“Çalışanlarımız, yönetimimiz, tüm paydaşlarımız ile ‘Bir’iz’, yaptıklarımızla Bir’iz bırakmaya çalışıyoruz”

 Yetkili satış ve servis noktaları ile birlikte yaklaşık 10 bin kişilik bir gruba hizmet veriyorlar. Bir’iz işveren markasıyla “Birlikte hareket ediyor, bir iz bırakıyoruz” mesajı veriyor,
“Drive” projesi ile 46 ildeki 565 yetkili satış ve servis noktasının İK alanındaki kurumsal yapılarını kuruyor, GO ile eğitimi oyunlaştırıyorlar.
Kısacası Doğuş Otomotiv Grubu İK ekibi,
dur durak bilmeden çalışarak heyecan verici projelere imza atıyor.

“İK’yı standartlara göre değil tüm paydaşlarımızın ihtiyaçlarına kulak vererek şekillendiriyor ve sürekli yenilikçi olmaya gayret gösteriyoruz. Çünkü yenidünya düzeninde kalıcı olmak için, özünüzden, temel kültürünüzden, değerlerinizden uzaklaşmadan, kurumsal yapının ana iskeletini kaybetmeden, tüm paydaşların beklentilerine göre sistemlerinizi adapte etmek ve aynı zamanda insana ve duyguya dokunarak fark yaratmak gerekiyor” diyen

Doğuş Otomotiv Grubu İK ve Süreç Yönetimi Direktörü Ela Kulunyar, bu bakış açısıyla
“Türkiye’nin en çok tercih edilen otomotiv şirketi olma” vizyonuna nasıl katkıda bulunduklarını anlatıyor.

Doğuş Otomotiv Grubu’nun son dönemde pazar payında yakaladığı ciddi bir yükseliş söz konusu. Bununla başlayalım: Siz neye bağlıyorsunuz bu başarıyı?

Bugün pazar payımızın yüzde 20’lere ulaşmasının temel nedenlerinin başında tabii ki markalarımızın her birinin kalitesi, güvenirliği, dayanıklılığı var. Ancak tüm bunların yanı sıra, yönetim modelimiz burada çok kritik öneme sahip: Çok paylaşımcı ve kararların ortak alındığı bir yönetim modelimiz var. Ayda iki kez, bazen de gerektiğinde her hafta bir araya gelen icra kurulumuz, markalarımızın Türkiye’deki hikayesinin yaratılmasında ve bugün geldiği noktada çok önemli bir etken.

Ayrıca Yönetim Kurulumuz, bugüne kadar İK konusunda masaya getirdiğimiz tüm konularda bize destek verdi. Hayal ettiğimiz, planladığımız ancak bazen fazla erken mi dediğimiz başlıklarda dahi bize cesaretlendiren bu iki önemli itici gücü hep arkamızda hissettik.

Nasıl bir İK yapılanmanız var?

Büyümemize paralel olarak İK ekibimiz de büyüdü ve bugün 42 kişiye ulaştı. Merkezdeki yapılanmamız şu anda daha çok fonksiyon bazında; işe alım, eğitim, özlük ve organizasyonel gelişim dediğimiz bütçe, planlama, ücret, performans yönetimi sistemlerini yöneten arkadaşlarımız var. Doğuş Oto şirketimizin farklı 6 lokasyonda showroom’ ları olduğu için, o lokasyonlarda İK’dan sorumlu 2’şer arkadaşımız görev yapıyor. 4 kişi de Doğuş Oto’ya merkezden hizmet sunuyor. Lozan’da bulunan D- Auto Suisse, Erbil’deki D-Auto Erbil ve Doğuş Teknoloji şirketlerimize de iştirakler adı altında hizmet veren bir grubumuz var. Bunun dışında teknoloji şirketimizin bünyesinde de işe alımdan sorumlu bir arkadaşımız görev yapıyor.

Kaç kişilik bir gruba hizmet üretiyorsunuz?

Doğuş Otomotiv Grubu İnsan Kaynakları olarak hizmet verdiğimiz şirketlerden biri olan Doğuş Otomotiv bünyesinde yaklaşık 800 kişi görev yapıyor. Perakende şirketimiz Doğuş Oto 1600 kişi, hem Doğuş Grubu’na, hem otomotiv grubunun diğer şirketlerine teknik destek veren Doğuş Teknoloji ise 200 çalışana ulaştı. Erbil’deki D-Auto’da 30, Lozan’daki D-Auto Suisse’de ise yaklaşık 35 kişi görev yapıyor. Kısacası, ortalamada 2 bin 500 kişilik bir gruba hizmet üretiyoruz.

