İç İletişim’in İncelikleri Zirvedeydi!
HRdergi olarak geçen yıl ilk kez düzenlediğimiz ve yoğun ilgiyle karşılanan İç İletişim Zirvesi’nin ikincisini de aynı yoğun ilgiyle KoçSistem Ana Sponsorluğu ile 10 Aralık’ta Sheraton Grand İstanbul Ataşehir’de ufuk açıcı içeriği, pratik uygulamalardan örnekler ve geleceğe yönelik öngörülerle gerçekleştirdik. Türkiye’nin önde gelen şirketlerinin yöneticilerinin ve konu uzmanlarının uygulamalarını ve önerilerini paylaştığı zirvemizde, etkin iç iletişim yönetiminin püf noktaları, planlama ve uygulama konusunda dikkat edilmesi gerekenler ve yakın gelecekte yaşanacak gelişmeler masaya yatırıldı.
HRdergi Kurucu Ortağı & Genel Müdürü Alper Toper’in Hoşgeldiniz konuşmasıyla başlayan zirvenin açılışını “Kalbine diken saplanan kuş: Çalışan” başlıklı oturumuyla Stratejik İletişim Danışmanı ve Akademisyen Uğur Nalbantoğlu yaptı. Konuşmasına Bozkırın Tezenesi Neşet Ertaş’ın “Biz çekmediğimiz derdin türküsünü yakmayız” sözleriyle başlayan Nalbantoğlu, şirketlerin de çalışanlara gerçek hikayeler sunmadığı sürece başarılı bir iletişim süreci gerçekleştiremeyeceğini belirtti. “Çalışanlar; dışarıdaki insan, yani sen, ben... Endoplasmic reticulum değil. Onlar ‘akıllı ve yetişkin’ birer birey olarak davranılmayı da hak ediyor. Bu gerçekle iç iletişimi kurgulamalıyız” diyen Uğur Nalbantoğlu, şirketlerin Çalışan Değer Önermesi (EVP) çalışmalarının çoğunun samimiyet içermeyen tek taraflı kurgulanmış bir iletişim olduğunun altını çizdi. Etkili iç iletişim yönetiminin itibara etkisinin açık olduğunu ifade eden Nalbantoğlu, itibarın içten dışa yansımasının da gözle görülür şekilde arttığını ve daha da artacağını sözlerine ekledi. Nalbantoğlu, iç iletişimin trafik polisliği olmadığına ve artık önemli olanın içeriği organizasyona yaymak değil, doğru bilgileri çalışanlarla paylaşmak olduğuna vurgu yaptı ve sözlerine şöyle devam etti: “Çalışanın kalbine dikeni saplamayalım. Önce anlayalım. Sonra anlatalım. Sonunda ise mutlaka anlaşalım. Wifi’ye bağlanamıyormuşuz gibi neden kuşaklara ve çalışanlara bağlanamıyoruz diye dövünmeyelim. Unutmayalım; ders, biz öğrenene kadar devam eder...”
“İşinde, Gücünde, Her Yerde Sen!” başlıklı konuşmasıyla zirvede söz alan isim KoçSistem İnsan Kaynakları Direktörü Tülay Cerit Tiryaki oldu. Konuşmasında, KoçSistem olarak yaşadıkları dönüşüm hikayesini anlatan Tiryaki, bu hikâyeye ihtiyaçları ve deneyimleri dinleyerek başladıklarını; dönüşürken de şirketin DNA'sını temel alan Workplace uygulaması ile 'Deneyim merkezli İletişim' stratejisi kurduklarını ifade etti. KoçSistem'de en önemli değerlerin; iş birliği, takımdaşlık, beraber olmak, yardımseverlik olduğuna dikkat çeken Tülay Cerit Tiryaki, bu değerlerin temel alındığı dönüşüm sürecinde çalışan bağlılığında 13 puan artış sağladıklarının altını çizdi. Workplace uygulaması sayesinde ise sosyal şirket olarak mailsiz iletişime geçildiğini belirten Tiryaki, Workplace’i çalışan deneyimini merkez alan ‘bilgi, işlem ve kurumsal akışlara’ ulaşılan yer olarak tanımladı.
SOCAR Türkiye Kurumsal İletişim Başkanı Murat LeCompte “İş’te iyi olmanın peşinde…” başlıklı konuşmasıyla zirvede söz alan isim oldu. Konuşmasına, çalışanlarının SOCAR Türkiye’yi nasıl görmek istediklerini anlatarak başlayan LeCompte, SOCAR Türkiye çalışanlarının şirketlerini lider tavırlı ama duygusal bir lider, yavaş yavaş kana karışan, babacan, ince düşünen bir şekilde görmek istediklerini belirtti. Tıpkı Hulusi Kentmen gibi... SOCAR Türkiye çalışanların hayat kalitelerini artırmak için GOOD TO BE GOOD adını verdikleri Kurumsal İyi Yaşam programını hayata geçirdiklerini ifade eden Murat LeCompte, sağlıklı yaşam için mottoları olan 'Harekete Geç, İyi Yaşa, İyi Hisset' ile çalışanların hayatlarına dokunduklarının da altını çizdi. SOCAR Olympics düzenleyerek %50'nin üzerinde çalışan katılımı sağladıklarına ve birbirleriyle çalışmayan kişileri aynı takımlarda buluşturduklarına değinen LeCompte, bunun da çalışanlar arasındaki sinerjiyi ve bağlılığı artırdığına vurgu yaptı.
