“Eğitim danışmanlığında pansuman değil, tedavi önemli…”
Dilerseniz önce geçtiğimiz 6 yılın değerlendirmesini yapalım. O günden bu yana BÜYEM’de neler değişti?
BÜYEM, aslında üniversitemizin tarihi ile kıyaslandığında oldukça yeni bir kurum… Ancak kısa süre içinde çok hızlı yol aldı; hem toplumdaki bilinirlik oranı, hem de kurumlar arasındaki farkındalığımız arttı.
BÜYEM ilk kurulduğunda Boğaziçi Üniversitesi’ndeki lisans ve lisansüstü eğitimler dışındaki tüm eğitim programlarının düzenlenmesinden, koordine edilmesinden ve uygulanmasından sorumlu bir merkez konumundaydı. Ancak zaman içinde iş dünyasından gelen farklı taleplere yanıt verebilmek adına eğitim programlarının yanı sıra eğitim danışmanlığı ve sınav hizmetleri de verir hale geldik.
Önce eğitim danışmanlığı faaliyetlerimizden söz etmek isterim. Kimi zaman bize ulaşan kurumlar alacakları eğitimlerin kurgulanmasını bize teslim etmek istiyor. O noktada bu hizmeti veriyoruz. Önce eğitim ihtiyaç analizini gerçekleştiriyor; insan kaynağı profilini, yetkinliklerini, gelmek istedikleri noktaları belirliyor, bir anlamda check up yapıyor, geliştirilmesi gereken yönleri belirleyerek kuruma özel dikilmiş eğitimleri sunuyoruz. Özellikle son birkaç senedir eğitim danışmanlığımız ile ilgili talepler daha da yoğunlaştı.
Öte yandan iş dünyasından sınav uygulamalarımıza yönelik de talep geliyor. Kurumların eleman alırken kullandıkları eleme sınavlarına ya da terfi esnasında kullandıkları sınavlara destek veriyoruz. Bunların arasında yabancı dil sınavları, genel yetenek sınavları ve konuyla ilgili spesifik uzmanlık gereken sınavlar yer alıyor.
Şimdilerde hangi talepler yoğunlukta?
Talepler yine farklılaşıyor. Özellikle Avrupa Birliği sürecinin bir uzantısı olarak artık eğitimlerde sertifika talep ediliyor. Biz BÜYEM olarak eğitimlerimizin sonunda eğitimin isterlerine bağlı olarak sertifika, katılım belgesi ya da başarı belgesi veriyoruz.
Bunun yanı sıra Mesleki Yeterlilik Kurumu’nun da kurulmasıyla, özellikle son 1 yıldır sektörden sertifikalı eğitim yönünde talep geldiğini görüyoruz. Ancak bazı konular hala net değil. Bize göre bundan sonra eğitimlerde sadece tasarım değil; standartların, sürelerin de belirlenmesi gerekecek. Biz de bu standartlaşmaya destek veriyoruz.
En çok hangi sektörlere, ağırlıklı olarak hangi konularda hizmet veriyorsunuz?
Kurumlardan gelen talepleri ülkenin dinamiklerinden ayırmak mümkün değil. Hangi sektörlerde gelişme varsa bize gelen talepler de o yönde oluyor. Örneğin finans sektöründeki yeni kıpırdanmalar nedeniyle bu sektördeki şirketlerle olan işbirliklerimiz arttı. Gayrimenkul sektöründe ciddi bir hareketlilik var. Gayrimenkul danışmanlığı yetiştirmekten brokerlik eğitimine ve değerleme uzmanlığına kadar hem kurumsal hem de genel katılıma açık eğitimler tasarlıyoruz. Öte yandan sigortacılık sektörü ve Türkiye’nin gelişimiyle paralel olarak otomotiv sektörü de eğitim anlamında hareketli günler yaşıyor. Hizmet sektörüne; özellikle perakendeye yönelik yoğun eğitimlerimiz mevcut.
Bunun yanı sıra turizm sektöründe başlattığımız çok farklı bir proje var. Sektörde hali hazırda çalışan insan gücünün yetkinliğini ölçmeye yönelik bir ölçme ve değerlendirme sistemimiz bulunuyor. Ayrıca bu sektörde çalışmak isteyen, deneyimsiz adaylara eğitimler sunuyoruz. Bu konuda da sektörle yakın işbirliği içindeyiz.
Gelelim en çok talep eden konu başlıklarına… Şirket satın alımları ve birleşmeleri gündemde olduğu için bu konuya yönelik tasarlanan eğitimler artış gösteriyor. Bunların arasında özellikle değişim yönetimi, değişime ayak uydurabilme konuları başı çekiyor.
