara doğum izni, kıdem tazminatı, norm kadro uygulamaları, fesih ve işe iade davaları gibi tartışmalı konulara dair tavsiyelerde de bulundu. Şirketlerde yaşanan İş Sağlığı ve Güvenliği sorunlarından da bahseden Serdar Kaşıkçı, SGK müdürlülüklerinin ve hukuki makamların birbirlerinden farklı uygulamalar içerisinde olmasının şirketler için en önemli sorunlardan biri olduğunun altını çizdi. Devlet tarafından işverenlere verilen istihdam teşviklerinde yaşanan süreç problemlerine de değinen Kaşıkçı, özellikle verilen teşviklerin bölgesel olarak farklılık gösterdiğini ve İK profesyonellerinin o bölgelerde süreçlerini belirlerken bu farklılıkları dikkate almaları gerektiğinin altını çizdi.
Zirvede İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası’ndaki son değişiklikleri ve bu değişikliklerin iş dünyasına yansımalarını anlatan isim Emekli Baş İş Müfettişi ve İş Güvenliği Danışmanı Özlem Özkılıç oldu. Geçtiğimiz yıl değişen İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası’nı dünya normları çerçevesinde anlatan Özkılıç, uygulamadaki aksaklıkları ve çözüm önerilerini de paylaştı. İş teftişleri ve denetimlerinde İK’ya ve şirketlere düşen görevlere de değinen Özkılıç, yükümlülük ve cezalardan da bahsetti. Konuşmasında işyeri hekimliği ve uzmanlığı uygulamalarındaki yaptırımları değerlendiren Özlem Özkılıç, alt işveren uygulamlarındaki İş Sağlığı ve Güvenliği sorunlarına da ışık tuttu.
Zirvenin kapanış konuşmasını AKÇANSA İSG Müdürü İsmail Kır ‘İş Emniyeti kültürü, risk değerlendirme ve proaktif yaklaşım’ başlıklı konuşmasıyla gerçekleştirdi. Konuşmasında, emniyet kültürünü sadece şirketler bazında değil, toplumsal bazda değerlendirmek gerektiğini belirten Kır, bu kültürün toplumun tüm katmanlarına yansıtılmadığı sürece yaşatılamayacağını ancak ve ancak denetim ve yaptırımlarla uygulanan bir süreç olacağına dikkat çekti.
AKÇANSA olarak hedeflerinin sıfır kaza ve insana, çevreye ve şirket varlıklarına sıfır zarar olduğunu ifade eden İsmail Kır, bu hedefi gerçekleştirmek için hayata geçirdikleri projeleri ve uygulamaları katılımcılarla paylaştı. Kır, ‘Emniyetli yaşam kültürünü hep birlikte yaratmak’ sloganıyla yola çıktıklarını söyledi ve bunu da başardıklarının altını çizdi.