Ancak şu sıralar en heyecanlı ve en çok vaktimizi alan projelerimizden biri olan, yetkili satıcılarımızda kurumsal bir İnsan Kaynakları modelinin kurulmasını amaçlayan “drive” (Doğuş Otomotiv’in Rotası İnsan ve Eğitim) projemizin kapsamını da dikkate alarak yetkili satıcılarımızda çalışan yaklaşık 7 bin 500 kişiyi de eklersek 10 bin kişiye destek verdiğimizi belirtebilirim.

Hazır söz buraya geldi; bu heyecan verici projenin; drive’ın ortaya çıkış öyküsüne ve ayrıntılarına dönelim mi?

“Türkiye’nin en çok tercih edilen otomotiv şirketi olmak “ istiyoruz; vizyonumuz bu. Ancak bunu hayata geçirmek için sadece kendi bünyemizde görev yapan 2 bin 500 kişi yeterli değil. 565 noktada birebir müşteri ile iletişimde olan yetkili satıcı teşkilatımızdaki her bir çalışanın bu vizyonun gerçekleşmesinde çok önemli bir rolü var. Bu nedenle o kanaldaki resepsiyon görevlisinden, kaporta boya teknisyenine, ikram görevlisine kadar tüm çalışanların müşteriye ortak bir deneyim yaratabilmesi çok önemli. Bunun için de kurumsal bir yapının ve kendi çalışanlarımızda bulunan yetkinlik ve donanımın, yetkili satıcılarımızda görev yapan ekiplerde de bulunması gerektiğini gördük.

Bu nedenle yaklaşık 4 sene önce tüm yetkili satıcılarımızın sahiplerine Bilgi Üniversitesi ile ortak bir eğitim hazırladık. 3 modülden oluşan 7 günlük bu eğitimde, kurumsallığın gerekleri olan hukuktan, İnsan Kaynakları yönetimine, ekonomik göstergelerin değerlendirilmesinden, iletişime kadar çok kapsamlı bir içerik sunduk. Bu büyük teşkilatın Doğuş Otomotiv ile aynı yönetsel bakış açısı ve iş yapış şekli ile ilerlemesi için kurumlarının başındaki liderlerin nelere ihtiyaç duyabileceğinden yola çıktık ve zaman zaman kendilerinin de üstlendikleri roller olan, üniversite öğretim üyesi, ekonomist, orkestra şefi, sihirbaz, tiyatro sanatçısı gibi farklı uzmanların eşliğinde yetişkinlere özel hazırlanmış keyifli bir öğrenme deneyimi yaşatmaya gayret gösterdik.

Bu süreçte ihtiyaçlarının neler olduğunu daha net gördük. Aslında kurumsal yapıda bir İnsan KaynaklarıYönetimi modelini uygulamak onların da talep ettiği bir konuydu.

Bunun üzerine bir kurguya başladık, 2 yıllık bir hazırlık sürecinin ardından düğmeye bastık ve 46 ildeki 565 yetkili satış ve servis noktasının İnsan Kaynakları yönetim sürecini içeren “Doğuş Otomotiv’in Rotası İnsan ve Eğitim’ “drive” projesini başlattık. 7 bin 500 çalışandan oluşan yetkili satıcı teşkilatı için özel olarak geliştirilen bu projeyle, yetkili satıcı ve servislerin İnsan Kaynakları alanında kurumsal yapılarının etkinleştirilmesi ve bunun sonucu olarak da müşteri memnuniyeti ve iş sonuçlarında sürdürülebilir başarının sağlanmasını hedefledik. İşe alım süreçlerini standardize ettik, yönetim ekiplerini mülakat teknikleri ve değişim yönetimi konusunda eğittik. Performans yönetim sistemlerini kurguladık. Bir danışmanlık firması ile iş değerleme sistemi uyguladık, iş ailelerini belirledik. Ücretlendirme ve ideal organizasyon yapıları üzerinde çalıştık.

Şimdilerde, işveren markası; yani kendi markalarını, bulundukları şehirlerdeki en iyi çalışanları seçmek konusunda nasıl konumlandırabilecekleri ve çalışan memnuniyeti tespiti konusunda onlara destek vermeyi hedefliyoruz.

Malum yıl sonuna yaklaşıyoruz. Genel bir değerlendirme yapmanızı istesek, geriye dönüp baktığınızda en çok odaklandığınız konular neler oldu “drive” dışında?

