Çalışırken iş aramak gerçekten zordur!

Çalışırken iş aramak insan kariyerindeki en zorlu süreçtir. Var olan işinizden memnun değilsiniz ama bir anda istifa edip işsiz kalmayı da göze almak istemezsiniz. Yeni iş arayışında en çok zorlananlar da yöneticilerdir. Hele de kendi sektöründe tanınan biri olmak çalışırken iş arama konusunda tam bir handikaptır.

İş arama süreciniz ilerledikçe yüz yüze kalacağınız tehditlerin farkında olursanız, sıkıntıları başarıyla atlatıp hayatta kalabilirsiniz. Bu uzun zaman alacaktır. Hem kişisel hem de mesleki hayatınızın, unuttuğunuz ama ihmal edemeyeceğiniz yanlarını ortaya çıkaracaktır. Özellikle de iş arama süreciniz uzadıkça ve zorlaştıkça yeteneklerinizle ilgili bir yetersizlik duygusu güçlenecektir. Yine de sonunda tüm bu engelleri başarıyla aşmak, sizi tam olarak istediğiniz pozisyona taşıyabilir, uzun zamandır şiddetle istediğiniz liderlik konumu için sizi listedeki diğer adayların önüne koyarak. Yeni ofisinizin anahtarını bir kez aldığınızda yaşadığınız tüm sıkıntılara değdiğini göreceksiniz.

İyi beyin avcıları sektör hakkında son derece bilgilidir. Çarpıcı bir makaleye attığınız imza fark edilmeniz için gerekli tek şey olabilir. 14 Bir beyin avcısı konferansa katılmasa bile, adınızın (ve biyografinizin ve niteliklerinizin) konferansın Web sitesinde ve konferans katılımcılarına verilen basılı malzemelerde görünmesinde bir mahsur yoktur. Bu bedava reklamdır! Artı, adınızın çalıştığınız alanda ne kadar çabuk yayıldığını görmek sizi şaşırtacaktır.

Basında görünmek daha önce bilinmeyen, ama bir kez görünmeye başladıktan sonra sektörleri hakkında “bilgili kaynaklar” haline gelen bir sürü kariyer yaratmıştır. CEOlar (hatta kurum asbaşkanları) çok sayıda şapka takar ve hissedarların bir dizi taleplerine cevap verir. Üstünüze yıkılan her şeyle baş edebilir olduğunuzu kanıtlayın.

Eğer tüm kariyeriniz satışla geçtiyse, kozunuzu pazarlamada oynayın. Eğer birçok yılınızı işletmede geçirdiyseniz, yeteneklerinize bütçelemeyi de eklemenizde bir sakınca yoktur. Kulaktan kulağa yöntemi bir beyin avcısının sizi bulmasında fazlasıyla işe yarayacaktır. Beyin avcıları personel bulma işindedir ve çok sayıda bağlantıları vardır. Eğer konuşmalarında adınız geçmeye devam ederse, birini cezbetmekte güçlük çekmezsiniz. Bu, yukarıda zaten söz edilen birçok nedenden işe yarar. Artı olarak, alanınızla ilgili tutkunuzu (ya da en azından adanmışlığınızı) ve gitmek istediğiniz yön hakkındaki ilginizi gösterir.

Kilit nokta: Sadece katılmayın. Liderlik edin. Birçok insan bu kavramla ilgili zor dönemler yaşamıştır ve şüphesiz ki bu, alçak gönüllülükle ilgili alınan anlamsız terbiyenin bir sonucudur. Ebeveynlerinizi daha sonra suçlarsınız. 

