Editörden: Bahar geliyor (mu?)
Doğada bahar kokusu ama ekonomide kış kokusu var… İsterdim ki, bu yazıda baharın gelişini umutla yazayım ama ekonomik gelgitlerin en zor yükünü taşıyan ‘insan kaynağı’na dair ‘kalem tutmaz gerçekler’ karşımda öylece dururken kayıtsız kalamazdım.
Son günlerde yaşanan ekonomik dengesizliklerin toplumun tüm kesimlerini nasıl zorladığını görüyoruz. Sadece finansal piyasalarda değil, ekonominin bütün alanlarında korku, paranoya ve endişe hakim olmuş durumda… Her gün biraz daha zorlaşan ekonomide baharda daha da dibi göreceğimizi öngören ekonomistlerin ağzından çıkan kelimeleri korkuyla dinliyoruz.
Gerçekten, 2019 baharı dibi göreceğimiz bir dönem olacak mı? Yoksa, Türkiye için alışık olduğu ve her defasında yara alarak çıktığı bir krizle mi karşı karşıyayız? Bu krizin bu kadar çıkmaz olmasının en önemli nedeni, hiç şüphesiz, tüm sektörlerdeki ekonomik akışı değiştirecek boyutta ve eksende seyretmesi... Likidite sorunu, bankaların kredi konusundaki çıkmazları, dövizin öngörülemez hareketleri ve reel sektörün üretimdeki düşüşü bu krizi her geçen gün biraz daha tetikliyor.
Havada korku bulutlarının dolaştığı, ekonomik güvenin yerlerde süründüğü ve bu yolun nereye gideceğini kestiremediğimiz bir dönemde, iş dünyası yolunu bulmak için ne yapacak? Alışılmış devlet destekli, popülist ve kısa vadeli kestirme çözümleri bir kenara bırakarak gelişmiş ekonomilerde olduğu gibi adil ve demokratik bir finansal yönetimin hakim olduğu bir iş dünyasının kapılarını zorlayacak mı? Yaşayarak öğreneceğiz.
Umarım, her ne olursa olsun kazanan ‘insan’ımız olur!
İyi okumalar,
Gülcan Çağlar Çalışkan
Genel Yayın Yönetmeni