Eğitimde bu yıl devreye aldığımız, oyunlaştırma temeline dayalı web tabanlı bir platform olan GO (Gelişim Okulu) bizim için önemli projelerden biriydi. Tüm eğitim taleplerini, eğitim ihtiyaçlarını, eğitimle ilgili değerlendirmeleri, beklentileri, yorumları, hem yöneticinin hem tüm çalışanların görebildiği bir platform yarattık. Yapılan ön hazırlıkları rozetlerle ödüllendirdik, biriken rozetlerle armağanlara ulaşmalarını sağladık. İşin içine oyunlaştırma girince paylaşım platformu son derece eğlenceli hale geldi. Ayrıca yorumlar sayesinde bir takım güncellemeler ve ilaveler yapmaya devam ediyoruz.

İkinci heyecan verici çalışmamız ise işveren markası konusunda oldu. Biraz önce de belirttiğim gibi vizyonumuz olan “Türkiye’nin en çok tercih edilen otomotiv şirketi” olmak için en iyi yetenekleri aramızda görmemiz bizim için çok önemli. Bu konuda kapsamlı bir araştırma yaptık ve öncelikle iç müşterimizin yani çalışanlarımızın sesine kulak verdik: Bugüne kadar şirketin çalışanlara yönelik yaptıkları çalışmalar ile ilgili görüşlerini sadece İK açısından değil; şirketteki tüm uygulamalar hakkında aldık. Ardından, üniversite öğrencileri arasındaki algımıza baktık. İş başvurusu yapmış veya teklifimizi reddeden adaylarla, işten ayrılan arkadaşlarımız ile görüştük. Öğretim üyelerinin, müşterilerimizin görüşlerine başvurduk. Tedarikçilerimizi dinledik. Doğuş Otomotiv dendiğinde akıllarına neler geldiğini ve beklentilerini öğrendik.

Bunların hepsini analiz ettiğimizde bir işveren markası söylemi çıktı ortaya: Bir’iz. İK ekibinden bir arkadaşımızın bulduğu bu söylem, içinde birçok mesaj barındırıyor: Birincisi, sektörde lideriz, ikincisi, her şeyi “birlikte” yapıyor, kararları birlikte alıyoruz. Ortak akıl konusu bizim için çok kritik. Bir de sektörde, hem İK uygulamalarımız ile hem de şirket olarak bir iz bırakıyoruz.

Bu doğrultuda artık daha samimi, daha açık, daha yakın bir iletişim diline geçiyor, bu dili şirket kültürünün bir parçası haline getirmeye çalışıyoruz. İnsana dokunan her paylaşımda “Bir’iz”i kullanıyoruz.

Yetenekleri çekmek konusundan söz ettiniz. Çekme ve elde tutma konusunda ne tür çalışmalarınız var?

Sözünü ettiğim çalışmaların bütünü zaten yetenek yönetimine, en iyileri şirketimize çekme gayretine hizmet ediyor. Özellikle LinkedIn üzerinde, tüm bu çalışmalarımızı ve şirketimizdeki önemli gelişmeleri düzenli olarak paylaşıyoruz. Öte yandan üniversitelilere ulaşmak konusunda artık daha nokta atışı çalışmalar yapmayı planlıyoruz. Profilleri seçim kriterlerimize en uygun, ihtiyacımız olan yetkinliklere sahip 3’üncü ve 4’üncü sınıf öğrencileri ile bire bir iletişim kurma hedefimiz var. Bu konuya daha yoğun odaklanmaya ve yaygınlaştırmaya çalışıyoruz.

Bunun yanı sıra yine okullara giderek kendi deneyimlerimizi, kariyer öykülerimizi ve şirketlerimizin hikayesini anlatmak ve bu gençlerin zihninde kurumumuz ve Bir’iz işveren markamız ile ilgili bir farkındalık yaratmak istiyoruz.

Öte yandan mevcut çalışanlarımızı elimizde tutmak için de pek çok projemiz var. Çalışanlarımızın özel hayatlarına daha fazla vakit ayırabilmesi için mesai saatlerimizi yeniden düzenledik; 07.45 – 16.45 saatleri arasında çalışıyoruz. Şirket içinde daha keyifli sosyal alanlar yaratmak için kafeteryalarımızı geliştirdik, bir hobi alanı oluşturduk. Aktivite-D adlı kulübümüz aracılığıyla çalışanlarımızın spor ve hobi aktivitelerine katılımını teşvik ediyoruz.

Tüm bunların yanı sıra, Sayın Ferit Şahenk’in Doğuş Grubu adına eş başkanlığını yaptığı “İşte Eşitlik” platformunun çalışmaları doğrultusunda, şirketimizde kadınlara özel koçluk ve mentorluk eğitimleri veriyor, bir üst yönetim seviyesine hazırlanmaları için kadınlara fırsatlar sunuyoruz. Burada amacımız içimizdeki potansiyeli yüksek kadınları hem kendilerinin hem de bizim daha kolay keşfetmemiz ve onların daha üst seviyelere çıkabilmesine destek vermek.