Sert yetenekler, somut görevlerde ustalığı gerektirir. Ancak bir lider olarak gelecekteki başarınızı tam olarak öngören şey, soft yeteneklerdir. İnanılmaz parlak bir topluluk konuşmacısı olabilirsiniz, ama eğer bunu çevrenizdekilere iletemiyorsanız (Onların vizyonunuzu benimsemesini sağlayamıyorsanız) üretken bir lider olamazsınız. Köşedeki ofisi kapma yolunda adım adım ilerlerken edinmeniz gereken soft yeteneklerin bazıları aşağıdadır:

Güvenilir insan olmak 

Bunun iki anlamı vardır: Bir durum ne kadar sıkıntıya girerse girsin, etrafa bir huzur ve sükûnet havası yaymalısınız. Bunu yaparsanız, çevrenizdeki insanlara, işlerin göründüğü kadar kötü olmadığına dair sakin bir güven aşılarsınız, siz işin başında olduğunuz sürece.
Takımı doğru yönetmek 

Liderlik edilecekler sizi izlemek istiyorsa liderlik etmek çok daha kolaydır. “Ya dediğim gibi olur ya da çek git” tutumundan uzak durun; bunun yerine size inanmayanları, sizin düşünme tarzınıza ikna etmek için çaba gösterin. Onları planınıza dahil ederseniz, amacınıza doğru sorunsuz bir yol inşa etmiş olursunuz.

Ekibinizdeki herkes, her zaman “işin içinde” olduğunu hissetmek ister. 

Çevrenizdekilerin olup biten her şeyden haberdar olduğunuzu bilmesini sağlayın. Belirsizlik korkuyu besler ve korku paranoyayı besler. Paranoya da felci ve bölücülüğü besler ve hiçbir şirket bunları istemez.

Ayrıntıları önemsemek ama içinde kaybolmamak 

Bu, “çok yakından idare etmek”le aynı şey değildir. Çok az ekip üyesi, böyle yönetilmekten hoşlanır, çünkü işlerini yapacakları ve sorumlu kararlar alabilme konularında güvenilmediklerini düşünürler. Çevrenizdekilerin ne yaptığını bilin, ama yaptıklarını doğru yapacaklarına güvenin ve sonuçlar üretmeleri konusunda onları sorumlu kılın. Birinden hoşlanmamakta ve işyerinin tüm özelliklerini hakir görmekte özgürsünüz. Ancak ilerlemek istiyorsanız bunu kendinize saklayın.

Sorunları çözerken özgün ve yaratıcı olun!

Başka türlü “kutunun dışından düşünmek” olarak bilinir. Zamanlar değişiyor, çözümler de öyle. Meydan okuyan durumlardan kurtulmak için inovatif yollar bulma kapasitenizi geliştirin.

Motivasyonu elden bırakmayın! 

Bu konuda uzun vadede numara yapamazsınız; bu olmaksızın çok istekli tutumunuz bile sağır kulaklarla karşılaşacaktır. İnsanları motive etme becerinizi artırmanın en iyi yolu, daha önce sıralanan soft yetenekleri geliştirmekten geçer. Ekip üyelerinin çoğu, inandıkları bir lider tarafından motive edilebilir.

Görüşmeler diyalogdur, soruşturma değil. 

Evet, dikkatin yıldızı sizsiniz ve soruların çoğu size yöneliktir. Ama unutmayın, sizden de kendi sorularınızı sormanız beklenir. Bununla birlikte bir çapraz sınava balıklama dalamazsınız. Görüşmenin bu boyutunu idare etmenin bir sanatı vardır:

Ödeme ve tazminatlarınızın konuşulmasıyla ilgili uygun bir zaman vardır ve o an şu an değildir. Ödemelerin esas konu haline geleceği (Sizin iş için doğru insan olduğunuzu düşündükleri) bir an gelecektir. Bu görüşme sürecinin konusu değildir ve böyle olmamasını sağlamak öncelikle sizin görevinizdir.

Durumun gerçekçi bir görünümünü edinin. Beklentilerin ne olduğunu anlayın; çünkü bu, işin size uyup uymadığını belirlemenizde yardımcı olacaktır.

Şirket ve misyonu hakkındaki bilginizi gösteren sorular sorun. Bu sizin için şirkette bir liderlik rolüyle ilgilendiğinizi göstermek bakımından altın bir fırsattır; işleyebileceğiniz en büyük günah, soruları pasif olarak cevaplamak ve karşı sorular sormamaktır.

