“Denizyıldızlarımızı keşfedebilmek için, uygulamalarımıza sadece eğitim değil bir iletişim projesi gibi yaklaşıyoruz”


Önce tariften başlayalım: Çalışanlara yönelik, parametreleri önceden doğru belirlenmiş bir sistem kurulur. Ardından, sürece sadece eğitim değil kapsamlı bir iletişim projesi gibi yaklaşılarak düğmeye basılır: Değişen sistemler çalışanlara, onların keyif alabileceği ortamlarda, küçük lezzetler tattırılarak anlatılır.

İlk lokmaları beğenip ilgi gösterenler,
destek verenler ödüllendirilir. Bu arada onlardan gelen önerilere de kulak verilir, çalışanların gelişimleri takip edilir. Tarife biraz da “keyif” eklenir; hobi eğitimleri ya da kapalı devre müzik yayını gibi… Tüm bunları yaparken ise en önemlisi; üst yönetimin sürekli desteğini almayı unutmamaktır. Sonuçta ortaya; herkesin tat aldığı, sürekli yenilendiği için kimsenin kopmadığı, yaşayan ve verimli bir model çıkar.

2002 yılında üretim sektörünün ilk kurumsal üniversitesi olarak ortaya çıkan, hem sınıf içi hem de e-öğrenmeden oluşan karma eğitimlerin yönetildiği bir portal olan OYAK Akademi, işte yukarıda kısaca tarif ettiğimiz reçetenin bir ürünü…

OYAK Çimento Grubu’nun mavi ve beyaz yakalı tüm çalışanlarına, hatta çocuklarına açık olan Akademi’de tamamlanma oranları 2006’dan beri yüzde 87’nin altına inmiyor, çalışanların hazırladığı videoların yüklendiği Kurumsal Tube yoğunlukla kullanılıyor, çalışanlar tamamen kendi inisiyatifleri ile 25 bin adam * saat eğitim alıyor.

OYAK Çimento Grubu İletişim ve Eğitim Koordinatörü Hande Mistili Çelik, yakaladıkları bu başarıyı anlatırken; “Biz grup şirketleri olarak hep bir denizyıldızının peşindeyiz” diyor: “Bütüne hitap eden çalışmalar yapıyoruz ama çalışanlarımızın içinden tek bir denizyıldızı bile bulabilirsek, yaptığımız çalışmaların geri dönüşünü aldığımızı hissediyoruz”.

Öncelikle bize kısaca OYAK Çimento Grubu hakkında bilgi verir misiniz?

Türkiye’nin en büyük çimento grubu olan OYAK Çimento, bünyesinde beş çimento fabrikası, bir beton, bir kağıt ve torba şirketi, bir ithalat ihracat şirketi ve bir inşaat şirketini barındırıyor. Toplamda 5 bin çalışanımız var.

Çimento şirketlerimiz halka açık olduğu için, insan kaynağımızın aynı nitelikte devam edebilmesi, beklenti ve stratejilerimize uyum sağlayacak ekiplerin yetişiyor olması bizim için çok önemli.

Öte yandan grup olarak, AR-GE ve özel ürünlerimiz ile öne çıkıyoruz. Çok ciddi mühendislik başarılarımız var. Bu başarıyı yakalayabilmek; özel ürünler üretebilmek için hem gerekli ortamın sağlanması hem de insan kaynağımıza yatırım yapmamız şart. Bu nedenle genç mühendislerin hem istihdamı hem de gelişimi konusunda çok çaba harcıyoruz. Mühendislerimizin, yabancı dergilerde makaleler yazarak, araştırmaya devam etmelerini teşvik ediyoruz. 2006 yılından bu yana 40’ın üzerinde makalemiz sektörün uluslararası yabancı dergilerinde yayınlandı. Bu sayede çalışanlarımız sektörde ismen bilinir hale geldiler, ayrıca kurum içinde maddi olarak ödüllendirilerek teşvik edildiler.

İnsan kaynağı gelişim yaklaşımımızı kısaca özetlersek; grup şirketleri olarak hep bir denizyıldızının peşinde olduğumuzu söyleyebilirim. Evet, bütüne hitap eden çok çalışma yapıyoruz ama çalışanlarımızın içinden tek bir denizyıldızı bile çıkarabilirsek bu bizi mutlu ediyor ve yaptığımız yatırımın geri dönüşünü aldığımızı düşünüyoruz.

Grup içinde eğitim çalışmaları nasıl bir yapı içinde planlanıyor?

Doğrudan Yönetim Kurulu Başkanımız Celal Çağlar’a bağlı olarak çalışıyoruz. Ben ana çatıyı çizen ve koordinasyonu sağlayan kişiyim. Burada bana destek veren 2 arkadaşım var.