İşte Eşitlik Platformu’na üye olalı yaklaşık 3 sene oldu, kadın çalışan sayımız bu süreçte %28’den %34’e yükseldi. Yeni işe alımlardaki kadın oranımız ise, 2015 Ekim sonu itibariyle %49. Kadın müdür atama oranımız da %14’ten %30’a yükseldi.

Son olarak önümüzdeki dönemde hangi konuların İK gündeminde daha çok öne çıkacağını düşünüyorsunuz?

Hem mavi hem beyaz yaka açısından baktığımızda doğru yeteneğe ulaşmak konusu uzun bir süre daha gündemdeki yerini koruyacak. Ama bunun yanı sıra bence son derece önemli bir konu daha var: Ara eleman dediğimiz; özellikle meslek okullarında yetişmiş insan gücüyle ilgili çok ciddi bir açığımız var. Örneğin mekanik, elektrik, kaporta, boya teknisyenleri gibi ülkemizde az sayıda olan başarılı meslek okullarında iyi yetişmiş elemanlara her zaman ihtiyacımız var.

Kısacası, iyi bir meslek lisesinden, gerçekten işin tekniğini, ustalığını almış olarak mezun olan gençlerin, işleri hemen hazır. Biz otomotiv sektörü olarak, bünyemize katıp, gerekli marka eğitimlerini vererek üst kademelere çıkarabileceğimiz ara elemanlar arıyoruz. Bu bence önümüzdeki yıllarda da istihdam açığı adına zorlayıcı konularından biri olacak.

Öte yandan, artık sadece İnsan Kaynakları cephesinden bakarak güçlü altyapı ve sistemler kurmak yeterli değil. Bunların çalışanların beklentilerine yanıt vermesi ve onlar için bir değer ifade etmesi gerekiyor. İnsan Kaynakları uygulamalarını standartlara göre değil, tüm paydaşların ihtiyaçlarına göre şekillendirmek ve sürekli geliştirip farklılaştırmak gelecekte daha da önemli hale gelecek. Çünkü yenidünya düzeninde kalıcı olmak için, özünüzden, temel kültürünüzden, değerlerinizden uzaklaşmadan, kurumsal yapının ana iskeletini kaybetmeden, tüm paydaşların beklentilerine göre sistemlerinizi adapte etmeniz, insana ve duyguya gerçekten dokunarak fark yaratmanız gerekiyor.

32 YILLIK İŞ HAYATININ YARISI İK DIŞINDA GEÇEN,
TESADÜFEN İK’CI OLAN BİR YÖNETİCİ...

Yaklaşık 7 yıldır Doğuş Otomotiv Grubu’nda görev yapan Kulunyar, toplam 32 yıldır iş hayatının içinde olan bir yönetici... Kariyer öyküsünü anlatırken sözlerine gülümseyerek “Ben aslında kariyerimin yarısını satışın her kademesinde yurt içi ve yurtdışında çalışarak geçirdim. Sonra da tesadüfen İK’cı oldum” diyerek başlayan Kulunyar, bakın bu yolculuğun devamını nasıl anlatıyor: “Tam personelcilikten İK’ya geçiş döneminde, o yıllarda çalıştığım grubun üst düzey yöneticisi İsviçre’de yaşıyordu ve bu gelişmelerden haberdardı. Başkanlığa geldiğinde de kendisine bağlı şirketlerdeki bir grubu bu konuda çalışmak üzere bir araya getirdi. Ben de bu grubun içinde yer aldım ve 1,5 seneye yakın dünyaca ünlü pek çok danışmandan eğitim aldık. Öğrendiklerimizi grup içinde nasıl yayacağımızı planladık. Sonrasında da İK Müdürü olarak atandım. Ardından da Koç Grubu’nun farklı firmalarında, farklı seviyelerde hep İK yaptım”.

Kulunyar, bu noktada: “Tesadüfen de olsa hayal ettiklerimi hayata geçirebileceğim bir alana geçmişim; o günden bu yana büyük keyifle çalışıyorum” diyor ve ekliyor: “Çünkü sadece ideal sistem ve altyapılar kurmak yeterli değil; yapılanların insanlar üzerindeki etkisini incelemek, ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığına bakmak çok kritik. Bu değerlendirmelere göre daha neler eklenebilir, nasıl geliştirilebilir diye düşünmek, ülkeyi ve dünyayı izlemek gerekiyor.
Ama en önemlisi işinizin özünün ‘insan’ olması, bu müthiş heyecan verici...”

DERGİ

HRdergi Nisan sayısı çıktı! İyi okumalar

SATIN AL Nisan 2024