Eğer çalışanlarınızın esnek çalışabileceğine güvenmiyorsanız, neden onları ilk baştan işe alıyorsunuz?
Y kuşağına dair araştırmalar yaptığımda, modern çalışanların her biri için esnek çalışmanın olmazsa olmaz olduğunu fark etmiştim; yüzde 91’i esnek çalışmanın önemli olduğunu belirtirken, yüzde 92’si evden çalışma seçeneği istediğini söylüyordu.Bununla birlikte ilginç bir şekilde, yüzde 66’sı ev yerine ofiste daha çok çalışmayı tercih ettiğini belirtiyor, yüzde 0’ı ise “sadece evden çalışmak isterim” diyordu.
Hem yüzde 100 evden, hem yüzde 100 ofisten çalışmış, ülkeyi kat etmek için yollar aşındırmış biri olarak farklı çalışma şekillerini epeyce deneyimleme fırsatı buldum. Her bir senaryo kendi içinde olumlu ve olumsuz taraflar barındırdığı için neyazık ki ideal bir çalışma yöntemi yok.
Bununla birlikte, esnek çalışmanın sadece evden mi ofisten mi çalıştığınızla değil, ne zaman ve nasıl çalıştığınızla da ilgili olduğunu belirtmek gerekir. Esnek çalışma, zamanınızı ve kaynaklarınızı sizin için en etkin şekilde yönetmek konusunda esnekliğe sahip olduğunuz anlamına gelmelidir. Bu, sizin en verimli şekilde çalışmanızı sağlar. Bu sayede sadece işi bitirmekle kalmaz, daha iyi bir iş özel yaşam dengesi kurarken en iyi kaliteyi ortaya koymanızın da önünü açar.
Sabahı karşılayan boş pizza kutuları
Örneğin, reklam ajanslarında çalışırken yaratıcı ekiplerin sabahın erken saatlerini sevmediğini, geç saatlere kadar çalışmayı tercih ettiğini fark etmiştim. Yaratıcı ekibin üyeleri pek ender olarak sabahları ortalıklarda görünüyordu ama günün ilerleyen saatlerinde yaşam ve enerji dolu, güne hazır olarak işe geliyorlardı.
Akşam 6’da herkes işini bitirdiğinde bir şeyler içmek için çıkıyor; ofise geri döndüklerinde, sabahın ilk ışıklarıyla birlikte bir sonraki baş yapıtlarını tamamlamış olmak için hazırlanıyorlardı. (Genellikle sonraki sabah, masalarındaki boş pizza kutuları bunun kanıtı oluyordu).
Bu deneyimden şunu öğrendim: “Yaratıcı” olmak ve kendinizi adamak için 9’dan 5’e ofiste olmanız gerekmiyor. Bu nedenle bu konuda ısrarcı olmanın hiçbir yararı yok. Yaratıcı ve inovatif düşünmenin, şirketleri ileri taşıdığı ve onları farklılaştırdığı bu rekabetçi iş dünyasında, çalışanların motivasyon ve yaratıcılığını yüksek tutan en iyi şekillerde çalışmalarına izin vermek kilit önem taşıyor.
Bu esnek yaklaşım, çalışanlarına muhteşem işlerini ortaya koyabilmesi için bir seçenek sunduğundan dolayı şirketlerin en iyi yetenekleri elinde tutmasını da sağlıyor. Bu sayede onların yaşam tarzına da uyum sağlandığı için herkes için ortaya kazan – kazan senaryosu çıkıyor.
Bununla birlikte, işinizin gereklilikleri, kimi zaman ekip toplantıları yapmanızı ve bazen de yüz yüze olmanızı zorunlu kılabilir. Bu sorunu, herkesin ofiste olacağı belli gün ve zamanlar belirleyerek çözebilirsiniz; örneğin her Pazartesi ve Çarşamba, 10.00 ile 14.00 arası herkes ofiste olabilir. Bu, tüm temel toplantıların ve departman buluşmalarının bu zamanlar arasında gerçekleştirilmesi anlamına gelir, ekip de haftanın geri kalanında gerekli olan işlerini tamamlamak için esnek çalışma imkanı bulabilir. Kilit toplantıların, tek tük kereler belirlenen zaman dilimi dışında yapılması gerektiğinde, video konferanslar ve hızlı bağlantılar o kadar ilerledi ki bunlardan her an, her yerde yararlanabilirsiniz.
Gözden ırak, gönülden de ırak mı?
Tüm bunların yanı sıra, esnek çalışmanın ve yeni teknolojilerin sunduğu tüm imkanlara karşın bunların hiçbiri güven olmadan hayata geçirilemez. Ne yazık ki pek çok şirkette “gözden ırak olan, gönülden de ıraktır” mantığı vardır; sizi göremezlerse çalışmadığınızı düşünebilirler.
Yahoo’nun CEO’su Marissa Mayer’in 2013’de uzaktan çalışmayı yasaklaması bu yüzden bu kadar tartışma yarattı: Pek çok kişi bu kararı, Mayer’in ofiste olmayan çalışanların düzgün çalıştığına güvenmediği şeklinde yorumladı.
Aynı şekilde istatistikler de ofisten uzaktaki çalışanların gerçekten çalıştıklarını kanıtlamak için daha uzun saatler çalıştığını gösteriyor. Bu aslında, uzaktan çalışanların izinli olduğu gibi algılandığı negatif bakış açısına bir yanıt niteliğinde. Bu yaklaşım ve güven eksikliği, esnek çalışmayı bozguna uğratarak çalışanların daha uzun saatler çalışmasına ve suçlu hissetmesine neden oluyor. Bu da belirlenmiş saatler içinde ofiste çalışmanın daha iyi bir seçenek olduğu anlamına geliyor.
Modern şirketler, standart görevleri yerine getirmek için her gün 9 ile 5 arasında tek bir yerde çalışılan endüstri döneminden kalma eski alışkanları bırakmak zorunda. Bunun yerine dünyanın değiştiğini anlamak zorundalar; modern, hizmet bazlı görevler geçmişin üretim işlerinden son derece farklı. Teknoloji çok ilerledi ve insanlar artık farklı çalışıyor. Şirketlerin, kendi iş yükünün sorumluluğunu almak ve zamanlarını yönetmek konusunda çalışanlarına güvenmesi gerekiyor. İş, sabah 9’da ofiste de akşam 9’da evde de gerçekleştirilir. Eğer şirketler çalışanlarının esnek çalışması konusunda onlara güvenmezse, kritik bilgileri ve finansal ayrıntıları teslim etmek konusunda da güvenemez, değil mi?
Ve eğer şirketler çalışanlarına güvenmiyorsa, akla şu soru geliyor: Onlar daha ilk baştan neden işe alındı?