“Mobile-First: Çalışanlarınızın Baktığı Yerde Olun!” başlıklı konuşmasıyla zirvede yer alan isim OGOO Kurucu Ortağı ve CDO’su Ömer Can oldu. “Dijital Dönüşüm = Hayatı Kolaylaştırmak” diyerek hayatı kolaylaştırmayan bir dönüşümün başarılı olamayacağının altını çizen Can, dijital uygulamalarda en önemli kriterin, çalışan iletişim platformunun sürdürülebilir olup olmadığını bilmek olduğuna dikkat çekti. Çalışan iletişim platformunun; odaklı iletişim kanalları olan tek bir noktadan iletişim sağlaması gerektiğine vurgu yapan Ömer Can, OGOO olarak gerçekleştirdikleri farklı projelerden de bahsetti. Çalışan iletişim platformlarının erişilebilir, çevreye duyarlı, iş birliğini artıran iletişimin merkezinde ve odaklı iletişim sağlayan bir yapıya sahip olması gerektiğini ifade eden Can, tüm bunları sağlayan Juno’nun kurumlara yarattığı katma değerden de bahsetti.
Garanti BBVA İnsan Kaynakları Direktörü Sibel Kaya “Çalışan merkezli yaklaşım” başlıklı konuşmayla zirvede söz alan isimlerden biri oldu. Çalışan merkezli iç iletişim modelinde, yaşayan bir sistem yaratarak çalışanların hayatını kolaylaştırma, proaktif olmayı ve daha etkin veri kullanımını hedefleyerek yola çıktıklarını belirten Kaya, bu sürece gelişim araçlarının belirlenmesi, yetkinlik analizi, çalışma metodolojisinin yeniden tanımlanması ve görev tanımlarının güncellenmesi ile başladıklarını ifade etti. Bu model ile yepyeni bir iletişim planı kurgulayarak çalışanların her an her yerde çalışma ortamı ve iş arkadaşlarına ulaşabilecekleri bir intranet uygulaması olan Sorbi’yi hayata geçirdiklerinin altını çizen Sibel Kaya, bu sayede daha çevik bir iş ve daha mutlu bir çalışan profiline sahip olduklarını belirtti.
“Kablosuz (Non-Wired) Çalışanlarla İletişim” başlıklı oturumun sahibi PepsiCo İç ve Dış İletişim Müdürü Mahmut Sipahi oldu. Yeni nesli kablosuz çalışanlar olarak tanımlayan Sipahi, bu neslin iletişimde teknolojiyi en çok kullanan çalışan kitlesi olmasına rağmen ilk tercihlerinin yüz yüze iletişim olduğuna vurgu yaptı. PepsiCo olarak çalışanlar ve şirket arasındaki dijital erişimi artırmak için PEPfeed uygulamasını hayata geçirdiklerini ifade eden Mahmut Sipahi, iç iletişimcilerin ana görevinin 'Haber Ver - Bağ Yarat - Harekete Geçir' süreçlerini gerçekleştirmek olduğunun altını çizdi. Konuşmasında, PepsiCo’nun gerçekleştirdiği başarılı iç iletişim çalışmaları ve uygulamalarından da örnekler sunan Sipahi, iç iletişimde başarının dört kriterini şöyle sıraladı: Samimiyet, basitlik, eğlence ve dahil edicilik…
Dimes İK Direktörü Yelda Tavlan ve bcc Turkey Kurucu Ortağı & Endüstri Psikoloğu Banu Çakan da "Hissediyorum Öyleyse Varım! Ödüllü Bir Kültürel Dönüşüm Uygulaması" başlıklı oturumlarıyla zirvede söz alan isimler oldu. Konuşmalarında, 2019 Yılı Educorp Kurumsal Eğitim ve Gelişim Ödülü’nü alan Genos Duygusal Zekâ Modeli ile uyumlu "Duygusal Zekâ ile İş Yaşamında 1 Adım Ötesi" programının başarı hikayesini anlatan Tavlan ve Çakan, bu proje sayesinde çalışan memnuniyetinde yüzde 13’lük bir artış sağladıklarını belirtti. “Hangi jenerasyona mensup olursak olalım, hepimiz çalıştığımız yerde yeterli ve değerli olduğumuzu hissetmek istiyoruz" diyerek çalışma hayatında duyguların önemine vurgu yapan Banu Koç Çakan, iletişimin önce iç'e bakmak ve onu anlamakla başladığını; duygu yaratmadan davranışın değiştirilmeyeceğine vurgu yaparak nesiller geçse de çağ değişse de insan var oldukça değişmeyen tek şeyin bu olduğunu ifade etti. Yelda Tavlan da bcc Turkey ile yaptıkları çalışmada en kritik nokta ve başlangıcın; duygular olduğunu ve duyguları anlamayan bir yapının davranış değişikliğini veya bağlılığı sağlayamayacağının altını çizdi.