Öte yandan projelerimizi, her şirketimizde Lojistik Hizmetler Müdürlüğü altında bulunan şef ve memur arkadaşlarımız ile birlikte yürütüyoruz. Grupta, müdürlerimiz de dahil toplam 20 – 25 kişilik bir ekibin eğitim çalışmalarıyla ilgilendiğini söyleyebiliriz.

Teknolojinin getirdiği olanaklardan yararlandığımız ve süreçleri Eğitim Yönetim Sistemleri üzerinden takip ettiğimiz için hepimiz birbirimizin çalışmalarını görüp takip edebilir durumdayız.

Bugün eğitim çalışmalarınız nasıl bir noktada?

2002 yılında, Türkiye’de üretim sektörünün ilk kurumsal üniversitesini kuran grup olduk. Gruba bağlı şirketlerimizin mavi ve beyaz yakalı tüm çalışanlarına; hatta onların çocuklarına bile açık olan uzaktan eğitim portalı olan OYAK Akademi’de aynı zamanda tüm eğitim yönetim sistemimizi de takip ediyor; çalışanlarımız bazında hangi eğitmenden ne kadar eğitim aldıklarını, hangi içeriğe ulaştıklarını takip edebiliyoruz.

2006 yılında yenilediğimiz, 2010 yılında ise bugünkü şeklinde kavuşturduğumuz sistem içindeki eğitimler öncesinde ilk testlerimiz ve son testlerimiz mevcut. Her türlü eğitimi vermeden önce çalışanlarımızın bilgi düzeyini ölçmek için ön testleri yaparız. Ardından çalışanlarımız eğitimlerini alır. Eğitim bittiğinde, önceden doldurdukları testleri yeniden doldururlar.

Ardından çalışanlarımıza, üç ay sonra değişmiş sorularla ve aldıkları eğitimin içeriğiyle ilgili tekrar bir test gelir. Eğitimden dokuz ay sonra da tekrar aynı sınavı alırlar. Bu süre içinde ihtiyaç duymaları halinde destekleyici sunumlardan, videolardan yararlanırlar.

OYAK Akademi içerisinde sınırsız katalog eğitimleri ve çalışanlarımızın çektiği eğitim videolarımız var. Kurumsal Tube uygulamasını çok geniş kapsamlı biçimde kullanıyoruz. Her şirketimiz uzman olduğu alanda, konuda çalışanlarına kısa eğitim videoları çektiriyor. Bunlar sisteme yükleniyor. Bu videolardan yeri geldiğinde mesleki gelişim eğitimlerinin devamında, yeri geldiğinde satış ekiplerinin ve satışa destek veren birimlerin bilgilerinin tazelenmesi konusunda yararlanıyoruz.

Kısacası OYAK Akademi, iş başı öğrenmeyi hedefleyen, teşvik eden, içinden hiç çıkmadığımız, kopmadığımız, çok yaşayan bir sistem sunuyor bize.

Bu kadar yaşayan ve çalışanlarınızın sahiplendiği bir sistem yaratmayı nasıl başardınız? 

Her şeyden önce onlara hitap eden, parametreleri baştan doğru belirlenmiş bir sistem kurduk. Ama bu sistemi kurmakla kalmadık; genellikle bu tür çalışmalara bir eğitim projesi gibi bakılırken, biz bir iletişim projesi tasarladık. Eğitimi, iletişim odaklı yürüttük. Değişen sistemleri, salt kuru bir e-mail göndererek duyurmak yerine çalışanların keyif alabileceği platformlar organize ederek anlattık. Fabrikalarda, iş çıkışı çok eğlenceli aktiviteler düzenleyerek, konuşmacılarla, oyunlarla sistemi anlattık; kısa lezzetler sunduk. Ve elbette onlardan ilgi geldiği anda da teşekkür etmeyi, ilgi gösterenleri onurlandırmayı ve sistem içinde örnek göstermeyi ihmal etmedik.

Kısacası, dayatmanın değil dinlemenin olduğu; onların ihtiyaçlarına kulak verdiğimiz, seçme şansı sunduğumuz, ihtiyaçlarına göre değişiklikler yaptığımız bir sistem geliştirdik. Bu arada ölçümlemeler yaparak gelişimlerini görmelerini sağladık. Sonuç olarak da el ele verdiğimiz için ortaya çok başarılı bir model çıktı: 2006’dan beri, e-öğrenmede eğitim tamamlanma oranlarımız yüzde 87’nin altına inmedi.

Doğru planlama, projeye sahip çıkmak, kontrol ve takibini yapmak ve yeri geldiğinde, ihtiyaç duyulan iletişim yöntemlerini kullanarak bugünkü başarıyı elde ettik.