Bir kez yeni lider olarak seçildiğinizde, kötü ya da iyi bir durumla karşılaşmanızın gerçekten bir önemi yoktur. Koşullar ne olursa olsun eleştirenler ve reddedenler olacaktır ve zaten böyle olmazsa şaşırın. 

Küçük başarılar fikri tekrarlanmaya değerdir: Bir şeyi gerçekleştirmeyi planlayın ve sonra da onu gerçekleştirin. Bu kazanımlar, yol boyunca bekleyen daha önemli başarılar için yapı taşları görevi görecektir. Daha da önemlisi, kendi tarafınıza yandaş çekeceksiniz. Burası “fili yemek” durumunun oyuna dahil olduğu noktadır. İyi bilinen, “Bir fili nasıl yersiniz” bulmacasının cevabı, anlamlı tavsiyeler taşımaktadır. Meseleleri her seferinde bir ısırık alacak şekilde ele alın ve ilerledikçe her bir küçük ısırığın önemini takdir edin. Bu yaklaşımın bazı faydaları şöyledir:

-  Ekibinizin yapabilirliklerini daha iyi anlamanızı sağlar.
-  Ne kadar küçük olursa olsun sonuçlar daha çabuk ortaya çıkacaktır.
- Çalışanlar, yapılması gerekenlerden oluşan ve dikkat isteyen uzun bir liste yerine tek bir sorunla daha istekli uğraşacaktır.

Amaçlarınıza ulaşmak için bu, sizin “şeflik” doğanıza aykırı bile olsa pozitif bir tutum benimseyin. Unutmayın, fili yemenin henüz erken aşamalarındasınız; negatif tutum çalışanlarınızın, halen yedikleri kısımlardan ziyade hayvanın geri kalan kısmının büyüklüğüne odaklanmasına neden olur. Ne kadar küçük olursa olsun başarıları överken cömert olun.

Yanlışlıklar konusunda eleştiride bulunurken dikkatli olun ve kimseyi ortalık yerde eleştirmeyin. 

Birini azarlamanız gerekiyorsa bunu özel olarak ve mümkün olduğu kadar diplomatik bir tarzda yapın (alternatif çözüm önermeyi deneyin) ve nihai başarının izleyicisi olun.

Başarı oranınız geliştikçe çalışanlarınızdan talepte bulunmanız daha kolay hale gelecektir. Sadece bir plana sahip olduğunuzu değil, bu planın işe yaradığını göreceklerdir. Fil gittikçe küçülmektedir. Başarı sadece daha fazla başarıyı beslemez, inananları da besler ve inananlarla dolu bir ekip başarı döngüsünü ebedi kılacaktır.

İlk yöneticilik pozisyonunuz sonuncusu olmayacaktır. 

Kendi alametinizi oluşturun. Bunu yapmış olarak pozisyonunuzun hayat boyu süreceğini keşfederseniz, sıra dışı iyi talihinizin tadını çıkarın. Eğer böyle olmazsa çoğu liderlik konumunun 5 yıldan az sürdüğünü unutmayın; bu sürenin sonunda tüm liderler kariyerlerinde yükselmeye devam etmektedir. Bulunduğunuz yere gelmek için sıkı çalıştınız ve emeğinizin meyvelerinin keyfini çıkarmayı hak ediyorsunuz. Ama durağanlaşmayın.
Profesyonel olarak gelişmeye devam edin ve ne istediğinize karşılık nerede bulunduğunuzu değerlendirin. Eğer buraya kadar gelebildiyseniz, herhangi bir kuruluşa verebileceğiniz çok fazla şey olduğuna güvenin. Hem profesyonel hem de kişisel olarak tatmin arayışından asla vazgeçmeyin.
 

Bizde içerik bol, seni düzenli olarak bilgilendirmemizi ister misin? :)