Kurumsal akademilerin kurulmasına da destek veriyorsunuz. Bu çok gündemde olan uygulamaya ilişkin BÜYEM penceresinden bakarak neler aktarmak istersiniz?
Özellikle ABD’ye baktığımızda birçok kurumsal şirketin kendi adıyla kurduğu akademisinin olduğunu görüyoruz. Bu akademilerde teorik bilgilerin yanı sıra çalışanlara pratik uygulamalar da sunuluyor.
BÜYEM olarak Yapı Kredi Sigorta ve Emeklilik için bundan 3 yıl önce, oldukça ses getiren bir akademi kurduk. Hedefimiz, sadece Yapı Kredi çalışanlarına değil, sektörde görev yapmak isteyenlere de hizmet verecek bir akademi oluşturmaktı. İlk 2 yıl çok fazla emek sarf ettik, ders müfredatını belirledik. Genel müdür yardımcısından satış elemanına kadar her kademenin alacağı eğitimleri belirledik, krediler atadık. Bu sayede de başarılı olduk.
Zaten bir kurumsal akademinin başarılı olabilmesi için öncellikle bir sistemin oluşturulması çok önemli. Sonuç olarak hedef eksikleri tamamlamak değil, sistematik ve uzun soluklu bir program geneline oturan hizmetler vermek olmalı. Aksi durumda verilen hizmet bir eğitimler dizisinden ibaret kalır; bir anlamda pansuman yapılmaktan ibaret kalır. Hatta istenen verim alınmasında sıkıntılar olabileceği için kaynak israfı yaratılmış olur.
BÜYEM YÖNETİCİLERİNDEN,
AKADEMİ KURMAK İSTEYENLERE ÖNERİLER…
• Öncelikle şirketin misyon ve vizyonunun, stratejik planlarının şekillendirilmiş olması gerekiyor. Bu sayede hangi eğitimlerin, hangi stratejik hedeflere hizmet edeceği belirlenebileceği için başarı sürekli oluyor.
• Kurumdaki üst yönetimin katılımı da çok önemli… Çünkü kimi zaman tepe yönetim ile eğitim departmanının düşünceleri farklı olabiliyor.
• Ardından bir SWOT analizi yapılarak çıkan sonuçlara göre, yeniden üst yönetim ile bir araya gelinerek fikir birliğine varılmasının ardından eğitimler oluşturulmalı.
• Eğitimlerin belli bir standartta verilmesi için şablonların ve formların oluşturulması çok önemli.
• Eğitimin ardından değerlendirme aşamasına geçilmeli. Çalışanlara nasıl yansıdığı, belli farklılıkların oluşup oluşmadığı belirlenmeli.
• Eğitim müfredatının dönemsel olarak yenilenmesi gerektiğini, bunun bir yaşam döngüsü olarak görülmesinin önemli olduğunu da unutmamak gerekiyor.
Verdiğiniz eğitimlerin sonuçlarının değerlendirilmesi aşamasında ne tür çalışmalar yapıyorsunuz?
Kabul etmek gerekir ki, eğitim sonuçlarının değerlendirilmesinde spesifik ölçümlemede bazı zorluklar yaşanıyor. Verdiğiniz eğitimlerin işe yansımasını farklılaştıran pek çok unsur var çünkü. Ancak eğitim sonuçlarının değerlendirilmesine yönelik olarak geliştirdiğimiz bazı özel yöntemleri kullanıyor, analitik sonuçlara ulaşıyoruz. Bu konuda denediğimiz ve sonuçlarını gördüğümüz çalışmalar var. Ayrıca eğitimin ardından katılımcılardaki gelişimi takip edebilmek adına bir takım uygulamalara da imza atıyoruz.
Son olarak, biraz da toplumun bireylerine; özellikle geleceğin yöneticileri olarak görmemiz gereken gençlere yönelik gerçekleştirdiğiniz Üniversite Öncesi Yaz Okulu’ndan kısaca söz eder misiniz?
Bu yıl üçüncü kez açtığımız üniversite öncesi yaz okulunun amacı, lise 2 -3 ve 4. sınıf öğrencilerinin üniversiteye başlamadan önce seçecekleri alanı netleştirmeleri… Kariyer testi yapacağımız öğrenciler, 23 Haziran – 11 Temmuz tarihleri arasında bir sömestrlik dersi kısaltılmış olarak alacaklar. Bu sayede gerçek bir üniversite deneyimi kazanarak akademik ve mesleki farkındalıklarını artıracak ve üniversite yaşamına hazır hale gelecekler. Dersler, çeşitli geziler ve şehir turları gibi etkinliklerle desteklenecek. İstanbul dışından gelecek öğrenciler yurtta konaklayabilecek. Bunun, Türkiye’de başka bir örneği yok.