“Turnover -> Turn is Over” başlıklı konuşmasıyla zirvede söz alan isim Simternet Ürün Yöneticisi Murat Kan oldu. Dijitalleşmenin ve yeni neslin, kurumlardaki iş yapış modellerini nasıl değiştirdiğini örneklerle anlatan Kan, iç ve dış müşterilerin süreçlere dahil olmak, bağlantı kurmak ve inovatif fikirlerini paylaşmak istediğini ifade etti. Simternet’in farklı şirketler için gerçekleştirdiği başarılı projelerden de örnekler paylaşan Murat Kan, bilgiye ulaşamayan çalışanın tek bir noktadan ihtiyacı olan tüm bilgiye anında ulaşmasını sağlayan sistemler kurguladıklarını belirtti. Akio Toyoda’nın “Biz Toyota’da çalışanlarımızın önündeki engelleri kaldırıyoruz. Aslında yaptığımız şey sadece bu…” sözüne atıfta bulunan Kan, çalışanların önündeki engellerin kaldırıldığı bir iş yerinde yaratıcılığın ve bağlılığın kesinlikle artacağına dikkat çekti.
Yıldız Holding Genel Müdür Yardımcısı Bahattin Aydın “Yıldız Holding'in İşveren Markası Yolculuğu” başlıklı konuşmasıyla zirvede söz alan isimlerden biri oldu. Konuşmasına, kendi kariyer hikayesi ve İK liderliği deneyimlerinden bahsederek başlayan Bahattin Aydın, Yıldız Holding’in ‘Seninle Daha Parlak’ projesinin detaylarını da katılımcılarla paylaştı. Çalışana geçmeyen hiçbir uygulamanın başarılı olamayacağı ve fark yaratamayacağının altını çizen Aydın, çalışan merkezli bir İK sistemi kurmanın çok önemli olduğunu vurguladı. Şirketlerin ekosistem üzerinde ayakta kaldıklarını belirten Bahattin Aydın, kendi ekosistemi olmayan hiçbir şirket veya profesyonelin başarılı olma şansının olmadığını ifade etti. Yıldız Holding’in işveren markasının en önemli unsurlarından birinin global bir şirket olma özelliği olduğunu söyleyen Aydın, Yıldız Holding’i ‘saygıyı esas alan, yaptığı işte ekol olan, global ve mutlu bir aile’ olarak özetledi.
Zirvenin kapanışı, Kurumsal İletişimciler Derneği Başkanı Şule Yücebıyık’ın yönettiği “Yeni Liderlik Markası” başlıklı panel ile sona erdi. Egon Zehnder Kıdemli Ortağı & Danışman, Yazar Murat Yeşildere ve WPP Ülke Başkanı & GroupM CEO’su Demet İkiler’in panelist olarak yer aldığı oturumda, yeni liderlik marka ve algısı üzerine konuşuldu. Eski tarz liderliğin, ölçülebilir somut kıymetler üzerine yapılandırılmış bir liderlik olduğunu ifade eden Yücebıyık, yeni nesil liderliğin kurumsal sınırların ötesinde toplumsal duyarlılıkları ve dinamikleri de barındıran, çalışana ilham veren bir tanıma doğru gittiğini vurguladı. Demet İkiler, yeni nesil çalışanların liderlerden ve kurumlardan neler beklediğini özetlerken, toplumsal meselelerde aksiyon ve inisiyatif alabilen, değer katan, çalışana dokunan, ulaşılabilir, güven veren ve kararlarıyla şeffaf bir yönetimi benimseyen liderlerin çağında yaşadığımıza dikkat çekti. Liderin sonuç odaklı olmasının, stratejik düşünebilmesinin, sürdürebilirlik çerçevesinde geleceği garanti altına almasının ve değişime liderlik etmesinin ne kadar elzem olduğunu vurgulayan Murat Yeşildere ise eskiden her şeyi tek başına yapan, kurumun tüm yükünü tek başına sırtlayan otoriter Superman liderlerin olduğunu ama artık bu liderlerin devrinin kapandığını ifade etti. Liderliğin ve lider iletişiminin dönüştüğünü belirten konuşmacılar, ‘empati, güven, şefkat, amaç, nezaket ve insancıllık’ın yeni nesil lider markasının en temel unsurları olduğunun altını çizdi. İçindeki Marka’sını keşfeden liderin, iş dünyasını daha mutlu bir yer haline getireceğini de belirttiler.