Ve elbette tüm bunların başında, üst yönetimin bize verdiği desteğin ve gösterdiği vizyonun, başarımızdaki önemini de vurgulamak isterim. Sürekli okuyan, araştıran bir üst yönetici modeliniz var ise çalışanlarınıza doğru projeleri doğru bir rol model üzerinden sunabilme imkanı veriyor. Doğal olarak çalışanlar emek ve çaba sarf etmenin vardığı neticeyi görerek, bir nevi ilham alarak ilerliyorlar.

Üst yönetimden aldığınız desteği biraz daha ayrıntılandırır mısınız?

Bağlı olarak çalıştığımız Yönetim Kurulu Başkanımız Celal Çağlar zaten sürekli yenilik arayışı içinde olan, dünyayı çok iyi takip eden, bunu kendi deneyimleriyle birleştirerek bize yol gösteren bir yöneticidir. Durum böyle olunca, biz sürekli “Yenilemek / Geliştirmek ve Farklı Bakış Açısı ile işimize tekrar bakmak” isteriz. Bu nedenle grup olarak her zaman yeniliklere paralel hareket edebiliyoruz.

Öte yandan Yönetim Kurulu Başkanımız, bu yenilikleri sahiplenen, ilgi gösteren çalışanlarımızı bire bir onurlandırarak, buna zaman ayırarak bize destek verir. Kimi zaman çalışanlarımızla özel bir yemek yer, kimi zaman kariyeriyle ilgili esinlendirici bir konuşma yapar, kimi zaman kişiye özel mektuplar yazar. Tüm bunlar da sürecin çalışan tarafından daha çok sahiplenilmesini sağlar.

Tüm bunların dışında hayata geçirdiğiniz farklı projeler var mı?

Sonlandırmak üzere olduğumuz ve meyvelerini çok güzel şekilde toplamaya başladığımız bir projemizden söz etmek isterim: Bireysel farkındalık yaratmadığınız, kişi kendisinin ihtiyacını algılamadığı sürece hiçbir çalışmadan geri dönüş almanın mümkün olmadığı fikrinden hareketle iki yıl önce yeni bir çalışma başlattık. Grubun tüm beyaz yakalı çalışanları için amaç belirleyebilme, inisiyatif alabilme ve özsaygı konusunda 2 ayrı programı bir arada yürütmeye başladık.

Buradaki çıkış noktamız şuydu: Örneğin iletişim eğitimi veriyoruz, iletişimde aksaklıkların nereden kaynaklandığını anlatıyoruz, çalışanın çözmesi için neye ihtiyacı olduğunu gösteriyoruz; ancak kişi bu bilgileri kullanmadığı sürece sorun devam ediyor; eğitim sonuç vermemiş oluyor. Çünkü iletişim sorununun ortaya çıkışında kendi katma değerinin ne olduğunun farkında olmuyor. Kısacası aslında sadece iletişim ve sosyal konuları yönetirmiş gibi görünen özellikler, tekniğe de yansıyor. Oysa iş yaparken birbirimizi anlamak, kendi özelliklerimizi bilmek durumundayız ki; oradan bir ekip çalışması çıkarabilelim…

Sonuçta doğru bir modelleme ile çok iyi sonuçlar aldığımız bir proje yarattık. Çalışanlarımız artık kendilerini çok daha iyi tanıyor, bu da ekip çalışması ve ortak iletişime olumlu yansıyor.

“EĞİTİMİ BİTMEYEN BİR YOLCULUĞA,
BİLGİLENMİŞ ÇALIŞANLARIMIZI ÇINAR AĞACINA BENZETİYORUZ”

“Bizler, yönetim kurulu başkanımızın çizdiği vizyondan da hareket ederek eğitimi bitmeyen bir yolculuğa, bilgilenmiş çalışanlarımızı da bir çınar ağacına benzetiyoruz. Hedefimiz her bir çalışanımızın kendi içinde, kendi çınarlarını oluşturabilmesi ve sonunda da bu kök salıştan, büyüme ve gelişimden keyif alabilmesi... Çalışanlarımızın sadece kurumsal hedefler açısından değil, birey olarak da bu hazzı yaşıyor olmasını istiyoruz. Çalışmalarımızın arkasındaki bu felsefeyi de onlara sunduğunuzda çalışanların sahiplenmesi çok daha kolay oluyor”.

Tüm eğitim felsefemiz “KENDİNİ BİL” üzerine kurulu. Kişi bunu başarabildiğinde sürekli gelişmesi gerektiğini fark ediyor ve yıllar içinde özlenen çınar halini alıyor.

Bizde içerik bol, seni düzenli olarak bilgilendirmemizi ister misin? :)